Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1723 E. 2021/1470 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1723
KARAR NO: 2021/1470
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/09/2020
NUMARASI: 2018/1000 E. – 2020/330 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen hükme karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24.09.2009 tarihinde düzenlenen LPG Otogaz İstasyonu ve Bayilik Sözleşmesi ile davalının beş yıl süreyle müvekkilinin bayiliğini üstlendiğini, taraflarca bu kapsamda 24.09.2009 tarihli protokolün de düzenlendiğini, ancak davalının Mart 2010 yılında sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmenin 12/1. maddesinde, bayinin iki haftadan fazla süreyle alımı tatil etmesi, edimini ifa etmemesi ve sözlemenin bitmesinden önce işi bırakması halinde tazminat ödeneceğinin düzenlendiğini ileri sürerek, şimdilik 1.000,00 TL kâr mahrumiyeti tazminatı, 10.000,00 TL cezai şart tazminatı, davalıya emanet olarak teslim edilen emtianın geç teslimi nedeniyle 1.000,00 TL kullanma bedelinin ve beş yıllık sözleşme karşılığı verilen promosyon bedelinden davalının mal alımını tamamen durdurduğu tarihten sonraki bakiye kısmı için 1.000,00 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 24.02.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle; 36.255,20 TL promosyon bedeli, 30.000,00 TL cezai şart bedeli, 20.000,00 TL kâr mahrumiyeti bedelinin tahsilini istemiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin 12. maddesinin 8. fıkrası gereğince, istasyon ruhsatı burada bu iş yapılamaz diye iptal edilir ise ancak bayi bilahare burada hiçbir şeklide burada otogaz istasyonu kuramaz denildiğini, sözleşmenin 13. maddesinde ise yukarıdaki madde gereğince iş bu sözleşmenin satıcı tarafından feshi halinde bayi, satıcıdan sözleşmenin feshini ileri sürerek zarar, ziyan ve tazminat gibi herhangi bir hak talep edemeyeceğinin düzenlendiğini, Hopa Belediyesi tarafından ruhsatın iptali nedeniyle müvekkilinin otogaz satışını durdurduğunu, ruhsatın iptali için müvekkilince açılan davanın reddedilerek kararın kesinleştiğini, müvekkilinin tesisinin kapanması nedeniyle otogaz satamadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizce, Balıkesir Ticaret Sicil Müdürlüğü, Balıkesir Esnaf ve Sanatkarlar Odası ve Erzurum Vergi Dairesinden davalının ticari işletme-esnaf kaydının olup olmadığı, hangi usulde vergilendirildiği, hangi usulde defter tuttuğu ve vergiye esas kazanç bildirimi sorulmuş, gelen cevaplarda davalı adına ticari işletme kaydı bulunmadığı ve esnaf kaydının bulunmadığı, davalının işletme usulüne göre ticari defter tuttuğu bildirilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir. HMK.nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninde olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır. Eldeki davada, davalının tacir olmadığı, dava konusu edilen alacağın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir husustan doğmadığı ve mutlak ticari dava da söz konusu olmadığından davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın görevi ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğuna, HMK’nın 20. maddesi uyarınca dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru delikçesinde özetle; ilk derece mahkemesince davalı adına ticari işletme kaydı ve esnaf kaydının bulunmadığı, davalının işletme usulüne göre ticari defter tuttuğu, davalının tacir olmadığını, dava konusu edilen alacağın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir husustan doğmamış olduğunu, mutlak ticari davanın söz konusu olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini, TTK’nın 4/1. maddesinde her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davalarının tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava sayıldığını, taraflar arasında “Tüplü Bayilik Sözleşmesi” bulunduğunu, davanın da davalının bayilik sözleşmesine aykırı eylemleri nedeniyle sözleşmeden kaynaklı cezai şart tazminatı ve kâr mahrumiyeti tazminatı ile emanet olarak verilen emtianın geç iade bedeli ve promosyon olarak verilen LPG bedelinin tahsiline yönelik olduğunu, TTK’nn 102. maddesi ve davamı maddelerinde acentelik hükümleri yer aldığını, bayilik sözleşmesinin de acentelik sözleşmesi hükümlerine tabi olması nedeniyle ticari davanın söz konusu olduğunu, davalının esnaf kaydının Balıkesir Ticaret Odası tarafından 14.05.2019, Balıkesir Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği tarafından 30.04.2019 tarihleri itibarıyla cevaplandırıldığını, dava tarihindeki kayıtların esas alınmadan verilen kararın usulsüz olduğunu, Gelir İdaresi Başkanlığından verilen cevapta dava konusu tarihlerde (2008, 2009, 2010) davalı … işletmesinin ticari işletme olması nedeniyle davalının tacir sıfatının bulunduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan cezai şart, kâr mahrumiyeti, ödenen promosyon bedelinden artan kısmın ve ariyet olarak teslim edilen emtianın geç tesliminden kaynaklanan zararların tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda görevsizlik kararı verilmiş; bu karara karşı, yasal süresi içinde, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Aynı Yasa’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK m.11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Cumhurbaşkanlığınca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK m.11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1). İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır (TTK m.15/1). TTK’nın 24 ve devamı maddelerde düzenlenen ticaret siciline ilişkin hükümler tacir sıfatını taşımanın tescile bağlı olmadığı, üstelik bu sıfatı taşımanın sonucu ve gereği olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle esnaf boyutunu aşan ticari işletme işleten kimsenin ticaret siciline kaydını yaptırmamış olması, tacir olmadığını göstermediğinden, esnaf sayılmasını gerektirmez. Somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlık bayilik sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bayilik sözleşmesinde esas olan edimin satım olduğu ve satım sözleşmesinin TTK’da düzenlenmediğinden, ancak taraflardan her ikisinin de tacir olması halinde Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu kabul edilecektir. İşbu davada, davacının tacir sıfatını haiz olup olmadığının, satımın da ticari satım olup olmadığının tesbiti gerekmektedir. Davacının, satın aldığı emtiaların bedeli, bilirkişi raporundaki tespit ve sözleşmenin yapıldığı tarihlerdeki alım miktarları ve gayri safi hasılasına göre davalının tacir olduğu anlaşılmakla, uluşmazlığın esasına ilişkin delillerin değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Bu gerekçeyle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca kaldırılarak, dosyanın görevli İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, görevsizlik kararını veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02.11.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.