Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1893 E. 2021/1619 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1893
KARAR NO: 2021/1619
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/07/2021
NUMARASI: 2021/413 E.
DAVA: Tapu iptali ve tescil- Şirket yöneticisinin sorumluluğu
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekilinin şirkete kayyım atanması yönündeki tedbir talebinin reddine dair ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava ve talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …’ nin hissedarı olduğunu, ancak şirketin yönetiminde yer almadığını ve pay oranı itibarıyla azınlıkta olduğu için yasal haklarından uzun zamandır mahrum bırakıldığını, müvekkilinin kısıtlı bilgi edinme imkanları ile şirkete ait taşınmazların şirketi zarara uğratacak şekilde satıldığını henüz öğrendiğini, satışların muvazaalı veyahut inançlı işlem niteliğinde olduğunu, müvekkilinin ve şirketin zarara uğratıldığını belirterek ,İstanbul ili Şişli ilçesi … Mahallesi … ada … parsel … nolu bağımsız bölüm, İstanbul ili Şişli ilçesi … Mahallesi … ada … parsel … nolu bağımsız bölüm ve İstanbul ili Şişli ilçesi … Mahallesi … ada … parsel … nolu bağımsız bölüm numaralı taşınmazların satışlarının ve mevcut tapu kayıtlarının iptali ile davalı … Anonim Şirketi adına tesciline, tapu iptal ve tescil talebinin mümkün olmaması durumunda, dava konusu taşınmazların bedellerinin hesaplanarak devir tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte şirkete ödenmesine, dava konusu taşınmazlara davalıdır şerhi konulmasına, taşınmaz satışı nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararların hesaplanarak ilgili yöneticilerden alınıp işlemiş faiziyle birlikte müvekkiline verilmesine, dava sürecince davalı … Anonim Şirketi’nin tüm iş ve işlemleri için kayyım atanmasına, şayet tüm iş ve işlemler için kayyım atanması talepleri kabul edilmezse Şirket’e sadece işbu dava konusuna münhasır olmak üzere kayyım atanmasına, bu talebin de kabul görmemesi halinde şirket yöneticilerinin şirketle ilgili tasarruf yapma yetkilerinin kısıtlanmasına, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … A.Ş. vekili savunmasında özetle; dava konusu taşınmazlar ilişkin tapu kayıtlarının iptali ile diğer davalı … adına tescilini talep etmiş ise de davacı tarafın diğer davalı tarafa halef olup davalı adına bu yönde bir dava açma ehliyeti bulunmadığını, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, dava konusu taşınmazlardan İstanbul ili Şişli İlçesi … Mah. … ada … parsel … nolu bağımsız bölümünün satışının 22.04.2011 tarihinde, dava konusu İstanbul ili Şişli İlçesi … Mah. … ada … parsel … nolu bağımsız bölümünün satışının 23.05.2013 tarihinde yapıldığını, dolayısıyla öncelikle davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazlardan İstanbul ili Şişli İlçesi … Mah. … ada … parsel … nolu bağımsız bölüm olan taşınmaz müvekkili davalılardan … Limited Şirketi’ne, davalı … tarafından 22.04.2011 tarihinde, 1.200.000 USD bedel karşılığında satılmış olduğunu, satış bedelinin ödendiğini, dava konusu taşınmazlardan İstanbul ili Şişli İlçesi … Mah. … ada … parsel … nolu bağımsız bölüm olan taşınmazın müvekkili …’a davalı … tarafından 23.05.2013 tarihinde, 1.850.000 USD bedel karşılığında satıldığını, satış bedelinin ödendiğini, davacının bahsi geçen satışlardan haberdar olduktan sonra genel kurul kararına karşı dava açtığını, sözkonusu davalarda davacının taleplerinin reddine karar verildiğini, dava dilekçesinde şirkete ait taşınmazların şirketi zarara uğratacak şekilde satıldığının henüz öğrenildiği belirtilmiş ise de tüm dosya kapsamı ve davacı tarafından açılan genel kurul kararlarının iptali dava dosyalarında alınan bilirkişi raporları, değerleme raporları ile sabit olduğu üzere, davacı tarafın dava konusu gayrimenkul satışlarından 17 Mayıs 2012 tarihinde ve 28 Mart 2014 tarihinde haberdar olduğunu, davacı tarafın iddia ettiğinin aksine ortada mal kaçırma gibi bir durum söz konusu olmadığı gibi taşınmazların gerçek değeri üzerinden satışlarının yapıldığının ve satış bedellerinin şirket kasasına girdiğinin dosyadaki tüm belgeler ve şirket, banka kayıtları ile sabit olduğunu, dava konusu taşınmazların satışı gerçek değerleri üzerinden yapıldığından ve bedeller davalı …’ye ödendiğinden davacının haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar …, …, …, …, …, …, ve … vekili, savunmasında özetle; davacının söz konusu satışları … nolu bağımsız bölüm açısından sekiz sene önce 17.5.2012 tarihinde, … nolu bağımsız bölüm satışını 18.2.2013 tarihinde yaklaşık sekiz sene önce, … no’lu bağımsız bölüm satışını 28.3.2014 tarihinde yaklaşık yedi sene önce öğrendiğini, hatta bu satışlarla ilgili olarak genel kurullarda avukat olan vekili aracılığı ile muhalefet şerhleri verdiğini, Ticaret Mahkemelerinde -tamamı aleyhine sonuçlanmış- Genel Kurul Kararlarının iptal için dava dahi açtığını, kaldı ki söz konusu satışların en yeni tarihli olanının dahi üzerinden yedi sene geçtiğini, davanın zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da davacının asıl amacının kendisine ait hisselerini şirketin hissedarlarından olan ağabeyine yüksek bir bedelle satmak olduğunu, söz konusu şirketlerde hiçbir zaman azınlık ortağı kâr payından mahrum etme, azlığı haklarından yoksun bırakma gibi bir politika izlenmediğini, davacının, davalı