Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1901 E. 2021/1584 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1901
KARAR NO: 2021/1584
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16.06.2021
NUMARASI: 2021/168 Esas – 2021/439 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; … Ltd.Şti. aleyhine İstanbul Anadolu 25. İş Mahkemesinde 2020/109 esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, anılan şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğinin öğrenildiğini, mahkemenin ihya davası açmak üzere müvekkiline süre verdiğini, şirketin tasfiye memurunun davaya katıldığını, ihyası istenen şirketin terkinden önceki merkez adresinin … Mah. … Sk. N:… Maltepe/İST. olduğunu, şirket tasfiye halinde iken tasfiye memuru olarak …’ın atandığını iddia ederek, …nde kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilen … Ltd.Şti.’nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar veilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmiş, cevap dilekçesi sunulmamıştır. Mahkememizce 16/06/2021 tarihinde karar verildikten sonra davalı … vekili olarak Av….’ın vekaletname sunduğu görülmekle karar başlığında adına yer verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller uyarınca davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, sicilden terkin edilen şirketin İstanbul Anadolu 25. İŞ Mahkemesinde devam eden dava nedeniyle ek tasfiyesinin gerektiği, davacının talebinin TTK 547 maddesi koşullarını taşıdığı görülmekle davanın kabulüne …nün … sicil nosunda kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilen TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ”nin İStanbul Anadolu 25. İş Mahkemesi 2020/109 esas sayılı dosyada görülen dava ile sınırlı olmak kaydıyla TTK 547 maddesi uyarınca ihyasına, tasfiye memuru olarak …’ın atanmasına, şirketin ticaret siciline tesciline, kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına karar verilmiş, davalı … dosyada yasal hasım durumunda olduğundan yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmayarak…” gerekçesiyle; davanın kabulüne, son tasfiye memurunun ek tasfiye ile görevlendirilmesine, yargılama giderlerinin davalı tasfiye memuruna tahmiline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı tasfiye memuru … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;
İlk derece mahkemesi tarafından müvekkiline hukuka uygun tebligat yapılmadığını ve müvekkilinin dava karara çıktıktan sonra tesadüfen e-devletten davanın varlığını öğrendiğini, kendisine dava yöneltilen müvekkilinin cevap verme / savunma hakkının elinden alındığını, Husumet konusunda davacı tarafın hataya düştüğünü, ihyası istenen dava konusu şirket olan Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin tasfiye sürecinin kanunlara uygun bir şekilde müvekkili … tarafından yönetildiğini, tasfiye sürecinin sona ermesinin akabinde ise ticaret siciline 13.09.2019 tarihinde yapılan bildirimle ticaret sicilinden terkin edildiğini, davacı tarafın davasını 13.02.2020 tarihinde açtığını, bu sebeple davacı tarafın iddiası gibi davaları derdest iken şirketin terkin edilmesi gibi bir durum söz konusu olmadığını, ayrıca davacı tarafın İstanbul Anadolu 25. İş Mahkemesinin 2020/109 E sayılı dosyası ile açmış olduğu dava derdest iken İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2021 tarihli, 2021/168 E.- 2021/439 K sayılı kararı ile davacı tarafın ticaret sicilinden terkin edilen şirketin ihyası talebini kabul ettiğini, Davacının İstanbul Anadolu 25. İş Mahkemesinin 2020/109 E sayılı dosyasında açmış olduğu dava henüz kesinleşmediğini, yani davacının ticaret sicilinden terkin edilen Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nden alacaklı olup olmadığının henüz kesinleşmediğini, bu sebeple de şirketin ihyasını gerektiren bir durumun bulunmadığını, Tüm bunların yanı sıra İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2021 tarihli, 2021/168 E., 2021/439 K. sayılı kararı ile müvekkili … aleyhine 4.080,00 TL vekalet ücretine hükmettiğini, müvekkilinin dava konusu şirkette yalnızca %1 paya sahip olduğunu, hal böyleyken ilk derece mahkemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olarak vekalet ücretinin tamamından müvekkilini sorumlu tuttuğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için