Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1678 E. 2021/1263 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1678
KARAR NO: 2021/1263
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ:07.07.2021 tarihli ara karar
NUMARASI:2018/1156
DAVANIN KONUSU: Dava İçinde Verilen İhtiyati Tedbire İtiraz
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin ara kara karşı, davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … Ltd. Şti.’nin 1/3 oranında ortağı olduğunu, davalıların şirkete ait gayrimenkulleri gerçek değerinin çok altında bir bedelle davalı …’na müvazaalı olarak devrettiğini, davalıların gerçek iradesinin taşınmazları şirket malvarlığından kaçırmak ve davalının mal varlığına geçirmek olduğunu, 22.12.2017 tarihinde gerçekleşen bu işlem ile ilgili davalı … tarafından müvekkilinin ortağı bulunduğu şirkete herhangi bir bedel ödenmediğini, davalılardan …’nun şirketteki hissesini 12.10.2017 tarihinde …’e tüm hak ve borçları ile birlikte devrettiğini, herhangi bir bedel alınmamasına rağmen devir bedelinin 8.000.000,00TL üzerinden gösterildiğini, davalılar aleyhine dava açmadan önce taşınmazın devredildiğini öğrendiklerini, hali hazırda taşınmazların üçünçü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için tedbir talep ettiklerini ileri sürerek, müvekkiline ait olup davalı … tarafından diğer davalıya satılan Üsküdar … mahallesi … ada … parsel … blok … nolu bağımsız bölüm ile aynı yer … blok … nolu bağımsız bölüm ve … blok … nolu nolu bağımsız bölümlerin satışınını muvaaza sebebiyle iptali ile şirket adına tapuya tesciline, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde şirkete verilen zararın tespiti ile davalı şirkete ödenmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilleri … ve … aleyhine açılan davayı kabul etmediklerini, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, dava dışı şirketin zararı mevcut ise bunun ancak TTK’nın 626. maddesi kapsamında açılacak davada ileri sürülebileceğini, davacı tarafından müvekkilleri aleyhine açılan sorumluluk davasının halen derdest olduğunu, davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, devrin muvaazalı olduğuna dair dosyaya bir delil ibraz edilmediğini, taşınmazların gerçek değerinden daha düşük bir bedelle devredildiği iddiasını kabul etmediklerini, davacının tedbir talebinin reddi gerektiğini, zira tedbir kararı verilebilmesi için yasanın aradığı şartların gerçekleşmediğini belirterek davanın ve tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERCE MAHKEMESİ İHTİYATİ TEDBİR KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu verilen10.05.2021 tarihli ara karala; davacı yanca açılan tapu iptali ve tescil davasında mahkemenin 17.01.2018 tarihli ara kararı ile dava konusu edilen taşınmazlara “bu dava sonuçlanıncaya kadar satılamaz şerhi konulmasına” karar verildiği, davalıların itirazı üzerine 07.03.2018 tarihli duruşmasında; davada tedbir konulan taşınmazlarla ilgili tapu iptali ve tescil talep edilmiş olduğundan tedbir talebine yönelik itirazın ve teminat alınmasına ilişkin taleplerinin reddine karar verildiğini, karara karışı davalılar tarafından yapılan istinaf başvurusu sonucunda, kararda gerekçe bulunmaması nedeniyle kararın kaldırıldığını, istinaf kararı üzerine 05.10.2018 tarihli tedbire itiraz ile ilgili gerekçeli kararın yazıldığı, bu karara karşı İstinaf yoluna başvurulduğu, İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesinin 11.01.2019 tarihli kararı ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını isteyen davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, istinafa konu ilk derece mahkemesinin 05.10.2018 tarihli ara kararının teminat yönünden kaldırılarak, davalılar vekilinin teminat dışındaki tüm itirazlarının reddine, teminata yönelik itirazın kabulü ile harca esas değer üzerinden takdiren %15 oranında hesaplanan 1.202.944,00 TL nakdi teminatın veya aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ilk derece mahkemesine yatırılmasına karar verildiğini, ancak teminatın yatırılmaması üzerine 27.02.2019 tarihli duruşmada tedbirin kendiliğinden kalktığının tespit edilerek tapu sicil müdürlüğüne bildirildiğini, bilirkişice belirlenen miktar üzerinden harcın tamlandığı, davacı vekilinin12.11.2020 tarihli dilekçesi ile tensiple verilen tedbir kararının istinaf incelemesinde %15 teminat karşılığına çevrildiği, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında muvazaanın belirlediği, davalıların mal varlığını