Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1820 E. 2021/1275 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1820
KARAR NO: 2021/1275
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 27/07/2021
NUMARASI: 2021/286 Esas
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin ara karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili ihtiyati tedbir talebinde özetle; müvekkili ile davalı arasında Beşiktaş … Noterliğinin … sayı ve 05.01.2018 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi akdedildiğini, müvekkili şirketinin tek yetkilisinin Suudi Arabistan’ da ikamet ettiğini ve Türkçeyi bilmediğini bu nedenle tercüme ile sözleşmenin imza altına alındığını ve sözleşmede belirtilen taksitlerin şirket yetkilisinin Türkiye’ ye 3-4 ayda bir geldiğinden toplu olarak ödeyeceğini sözlü olarak beyan ettiğini, satıcı tarafından kabul edildiğini, işin başından bu aşamaya kadar bu şekilde ödendiğini, davalı satıcının satış bedelinin aslının tamamen ve nakden talep ve tahsil etmesine karşın bu sözleşmeyi fesih ihbarnamesi ile tek taraflı olarak fesh ettiğini, covid 19 sebebi ile ülkesinden Türkiye ye gelemeyen müvekkilinin her geldiğinde 3-4 aylık taksitleri ödediğini davalı satıcının bunu kabul ettiğini bu nedenle taraflarca karşılıklı olarak zımnen ve eylemli olarak değiştiriltiğini, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi gereği vaad edilen taşınmazın mülkiyetinin devredilmesi gerektiğini, süresinde yerine getirmeyen taraf uygulamada hükmen tescil olarak adlandırılan tapu iptal ve tescil davasına konu olacağını, bu nedenle yerel mahkemenin ödenmediği anlaşılan kısım için davacıya bu kısmı depo ettirerek, tapu iptal ve tescile karar vermesi gerektiğini, satıcının fesih sözleşmesini Türkçe bilmeyen Arabistan’ da ikamet eden müvekkili şirket yetkilisine göndermesinin hukuka aykırı olduğunu ve ihbarnamede zarara uğradıklarını aldıkları satış bedelini iadesi yapılmayarak maddi tazminat davacı arz ve ikame edecelerini belirttiklerini, müvekkilinin bu aşamada davalı şirkete gittiğinde tapunun verilebilmesi için 2.000.000 TL ye aldığı daire için müvekkilinin toplam 5.000.000 TL gibi bir rakam talep etmeleri karşısında satıcının haksız ve hukuka aykırı tek taraflı feshi karışsında satıma konu taşınmazın tapu kaydı üzerine şerh davacının sonucunda istihsal edilerek hükmün kesinleşmesine kadar ihtiyati tedbir kararı başta satış olmak üzere her türlü tasarrufun engelLenmesine karar verilmesini İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2021/266 D.iş sayılı dosyasından talep ettiklerini mahkemece taleplerinin kabul edildiğini ve 03.05.2021 tarihinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması için tapuya müzekkere yazıldığını, satıcı tarafından her an mezkur taşınmazı 3. Şahıslara satma durumunun söz konusu olduğunu bu nedenle ihtiyati tedbir kararının hükmün kesinleşmesine kadar devamına karar verilmesini talep ettiklerini, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ve davacı müvekkilinin adına hükmen tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince 21.05.2021 tarihli 11 nolu tensip ara kararıyla, İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/266 D.İş 2021/255 Karar 27/04/2021 tarihli İstanbul ili, Kağıthane İlçesi, … Mevkii, … Ada, … Parsel Bağımsız Bölüm N…. olan taşınmazın 3 kişilere devir ve satışının önlenmesi yönünden verilen İhtiyati Tedbir kararının devamına, karar verilmiştir. İtiraz eden davalı vekili dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmede tarafların edimlerini açıkca ortaya konulduğunu, taraflar arasında noter onaylı resmi sözleşme olduğunu, bu sözleşme değişikliğine zımnen rıza gösterildiğinin doğru olmadığını, müvekkili noter ihtarnameleri ile karşı tarafı ihtar ettiğini, ihtiyati tedbir de yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediğini, ihtiyati tedbirin devamı tarafların menfaatine olmadığını, bu nedenle tedbirin kaldırılmasını talep ettiklerini, ayrıca arabuluculuk başvuru yapılmadığın davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERCE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi ara kararıyla”…Bu açıklamalar ışığında dosya incelendiğinde, dava konusu taşınmazın devredilmesi halinde davacının tapu tesciline dair talebinin konusuz kalacağı, taşınmazın devredileceği kişilere yeniden davalar açarak husumet yöneltmek zorunda kalacağı, davacı taraftan alınan teminat ile davalı tarafın eğer dava sonunda haklı çıksa dahi muhtemelen uğrayacağı zararların teminat altına alındığı, davacının öncelikli talebinin tapu iptali olması karşısında Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere arabuluculuğa tabi olmayan ve olan taleplerin birlikte ileri sürülmesi halinde arabuluculuğun