Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1937
KARAR NO: 2021/1615
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16.09.2021 Tarihli ara karar.
NUMARASI: 2021/167 E.
DAVANIN KONUSU: Şirket genel kurul kararının iptali
Taraflar arasında görülen genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava ve talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkette %25,02 oranında pay sahibi olduğunu, davalı şirketin 2019 mali yılına ait olan genel kurulu toplantısının 27 kasım 2020 tarihinde yapıldığını, TTK’ nın 420. maddesi gereğince davalı şirketin 2019 mali yılına ait 3, 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 nolu gündem maddelerinin görüşülmesinin ertelendiğini, şirketin 2019 mali yılına ait olağan genel kurulu toplantısının 13 ocak 2021 tarihinde yapılmasına karar verildiğini, müvekkilinin davalı şirketin 13 Ocak 2021 tarihinde gerçekleşen genel kurul toplantısına temsilci aracılığı ile katılarak 2, 3,4, 5 ,7 ve 8 numaraları gündem maddeleri altında yapılan oylamalarda olumsuz oy kullanarak muhalefetini tutanağına geçirdiğini, gündemin 2 nolu maddesi kapsamında 2019 mali yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporuna ilişkin müzakeresinin pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme hakkına riayet edilmeden gerçekleştiğini, gündemin 3 nolu maddesi kapsamında 2019 yılına ait bilanço ve kâr zarar hesaplarının onaylanmasına yönelik kararların hukuka aykırı olduğunu, gündemin 4 nolu maddesi altında yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin alınan kararların yasaya ve usule aykırı olduğunu, zira davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin özen ve bağlılık yükümlülüklerini yerine getirmediklerini ve TTK’nın 369. maddesine aykırı hareket ettiklerini, gündemin 5 nolu maddesi altında alınan kararın şirket sermayesinin arttırılması ve şirket ana sözleşmesinin sermaye başlıklı 6. maddesinin değiştirilmesine ilişkin kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu, zira davalı şirketin hiçbir faaliyeti bulunmadığını ve gelir elde etmediğini, gündemin 7 nolu maddesi altında yönetim kurulu üyelerinin ücretleri ile huzur hakkı ikramiye ve prim gibi hakların belirlenmesine ilişkin alınan kararların yasaya ve usule aykırı olduğunu, huzur hakkının toplantının başında ödenmesi gerektiğini, oysa davalı şirketin huzur hakkı vermediğini, yöneticilere ücret ödemesi yaptığını, yönetim kurulunca hazırlanan faaliyet raporunun hukuka ve gerçeğe aykırı olduğunu, gündemin 8 nolu maddesi ile alınan TTK’nın 395 ve 396. maddeleri gereği gerekli izinlerin verilmesine ilişkin kararların yasaya aykırı olduğunu, yönetim kurulu başkanının diğer yönetim kurulu üyelerinin hangi şirketlerde çalıştığını bilmemesinin mümkün olmadığını belirterek; sonuç olarak 13 ocak 2021 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olduğundan mutlak butlanla batıl olduklarının tespitine, aksi takdirde kararların iptaline karar verilmesini ve dava konusu kararların yürütülmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; faaliyet raporlarının hukuka uygun olduğunu, davacı tarafından genel kurul öncesinde faaliyet raporu ve finansal tabloların incelendiğini, hatta davacının Beyoğlu … Noterliğinin … nolu ihtarnamesi ile bilgi talep ettiğini, yönetim kurulu üyelerini bazı pay sahiplerinin yine pay sahibi olduğu başka şirketlerde çalışıyor olmasının hukuka aykırı olmadığını, kaldı ki bu yöneticilerin dava konusu genel kurulda seçilmediklerini, davacı her ne kadar gündemin bilanço, kâr/ zarar tablolarının onaylanmasına ilişkin 3 nolu maddesi hakkında dürüst resim ilkesine aykırılığa dayanmış olsa da söz konusu iddianın soyut nitelikte olduğunu, yönetim kurulunun ibrasına ilişkin 4 nolu genel kurul kararının iptalini gerektirecek hiçbir durumun olmadığını, arttırılan sermaye tutarının çok büyük bir kısmının iç kaynaklardan karşılanmasının kararlaştırıldığını, davacının da arttırılan bu kısma ilişkin olarak TTK’nın 462/3. maddesine göre sermaye payı oranında bedelsiz payları kendiliğinden ihtisap ettiğini, kaldı ki müvekkili şirketin arsası üzerine başka bir şirketin kredisi nedeniyle ipotek konulmasına sebep olan devacının sermaye artışını eleştirmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, sermaye arttırımının şirketi zarara uğratmadığını, gündemin yönetim kurulu üyelerinin ücretleri ile huzur hakkı ikramiye ve prim gibi hakların belirlenmesiyle ilgili 7 nolu maddesinin hukuka aykırı bir durum yaratmadığını belirterek, davanın ve tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 16.09.2021 tarihli ara kararıyla; “…Mahkememiz dava dosyasında ihtiyati tedbir talep edilmiş olmakla; Davacı vekili tarafından dava konusu kararların yürütülmesinin durdurulması talep edilmiş olmakla, Mahkememizin 16/09/2021 tarihli duruşmasında verilen ara karar ile; Dava