Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1633 E. 2021/1550 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1633
KARAR NO: 2021/1550
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/04/2021
NUMARASI: 2019/387 E. – 2021/288 K.
DAVANIN KONUSU: Anonim Şirketin Feshi
Taraflar arasında görülen anonim şirketin feshi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Anonim Şirketi’nde B grubu (imtiyazsız, yetkisiz) %10 hissedar olduğunu, şirketin kurulduktan kısa zaman sonra gayrifaal kaldığını ve müvekkilinin bu şirketle hiçbir alakası olmadığını, şirketin %89 hissesine … Anonim Şirketi’nin sahip olduğunu ve müvekkilinin bu şirketle ortaklık dahil hiçbir bağlantısı bulunmadığını, dava konusu … Anonim Şirketi ile bu şirketin %89 A grubu hakim ortağı olan … Anonim Şirketi’nin 07.04.2011 tarihi itibariyle aynı adreste görüldüğünü, şirketlerin diğer ortaklar … ve … tarafından idare edildiğini, faaliyetlerini durduran şirketler hakkında 2013 yılında Maslak Vergi Dairesi tarafından yapılan yoklamalarda gayrifaal olmaları ve adreste bulunmamaları üzerine re’sen terkin işlemi yapıldığını, terkin işleminin 2014 yılında son yoklama ile yapıldığını, TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince 01.07.2015 tarihinden önce münfesih olduğu tespit edilen şirketlerin vergi dairelerince Ticaret Sicil Memurluğuna bildirildiğini, her iki şirketin faal olmadığına ilişkin sicil kayıtlarının ilgili vergi dairesince davalıya bildirildiğini, ancak davalı tarafından sadece … Anonim Şirketi’nin 20.04,2015 tarihinde ilan yoluyla ticaret sicil kaydının silinmesine karar verilerek kaydının silindiğini, aynı dönemde aynı işlemlerin yapılmasına rağmen müvekkilinin hissedarı göründüğü … Ticaret Anonim Şirketi’nin halen sicil kaydının açık göründüğünü, ancak esas sözleşmeye göre … Anonim Şirketi’nin %89 ortağı olan … şirketinin tüzel kişiliğini yitirmesi ve ticaret sicil kaydının silinmesi nedeniyle, … Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi münfesih hale geldiğini, sözleşme gereği şirketin karar mekanizmasının %80 hisseye göre ve A grubu hisselerle temsil edildiğini, bu sebeple %89’u olmayan şirketin terkin ve benzeri hiçbir işlem yapmasının ve şirketin ihyasının mümkün olmadığını, … Ticaret Anonim Şirketi’nin şirket ticari faaliyetine devam etmeyerek gayrifaal durumda olduğundan, şirketin tescilli adresinde bulunmaması nedeniyle vergi kaydının terkin edildiğine dair vergi dairesi yazısının İstanbul Ticaret Sicil Memurluğuna Maslak Vergi Dairesince tespit tarihinde, diğer şirket ile birlikte gönderildiği halde, sicil kaydının TTK’nın geçici 7. maddesi terkin edilmediğini, vergi dairesi ve davalıya sicil kaydının terkini için başvuruda bulunulduğunu, davalı tarafından verilen cevapta şirketin sicil kaydının açık olduğu ve terkini için mahkeme kararının gerektiğinin bildirildiğini, davalının şirket kaydının neden terkin etmediğine ilişkin bir açıklama yapamadığını, hakim ortağın sicil kaydının terkinine rağmen bu şirketin sicil kaydının unutularak açık tutulduğunu, terkini zorunlu olan şirketin hakim ortağının tasfiye edilmiş olması nedeniyle ihya yolundan da sonuç alınamayacağını, kanunun yürürlükte olduğu dönemde iki kez yapılan yoklamada şirketin faal olmadığının belirlenmesi nedeniyle terkinin zorunlu olduğunu ileri sürerek, şirketin re’sen terkin işlemlerinin davalı İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu tarafından yapılması gerekmekte iken yapılmadığının tespiti ile Kanun uyarınca ilgili şirketin hükmen terkinine karar verilmesini iddia ve talep etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin TTK’nın 32. ve Yönetmeliğin 34. maddesi ile TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 28513 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan tebliğe göre yaptığını ve tesis edilen işlemde kanuna aykırı bir yön bulunmadığını, müvekkilince son beş yıla ilişkin genel kurulların yapılmaması nedeniyle 14.04.2015 tarihinde … Anonim Şirketi’nin re’sen terkin edildiğini, terkin nedeninin vergi kaydıyla ilgisinin bulunmadığını, vergi dairesince yapılan vergi yoklamalarının şirketin organı veya mahkeme kararı olmaksızın şirketin terki sonucunu doğurmayacağını, vergi dairelerince şirketin faal olmadığının tespit edilmesinin, bu