Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1680 E. 2021/1189 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1680
KARAR NO: 2021/1189
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2020 tarihli nihai karar ile 16.10.2021 tarihli ek karar
NUMARASI: 2014/814 E. – 2020/403 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Ticari satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı tarafından yapılan istinaf başvurusunun süre yönünden reddine dair ilk derece mahkemesi ek kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİDavacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin cari hesaptan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla davalı hakkında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, 40 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin iki senedir ağır hasta olduğunu, dükkanı bir seneden beri devretmeye çalıştığını, geçici olarak … isimli şahsa bu yerin işletmesini devrettiğini, … ve müvekkili arasında yapılan sözleşmelerde alınacak bütün kuru gıdalardan, sebze meyve ve işçi paralarının … tarafından karşılanacağının, müvekkilinin bu konulardan sorumlu olmayacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin dava konusu alışverişten haberinin olmadığını, davacı ile davalı anlaşarak aralarında muvazalı fatura veya irsaliye imzalamış olabileceklerini, davacıdan mal alan kişinin müvekkilinin yetkili temsilcisi olmadığını, iş yerini alıştırdığı 2-3 aylık devrede davacı gibi onlarca kişiyi dolandırdığını, davacı ile müvekkili arasında cari hesap sözleşmesi imzalamadığı gibi emtianın müvekkilince teslim alınmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosyadaki tüm bilgi ve belgeler, Yasal mevzuat ve dosya kapsamına uygun denetime elverişli 21.03.2011 tarihli bilirkişi raporu birarada değerlendirildiğinde; davalı tarafça dava konusu edilen borcun doğduğu tarihte davalı asilin fiil ehliyetinin olmadığı yolunda savunmada bulunulmuş ise de dosyada alınan vasilik kararının, dava konusu edilen borcun doğum tarihinden sonra olması sebebiyle davalı tarafın bu itirazına itibar edilmemiş, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacıya ait işletme defterinin açılış tasdikinin süresinde usulüne uygun olarak yaptırıldığı, bu defterin kapanış tasdikinin yasal olarak zorunlu olmadığı bu sebeple davacı defterlerinin delil niteliğinde olduğu, davacı tarafça davalı aleyhine 9.988,90-TL lik fatura düzenlendiği, bu faturaya karşılık davacı beyanına göre 1.500,00-TL’lik kısmi ödeme yapıldığı, davacının bakiye 8.488,90-TL alacağının kaldığı, davacı tarafın icra yoluyla 8.080,98-TL’si üzerinden cebri icra işlemlerini başlattığı, davacının bu alacağı için önceden karşı tarafı temerrüde düşürdüğüne ilişkin bir belge sunamaması sebebiyle işlemiş faiz talebinin reddiyle birlikte davacı tarafın 3095 Sayılı Yasaya istinaden talep edebileceği faiz türünün Yasal faiz olması gerektiği sonucuna varılmış, ayrıca davalı-borçlu tarafın likit bir alacağa kötüniyetle itiraz ettiği anlaşılmakla da davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilerek neticede aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davaya konu Şişli … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında davalı- borçlunun yaptığı itirazların kısmen iptaline, icra takibinin 8.080,98 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 9 oranında yasal faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 1.616,19 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalının vasisi tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, ilk derece mahkemesinin 10.06.2021 tarihli ek kararıyla, istinaf başvurusunun HMK’nın 345.maddesinde öngörülen iki haftalık yasal başvuru süresi içinde yapılmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 346. maddesi gereğince davalının istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Davalı vasisi, bu ek karara karşı, HMK’nın 346/2.maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunmuş, aynı başvuru dilekçesinde adli yardım talebini de ileri sürmüştür. Davalı vasisi, ek karara yönelik istinaf başvurusu dilekçesinde özetle; gerekçeli kararın usulsüz şekilde tebliğ edildiğini, kararın gönderildiği yerin avukatlık ofisi olduğunu, tebliğ tarihinde de halen Muğla ilinde bulunması nedeniyle kendisine tebligat yapılmadığını, avukata yapılacak tebligatın usulünün kanunda gösterildiğini, ofiste çalışan bulunmadığı için çarşıya gittiğinden bahisle muhtara tebligatın yapıldığını, il dışında olması nedeniyle tebligatın usulsüz olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının kaldırılmasını, esas hükme karşı verdikleri ilk istinaf dilekçeleri doğrultusunda istinaf incelemesi yapılarak hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dairemizce, davalının adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vasisi, yasal başvuru süresinden sonra istinaf başvurusunda bulunmuştur. İlk derece mahkemesinin süresinden sonra yapılan istinaf başvurusunun reddine dair ek kararına karşı, davalı vasisi tarafından yasal süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derce mahkemesinin 2014/814 E. – 2020/403 K. sayılı dosyasından 15.09.2020 tarihinde verilen hükme karşı, davalı vasisince 24.05.2021 tarihli dilekçe ile istinaf başvurusunda bulunulduğu, mahkemece HMK’nın 346. maddesi uyarınca iki haftalık yasal süre geçtikten sonra yapılan istinaf başvurusunun reddine dair 10.06.2021 tarihli istinafa konu ek kararın verildiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı vasisince, gerekçeli kararın usulsüz şekilde tebliğ edildiği belirtilmiş ise de, ilk olarak gerekçeli kararın tebliğinin UETS sistemi üzerinden 23.03.2021 tarihinde yapıldığı, istinaf başvurusu süresini bu tarihin iki haftalık yasal sürenin eklenmesiyle sona erdiği anlaşılmıştır. İstinaf başvuru süresinin dolmasından sonra ilk derece mahkemesince 06.05.2021 tarihinde yeniden gerekçeli karar tebliğ edilmesi yerinde olmayıp, bu kararın tebliği ile davalı yönünden kesinleşen karar için yeniden istinaf süresi başlamayacaktır. Kaldı ki, istinaf başvurusu usulüne uygun yapılan 06.05.2021 tarihli tebligata göre de geçmiş olup, kararın 24.05.2021 tarihinde istinaf edildiği anlaşılmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 346 ve 353/1.b.1. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vasisinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 3-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 4-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.07.10.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.