Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/176 E. 2021/700 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/176
KARAR NO : 2021/700
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2018/1171 Esas – 2020/503 Karar
TARİHİ: 14/10/2020
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, müvekkilin 05/05/2011 tarihinden 20/04/2012 tarihine kadar davalıya ait işyerinde dışarıdan şirket müdürü olarak çalıştığını, işverenin 20/04/2012 de hiçbir sebep göstermeksizin iş akdini doğrudan doğruya tek taraflı olarak feshettiğini, müvekkilin çalıştığı dönemde davalı şirket tarafından kendisine vadedilen aylık 7.500,00 TL maaşı ve aylık 500,00TL temsil ve ağırlama masraflarını çalıştığı sürece kendisine hiçbir zaman ödenmediğini, davalı şirket müvekkilin 12 aylık alması gereken maaş ücreti alacağını fazla mesai ücret alacaklarını ödemediğini, bu nedenlerle sözleşmenin haksız feshinden doğan gerçek maaşı üzerinden 12 aylık maaş alacağının fazlaya dair tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maaş alacağı, 1.000,00 TL temsil ve ağırlama giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi birlikte davalı şirketten tahsiline, sözleşmenin haksız feshinden doğan, gerçek maaşı üzerinden ihbar tazminatının fazlaya dair tüm hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00TL ihbar tazminatının, hafta tatili, resmi tatillerde bayram tatillerinde çalışmasına karşılık tatil alacağının şimdilik 10,00 TL’lik kısmının dava tarihinen itibaen işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili 20.05 2016 tarihli ıslah dilekçesiyle neticei talebini artırarak, toplam 95.000,00 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilemesini istemiştir.Davalı vekili, davacının, davalı şirketin dışırıdan atanan müdürü olduğundan limited şirket müdürlerinin alacaklırana ilişkin davalarda görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, 30/04/2012 tarihli ticaret sicil gazetesinde istifa ederek işten ayrıldığı tescil ve ilan edilmesine rağmen tescil tarihinden günümüze kadar herhangi bir itiraz ileri sürülmediğini, zaten davacının şirketlerinden davaya konu alacağı olmadığı gibi hiçbir hak ve alacağı da bulunmadığını, belirtilen tarihlede başka bir yerde sigortalı olduğunu ve 7.235,00 TL ücret aldığını beyan ettiğini, talep eilen ücretin gerçek dışı olduğunu, davacının şirketten istifasından sora gerçekleşen 01/08/2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde tescil ve ilan edildiği üzere, müdürler kurulu üyelerine ücret verilme yetkisinin aylık 5.000,00 TL’yi geçmemek kaydıyla alınacak genel kurul kararıyla ortakların onayına bırakılması kararlaştırılmasına rağmen, afaki ücret talebinin gerçek dışı olduğunu belirterek, dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davanın ilk olarak açıldığı İstanbul 16. İş Mahkemesinin 2016/611 E- 2017/147 K sayılı, 09.03.2017 tarihli kararıyla, davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosya İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş ve istinafa konu iş bu karar görevli mahkemece verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 14/10/2020 tarihli, 2018/1171 Esas – 2020/503 Karar sayılı kararında; “…Mahkememizin 2017/1145 esas, 2018/251 karar sayılı; davanın 57.500-TL ücret alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne dair kararının, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2018/1288 esas, 2018/1425 karar sayılı kararı ile ”… Davalı şirketin ticaret sicil dosyasının eksiksiz bir örneği celp edilerek, TTK hükümlerine göre limited şirket müdürü olan davacının ücret talep hakkının bulunup bulunmadığı, bu konuda alınmış bir genel kurul kararının olup olmadığı; davalı şirketin ticari defter ve kayıtları da TTK’nın 83. maddesi uyarınca ibrazı emredilerek incelenmek suretiyle, davacı müdüre görev yaptığı dönemde hiç ücret ödenip ödenmediği, ödendiyse miktarının ne olduğu, temsil ve ağırlama ödemesi yapılıp yapılmadığı, varsa