azaltma çabasında bulunmaları nediyle teminatsız olarak tedbir kararı verilmesinin talep edildiği, mahkemenin 20.11.2020 tarihli ara karar ile dava konusu üç adet bağımsız bölüm üzerine davalıdır şerhi konulduğu, karara karşı başvurulun istinaf başvurusunun gerekçesine göre dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının devrinin teminatsız olarak tedbiren önlenmesine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davalılar vekili; taşınmazların tapu kayıtlarının teminatsız olarak devir ve satışının önlendiğini, mahkemece hatalı şekilde dosyada bulunan Bölge Adliye mahkemesi kararına aykırı şekilde ihtiyati tedbir kararı verildiği, ihtiyati tedbirin şartlarının oluşmadığı, haklılığın yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanamadığı, sadece bilirkişi raporları dikkate alınarak tedbir kararı verilemeyeceği belirtilerek 10.05.2021 tarihli tedbir kararının kaldırılmasını veya yüksek oranda bir teminatın alınması gerektiği belirterek, ihtiyati tedbir kararına itiraz etmiş ve tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERCE MAHKEMESİNİN 07.07.2021 TARİHLİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince, itirazın değerlendirildiği 07.07.2021 tarihli ara kararla; “… Görülmekte olan davadaki tapu iptali ve tescili talep edilen taşınmazların dava devam ederken 3.kişilere devir ve temlik edilmesi halinde taraflar yönünden telafisi imkansız zarar doğma ihtimali bulunduğu ve ayrıca yargılamada gelinen aşama, toplanan deliller, bilirkişi raporları nazara alındığında mahkememizin 10/05/2021 tarihli tedbir kararının kaldırılmasını yada teminata bağlanmasını gerektirecek bir durum olmadığı kanaatine varılmakla, davalının itirazının reddine…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde dilekçesinde özetle; Davacının haksız şekilde şirket ortaklığına dayanarak davalılar aleyhine tapu iptali ve tescil davası açtığını, davada, dava dışı … Limited Şirketi’nin içinin boşaltıldığı ve muvazaalı şekilde dava dışı şirkete ait dava konusu üç adet gayrimenkulün davalılardan …’e devredildiği yönünde haksız ve hukuki mesnetten yoksun iddialara yer verilerek, gayrimenkulün dava dışı şirket adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde ise satış bedelinin ve dava dışı şirketin uğradığı zararların tazmininin istenildiğini; davacının 26.04.2021 tarihli dilekçeyle teminatsız olarak tedbir istediğini, ilk derece mahkemesinin 10.05.2021 tarihli ara karar ile dava konusu üç adet bağımsız bölümün tapu kaydına teminatsız olarak tedbir konulduğunu, ilk derece mahkemesi kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.Hukuk Dairesinin 2018/2298 Esas ve 2019/20 Karar sayılı kararına aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesince buna ilişkin itirazlarının 07.07.2021 tarihli ara reddedildiğini, bu nedenle karara karşı istinaf başvurusunda bulunulduğunu, uyuşmazlıkta tedbir koşullarının oluşmadığını, davacının iddialarının duyuma dayandığını, HMK’nın 389.maddesinde tedbirin koşullarının açıkça düzenlendiğini, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin imkansız veya çok zor hale gelmesi şartının bulunması gerektiğini, davanın terditli olarak açıldığını, taşınmazların iadesinin mümkün olmaması halinde bedellerinin talep edildiğini, bu nedenle tazminatın tehlikeye düşme durumu bulunmadığını, davalıdır şerhine rağmen taşınmazların satışına ilişkin duyum alındığı iddiasının yerinde olmadığını, emsal yargıtay kararında da, yargılama sırasında mevcut durumun değişmesi halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale gelmesi, gecikme sebebinin bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi söz konusu olan hallerde ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilmelidir denildiğini, eldeki davada bu koşulun gerçekleşmediğini, ilk derece mahkemesince tedbirin gerekçesi olarak yargılamada gelinen aşama, toplanan deliller, bilirkişi raporları nazara alındığında şeklinde gerekçe oluşturulduğunu, oysa tahkikat aşamasının devam ettiğini, dosyada sadeci iki adet bilirkişi raporu bulunduğunu, bunlardan bir tanesinin de taşınmazların değerine ilişkin olduğunu, bilirkişi raporuna yönelik itirazın değerlendirilerek ek rapor alınmadan tedbir kararına esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, yargılama sırasında taşınmazların kaydında bir değişiklik meydana gelmediğini, müvekkillerinin hukuka aykırı eylemlerinin de bulunmadığını, taşınmazlar açısından hiç bir işlem yapılmadan