Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1846 E. 2021/1277 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1846
KARAR NO: 2021/1277
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23.06.2021
NUMARASI: 2021/426 Esas
TALEP: Alacak davası içinde ihtiyati haciz
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sırasında ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili ihtiyati haciz talebinde özetle; müvekkili şirketin, … A.Ş. (“…) Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi olan …’ın Türkiye’deki iştiraklerinden olduğunu, … ile dava dışı Malik … arasında akdedilen 25.12.2013 tarihli intifa sözleşmesi kapsamında … lehine Ankara ili Kazan İlçesi … Mahallesi … ada … parselde kayıtlı bulunan Akaryakıt İstasyonu üzerinde intifa hakkı tesis olunduğunu, … söz konusu Akaryakıt İstasyonu üzerinde elde ettiği intifa hakkı kapsamında davalı şirket ile 23.06.2016 tarihinde Alt Kira Sözleşmesi akdedildiğini ve söz konusu Akaryakıt İstasyonunun bir kısmını davalıya kiraladığını, taraflar arasında akdedilen Alt Kira Sözleşmesi dışında ayrıca … ile davalı şirket arasında 23.06.2016 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ve eki niteliğindeki protokollerin akdedildiğini, malik … ile … arasında yapılan intifa sözleşmesinin Beşiktaş … Noterliği’nin 13.12.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedilmesi akabinde müvekkili şirketin taşınmaz üzerindeki hak ve yetkilerinin sona erdiğini, akdedilen Alt Kira Sözleşmesi’nin 5.4. maddesi ile “Kiraya veren ile Taşınmazın mal sahibi arasında imza edilen İntifa Hakkı Sözleşmesi’nin sona ermesi halinde, işbu davanın tarafları arasındaki Kira Sözleşmesinin de sona ereceğinin” kabul edildiğinin görüleceğini, müvekkil Şirket ile davalı Şirket arasında ihtilafa konu Alt Kira Sözleşmesi, Bayilik Sözleşmesi, Ariyet Sözleşmesi ve ekleri niteliğindeki diğer sözleşme ve protokollerin hepsinde, malik … ile yapılan İntifa Sözleşmesi sona erdiği taktirde onların da sona ereceğinin kararlaştırıldığını, bu şekilde sayılan bütün sözleşmelerin bozucu şarta bağlandığını, bozucu şarta bağlanan sözleşmelerin bu şart gerçekleşinceye kadar geçecek dönemde koşula bağlı olmayan bir sözleşme gibi normal sonuçlarını doğuracak ancak bozucu koşulun gerçekleştiği anda hükümden düşeceğini, bu nedenle diğer bütün sözleşmelerin de böylelikle kendiliğinden sona erdiğini, … tarafından bu sona ermeye ilişkin olarak davalı şirkete iki ihtarname gönderildiğini, ilk olarak Beşiktaş … Noterliği’nin 01.02.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şirkete Alt Kira Sözleşmesinin sona erdiğinin bildirildiğini, ayrıca kiralananın 15.02.2019 tarihine kadar tahliye ve teslim edilmesinin istenildiğini, ikinci olarak da Beşiktaş … Noterliği’nin 05.02.2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Bayilik Sözleşmesi ve eki niteliğindeki protokollerin 15.02.2019 tarihi itibariyle sona erdiğinin davalı şirkete bildirildiğini ve işbu davaya konu olan ariyetlerin iadesinin ihtar edildiğini, 14.01.2021 tarihli Kahramankazan Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/41 D.iş dosyasından yapılan delil tespiti ile sabit olduğu üzere, davalının halen daha söz konusu ariyet ürünlerini kullandığını ve uhdesinde tuttuğunu, davalı şirketin halen ilgili taşınmaz üzerinde aralarındaki bütün sözleşmelerin sona ermesine rağmen işgalini sürdürdüğünü, bu şekilde müvekkili şirketlerin zararına kendi yararına haksız kazanç sağlamaya devam ettiğini, tüm bunlara ek olarak taraflar arasında akdedilen ariyet sözleşmesinin CEZAİ ŞART başlıklı 21. maddesi uyarınca “Ariyet alan 19. madde gereğince, malzeme, teçhizat ve diğer tüm menkulleri süresinde …’a iade etmediği takdirde, …’ın bu malzeme, teçhizat ve diğer tüm menkullerden yararlanmasından doğacak zarar ve ziyana mahrum kalacağı kar, bu malzeme, teçhizat ve diğer tüm menkulleri geri almak için … tarafından yapılacak icra ve muhakeme masrafları ile birlikte ödenecek avukatlık ücretleri de dahil olmak üzere tüm masraflara ek olarak teslimde gecikilen her gün için …’a o tarihteki Merkez Bankası döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak 200$ (ikiyüz) Amerikan Doları karşılığı Türk Lirası cezai şartı hiçbir ihbar ve ihtara, Mahkeme kararı almaya gerek kalmaksızın nakden ve defaten derhal talep tarihinde ödemeyi beyan, kabul ve taahhüt eder” hükmüne istinaden cezai şart alacakları bulunduğunu, cezai şart dışındaki diğer alacaklarıyla birlikte dava tarihi itibariyle alacaklarının faizler ve ferileri hariç olarak 170.400,00-USD olduğunu, davalı yanın tüm ihtarlara rağmen ariyet ürünlerini halen daha müvekkiline iade etmediğini, alacaklarının hiçbir teminata bağlı bulunmadığı gibi bugüne kadar ödenmediğini, davalı hakkında mallarını kaçırmasından endişe ettiklerini, buna mani olmak için davalı borçlunun menkul ve gayrimenkul mallarıyla 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini isteme zarureti hasıl olduğunu belirterek, öncelikli olarak ihtiyati haciz taleplerinin kabülüne, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; taraflar arasında akdedilen sözleşme ve protokol gereğince ödenmesi gereken şimdilik 5.000,00 USD (Amerikan Doları) cezai şartın işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERCE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği ara kararıyla; “…Takip ve dava konusu alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığı hususlarında incelenen