miktarının ne olduğu konuları araştırılmalı ve denetlenebilir bir şekilde dosyaya yansıtılmalıdır…” gerekçeleri ile kaldırılmasına karar verilmesi üzerine İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’ne yazı yazılarak davalı şirkete ait sicil dosyası celp edilmiş olup anılı sicil dosyası ile davalı şirket ticari defterleri üzerinde inceleme icrasına karar verilmiştir. Bu suretle mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … ve …. marifetiyle hazırlanan 06/03/2020 tarihli bilirkişi raporu temin edilmiştir. Huzurdaki dava hukuki niteliği itibariyle, şirket müdürü olan davacının davalı şirketten ücret alacağının ve ferilerinin tahsili istemiyle açılmış bir alacak davası olup davacı taraf, davalı limited şirkete atanmış müdür olarak görünmekle davaya konu alacağın iş mevzuatıyla ilgisinin bulunmadığı, uyuşmazlığın şirket müdürü ile davalı şirket arasındaki alacak iddiasına ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Anılı istinaf kararı doğrultusunda TTK hükümlerine göre limited şirket müdürü olan davacının ücret talep hakkının bulunup bulunmadığı, bu konuda alınmış bir genel kurul kararının olup olmadığı; davalı şirketin ticari defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle, davacı müdüre görev yaptığı dönemde ücret ödenip ödenmediği, ödendiyse miktarının ne olduğu, temsil ve ağırlama ödemesi yapılıp yapılmadığı hususları tetkik edilmiştir.Limited ortaklıklarda da uygulanması gerekmekle uyuşmazlığa tatbiki gereken eski TTK’nın 333. maddesi ile 6102 sayılı TTK’nın 394. maddesi gereğince tutarı esas sözleşme ile veya kurul kararı ile belirlenmesi şartı ile huzur hakkına dayalı ücretin ödenebileceği düzenlenmiş olup bu kapsamda davacı müdürün ücrete hak kazanabilmesi yönünden esas sözleşmede hükmün bulunması yahut ortaklar kurulu tarafından alınmış bir kararın bulunması gerektiği anlaşılmıştır. (Emsal ilam: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2010/10073 esas, 2012/1786 karar sayılı ilamı) Ayrıca müdür olan taraf ile şirket arasında bir vekalet akdi meydana gelmekte olup, bu konuda uygulanması gereken Türk Borçlar Kanununun vekalet sözleşmesine yönelik hükümleri ile genelde bir hizmet sözleşmesi olduğu da nazara alındığında vekilin ücrete hak kazanması için fiilen çalışmasının gerektiği anlaşılmış olup bu durumda müdür olarak tayin edilmiş bulunan davacının, davaya konu ücret alacağına ilişkin aylarda fiilen davalı şirkette müdür olarak çalışıp çalışmadığı, yaptığı bir hizmetin olup olmadığı, söz konusu dönemde müdürlük görevini yerine getirip getirmediği hususlarının sonucuna göre kararlaştırılan ücrete hak kazanıp kazanmadığı meselesi üzerinde durulmuştur. Anılı içtihatlar ve açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise davalı şirketin sözleşmesinde ve davacının talebine konu dönem itibari ile ortaklar kurulu kararlarında davacıya ödenmesi gereken herhangi bir ücretin kararlaştırılmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca SGK kayıtları kapsamında davacının aynı dönem itibari ile dava dışı şirketlerde de (… A.Ş, … A.Ş) 30 gün üzerinden sigortalı çalışması tespit edilmekle davalı şirket nezdinde tam zamanlı müdür olarak fiilen görev yapılması iddiasının da hayatın olağan akışına aykırılık teşkil ettiği anlaşılmış olup tüm bu gerekçelerle birlikte sübut bulmayan alacak istemlerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. …” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: mahkemenin davanın reddi gerekçesinin yerinde olmadığını, TTK’nın 394. maddesinde anonim şirket yöneticilerinin mali haklarına ilişkin açık düzenleme olup, limited şirket müdürleri yönünden açık bir düzenleme bulunmadığını, müvekkilinin davalı şirkette müdür olarak çalıştığının ispat edildiğini, bu nedenle davanın reddinin doğru olmadığını, bunun dışında davanın reddi kararı üzerine davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de usuli müktesep hak ihlali olduğunu ileri sürerek, istinaf incelemesi sonucu kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının davalı şirkette 05.05.2011 ile 20.04.2012 tarihleri arasında dışarıdan atanan müdür olarak görev yapması nedeniyle kendisine ödenmeyen maaş ve temsil ağırlama tutarlarının tahsili istemli alacak davasıdır. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dava, hukuki niteliği itibariyle, şirket müdürü olan davacının davalı şirketten ücret alacağının ve ferilerinin tahsili istemiyle açılmış bir alacak davasıdır.Dava başlangıçta iş mahkemesinde açılmış, iş mahkemesince, davacının şirket müdürü sıfatıyla talepte bulunduğu, bu durumda işçi sayılamayacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği ve yargılama sonucu istinafa konu iş bu kararın verildiği anlaşılmaktadır.Dairemizin daha önce verilip istinaf incelemesi sonucu verdiği 2018/1288 E 2018/1425 K 30.11.2018 Tarihli karar gerekçesinde de işaret edildiği üzere, İş mahkemesince yapılan yargılama iş mevzuatı ve işçi hakları kapsamında olup deliller bu bağlamda toplanmış, bilirkişi tarafından değerlendirme iş mevzuatı kapsamında yapılmıştır. Oysa davaya konu alacağın iş mevzuatıyla ilgisi bulunmamaktadır. Uyuşmazlık şirket müdürü ile şirket arasındaki alacak iddiasına ilişkin olup mutlak ticari davadır. Bu durumda ticari davanın teknik özelliklerine göre tahkikatın yapılıp sonuca gidilmesi gerekir.Davacı, davalı şirketin müdürü olarak ücret istediğine göre, savunmada ileri sürülen hususlar dikkate alınarak, TTK hükümlerine göre davacı müdürün ücret talep hakkının doğup doğmadığının ilgili mevzuat bağlamında araştırılması ve değerlendirilmesi zorunludur. Dairemizin istinaf incelemesi sonucu verdiği 2018/1288 E 2018/1425 K 30.11.2018 Tarihli karar gerekçesi doğrultusunda mahkemece, davalı şirketin ticaret sicil dosyası celp edilerek, TTK hükümlerine göre limited şirket müdürü olan davacının ücret talep hakkının bulunup bulunmadığı, bu konuda alınmış bir genel kurul kararının olup olmadığı; davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarının TTK’nın 83. maddesi uyarınca ibrazı emredilerek inceletilmek suretiyle, davacı müdüre görev yaptığı dönemde hiç ücret ödenip ödenmediği, ödendiyse miktarının ne olduğu, temsil ve ağırlama ödemesi yapılıp yapılmadığı, varsa miktarının ne olduğu konuları yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 22.10.2019 tarihli kök ve 06.03.2020 tarihli ek raporların alındığı anlaşılmıştır. Sunulu deliller, alınan bilirkişi rapor ve içeriğindeki tespitler ışığında, davacıya ücret ve temsil-ağırlama gideri ödeneceğine dair davalı şirket esas sözleşmesinde hüküm bulunmadığı gibi bu konuda alınmış genel kurul kararı da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Yine davacının davalı şirkette dışarıdan atanan müdür olarak görev yaptığı dönemde davalıdan farklı tüzel kişiliğe sahip şirketlerde SGK’da kayıtlı olarak çalıştığına dair kaydı bulunduğu, aynı dönemde davalı tarafından davacıya maaş ve ya temsil ağırlama ödemesi de yapılmadığı anlaşılmakla, mahkemece davanın reddi yönünde verilen karar ve gerekçesi isabetli olup, aksi yöndeki davacı istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Daha önce davacı lehine davanın kısmen kabulü yönünde verilen kararın davalı yanca istinaf edilmesi üzerine dairemizin yukarıda yer verilen kaldırma kararı ile dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, kaldırma kararı sonucu yeniden yapılan yargılama sonucu ilk derece mahkemesince iş bu istinaf incelemesine konu kararın verildiği anlaşılmaktadır. İlk derce mahkemesince kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine ıslahla arttırılan müddeabih miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT esaslarına göre nispi vekil ücreti tayininde isabetsizlik yoktur. Buna ilişkin davacı istinaf nedeni de yerinde değildir.İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 29.04.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.