dava şartı olarak gündeme gelmeyeceği, davacının tapu iptali ve tesciline dair talebinin arabuluculuğa tabi olmadığı anlaşılmakla…” ihtiyati tedbire itirazın karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesinin haklı ve geçerli şekilde feshedildiğini, buna karşın, mahkemece bu husus göz ardı edilerek huzurdaki uyuşmazlık yönünden haksız olan davacı tarafın ihtiyati tedbir talebini kabul ettiğini, Davacı yanın sözleşmenin zımnen tadil edildiği yönündeki beyanlarının hukuken kabulü mümkün olmadığını, taşınmaz satış vaadi sözleşmesindeki bedeli azaltmak ya da arttırmak veya satım konusunu değiştirmek için gene noterde senet düzenlemesinin zaruri olduğunu, nitekim güncel ve emsal mahiyette Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/14-1755, K. 2020/964 ve T. 1.12.2020 kararı: taraflar arasındaki sözleşme haklı olarak feshedildiğini, davacının borcun ferilerinin ortadan kalkacağı iddiasında hukuka uyarlık bulunmadığını, Sözleşme’nin 10.3 maddesi oldukça açık olduğunu, dolayısıyla bir an için davacının temerrüt halinin kaldırıldığının kabulünde dahi müvekkili şirketten imzalı yazılı belge tanzim edilmesi gerektiğini, dolayısıyla tacir olan davacının hukuka ve sözleşmenin ilgili maddesine aykırı beyanlarının kötü niyetinin tezahürü olduğunu, Hukuk Genel Kurul E. 2017/549, K.2018/1360 ve T. 27.09.18 kararı uyarınca, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin E. 2004/4131, K. 2004/14487 ve T. 14.10.2004 kararı uyarınca, hal böyle olunca temerrüde düşen davacının edimini sonradan kısmen ifa etmesi neticesinde müvekkili şirketin kaldığı yoksunluğun giderilmeyeceğinin açık olduğunu, Davacı vekilinin dilekçesinde iddia ettiği gibi, müvekkili şirketin yapılan düzensiz ödemelere itirazda bulunmadığı yönündeki beyanlarının mesnetsiz olup gerçeklikten uzak olduğunu, Sonuç itibariyle, tarafların akdettikleri sözleşmenin geçerlilik koşulu resmi şekil olup bu sözleşmede yapılabilecek herhangi bir değişikliğin de resmi şekilde yapılması gerektiğini, nitekim müvekkili şirketin muaccel olmuş ve ifası gereken borç için defaatle karşı tarafı ihtar ettiğini, tüm iyi niyetine karşın bir sonuç alamadığını, yani, bir an için zımni bir değişikliğin hukuken geçerli olabileceğinin kabulünde dahi müvekkili şirketin davacı yanın borca aykırılığına muvafakat etmediğini yazılı belgeler ile ortaya koyduğunu, Bu itibarla, sözleşme ile üstlendiği edimlerini yerine getiren iyi niyetli müvekkili açısından sözleşmeye aykırı davranışları sabit olan davacı yan ile arasındaki sözleşmenin geçerli ve haklı nedenle feshedildiğini, dosya muhteviyatındaki belgelerin, müvekkili şirketin haklılığını tam olarak ispat ettiğini, açıklanan durumda davacı yan tarafından yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilemediğinin açık olduğu gözetilerek, mahkemenin 27/07/2021 tarihli ara kararı ile verdiği ihtiyati tedbire yöneltilen itirazının reddine ilişkin kararın kaldırılarak, şartları gerçekleşmeyen ihtiyati tedbirin kaldırılması talep edilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, dava sırasında daha önce verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddi kararının istinafına ilişkindir. Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan eldeki tapu iptal ve tescil aksi halde davalıya ödenen tutarın iadesi istemli davada, dava açılmadan verilen ihtiyati tedbir kararına davalı yanca yöneltilen itirazın reddine karar verildiği, karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’NIN 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak incelenmiştir. Uyuşmazlık taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin haklı nedenele fesh edilip edilmediği, davacının taşınmazın tapu iptal ve adına tescilini isteyip isteyemeyeceği ne ilişkin olup, davacı vekili dava dilekçesinde taraflar arasındaki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini, ödemenen bonoları, davalının 23.03.2021 tarihli hesap ektresini sunarak, sözlemenin feshinin haksız olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. İlk derece mahkemesince sunulu deliller ışığında ve teminat karşılığı verildiği anlaşılan ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddine karar verilmiş olduğu da gözetildiğinde, yargılamanın her aşamasında değişen delil durumuna göre tedbirin devam edip etmeyeceği yönünde değerlendirme yapılabilecek olması karşısında, ilk derece mahkemesince verilen tedbir ve itiraz üzerine verilen karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1.ve 394/5. maddeleri uyarınca reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve 394/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 21.10.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/5. maddeleri uyarınca karar kesindir.