Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/171 E. 2021/335 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/171
KARAR NO: 2021/335
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/08/2020
NUMARASI: 2020/434D.İŞ. 2020/450K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, karada yazılı nedenlerle verilen ihtiati haciz kararına karşı, borçlu vekili tarafından yapılan itirazın kabulüne ilişkin verilen ek karara karşı, alacaklı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkili ile borçlular … ve …’un yetkilisi olduğu diğer borçlu … Ltd. Şti. ile yatırım ve finansman sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre; müvekkili tarafından ödenecek yatırım bedeli ile … şirketi, … A.Ş’nin %6’sına denk gelen 3750 adet A Tipi hissesini müvekkil adına satın alacağını, satın alınan hisseler üzerinde sözleşme tarihinden itibaren 30 gün içerisinde müvekkil lehine rehin hakkı verileceğini, 150.000 USD’nin … Finansal’ın banka hesabına yatırıldığını, davadışı … A.Ş.’nin 3750 adet A Tipi hissesinin … Ltd. Şti. tarafından satın alınması, şirket yönetim kurulu seçimi, sermaye arttırımı, sözleşme değişikliği 20/12/2017 tarih ve 9477 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlandığını, borçluların, davadışı şirketin hisselerini almalarına rağmen ödeme yapmadıklarını, müvekkili uzun süre oyaladıklarını, süresinde müvekkil lehine rehin hakkı ve hisse devride gerçekleştirmediklerini beyanla, ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 26.08.2020 tarihli kararında; “…İhtiyati haciz isteyen tarafından aleyhine ihtiyati haciz istenenler arasında imzalanan sözleşme uyarınca kendi ediminin yerine getirildiği ve 150.000 USD’nin 07/11/2017 tarihli 2 adet makbuzla ödendiği, sözleşmeye konu … A.Ş. hisselerinin aleyhine ihtiyati haciz istenen … Ltd. Şirketi adına satın alındığı, bu hususunda ticaret sicil gazetesinden anlaşıldığı, sözleşme ile aleyhine ihtiyati haciz istenenlerin satın aldığı … A.Ş. hisselerini satın alımından itibaren 12 ay sonra davacıya ( ihtiyati haciz isteyene) devretmeyi taahhüt ettiği işlemin teminatı olarak ihtiyati hacze konu teminat senedinin verildiği, 10.09.2019 tarihli sicil gazetesi dikkate alındığında hisselerin davalılar tarafından devralınmasından itibaren 12 ay içinde davacıya (ihtiyati haciz isteyene) devrin yapılmadığı, bu bağlamda artık teminat senedinde bahsi geçen şartın gerçekleştiği ve davacının ( ihtiyati haciz isteyenin ) haklılığının yaklaşık olarak ispat edildiği, alacağın da sözleşmede açıkça vadesi öngörülen hisse devrinin yapılmaması nedeniyle muaccel hale geldiği anlaşıldığından ihtiyati haciz isteminin %15 teminat karşılığında kabulü gerektiği …” gerekçesiyle, teminat karşılığı ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, borçlular vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili, itiraz dilekçesinde özetle; ihtiyati hacze dayanak sözleşmenin taraflara karşılıklı edimler yükleyen bir sözleşme olduğunu, bu nevi sözleşmelerde tarafların sözleşmeden kaynaklanan edimlerini gereği gibi ifa edip etmediğinin, karşılıklı edimlerin ifasında temerrüt olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin genel hükümler çerçevesinde yargılamaya muhtaç olduğunu, sözleşmenin hiçbir bölümünde, müvekkili şirketin sözde alacaklıya 150.000 USD borçlu olduğu yönünde bir hüküm yer almadığını, sözleşmenin 3.8. maddesinde düzenlenen hususun tazminata ilişkin olduğunu ve bu tazminatın da yargılama gerektirdiğini, sözleşmenin tarafı müvekkili şirket … Şti. olup … ve …’ın sözleşmede taraf ve kefil olmadığını, sözleşmenin eki niteliğindeki senedin de teminat senedi olduğu gözetildiğinde, ister sözleşme kapsamında ister sözleşmenin eki senet kapsamında olsun, … ve … hakkında verilen ihtiyati haciz kararının hiçbir dayanağı bulunmadığını belirterek, ihtiyati hacze vaki itirazlarının kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Alacaklı vekili, itirazı cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile borçlular arasında imzalanan sözleşme gereğince borçluların müvekkilinden banka aracılığı ile 150.000,00 USD tahsil ettiğini, sözleşmede