dosya kapsamına göre bu aşamada dosya kapsamı ve sunulan delil durumuna göre, İİK md.257 hükmüne göre davalı aleyhine ihtiyati haciz kararı vermeye yetecek ölçüde yaklaşık ispat koşulunun oluştuğunu ispatlar kanaat verici belge sunulmamış durumda olduğu anlaşılmakla, yargılama safhasında delil durumuna göre talep edilmesi durumunda tekrar talebin değerlendirilebileceği de açık olduğundan, dava dilekçesindeki ihtiyati haciz talebinin, yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle…” ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, tarafların mağdur olmaması ve mecurun tahliye edilebilmesi için hızlı şekilde önlemler aldığını, müvekkili şirket tarafından, Beyoğlu … Noterliğinin 14 Mayıs 2019 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 14.12.2018 tarihli kira sözleşmesinin feshedildiği ve uzatılmayacağı …’a ihtar ve ihbar edildiğini, dolayısı ile tarafların ortak iradesi ile 14.12.2018 tarihli kira sözleşmesi 14.06.2019 tarihinde sona erdiğini, Müvekkili şirket tarafından bu sona ermeye ilişkin olarak davalı şirkete defalarca ihtarnameler gönderildiğini, tahliye ve ariyetlerin iadesi ihtar edildiğini, görüleceği üzere; davalı ile mevcut bütün sözleşmeler haklı nedenle feshedildiğini ve ariyetlerin iadesi talep edildiğini, ancak davalının iş bu taleplerine müspet bir yanıt vermediğini, neticeten cezai şart alacaklarının doğduğunu, iş bu cezai şart alacakları ihtarname ile de talep edilmiş olup muaccel halde olduğunu, açıklanan sebeplerle iik 257 kapsamında müvekkili şirket lehine ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, ihtiyati tedbir için yasada aranan tüm şartlar mevcut iken, yerel mahkemece bu şartlar gözetilmeden tedbir talebimizin reddedilmesi yasaya açıkça aykırı olduğunu, Dosyada bulunan mübrez belgelerden, dava dışı malik ile yapılan İntifa Sözleşmesinin sona ermesi akabinde davalı ile yapılmış olan Bayilik ve Alt Kira Sözleşmesinin kendiliğinden sona erdiği ve cezai şart alacağının oluştuğu, bunun akabinde davalının müvekkili şirketin ariyetlerini kullanarak müvekkili şirketi zarara uğrattığı ve cezai şart alacağının ödemediği ve işbu alacakların muaccel olması sabit olduğundan ihtiyati haciz talebinin haklılığının ortaya çıktığını, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2016/11461 E. 2016/14277 K. 03.11.2016 T.ve İStanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi Başkanlığının 2020/219E., 2020/291K sayılı kararlarının ekli olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre başlangıçta hiçbir kanaatin oluşmadığı durumlarda bile muhtemel zarar görme tehlikesine dayalı olarak tedbire karar verilmesi gerektiği ifade edildiğini, somut olayda müvekkil şirketin zarara uğradığı ve ileride muhtemel zararların ortaya çıkacağının aşikar olduğunu, olayımızda müvekkilinin zarara uğradığı ve davasını yaklaşık olarak ispat ettiği açıkça ortada olup mahkemenin ihtiyati haciz talebini red kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ekli emsal kararlar gereği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, taraflar arasındaki bayilik ve ariyet sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili için açılan esasa dava içinde İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca talep edilen ihtiyati hacze ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257.maddesindeki şartların oluşması gerekir. İİK’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı… ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İİK’nın 258. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümle hükmü uyarınca; ”Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.” Mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken husus, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi (yaklaşık ispat) yeterli kabul edilmektedir. Davacı vekilince, taraflar arasındaki alt kira sözleşmesi ve diğer tüm sözleşmelerin ana intifa sözleşmesinin feshi nedeniyle fesh edildiğini, buna bağlı olarak taraflar arasındaki bayilik ve ariyet sözleşmesi hükümleri uyarınca müvekkilinin cezai şart alacağının muaccel hale geldiği ileri sürülerek, cezai şart alacağının tahsili için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Ceza koşulu alacağı yönünden alacağın varlığının ve miktarı, davalının ceza koşulu ödeme borcunun doğup doğmadığı konusu bu aşamada ispata muhtaç bulunduğundan, ayrıca yargılamanın ilerleyen aşamasında değişen delil durumuna göre, yargılamanın her aşamasında mahkemece ihtiyati haciz talebinin yeniden değerlendirileceği gözetildiğinde, dava dosyasının bulunduğu aşaması itibariyle ceza koşulu alacağıyla ilgili ihtiyati haciz talebinin reddi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Yine davacı vekilince İİK’nın 257/2. maddesindeki koşul ve şartların da değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın istinaf edildiği anlaşılmaktadır. Ancak davacı vekilince davalının yerleşim yerini terk ettiği, yerleşim yerinin belli olmadığı, davalının taahhütlerinden kurtulmak amacıyla malvarlığını gizlediği, kaçırdığı ve hileli davranışlarda bulunduğu dava dilekçesinde ileri sürülmediği gibi, bu konuda dosyada kanıt da sunmadığı anlaşıldığından bu yöndeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3. maddeleri gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.ve 258/3. maddeleri uyarınca reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 21.10.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.