Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1819 E. 2021/1670 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1819
KARAR NO: 2021/1670
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03.06.2021
NUMARASI: 2020/284 Esas – 2021/421 Karar
DAVA:Haksız Rekabet ve Yöneticinin Sorumluluğu Nedeniyle Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize önderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ün, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarası ile kayıtlı bulunan dava dışı … A.Ş. (Eski Unvanı: … A.Ş.)’nin %7,5 oranında ortağı olduğunu, dava dışı … insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı faaliyetinde bulunmakta olup, tek ticari faaliyeti olan bu alanda dünyanın önde gelen kuruluşlarından Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulu bulunan …’ın Türkiye’deki lisans hakkı sahibi ve temsilcisi olduğunu, dolayısıyla muhatap şirketin tek ticari değerinin söz konusu lisans hakklı olduğunu, davalılardan … tarafından hiçbir genel kurul ve yönetim kurulu kararı olmaksızın, şirket hissedarı, yönetim kurulu üyesi ve genel müdürü olan müvekkiline hiçbir bilgi verilmeksizin, tüm yasal düzenlemelere de aykırı bir şekilde lisans hakkının, …’ün ortağı ve yetkilisi olduğu davalı şirkete devredildiğini haricen öğenildiğini, müvekkili …’ün anılan lisans hakkının devrine muttali olduğunda Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye nolu ve 17/01/2014 tarihli ihtarıyla devir işlemi nedeniyle TTK ve İş Kanunu’ndan kaynaklanan hakları saklı tutarak dava dışı …’in yönetim kurulu üyeliğinden ve genel müdürlük görevlerinden istifa ettiğini şirketle birlikte davalı …’e bildirildiğini, davalı … anılan devir işlemlerini yaparken …’de hiçbir genel kurul ya da yönetim kurulu kararı alınmadığı gibi, şirket hissedarı, yönetim kurulu üyesi ve genel müdürü olan müvekkiline hiçbir bilgi verilmediğini, devrin TTK’nın 395. maddesine aykırı olduğunu, söz konusu devir işleminin esasen batıl olmakla birlikte, zararın tazmini için işbu davanın açıldığını, davalı … tarafından kendisinin ortağı olduğu diğer davalı …’e devir edilen lisans hakkının devri nedeniyle uğranılan zararın tespiti için dava dışı …’in geçmiş yıllar ciroları ve sektörel bazda benzer şirketlerin ve lisans haklarının ticari piyasa değerleri de göz önünde bulundurularak karşılaştırmalı olarak yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu zararın belirlenmesi ve dava dışı …’in uğradığı zararların tazminat olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ve dava dışı …’e ödenmesiyle zararın tazmini için iş bu davayı açtıklarını belirterek; şimdilik 100.000,00 TL tazminatın, tahsilde mükerrerlik olmamak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline ve dava dışı … A.Ş.’ne ödenmesine, haksız rekabetin tespitine ve önlenmesine, şirketlerin ticaret sicil kayıtları getirildikten sonra davalı şirketin faaliyetinin tedbiren durdurulmasına, her türlü yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılardan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; dava dışı …’in, … (…) ile akdetmiş olduğu münhasır lisans sözleşmesi çerçevesinde … ismini ve markazsını kullanmakta olup …’nin uluslararası tecrübesinden ve peştemaliyesinden yararlandığını, bunun karşılığında ise yıllık kazancının belli bir yüzdesini …’ye ödediğini, söz konusu lisans sözleşmesi hükümlerinden anlaşılacağı üzere, müvekkili …’ün şahsiyeti, …’nin mevzubahis lisansın …’e temini ve …’in kontrolü açısından büyük önem arz ettiğini, zira lisansz sözleşmesinin … ekinden, müvekkili …’ün dava dışı …’in sözleşmesel yükümlülüklerinden müşterek ve müteselsilen sorumlu olacağı ayrı bir kontrol imzaladığı ve bu surette …WC tarafından verilen lisansın müvekkili … tarafından kontrol edildiği/edileceği anlaşılmakta olduğunu, bir diğer müvekkili … Ltd. Şti. (“…”) ise