açıkça belirtilen tarihte borçluların edimlerini yerine getirmediklerini, alınan haciz kararının İİK’nın 257 ve 258. maddelerine de uymadığını, sözleşmenin 3.9 maddesinde, hisselerin belirlenen tarihte devredilmemesi halinde akde aykırılığın gerçekleşeceği ve yatırım bedelinin transfer edildiği tarihte akdin teminatı olarak şirket yetkilisi borçlular … ve … tarafından bir adet teminat senedinin müvekkile verileceğinin kararlaştırıldığını, yapılan ödemenin karşılığında müvekkiline, şirket yetkilisi borçlular … ve … tarafından keşide edilen, 01/07/2017 düzenleme, 01/11/2018 vade tarihli, 150.000 USD bedelli bononun verildiğini, bononun arkasına; ”Bu senet, … ve … Ltd. Şti arasında akdedilmiş olan 01.11.2017 tarihli hisse alımı için finansman sözleşmesi hükümleri uyarınca, teminat senedi olarak hazırlanmıştır.” şeklinde şerh düşüldüğünü, borçluların, sözleşme hükmü ve keşide ettikleri bononun arkasına düşülen şerh uyarınca, yetkilisi oldukları … Finansal şirketi ile birlikte yatırım bedelinin ödenmesinden müşterek müteselsil sorumlu olduklarını, borçlulardan …’ın, müvekkiline gönderdiği 27.07.2020 tarihli e-mailde de bir sözleşme imzalandığını, işbu sözleşmeye karşılık müvekkilden 150.000,00 USD alındığını, davadışı şirketten satın alınan hisselerin devrinin yapılmadığını, bir takım hisselerin üçüncü kişilere satıldığını ve borcun bir kısmını ödemeye hazır olduğunu açıkça beyan ettiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmede yatırım bedeli olarak 150.000 USD’nin borçlu … Finansal şirketine ödeneceği kararlaştırılmış olup 03.11.2017 tarihinde 90.175 USD, 07.11.2017 tarihinde 59.825 USD olmak üzere toplamda 150.000,00 USD … Finansal’ın banka hesabına ödediğini, müvekkilinin sözleşmede yüklendiği edimi yerine getirdiğini, ihtiyati haciz koşullarının bulunduğunu belirterek, ihtiyati hacze vaki itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 02.10.2020 tarihli ek kararında; “…İhtiyati hacze itiraz eden vekilinin Mahkememizin 26/08/2020 tarih, 2020/434 D.İş. E. ve 2020/450 Karar sayılı ihtiyati haciz kararı ile aynı konu aynı taraflar ve aynı miktarla ilgili olarak ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu belirtmesi üzerine celbedilen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/334 D.iş, İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/384 D.iş, Mahkememizin 2020/364 D.iş sayılı dosyalarının incelenmesinde; ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verildiği, söz konusu kararların ihtiyati hacze itiraz eden tarafa tebliğ edilmediği görülmüş olup, bu sebeple yukarıda belirtilen dosyalarda verilen ret kararlarının henüz kesinleşmediği ve halen talebin geçerli olduğu anlaşıldığından, HMK’da düzenlenen derdestlik kuralının kıyasen uygulanması halinde aynı olay ve konuyla ilgili 3 ayrı mahkemenin karar tesis etmesi söz konusu olamayacağı, aynı konuyla ilgili olarak birden fazla ve ayrı mahkemelerde her ne olursa olsun 4 adet ihtiyati haciz talebinin, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup HMK’nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğundan ihtiyati hacze itiraz eden vekilinin itirazının kabulü ile Mahkememizin 2020/434 Değişik İş E. ve 2020/450 Karar sayılı ihtiyati haciz kararının derdestlik nedeniyle kaldırılması gerektiği…” gerekçesiyle, ihtiyati hacze itirazın kabulü ile 2020/434 değişik iş E. ve 2020/450 K. sayılı ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.Bu ek karara karşı, alacaklı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; önceki beyanlarını aynen tekrarla; Borçluların müvekkilinden almış oldukları yatırım bedelini iade etmekle yükümlü olduklarını açıkça kabul etmelerine rağmen iadeyi gerçekleştirmeye yanaşmadıklarını, Müvekkilinin borçlular ile yaptığı iyi niyetli görüşmelerden olumlu bir sonuç elde edemediğini ve borçluların müvekkilinin ödediği yatırım bedeli ile aldıkları şirket hisselerini satmaya başlamış olduklarını, dolayısıyla haklılığın yaklaşık olarak ispat edildiğini, alacağın da sözleşmede açıkça vadesi öngörülen hisse devrinin yapılmaması nedeni ile muaccel hale geldiği gerekçesiyle haciz taleplerinin ilk