Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/172 E. 2021/325 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/172
KARAR NO: 2021/325
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/07/2020
NUMARASI: 2020/372 E. – 2020/387 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına karşı, itiraz eden tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, itiraz eden vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkil banka ile Uğur Işık arasında 25.05.2017 tarihinde düzenlenen genel kredi sözleşmesine borçlunun müteselsil kefil olduğunu, banka alacağının süresinde ödenmemesi üzerine İstanbul … Noterliğinin 30.06.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarıyla hesabın kat edildiğini, başvuru tarihi itibariyle, kefilin sorumlu olduğu banka alacağının 216.000,00 TL olduğunu, müvekkilinin alacağının sözleşme ve kat ihtarıyla yaklaşık olarak ispat edildiğini, borçlunun sözleşmede belirlenen adresini terk etmesi ve ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle alacağın tehlikeye girdiğini, borçlunun mal kaçırma çabasında olduğunu, müvekkili bankanın teminattan muaf olduğunu ileri sürerek, 216.000,00 TL alacağın tahsilini teminen borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 22.07.2020 tarihli kararında; “…Talebin dayanağı olan belgenin/belgelerin asılları ile ihtiyati haciz talep edenin onayladığı aslına uygun fotokopilerin incelenmesi sonucunda; borcun rehinle temin edilmediği, vadesinin geçtiği ve ödenmediği hususları anlaşılmıştır. 4684, 4389, 5020 ve 5230 Sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca teminatsız olarak talebin kabulüne,2004 sayılı İcra İflas Kanunun 257 ve devamı maddeleri gereğince, borçlunun/borçluların gerek elindeki gerekse üçüncü şahıslardaki taşınır ve taşınmaz malları ile hak ve alacaklarının yukarıda miktarı yazılı alacağa yetecek kadar kısımların ihtiyaten haczine ” gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin kabulüne, karar vermiştir. Bu karara karşı, borçlu vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz kararının infaz edildiği İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde icra dairesinin yetkisi ile borç ve ferilerine itiraz edildiğini, ihtiyati haciz kararından 07.08.2020 tarihinde haberdar olduğundan süresinde itiraz edildiğini, dava konusu borcun bankanın talepte dayanak gösterdiği genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmadığını, dayanak gösterilen genel kredi sözleşmesine konu borcun asıl borçlu tarafından 2017 yılında ödendiğini, bu krediden sonra asıl borçluya sonraki yıllarda başka krediler kullandırıldığını ve borcun müvekkilinin kefil olmadığı genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığını, müvekkilinin bu sözleşmelerin tarafı olmadığını, borçluya 2017 yılında verilen krediden sonra 2018 yılında yeni ticari kredi verildiğini, bu borcun da ödendiğini, 2019 yılında verilen kredinin ise ödenmediğini, borcun müvekkilinin imzası bulunmayan 2019 yılındaki genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığını; müvekkilinin yerleşim yerinin Bahçelievler ilçesinde olup, yetkili mahkemenin Bakırköy asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, asıl borçlunun yerleşim yerinin aynı yerde olması nedeniyle ihtiyati haczin yetkisiz mahkemece verildiğini, ihtiyati haciz talep edilen alacağın ipotekle teminat altına alındığını, bankaca asıl borçluya karşı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya cevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, bankaca keşide edilen kat ihtarına müvekkilince, Büyükçekmece … Noterliğinin 05.07.2020 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarıyla itiraz edildiğini, ihtiyati haczin teminatsız verilmesinin usulsüz olduğunu belirterek, ihtiyati haczin kaldırılmasını istemiştir. Alacaklı vekilince itiraza karşı sunulan beyan dilekçesinde özetle;borçlunun 25.05.2017 tarihli genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, alacağın varlığının yaklaşık olarak ispatlandığını, alacağın ipotekle teminat altına alınması halinde dahi kefil hakkında takip başlatılabileceğini belirterek, itirazın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 04.09.2020 tarihli ek kararında; “… İİK’nın 265. maddesi uyarınca 04.09.2020 tarihinde duruşmalı olarak itirazın incelenmesine karar verilerek taraflara usulünce tebligat yapılmıştır. Taraf vekilleri duruşmaya katılmış olup beyanları alınmıştır. İİK 257 maddesinde ‘rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yerinde veya 3.şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir’ hükmü yer almaktadır. İİK 265 maddesinde ‘Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuru ile yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir’ hükmü yer almakta olup, ihtiyati hacze itiraz sebepleri sayılmıştır. Somut olayda süresinde Mahkememizin yetkisine, borca ve teminata itiraz vardır. Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin yetkili mahkeme ve icra müdürlükleri başlıklı 29. maddesinde, bu sözleşmeden doğan uyuşmazlıkların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve İcra Müdürlüklerinin yetkili oldukları kabul edilmiştir. Taraflar arasındaki yetki sözleşmesi nedeniyle Mahkememizin yetkisine itirazın reddine karar verilmiştir. Alacağın rehinle teminat altına alındığı iddiası yönünden yapılan incelemede, rehnin asıl borçlu yönünden verildiği, itiraz eden müşterek borçlu müteselsil kefili kapsamına almadığı anlaşıldığından itirazın reddine karar verilmiştir. Borcun kaynağının başka bir sözleşme olduğu ve itiraz edenin kefaletinin sona erdiğine yönelik itiraz yargılamayı gerektirdiğinden reddedilmiştir. Alacaklı … Bankası 4603 sayılı Kanun gereği teminattan muaf olduğundan teminat alınması talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm verilmiştir. ” gerekçesiyle ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine, karar vermiştir. Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Dava dışı asıl borçlu … Gayrimenkul …’a 25.05.2017 tarihinde genel kredi sözleşmesi kapsamında verilen krediye müvekkilinin kefil olduğunu, borçlunun anılan borç için ayrıca ipotek verdiğini, müvekkilinin kefil olduğu kredi borcunun tamamının asıl borçlu tarafından ödendiğini, bu kredinin kapatılmasından sonra bankaca borçluya yeniden kredi kullandırıldığını, takip konusu borcun sonradan kullandırılan ve müvekkilinin imzası bulunmayan genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığını, alacaklı tarafından gönderilen kat ihtarına müvekkilince itiraz edildiği halde ihtiyati haciz kararı verilmesinin yasal olmadığını, aynı borç nedeniyle alacaklı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, ihtiyati haczin yetkisiz mahkemece verildiğini, yetkili mahkemenin Bakırköy mahkemeleri olduğunu, asıl borçlu için ihtiyati haciz talep edilmemesi nedeniyle yetki sözleşmesinin uygulanmayacağını, ihtiyati haciz konusu borcun ipotekle teminat altına alındığını belirterek, itirazın reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin ret kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265/son maddesi uyarınca, ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine ilişkin ara kararın istinafına ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İtiraz ve istinaf eden borçlu vekili, alacağın taşınmaz ipoteği ile güvenceye alındığını, ihtiyati haczin yetkisiz mahkemece verildiğini, borçlunun kefil olduğu genel kredi sözleşmesi kapsamında borç bulunmadığını, talebe konu borcun sonradan düzenlenen genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığını bu nedenle müteselsil kefil aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olmadığını, teminat alınmaksızın ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini ileri sürmüştür. İİK’nın 257/1. maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. Aynı Kanun’un 45. maddesi hükmüne göre, rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı, yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir. TBK’nın 586. maddesi uyarınca da kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. Alacak, teslime bağlı taşınır rehni veya alacak rehni ile güvenceye alınmışsa, rehin paraya çevrilmesinden önce kefile başvurulamaz (Yargıtay 11. HD 2016/13086 E 2016/9051 K 22.11.2016 T. Yine Yargıtay 19 HD 2012/4803 E 2012/10127 K 14.06.2012 T. Ve 2010/6302 E 2010/10114 K 22.09.2010 tarihli emsal kararı). Somut olayda; alacaklı banka ile asıl borçlu arasında akdedilen 25.02.2007 tarihli genel kredi sözleşmesi gereğince kredi kullandırıldığı, aleyhine ihtiyati haciz istenenin müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı tarafların kabulündedir. TBK’nın 586. maddesine göre asıl borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehni paraya çevrilmeden kefil aleyhine takip yapılması mümkün değilse de borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması halinde kefil aleyhine de takip yapılabilir. Somut olayda TBK’nın 586/1.maddesi uyarınca, müteselsil kefil olan borçluya alacaklının müracaat edebilmesi için gerekli olan “ihtarın sonuçsuz kalması” koşulunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Hesabın kat edilmesiyle birlikte banka alacağı muaccel hale gelmiş, ihtarın hükümsüz kalmasıyla da müteselsil kefille müracaat koşulu da gerçekleşmiştir. İstinafa gelen müteselsil kefil borçlunun dava konusu kredi sözleşmesi kapsamında, kendi kefalet sorumluluklarını temin eder şekilde verilmiş herhangi bir ipoteğin bulunmadığı ve bu yönde bir kanıt sunmadığı anlaşılmaktadır. Verilen ipoteğin asıl borçlunun borcu için verildiği itiraz edenin kabulündedir. Bu nedenle borçlu vekilinin aksi yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir. Diğer yandan ihtiyati hacizde yetkili mahkeme İİK’nın 50.maddesi gereğince HMK’nın yetkiye ilişkin hükümleri gereğince belirlenir. Alacaklı ile asıl borçlu arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin 29.maddesinde uyuşmazlık halinde İstanbul mahkeme ve icra müdürlüklerinin yetkili olacağı düzenlendiğinden yetki şartının müteselsil kefil yönünden de geçerli olduğu, bu hususta sadece kefilin takip edilmesinin sonuca etkili olmadığı anlaşılmıştır. İhtiyati haciz nedeniyle İİK’nın 265.maddesinde sınırlı şekilde sayılmış olup buna göre, yokluğunda ihtiyati haciz kararı verilen teminata, mahkemenin yetkisine ve ihtiyati haczin dayandığı sebeplere itiraz edebileceği, mahkemece ihtiyati haczin borçlunun kefil olduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle verildiği, kefilin sorumluluğunun bulunup bulunmadığını, ihtiyati hacze itirazda değerlendirilebilecek itiraz nedenleri arasında bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bankaca keşide edilen kat ihtarına itiraz edilmiş olması, ihtiyati hacze itiraz nedeni olmayıp açılacak menfi tespit davasında veya itirazın iptali davasında ileri sürülebilecek husulardandır. İhtiyati haciz isteyen bankanın Türkiye Varlık Fonuna devir edilen kamu kurumlarından olduğundan 6741 sayılı Kanun’un 8/2.maddesi gereğince teminattan muaf olması nedeniyle mahkemece teminatsız şekilde ihtiyati haciz kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin itirazın ret kararı ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İtiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine, 2-İtiraz eden borçlu vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İtiraz eden borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.18.03.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.