için müvekkilinin vekalet ücretinden sorumlu olduğunu düşünülse dahi ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının aksine, vekalet ücretinin tamamından değil dava konusu şirketteki payı oranında sorumlu olması gerektiğini, mahkemenin de takdir edeceği üzere dava konusu şirkette yalnızca %1 paya sahip olan müvekkilinin vekalet ücretinin tamamından sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanı reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiye sonucu sicilden terkin edilen şirketin, ek tasfiye için ticaret siciline yeniden tescili (ihyası) talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı tasfiye memuru vekili, yargılama aşamasında müvekkiline usule uygun tebligat yapılmaksızın yargılamanın sürdürüldüğünü, buna göre savunma hakkının kısıtlandığı ileri sürerek kararı istinaf etmiştir. Tebligat Kanunu (TK), 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de TK’nun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 16/2. maddesi de nazara alınarak, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır. Somut olayda davalı tasfiye memuruna, tensip zaptı uyarınca, dava dilekçesinde bildirilen… Maltepe adresine TK’nun 21. maddesi uyarınca tebligat çıkarılmış, dönen tebligat mazbata örneğinden tebligatın bila tebliğ döndüğü anlaşılmıştır. Bunun üzerine davalı tasfiye memurunun mernis adresi itibariyle TK’nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat çıkarılmış, iş bu tebligatın TK’nun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edildiği tebligat mazbata örneğinden anlaşılmıştır. Kaldı ki davalı tasfiye memuruna dava dilekçesinde bildirilen … Mah. … Sok. No … Maltepe adresi itibariyle çıkarılan ve bila tebliğ dönen tebligattaki adresin, vekiline verdiği vekaletteki adres olduğu da dosyadaki vekalet örneği içeriğinden anlaşılmaktadır. Buna göre davalı tasfiye memuru vekilinin, müvekkiline tebligat yapılmaksızın ve savunma hakkı kısıtlanarak yargılama yapıldığı yönündeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalı tasfiye memuru vekilince, tasfiyenin kapatılması ve terkin işlemlerinde usulsüzlük olmadığı davanın reddi gerektiği gerekçesiyle istinaf talebinde bulunmuştur. Somut olayda, davacı tarafından tasfiye halindeki şirket aleyhine Anadolu 25. İş Mahkemesinin 2020/109 Esas sayılı dava dosyasında işçilik alacaklarına ilişkin dava açıldığı, derdest olan bu davada taraf teşkilinin sağlanarak yargılama yapılmasının sağlanması bakımından, tasfiye halindeki şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yarar bulunmaktadır. TTK’nın 547. maddesi uyarınca, tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olması halinde, ilgililerin şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemlerin sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri, mahkemenin talebi yerinde görmesi halinde tasfiye memurları veya yeni bir veya birkaç tasfiye memuru atayarak tescil ve ilan ettirecektir. Mahkemece, yasal şartların oluşması nedeniyle şirketin ihyasına ve davalının tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun bu yönlere ilişkin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Başka bir ifadeyle TTK’nın 547. maddesine dayalı ihya davalarında davalı taraf, şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir. Buna göre davalı tasfiye memuru vekilinin davalı olarak tasfiyesi yapılmış şirketin gösterilmesi gerektiği, müvekkiline husumet düşmediği yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir. Yine, diğer davalı … Memurluğunun yasal hasım olup davanın açılmasına da sebebiyet verilmediğinden yargılama giderlerinden sorumlu değildir. HMK’nın 326. maddesi uyarınca yargılama giderlerinden, aleyhine hüküm verilen davalı tasfiye memurunun sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, tasfiye memurunun şirketteki hissesi oranında yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Çünkü davalı sıfatı şirket ortaklığından v değil, tasfiye memurluğundan kaynaklanmaktadır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesince kurulan hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekilince yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 3531.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09.12.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır. 09.12.2021