önce kabul edilmiş olduğunu, İlk derece mahkemesinin, borçluların itirazı üzerine yaptığı inceleme neticesinde; daha önce yapılmış derdest ihtiyati haciz başvuraları bulunduğu gerekçesiyle ihtiyati haciz kararın kaldırılmasına hükmetmesinin usul, yasa ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, İİK’nın 265/1. maddesinde, borçlunun kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itirazda bulunabileceğinin belirtildiğini, ihtiyati haciz kararına itiraz sebeplerinin kanun metninde sınırlı olarak sayıldığını, borçluların derdestlik itirazı kanun hükmünde sınırlı sayılan itiraz nedenlerinden biri olmayıp bu itirazın dikkate alınmasının ve hatta kabul edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2011/14414 Esas ve 2011/15800 Karar sayılı ilamınını emsal nitelikte olduğunu, 02.07.2020 tarihinde, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/334 D.İş sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz talep edildiğini, ilgili mahkeme tarafından yapılan inceleme neticesinde; sözleşmenin 3.7 maddesinde … Finansal hesabına yatırım bedelinin ödenmesi gerektiği ve dosyada bu paranın yatırıldığına dair kayıt bulunmadığı gerekçesiyle talebin reddine hükmedildiğini; 3.07.2020 tarihinde, borçlu … Finansal şirketine ödemenin gerçekleştirildiğine dair dekontlar da eklenmek suretiyle, 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/364 D.İş sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, ilgili mahkeme tarafından yapılan inceleme neticesinde; alacağın muaccel hale gelip gelmediği kesin olarak ortaya konulamadığı gerekçesiyle talebin reddine hükmedildiğini; 22.07.2020 tarihinde, alacağın varlığının sabit olduğu ve kesin vadede ifa edilmeyen edimler neticesinde alacağın muaccel hale geldiği belirtilerek İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/384 D.İş sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, fakat, evrak asıllarının başvuru tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkemeye ibraz edilmemiş olması nedeniyle talebin reddine karar verildiğini, İş bu talebe konu müvekkilinin alacağının teminat altına alınabilmesi adına yeni vakıa ve delillere dayanarak, özellikle ikrar gibi önemli yeni bir delil elde edilmesi neticesinde yeni bir ihtiyati haciz talep etmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını, İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında; ihtiyati haciz taleplerinin reddine dair kararların borçlulara tebliğ edilmediği, bu sebeple iş bu kararların kesinleşmediği ve derdestlik kuralının kıyasen uygulanması gerektiğine yönelik kanaatinin de son derece hatalı olduğunu, ret kararlarının borçluya tebliği şart olmamakla birlikte, iş bu kararların yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmaması üzerine kesinleştiğini, borçluların haklarında verilen ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurmalarında hukuki menfaatleri bulunmadığı gibi İİK’nın 258 ve 265. maddeleri gereğince kanun yoluna başvuru haklarının da bulunmadığını, borçlunun istinaf kanun yoluna başvurma hakkı bulunmayan ve taraflarınca da istinaf edilmeyerek kesinleşen ret kararlarının, üstelik ikrar gibi yeni ve farklı bir delile dayalı ihtiyati haciz talebinin derdestlik gerekçesi ile reddinin hukuken hatalı olduğunu, Yargıtay HGK’nun 2005/11-576 Esas ve 2005/638 Karar sayılı ilamının emsal nitelikte olduğunu, Dosyaya sunulan delillerden de anlaşılacağı üzere; müvekkilin haklılığı resmi belge, bono, sözleşme ve borçlunun ikrarı ile yaklaşık ispat kuralları dahilinde kanıtlandığından; alacak rehinle de temin edilmemiş olduğunu, ihtiyati haczin yasal koşullarının mevcut olduğunu,
Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, itirazın kabulüne dair ek kararın kaldırılmasına ve itirazın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265. maddesi uyarınca ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, itirazın kabulüne dair verilen ek karara karşı, alacaklı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirmede; eldeki istinafa konu İstanbul 16. ATM’nin 2020/434 D.İŞ sayılı dosyasında ihtiyati haciz isteyenin …, borçluların …, …, … Şti. olduğu, talep dilekçesinde … ve …’un yetkilisi oldukları diğer borçlu … ile … arasında yatırım ve finansman sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşme uyarınca alacaklı müvekkili tarafından ödenecek yatırım bedeliyle … Finansal şirketinin … A.Ş.’nin %6’sına denk gelen hisseyi … adına satın alacağı ve satın alınan bu hisseler üzerinde 30 gün içerisinde … lehine rehin hakkı tesis edileceği, 01.11.2018 tarihinde de hisseleri …ya devrinin gerçekleşeceği hususlarının düzenleme altına alındığı, yapılan ödeme karşılığında müvekkiline … ve … tarafından keşide edilen ihtiyati haciz talebine konu 01.07.2017 keşide tarihli 01.11.2018 vade tarihli, 150.000 USD bedelli bono verildiği, söz konusu senedin arkasına bahsi geçen hisse alımı için finansman sözleşmesi uyarınca teminat senedi olduğunun yazıldığı, borçluların esasen … adına devir aldıkları hisseleri üçüncü kişilere devretmek çabası içine girdikleri, borçluların söz konusu hisseleri satın almalarına rağmen süresinde … lehine rehin hakkı tesis etmedikleri ve …’ya hisse devrini gerçekleştirmedikleri iddia edilmektedir. Dosyaya ekli 01.11.2017 keşide tarihli 01.11.2018 vade tarihli keşidecisinin … ve …, lehtarının …, 150.000 USD bononun bulunduğu anlaşılmaktadır. Yine bononun arka yüzünde ” Bu senet … ve … Şti. Arasında akdedilmiş olan 01.11.2017 tarihli hisse alımı için finansman sözleşmesi hükümleri uyarınca teminat senedi olarak hazırlanmıştır. ” şeklinde ibarenin bulunduğu, bu ibarenin altının …, … ve … tarafından imzalandığı görülmektedir. Dosya içerisindeki ”Sözleşme ” adlı belgenin … Şti. yetkilisi tarafından imzalandığı, sözleşmenin konusunun …’in … A.Ş.’nin %6’hissesine denk gelen 3750 adet A grubu hissesinin alımı için … tarafından sağlanan yatırım hükümlerine ilişkin olduğu, sözleşmenin 3.2.maddesinde …’in sermaye artırımı neticesinde … A.Ş.’den alacağı şirketin %6’sına denk gelen 3750 adet A grubu hisse üzerinde söz konusu hisselerin ihraç edilip kendisine teslim edilmesi kaydıyla iş bu sözleşme tarihinden itibaren 30 gün içerisinde … lehine rehin tesis edeceği düzenleme altına alınmıştır. Sözleşmenin 3.5. maddesine göre ise …’na şirket hisselerinin 12 ay sonra madde 3.6.’da belirtildiği şekilde herhangi bir faiz işletilmeksizin …’nun kendisine veya göstereceği kişi ve kurumlara devredecektir. Dosya içerisindeki İTO kayıtlarında … A.Ş.’nin yönetim kurulu üyelerinin …, …, …, … ve … Şti. olduğu görülmektedir. Yine İTO kayıtlarında … Şti.’nin ortaklarının … ve … olduğu, yetkilisinin de … olduğu anlaşılmaktadır. İstanbul 16. ATM’nın 26.08.2020 tarihli 2020/434 Diş. 2020/450 K sayılı ilamı ile ihtiyati haciz talebini kabul etmiştir. İlk derece mahkemesi 02.10.2020 tarihinde murafaa açarak bahsi geçen ihtiyati haciz kararına itirazı kabul etmiş ve kararın derdestlik itirazı nedeniyle kaldırılmasına karar vermiştir. İstanbul 16 ATM’nin 2020/364D.İŞ, 2020/376 K.sayılı dosyasının incelenmesinde, ihtiyati haciz isteyenin …, karşı tarafların …, …, … Şti., oldukları, ihtiyati haciz talep edenin eldeki istinafa konu talepte yer alan yatırım ve finansman sözleşmesi kapsamında … tarafından ödenecek yatırım bedeli ile … Şirketinin … A.Ş.’nin %6’sına denk gelen hisseleri satın alarak satın alınan hisseler üzerinde sözleşme tarihinden itibaren 30 gün içerisinde … lehine rehin hakkı tesis ederek 01.11.2018 tarihinde söz konusu hisseleri …’ya devredecekleri, buna rağmen borçlular tarafından aradaki anlaşmaya aykırılık teşkil edece şekilde şirket hisselerinin 3.kişilere devir edildiği iddiasına dayalı olarak yatırım bedelinin transfer edildiği tarihte akdin teminatı olarak borçlular … ve … tarafından 1 adet teminat senedinin …’ya verileceği, karşı taraflarca borca aykırı davranışlar nedeniyle …’nın alacağını tahsil etme imkanının ortadan kalkacağı sebeplerinden kaynaklı olarak ihtiyati haciz talep edilmektedir. İhtiyati haciz talebine dayanak olarak hem bahsi geçen bono hem de taraflar arasındaki .bahsi geçen sözleşme hükümleri gösterilmiştir. İlk derece mahkemesi alacağın varlığının ve miktarının kesin olarak ortaya konulmaması sebebiyle alacağın muaccel hale geldiğinin yargılamayı gerektirmesi kanaatine varılarak ihtiyati haciz talebi 17.07.2020 tarihinde reddedilmiştir. İstanbul 9.ATM’nin 2020/384 D.