şirketin de dahil olduğu şirketlerden son on iki yılda temettü olarak aylık 28.633,00 TL net gelir elde ettiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 28.07.2021 tarihli ara kararıyla; “…6100 Sayılı HMK’nın 389. Maddesi ,’Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ‘ şeklinde düzenlenmiştir. Geçici hukuki koruma kapsamında talep olunacak ihtiyati tedbir kararları somut duruma ve tarafların menfaat dengesine uygun olması gerekmektedir. Davalı … AŞ yönünden terditli olarak talep edilen kayyım atanması talepleri bakımından; davacının davasında haklılığının yaklaşık olarak ispatının sağlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, ‘yaklaşık ispat koşulu’ sağlanamayan ihtiyati tedbir talebinin açıklanan kanun maddesi ve devamı maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davaya konu edilen taşınmazların tapu kütüklerine ‘DAVALIDIR’ şerhi konulmasına ilişkin talebin ise; dava değeri olan 20.000,00 TL’ nin teminat olarak dosyaya ikmali koşulu ile kabulüne karar kılınmıştır.” gerekçesiyle; davacının kayyım ataması ve şirket yöneticilerinin şirketle ilgili tasarruf yapma yetkilerinin kısıtlanması yönündeki ihtiyati tedbir taleplerinin ayrı ayrı reddine, davacı yanın dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarına davalıdır şerhi konulmasına ilişkin talebinin 20.000,00 TL teminat mukabilinde kabulüne, teminat yatırıldığı takdirde ilgili tapu sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, karar verilmiştir. Bu ara kararındaki şirkete kayyım atanması veya şirket yöneticilerinin yetkilerinin sınırlandırılması talebinin reddine dair kısmına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarlamış ve müvekkilinin azınlıkta kalması nedeniyle şirket kayıtlarını inceleyemediğini ve kendi aleyhinde yapılan iş ve işlemleri tam olarak tespit edemediğini, davalı şirketin iştirak şirketleri kurduğunu , şirket malvarlığını iştiraklere aktardığını, şirketin faaliyetlerine uygun hareket etmediğini ve müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkilinin uzun süreden beridir parasal haklarının kendisine ödenmesi için mücadele verdiğini, ancak haklarının kendisine ödenmediğini, davalı … Anonim Şirketi’nin taşınmaz alım satımı ile iştigal etmemesine rağmen önemli ölçüde taşınmaz satışı gerçekleştirmesinin gözden kaçırılmaması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebini kısmen reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; ilk derece mahkemesinin istinaf konu ret ara kararının p kaldırılmasına ve dava sürecince davalı … Anonim Şirketinin tüm iş ve işlemleri için kayyım atanmasına, şayet tüm iş ve işlemler için kayyım atanması talebi kabul edilmezse … Anonim Şirketi’ne sadece işbu dava konusuna münhasır olmak üzere kayyım atanmasına, bu talebin de kabul görmemesi halinde şirket yöneticilerinin şirketle ilgili tasarruf yapma yetkilerinin kısıtlanmasına tedbiren karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirkete ait taşınmazların muvazaalı devir edildiği iddiasına dayalı olarak açılan tapu iptali tescil, olmadığı takdirde taşınmaz satım bedellerinin iadesi, aynı zamanda muvazaalı satış nedeniyle ortaya çıkan zararın davalı şirket müdürlerinden tahsili davasıdır. Davacı vekili, dava içerisinde HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca, davalı şirket müdürünün yönetim ve temsil yetkisinin tedbiren kaldırılarak davalı şirkete kayyım atanmasını, olmadığı takdirde davalı şirkete eldeki dava ile sınırlı olmak üzere kayyım atanmasını, yine bu talep de kabul görmezse davalı şirket müdürlerinin tasarruf yetkilerinin kaldırılmasını, davaya konu taşınmazlar üzerine davalıdır şerhi konulmasına karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği 28.07.2021 tarihli ara kararla, taşınmazlar üzerine teminat mukabilinde davalıdır şerhi konulmasına karar verilmiş, diğer taleplerin ise somut olayda yaklaşık ispat koşulu sağlanamadığından reddi yoluna gidilmiştir. Bahsi geçen ret kararına karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. … Anonim Şirketinin müştereken temsili yetkili müdürlerinin davalılar …, …, ve dava dışı … olduğu şirketin en son yönetim kurulu seçimi yaparak söz konusu buna ilişkin genel kurul kararını 04.02.2021 tarihinde tescil ettirdiği anlaşılmaktadır. Somut olayda davacının, dava dilekçesinde şirket yöneticilerinin azli yönünde bir esas talebi bulunmamaktadır. Davacının esas hakkındaki talebi tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat ve yöneticinin sorumluluğu iddialarına ilişkindir. Şirketin organsızlığı hali somut olayda söz konusu değildir. HMK’nın 390/3. Maddesi uyarınca, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”. Somut olayda; dava dilekçesinde talep sonucu muvazaalı devir olgusuna dayalı tapu iptali tescil olmadığı bedel iadesi, aynı zamanda muvazaalı satış sonucu oluşan zararın davalı şirket müdürlerinden tahsili davasıdır. Gerek davadaki esas talepler dikkate alındığında şirketin organsız olmaması ve ilk derece mahkemesinin karar gerekçeleri doğrultusunda, ara karar tarihi itibariyle mevcut dosya kapsamına göre talebin reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle ilk derece mahkemesi kararı isabetli bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 16.12.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri gereğince karar kesindir.