dava dışı lisans veren …’nin bilgi ve onayı dahilinde kurulan ve faaliyet gösteren bir insan kaynakları şirketi olduğunu, …’nin uluslararası starejileri doğrultusunda dava dışı lisans sahibi … “üst düzey yönetici” pozisyonlarına yönelik araştırma ve değerlendirme hizmetleri verirken, müvekkili …’ın ise orta kademe yönetici ve altındaki çalışanlara yönelik seçme, değerlendirme, koçluk vb. insan kaynakları hizmetleri vermekte olduğunu, dava dışı lisans sahibi … gibi …’ın da yıllık kazancının belli bir yüzdesini dava dışı lisans veren …’ye ödediğini, davacı …’ün, müvekkilerinden …’ün kız kardeşi olduğunu, dava dışı lisans sahibi…’in lisansının müvekikli …’a devredilmediğini, gerçekliği bulunmayan lisans devri iddiasına dayanak olarak dava dışı lisans sahibi …’in personelinin işten çıkışları yapılarak müvekkili …’da işe başlatılmasını göstermekte olduğunu, bahsi geçen hususunun tamamen operasyonel tercihlerden kaynaklandığını, huzurdaki dava ile bir ilgisinin olmadığını, bu nedenlerle ve re’sen nazara alınacak diğer sebeplerden ötürü, yapılacak yargılama ve toplanacak deliller çerçevesinde, haksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama giderlerinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…6102 Sayılı TTK’daki düzenlemeler dikkate alındığında, davacı tarafından pay sahibi olduğu dava dışı … A. Ş. adına dava açılıp dava dışı şirket lehine haksız rekabetin men-i ve tazminat talebinde bulunulması mümkün ise de; davacı vekilinin beyanlarından davacının …A. Ş.’deki paylarını devretmiş olduğu, şirkette pay sahibi olmayan kişinin eldeki davayı açma noktasında husumet ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığından, dava açıldıktan sonra gelişen durum(pay devri) nedeniyle davacının aktif husumet ehliyeti sona ermiş olduğundan…” gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Huzurdaki davada tüm taleplerinin dava dışı … A.Ş. lehine olduğunu, müvekkilinin bu davanın açılması nedeniyle elde edeceği herhangi bir menfaat bulunmadığını, hiçbir menfaati bulunmayan müvekkilinin yalnızca ticari hayatın gereklerinin kanunlara uygun olarak yürütülmesi amacıyla huzurdaki davayı açtığını, ancak dava sürecinin uzun sürmesi nedeniyle mağduriyet yaşamış olup sonuç olarak da dava dışı … A.Ş.’deki hisselerini devrettiğini, yapmış olduğu bu hisse devri nedeniyle davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacıya hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 14.06.2020 tarihli, 2018/2077 E.- 2020/504 K. sayılı kararı gereğince inceleme yapılması ve davanın kabulüne karar verilmesi ile birlikte haksız ve hukuka aykırı lisans devri nedeniyle bu davanın açılmasına sebebiyet veren davalılar üzerine yargılama giderlerinin bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini, dairenin aksi kanaatte olması ve husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi hukuka uygun ise müvekkili davacının davanın açıldığı tarih itibariyle bu davayı açmakta haklı olması, davalıların haksız ve hukuka aykırı lisans devri ile işbu davanın açılmasına sebebiyet vermeleri nedeniyle davalılar aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hükmedilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı oyduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, her halükarda yargılama giderlerinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle şirket yöneticisinin sorumluluğu iddiasıyla ve şirkete ödenmesi istemiyle, şirket ortağı tarafından açılan tazminat ve davacının ortağı olduğu dava dışı şirkete karşı yapılan haksız rekabetin tespiti ile meni istemlerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriye ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, …AŞ’nin hissedarlarından olup, aynı zamanda şirkette çoğunluk hissedarı da olan davalı … ile birlikte şirket yönetim kurulunda yer