Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1738
KARAR NO: 2021/1283
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11/08/2021
NUMARASI: 2021/473 Esas
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili ihtiyati tedbir – ihtiyati haciz talebinde özetle; 02/08/2021 tarihli ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine ilişkin ara karardan dönülmesini ve dava dilekçelerindeki talepleri doğrultusunda … A.Ş. hakkında alacaklarını güvenceye almaya yeter malvarlığı ve 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerinde ihtiyati haciz ve mallarının devrini önlemesi amacıyla ihtiyati tedbir kararları verilmesini talep etmiştir.
İLK DERCE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi ara kararıyla”…Somut durumda talep dilekçesi incelendiğinde; davacı vekilince 09/08/2021 tarihli dilekçe ile Mahkememizin 02/08/2021 tarihli ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair ara kararından rücu edilmesi ve davalı şirketlerin malvarlıkları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması, yine davalı şirketlerin mallarının devrinin ihtiyati tedbir yolu ile önlenmesine karar verilmiş ise de: Rücu talebi yönünden; ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz reddi halinde HMK 341, HMK 391/3, İİK 258/son maddeleri uyarınca ancak istinaf yoluna başvurulabileceği anlaşılmakla, ara karardan rücu talebinin reddine, İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebi yönünden; Mahkememizce verilmiş olan 2/08/2021 tarihli ret kararından sonra dosyaya mahkeme kanaatini etkileyecek yeni bir delil de girmediği anlaşılmakla, davalı Tasfiye Halinde … A.Ş. yönünden takiplerin kesinleşmiş olması, davalı … A.Ş. yönünden yaklaşık ispat şartının yokluğu nedeni ile, ihtiyati haciz taleplerinin reddine, Yine her iki davalı yönünden de gerek yaklaşık ispat koşulunun yokluğu gerekse uyuşmazlık konusunun davalıların malları olmaması nedeni ile ihtiyati tedbir taleplerinin…” ihtiyati tedbire itirazın karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde dilekçesinde özetle; Her iki davalı yönünden de gerek yaklaşık ispat koşulunun yokluğu nedeni ile ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilerek hüküm kurulmuşsa da “yaklaşık ispat” kavramının mahkemece anlamının dışında bir konuma oturtulduğu ve bu nedenle hukuka aykırı bir hüküm kurulduğunu, gerekçeden vareste bir ara karar ile verilmiş olan hükmün, değerlendirme kısmında “…dosyaya mahkeme kanaatini etkileyecek yeni bir delil de girmediği anlaşılmakla..” diyerek zaten mahkemenin, kanaatince yaklaşık ispatın var olması gerektiğine de karine oluşturduğunu, yaklaşık ispat zaten sunulabilecek delillerin, kesin olarak tamamı sunulamamış ise de mahkeme kanaatince var olabilme ihtimaliyle şekilleneceğini, zayıf ihtimal de olsa aksinin değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğini, Yargıtay15. Hukuk Dairesinin, 06.07.2012 tarih ve 4060/5172. sayılı Geçici hukuki korumalarda yaklaşık ispatla ilgili kararında da; Borca Batık Tasfiye Halinde … A.Ş. Ortaklarının yeni bir şirket kurarak ticari faaliyetlerine devam ettikleri görülmekte , daha işin başında ikinci bir şirket olarak … A.Ş. Kurulmakta ve tabiri caizse yedekte tutulduğunu, icra takibine girişen müvekkilinin alacaklı borca batık şirketin malvarlığı kalmadığı için hiçbir şey elde edemediğini, bu bağlar dikkate alındığında davalı şirketler arasında alacaklılardan mal kaçırma kastının var olduğu ve muvazaa yoluyla mal kaçırıldığı görüleceğini, müvekkili şirketten 3. Kişi olarak muvazaa iddiası için dahi yazılı delil sunması hukuken beklenmiyorken, yaklaşık ispat kapsamında, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerine ilişkin dosya muhteviyatındakilere ek bir delil sunmasını beklemek de hukuka uygun olmayacağını, çünkü dosyaya ek sunulabilecek tek delil türü olarak taraflar arasında yazılı veya kayıt altında yapılmış sözleşme kaldığını, buna da 3. Kişi olarak müvekkili şirketin ulaşmasının imkansız olduğunu, ulaşılamayacak delilin teminini beklemek aynı zamanda hukuki dinlenilme hakkını da ihlal edeceğini, iki şirketin organik bağ nedeniyle ve muvazaa ile ayrı gözüktüğü şu durumda hukuken birlikte kabul edilmesi zaruri olduğunu, aksi düşünce ticaret hayatında hukuki güvenliği de sakatlayacaktır. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/473 esas sayılı dosyasından verilen 11/08/2021 tarihli ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerimizin reddine ilişkin ara kararının istinaf yolu ile kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, dava içinde ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı Tasfiye Halinde … A.Ş hakkında İstanbul … İcra müdürlüğünün … ve … esas sayılı dosyalarında çeklere ilişkin olarak kambiyo takibi yapıldığını, takiplerin kesinleştiğini, borçlu şirket ile diğer davalı şirket arasında organik bağ olduğunu, bu nedenle diğer davalı şirketin de Tasfiye Halinde … A.Ş ile birlikte müteselsilen borçtan sorumlu görülmesi gerkitğini ileri sürerek, Tasfiye Halinde … A.Ş den alacağın tahsil olanağının bulunmadığı gerekçesiyle her iki davalıdan müteselsilen alacağın tahsili talep edilmiş, esas dava içinde ihtiyati haciz ve tedbir kararı verilmesi talebi mahkemece11.08.2021 tarihli ara karar ile yazılı gerekçe ile reddedilmiştir. Karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Aynı Kanun’un 390/3. Maddesi, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut uyuşmazlıkta; üzerine tedbir konulması talep edilen davalı şirketlere ait mal varlıkları doğrudan dava konusu olmaması nedeniyle ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi gerekmiştir. İİK’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İİK’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. İlk derece mahkemesinin gerekçesinde de işaret edildiği üzere; davalı Tasfiye Halinde … A.Ş yönünden icra takiplerinin kesinleşmiş olması nedeniyle, diğer davalı … A.Ş yönünden ise davacı iddiaları kapsamında organik bağın varlığının esaslı yargılamayı gerektirmesi karşısında, ara kararın verildiği tarih itibariyle yaklaşık ispat seviyesinde kanıtlandığı söylenemez. Yargılama sırasında delillerin toplanmasından sonra tarafların talebi üzerine mahkemece yargılamanın her aşamasında yeni delil durumuna göre geçici hukuki koruma tedbirlerinin değerlendirilmesi mümkün olduğundan, davacı vekilinin ihtiyati hacze yönelik istinaf başvuru nedenleri de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 21.10.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.