Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1754 E. 2021/1574 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1754
KARAR NO: 2021/1574
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11.02.2021
NUMARASI: 2018/84 Esas – 2021/123 Karar
DAVA: Rucuen Tazminat
Taraflar arasındaki rucuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde … sayılı Nakliyat Emtia Blok Sigorta Poliçesi bulunan … Ltd. Şti.’ne ait emtianın, davalı taşıyıcının sorumluluğu altına İtalya’dan, Türkiye’ye …/… plakalı araçla taşındığı sırada 27.03.2017’de tek taraflı kazada hasarlandığını, kazanın ardından zarar gören eşyanın … plakalı araca aktarıldığını ve bu araçtaki yükün Halkalı Gümrük Müdürlüğünde heyet gözetiminde araçtan boşaltıldığını, somut olayda bu süreçte oluşan zararın kesin ekspertiz raporu ile davaya konu edilen miktar olarak belirlendiğini, bedelin 11.04.2018 tarihli ihtar yazısı ile davalıdan istendiği halde sonuç alınamaması üzerine aleyhine işbu davanın açılması zarureti doğduğunu, müvekkilinin 37.052,-TL’lik tazminat alacağının, tazmin edildiği 20.11.2017’den itibaren işleyecek kısa vadeli kredilere uygulanan en yüksek mevduat faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; müvekkiline ait …/… plakalı araç kaza yapsa da hamulesi olan dava konusu yükün 31.03.2017 tarihinde … Antrepoda tahliye edildikten sonra gerekli tutanaklar düzenlendiğini ve işlemleri tamamlanmış olarak alıcısı emrine 05.04.2017 tarihinde teslim edildiğini, işbu dava konusu taşıma işinin tabi CMR Konvansiyonu’nun 32/1 maddesi uyarınca taşıyıcı aleyhine bu tarihten itibaren 1 yıl içinde dava açılması gerektiğini, müvekkili aleyhine huzurda görülmekte olan davanın 1 yıllık süre dolduktan sonra 18.12.2018’de ikame edildiğini, zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesini, esas yönünden ise; varlığı iddia edilen hasarla ilgili olarak müvekkiline hasar ihbarı yapılmadan, alıcısının ihtirazı kayıt öne sürmeden teslim aldığı emtia üzerinde oluştuğu öne sürülen hasarın tek taraflı olarak belirlendiğini, kabulü anlamına gelmemesi kaydıyla taşıyıcının üzerine düşebilecek mesuliyetin, sorumluluk sınırının talep edilebilecek faizinde tek taraflı olarak yapılan tespitlere göre değil, müvekkilinin gerçekleştirdiği uluslararası taşıma işinin tabi olduğu CMR Konvansiyonu hükümlerine göre belirlenebileceğini, bu nedenle de davanın müvekkilinin mesuliyetine sigorta güvencesi sağlayan sigorta şirketine de ihbar edilmesi gerektiğini, müvekkili aleyhine ikame edilen davanın usule ve esasa yönelik itirazları doğrultusunda reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; “…Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Dava aynı taşıma işinde rol alan taşıyıcılar arasındaki rücu ilişkine dayandığından, CMR hükümlerine göre tazminat ödeyen taşıyıcı, ödediği tazminatı Konvansiyonun VI. Bölümündeki hükümlere göre diğer taşıyıcılara rücu edebileceği gibi, onun sigortacısının da ona halef olarak rücu edebileceği, taşıyıcının sorumluluktan kurtulmasının ancak sorumluluktan kurtulma sebeplerinin gerçekleştiğinin ispatı ile mümkün olduğu, dosyada yol, hava ve trafik durumu gibi harici tesirlerin, kazanın vuku bulmasında etkili olduğuna dair herhangi bir delilin yer almadığı, kural olarak taşıyıcının kendi riziko alanında gerçekleşen ziya, hasar ve bağlı zararlardan sorumlu olacağı, dosya içeriğinde kazanın oluş şekli, taşıyıcının kazadan kaçınmak için aldığı tedbirler hakkında fikir verebilecek herhangi bir veri bulunmadığı, buna göre davalı taşıyıcının tespit edilen tazminatın tamamını üstlenmekle mükellef olduğu anlaşılmakla davanın kabulü 37.052,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine…” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi tarafından, müvekkili … Sigorta Şirketinin ödemiş olduğu 37.052,00-TL tazminat talebinin kabulüne karar verilmesinin hukuka uygun olduğunu, ancak; ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olup işbu yönden mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, Çünkü rücuen tazminat davasında davalı şirketin zararı ödeme tarihinden itibaren faizle sorumlu olduğunu, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 2008/10498 Esas – 2010/1096 Karar sayılı, 01.02.2010 tarihli kararının da bu yönde olduğunu belirterek, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının faiz yönünden kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı sigorta şirketince yapılan hasar ödemesinin alt taşıyıcı davalıdan rucuen tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedeneleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilince rucuen tazmini talep edilen tutar yönünden davanın kabulü kararının isabetli olduğu ancak hükümde dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin yasal olmadığı ileri sürülerek karar bu yönüyle istinaf edilmiştir. CMR’nin 27. maddesine göre hükmedilecek faizin, ödeme isteğinin yazılı olarak taşımacıya bildirildiği tarihten veya böyle bir istekte bulunulmamışsa davanın açıldığı tarihten itibaren başlatılması gerekir. Davacı tarafından her ne kadar dava dilekçesi ekinde davalıya hitaben düzenlenen 11/04/2018 tarihli rucu yazısı örneği delil olarak sunulmuşsa da davalıya tebliğ edildiği kanıtlanmamıştır. Bu durumda faizin dava tarihinden itibaren hüküm altına alınması gerekeceğinden, davalı vekilinin müvekkilinin ödeme tarihi olan 28.03.2018 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde değildir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.12.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.