İŞ., 2020/374K.sayılı kararı ile alacaklı …, borçluların …, … ve … Şti., olduğu, 150.000 USD alacak miktarı üzerinden ihtiyati haciz talep edildiği, ihtiyati haciz talebine dayanak olarak yine 01.07.2017 keşide tarihli 01.11.2018 vade tarihli, 150.000 USD bedelli bono verildiği, söz konusu senedin arkasına bahsi geçen hisse alımı için finansman sözleşmesi uyarınca teminat senedi olduğunu yazılan senedin ve … ve … tarafından imzalanan sözleşmenin gösterildiği, ilk derece mahkemesince 14.09.2020 tarihinde ihtiyati haciz isteyen tarafından talep tarihinden itibaren 10 günlük yasal süre içeresinde dosyaya herhangi bir kanıt ve belge sunulmadığından talebin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İstinafa konu İstanbul 16.ATM’nin 2020/434 D.İş. 2020/450 K.sayılı dosyasının incelenmesinde; İstanbul 7.ATM’nin 334 D.İŞ sayılı İstanbul 9.ATM’nin 2020/384 D.İŞ sayılı ve İstanbul 16 .ATM’nin 2020/364 D.İş sayılı dosyalarının incelendiği ve her üç dosyada da aynı konu aynı taraflar aynı miktarlarla ilgili olarak ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, bahsi geçen bu üç dosyada ihtiyati haciz taleplerini reddine karar verildiği ve red kararlarının ihtiyati haciz talep eden tarafa tebliğ edilmediği, dolayısıyla kararları kesinleşmiş olduğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle derdestlik nedeniyle dosya üzerinden konulan ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına hükmedilmiştir. İhtiyati haciz kararına karşı borçlu taraf vekilince sunulan itiraz dilekçesinde; İstanbul 7.ATM’nin 2020/334 D.İŞ, İstanbul 16 ATM’nin 2020/364 D.İŞ, İstanbul 9.ATM’nın 2020/384 D.Ş sayılı dosyaları üzerinden de … tarafından müvekkilleri aleyhine benzer sebeplerle ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, tüm bu dosyalar açısından ihtiyati haciz başvurularının halen derdest olduğu, dolayısıyla derdestlik sebebiyle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiş olduğu anlaşılmaktadır. İhtiyati hacze itiraz edenin dilekçesinde derdestlik durumunun söz konusu olduğunu belirtmiş olmakla; gerek İstanbul 9.ATM’nin 2020/384, gerekse İstanbul 16 ATM’un2020/364 d iş sayılı dosyaları incelenmiş, aynı konu aynı taraflar ve aynı miktarla ilgili olarak ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu, borçluların itirazı üzerine iki ayrı mahkeme tarafından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği, İstanbul 16 ATM’nın 2020/364 d iş sayılı dosyası üzerinden ihtiyati haciz talebinin reddi kararının ihtiyati haciz isteyen vekili tarafından elden tebliğ alındığı, İstanbul 9.ATM’nin 2020/384 D.İŞ sayılı dosyası üzerinden verile talebin reddi kararının taraflara tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi yer almadığı anlaşılmaktadır. HMK’da düzenlenen derdestlik kuralının kıyasen uygulanması halinde aynı olay ve konuyla ilgili iki ayrı mahkemenin karar vermesinin söz konusu olamayacağı, aynı konuyla ilgili olarak iki ayrı mahkemede her ne olursa olsun iki ayrı ihtiyati haciz talebinin, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup HMK’nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük kuralına aykırılık oluşturacağından, mükerrer talebin reddi gerekir (Yargıtay 11.HD,29.04.2013 T, 2013/5815 E, 2013/8529 K). Açıklanan bu gerekçelerle, alacaklı vekilinin daha önceki taleplerinin reddine dair kararlar mevcut iken kanun yollarına başvurmayıp ilk derece mahkemesinden mükerrer talepte bulunması nedeniyle ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi isabetli bulunduğundan, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca reddine, 2-İhtiyati haciz talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Alınması gereken 59,30 TL nispi istinaf karar harcından başvuru sırasında yatırılan 54,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin ihtiyati haciz talep edenden tahsiline,4-İhtiyati haciz talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.18.03.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.