konusu kararların yürütmesinin durdurulmasına ilişkin talebin ihtiyati tedbir mahiyetinde olduğu ve dosya kapsamına göre ihtiyati tedbir şartlarının bulunmadığı, kararların yürütmesinin durdurulmaması halinde davacı yönünden hakkın elde edilmesinin önemli derecede zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale gelme durumunun bulunmadığı” gerekçesiyle, davaya konu genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına dair talebin reddine karar verilmiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbire talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve davalı şirketin 13.01.2021 tarihinde yapılan 2019 yılı ertelenen olağan genel kurul toplantısında alınan 2,3,4,5,7 ve 8 nolu kararların yürütülmesinin durdurulması-ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 16.09.2021 tarihli red ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 13 Ocak 2021 tarihli 2, 3, 4, 5, 7 ve 8 numaralı gündem maddeleriyle alınmış olan genel kurul kararlarının şirket ortaklık yapısı üzerindeki etkisi, şirketin sermayeye ihtiyaç duyması da göz önünde bulundurularak icrasının ve bilhassa bu kararlar çerçevesinde işlem yapılmasının dava sonuna kadar geri bırakılmasının zorunlu olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin HMK’nın 392. maddesi uyarınca teminatsız olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 13.01.2021 tarihinde yapılan 2019 yılı ertelenen olağan genel kurul toplantısında alınan 2,3,4,5,7 ve 8 nolu kararların kararların TTK’nın 445 vd. Maddelerince iptali istemine ilişkin olup aynı Kanun’un 449. maddesi gereğince, dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin dava sonuna kadar durdurulması talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir talebinin 16.09.2021 tarihli ara karar ile dava konusu genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulmasına dair tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru sebepleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesinin 12.03.2021 tarihli duruşma zaptının 11 nolu ara kararı ile TTK’nın 449. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra tedbir talebi hakkında değerlendirme yapılmasına karar verildiği, yönetim kurulu başkanı …, yönetim kurulu üyesi …,yönetim kurulu üyesi …’ın bunun üzerine dosyaya beyan dilekçesi sunmuş oldukları anlaşılmıştır. Dava dilekçesinde, 13.01.2021 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ile bu kararların icrasının geri bırakılması talep edilmiş, bu taleplere ilişkin iddialar ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesi tarafından somut olayda davacı açısından hakkın elde edilmesinin önemli şekilde zorlaşacağı veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi durumunun oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar vermiştir. Dosya içerisindeki 13 Ocak 2021 tarihli Genel Kurul toplantı Tutanağının incelenmesinde; gündemin 2 nolu maddesinin 2019 mali yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporuna müzakeresine, gündemin 3 nolu maddesinin 2019 yılına ait bilanço ve kar zarar hesaplarının onaylanmasına ilişkin olduğu, oy çokluğu ile bilanço ve kar/zarar cetvelinin tasdik edilmesine karar verildiği, gündemin 4 nolu maddesinin yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olduğu ve oy çokluğu ile ibra kararı verildiği, gündemin 5 nolu maddesinin şirket sermayesinin arttırılması ve şirket ana sözleşmesinin sermaye başlıklı 6. maddesinin değiştirilmesine ilişkin olduğu ve oy çokluğu ile bahsi geçen 6.maddenin değiştirilerek sermayenin arttırılmasına karar verildiği, gündemin 7 nolu maddesinin yönetim kurulu üyelerinin ücretleri ile huzur hakkı ikramiye ve prim gibi hakların belirlenmesine ilişkin olduğu ve oy çokluğu ile yönetim kurulu üyelerinin her birine aylık 6.000 TL huzur hakkı verilmesi yönünde karar alındığı, gündemin 8 nolu maddesi ile TTK’nın 395 ve 396. maddeleri gereği gerekli izinlerin verilmesine ilişkin olduğu ve oy çokluğu ile izinlerin verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından dava dilekçesi ve istinafta ileri sürülen iddiaların esaslı yargılamayı gerektirdiği, iddiaların HMK’nın 390/3. maddesi anlamında, arar karar tarihi itibariyle yaklaşık olarak kanıtlanmadığı, özellikle finansal tablolar ve faaliyet raporlarının gerçeğe aykırı düzenlenip düzenlenmediği hususunda bir belirlemenin yapılamadığı, davacı tarafın iddialarının yargılamayı gerektirdiği ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği konusunda bu aşamada bir kanaat oluşmadığı, tedbir kararı verilmemesi halinde ciddi bir zararın doğacağına dair emarelerin de bulunmadığı, ayrıca taraf menfaatleri de gözetilmek suretiyle ilk derece mahkemesince tedbirin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16.12.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri gereğince karar kesindir.