aldıklarını, şirketin insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı alanında faaliyet gösterdiğini, bu bağlamda …’ın Türkiye’deki lisans hakkı sahibi ve temsilcisi olduğunu, davalı … tarafından genel kurul ve/veya yönetim kurulu kararı olmaksızın, şirketin tek ticari değeri olan lisans hakkını kendisinin ortağı olduğu diğer davalı şirkete devredildiğini, şirketin tüm ticari sırlarına vakıf olan personelinin de davalı şirkete aktarıldığını, lisans hakkının devri nedeniyle şirketin zarara uğradığını, davalı …’ün bu eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, davalı yönetici …’ün işlem ve eylemleri nedeniyle şirketin uğradığı zararın tazmini ile şirkete ödenmesini ve davalının eylemlerinin şirkete karşı haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile menini istemiş, davalılar ise, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince davacının … A.Ş.’deki şirket hisselerini devir ederek ortaklığının sona ermesi nedeniyle, dava açıldıktan sonra gelişen pay devri nedeniyle, davacının aktif husumet ehliyetinin (davacı sıfatının) bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının, davalı şirket aleyhine haksız rekabetin tespiti ve meni ile pay sahibi olduğu … A.Ş.’nin bu nedenle uğradığı zararın tazmini davasını açmak konusunda aktif dava ehliyeti yoktur. Çünkü, haksız rekabetin, dava dışı … A.Ş.’ye karşı yapıldığı iddia edildiğine göre, davalı …Şirketi’ne karşı haksız rekabet iddiasıyla dava açma yetkisi, … A.Ş.’ye aittir. Böyle bir dava, ortak tarafından açılıp yürütülemez. Davacının davalı şirket … aleyhine açtığı haksız rekabet davasında, davanın başından itibaren aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle, haksız rekabetin tespiti ve meni talebiyle ilgili olarak davalı …Şirketi yönünden davanın aktif husumeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olması isabetlidir. Yine davacı, şirket yöneticisinin sorumluluğu iddiasıyla davalı … aleyhine, pay sahibi olduğu …. A.Ş.’ye tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur. TTK’nın 553.maddesi uyarınca, şirket yöneticinin sorumluluğu iddiasıyla dava açabilecek kişiler arasında şirket ortakları da sayılmıştır. Mahkeme gerekçesinde işaret edildiği üzere; pay sahibi davacının TTK’nın 553. maddesi uyarınca davalı şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı dava açabilmesi mümkün ise de yargılama sürecinde davacının şirketteki paylarını devrederek şirket paydaşlığının sona erdiği anlaşılmaktadır. Bu husus ihtilafsızdır. Buna göre şirket yöneticisinin sorumluluğu davası açan davacının, şirketteki paylarını devretmek suretiyle paydaşlığının sona erdiği anlaşılmakla, iş bu dava ve talep bakımından da aktif husumet ehliyetinin sona erdiği kabul edilerek, davalı yönetici hakkında açılan davanın da aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilince, davanın açılış tarihi itibariyle davadaki haklılık durumu dikkate alınmadan, davacı müvekkilinin yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının doğru olmadığını ileri sürerek karar istinaf edilmiştir. Mahkemece davanın, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmiş olup bu durumda HMK’nın 331/1.maddesi uygulanmaz. Çünkü, davanın konusu olan zarar iddiası veya haksız rekabet olgusu ortadan kalkmamış, sadece davacının aktif dava ehliyeti (davacı sıfatı) sona ermiştir. Husumet yönünden davanın reddine karar verildiğinde, davalı yararına karar tarihinde yürüklülükte olan AAÜT deki esaslar uyarınca maktu vekalet ücreti hükmedilmesi ve yargılama giderlerinden davacının sorumlu tutulması isabetlidir. Bu nedenle davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. İlk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılmış olan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 23.12.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.