tedbir kararı verilmesinin anlaşılır olmadığını, müvekkillerinin taşınmazı devire hazırlandıklarına ilişkin davacı iddiasının soyut ve kötü niyetli olduğunu, bu iddianın ispatına yönelik hiç bir delil sunulmadığını, 26.04.2021 tarihli ihtiyati tedbir talep dilekçesinde müvekkillerinin dava konusu taşınmazları devir girişiminde bulunduklarının iddia edilmesine rağmen bu soyut duyumu destekler hiç bir delil veya emare bulunmadığını, buna rağmen sadece davacının soyut beyanı ile taşınmazların devir ve satışını engelleyecek şekilde tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu; daha önce taşınmazların kayıtlarına davalıdır şerhi yazıldığını ve istinaf başvurusu sırasında bu şerhin tedbir niteliğinde olduğunun belirlendiğini, buna rağmen önceki tedbirden sonra durumun değişmemesine ve davacının hakkının elde edilmesinin daha da zorlaşacağı kanıtlanmamasına rağmen aynı delillerle bu kez satışı önler şekilde tedbir kararının verilmesinin hatalı olduğunu; taşınmazlar üzerindeki tedbirin değiştirilebilmesi için durumun değişmesi gerektiğini, davacının soyut duyumları dışında bir delil bulunmadığını, ilk derece mahkemesinin kararında önceki tedbir süreçlerinin anlatıldığını, bunun dışında bir gerekçe yazılmadığını, bu durumda da koşullarda bir değişiklik bulunmadığının açık olduğunu, davacının tedbir talep ederken müvekkillerine atfettiği suçlamaların asılsız olduğunu, talep dilekçesinde belirtilen eylemlerin esasın davacı tarafından işlendiğini davacı hakkında ceza mahkemesinde terör örgütü üyeliği suçlamasıyla açılan dava bulunduğunu, terörizmin finansmanı ilişkin soruşturmanın ise devam ettiğini, tedbir kararı verilmesine ilişkin durumun yaklaşık ispat ölçüsünde davacı tarafından ispat edilmediğini, davacı tarafından İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1024 Esas sayılı dosyasında açılan davada da benzer şekilde şirketi ait taşınmaz ve araçlarının devrinin ve temliğinin önlenmesi amacı ile huzurdaki davada ileri sürülen sebeplerle ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, anılan mahkemece taleplerin reddine karar verildiğini, tedbir kararının uygulanmasının müvekkilleri açısından telafisi imkansız zararlar doğuracağını, mahkemece davacının afaki beyanları esas alınarak teminatsız olarak tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, HMK’nın 392.maddesinde teminat alınmasının esas olarak düzenlendiğini, davacının herhangi bir resmi belgeye veya delile dayanmaması nedeniyle teminat ödemesi gerektiğini, teminat alınmamasına ilişkin mahkemece somut bir gerekçe oluşturulmadığını, daha önceden tesis edilen teminatsız tedbir kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 11.01.2019 tarihli kararıyla kaldırılarak %15 oranında teminat alınmasına karar verildiğini, teminatsız şekilde tedbir kararı verilmesinin anılan karara da aykırı olduğunu, tedbir koşulları uluşmamasının yanı sıra gerekçesi açıkça gösterilmeden tedbir kararı verilmesine rağmen teminat alınmamasının hukuka açıkça aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati tedbire yönelik itirazın kabulüne, 07.07.2021 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davalılar vekilince, mahkemece dava içerisinde talep edilen ve 10.05.2021 tarihli verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddine ilişkin 07.07.2021 tarihli ara karara karşı HMK’nın 394/5. maddesi uyarınca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, ortağı olduğu dava dışı şirktin dava konusu taşınmazlarının şirket müdürü davalı … tarafından eski şirket ortağı olan diğer davalıya gerçek değerinin altında kötüniyetli ve muvazaalı olarak satılıp devredildiği iddiasına dayanarak taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile yeniden şirket adına tesciline, bu istemin kabul edilmemesi halinde ise şirket zararının tespiti ile şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Yargılama sırasında davacı tarafından taşınmazların tapu kayıtlarının üzerine satılamaz şerhi konulması talep edilmiş olup, mahkemece itirazın değerlendirildiği 07.03.2018 tarihli dilekçe ile davalı itirazının reddine karar verilmiştir. Karar, istinaf edilmiş ancak karara ilişkin gerekçe yazılmaması nedeniyle Dairemizin 31.05.2018 tarih 2018/662-578 E.K sayılı ilamıyla dosya mahkemesine iade edilmiştir. İlk derece mahkemesince 05.10.2018 tarihli ara kararla şirket ortakları arasında muvazza ve ehliyetsizlik sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davası açıldığı, HMK’nın 389. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi nedeniyle teminatsız olarak tapu kayıtlarına satılamaz şerhi konulmasına karar verilmiştir. Kararın istinafı üzerine Dairemizin 2018/2298 Esas 2019/20 Karar sayılı ilamıyla HMK’nın 389. maddesinde belirtilen koşulların sağlanması nedeniyle ihtiyati tedbir kararının yerinde olduğu, ancak teminat alınmamasının hukuka aykırı olması nedeniyle davalıların teminat dışındaki itirazlarının reddine, 1.202.944 TL teminat karşılığı ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Tedbir kararının yerine getirilmemesi üzerine davacı bu kez teminatsız olarak tedbir kararı verilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesinin 20.01.2021 tarihli ara kararıyla tedbir talebinin kabulüne, taşınmazların tapu kayıtlarına davalıdır şerhi konulmasına karar verilmiş, davalıların itirazı 14.01.2021 tarihli ara kararla reddedilmiştir. Karara karşı davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş, Dairemizce verilen tedbirin HMK’nın 389. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir kararı olduğu, yargılamanın geldiği aşama itibariyle teminat alınmasına gerek bulunmadığına karar verilerek davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Davacı vekili 26.04.2021 tarihli dilekçesi ile; davalılar hakkında terör örgütüne finans sağlama suçundan soruşturma başlatıldığını, taşınmazların muvazaalı olarak devir edildiğini, taşınmazlar üzerine kurulan davalıdır şerhinin devre engel olmadığını ileri sürerek, taşınmazların teminatsız olarak üçüncü kişilere devrinin tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.Davalılar vekili 05.05.2021 tarihli itiraz dilekçesi ile ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığını, davacının iddialarının soyut ve duyuma dayalı olduğunu, tapu iptalinin yanı sıra şirket zararının tanzim edilmesi nedeniyle, davacının zararının bulunmadığını, müvekkillerinin taşınmazları devretme girişimlerinde bulunmadıklarını, daha önce verilen tedbirin ancak zorunlu hallerde değiştirilebileceğini, davalı şerhi ile taşınmaz üzerinde gerekli tedbirin konulduğunu, teminat alınmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesinin hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracağını belirterek tedbir talebinin reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince 10.05.2021 tarihli ara kararla ihtiyati tedbir talebinin teminatsız olarak kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilinin itirazı 07.07.2021 tarihli ara kararla reddedilmiştir. HMK’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir koruyucu önlem olup, dava konusu taşınmazlar bakımından yargılamayı esastan sonuçlandıracak mahkemece, sunulu deliller ışığında gerekçesi belirtilerek tedbir kararı verildiği, ilk derece mahkemesinin yargılaması ve elde edilen delilere göre taşınmaz kaydındaki davalıdır şerhinin yetersiz kalacağının değerlendirilmesi karşısında taşınmazların devir ve temlikinin tedbiren önlenmesine karar verildiği anlaşılmakla, davalı vekilince somut olayda ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. HMK’nın 392. maddesinde ” İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez. Asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması üzerine teminat iade edilir.” hükmü yer almaktadır. HMK’nın 392. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı kural olarak teminat karşılığı verilmek çorunda ise de yasal düzenlemedeki deyimlerle, durum ve koşullar gerektiriyorsa mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle teminat alınmamasına da karar verebilir. Mahkemece istinafa konu ara kararda, yargılamanın geldiği aşama, mevcut deliller ve yargılamanın geldiği aşama değerlendirilerek teminatsız ihtiyati tedbir kararı verildiği, dosya kapsamında bulunan ve şirketin kayıtları incelenerek düzenlenen bilirkişi raporunun aklaşık ispat için yeterli olduğu anlaşılmıştır. Daha önce, taşınmazların tapu kayıtlarına davalıdır şerhi yazılmış olup, bu şerhin de tedbir niteliğinde olduğu, ancak belirtilen tedbirin taşınmazların devrini önlememesi nedeniyle yetersiz görülmesi halinde değiştirilebileceği anlaşılmakla davalılar vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. ve 394/5. maddeleri uyarınca esastan reddine, 2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davalılar istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.21.10.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/5. maddeleri uyarınca karar kesindir.