şirketlerin sicilden re’sen terkini işlemi ile karıştırılmaması gerektiğini, vergi mükellefiyetinin re’sen terkini halinde otomatik olarak sicil kaydının terkini gerekmediğini, zira VUK’un 160. maddesine göre vergi kaydı terkin edilen şirketin önceki sorumluluğunun devam ettiğini ve yeni bir faaliyet yapması halinde de vergisel yükümlülüğünün devam edeceğini, müvekkilinin tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip sonuca bağlayabileceğini, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, sicil müdürünün tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlü olduğunu, tüzel kişilerin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip içermediğini inceleyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava; Ticaret Sicil Memurunun kararına itiraz talebine ilişkindir. … Anonim Şirketi’nin %89’una sahip olan dava dışı … Anonim Şirketi’nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca sicilden kaydının terkin edilmesi sebebiyle … Anonim Şirketi’nin de ticaret sicilinden resen terkini için davacının davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurduğu, talebinin reddi üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. Maddesinin 1.bendi; ‘1/7/2015 tarihine kadar aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. a) 24/6/1995 tarihli ve 559 sayılı Türk Ticaret Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname gereğince, sermayelerini anılan Kanun Hükmünde Kararname ile öngörülen tutarlara çıkarmamış anonim şirketler ile limited şirketler. b) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya 1/7/2015 tarihine kadar münfesih olan anonim ve limited şirketler. d) Sebebi ne olursa olsun aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantıları yapılamayan anonim şirketler ile kooperatifler.’ Hükmünü içermekte olup, bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, yürürlük tarihi olan 01.07.2015 tarihi itibariyle bu koşulları taşmadığı tespit edilen şirketler için resen tasfiye öngörülmüş bulunmaktadır. Davaya konu … Anonim Şirketi’nin 01.07.2015 tarihi itibariyle Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi kapsamında resen terkin edilmesi için gerekli koşullar bulunmamakta ise de; anılan şirketin %89’una sahip olan dava dışı … Anonim Şirketi’nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca sicilden kaydının terkin edilmesi sebebiyle … Şirketi’nin de organsız kaldığı anlaşılmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 530.maddesi; ‘Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir.’ Yine 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 531.maddesi; ‘Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.’ Hükümlerini içermekte olup, somut olayın ve değinilen hukuksal durumun birlikte değerlendirilmesi sonucunda; davaya konu … Anonim Şirketi’nin %89’una sahip olan dava dışı … Anonim Şirketi’nin sicilden resen terkin edilmesi sebebiyle … Anonim Şirketi’nin uzun süredir organsız kaldığı, genel kurulun toplanamadığı, Türk Ticaret Kanunu’nun 531.maddesi kapsamında haklı sebebin oluştuğu anlaşılmakla davanın kabulü ile dava konusu … Anonim Şirketi’nin haklı nedenle feshine karar verilmesi gerektiği….” gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu … Ticaret Anonim Şirketi’nin haklı nedenle feshine, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafndan istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilin dava konusu işlemi hukuka uygun olduğu halde, müvekkil bakımından açılan davanın kabul edilerek yargılama giderleri ve vekâlet ücretine mahkum edilmesinin hatalı olduğunu; dava konusu başvuruya ilişkin olarak Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 35. maddesi gereğince ve bu hükümde belirtildiği şekilde bir red kararı yazılmadığını, aslında davacının bir tescil başvurusu dahi bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, bir red kararından bahsedilebilmesi için tescil başvurusunun bulunması gerektiğini, tescil başvurusunun da gerekli evrakların sicil müdürlüğüne ibraz edilerek harcının ödenmesi ile yapılabileceğini, davacının tescil başvurusunda bulunmadığını, bunun yerine bilgi edinme hakkı kapsamında müvekkiline çeşitli belgeler sunduğunu, ilgili birime yapılmayan tescil başvurusunun bu nedenle değerlendirilmediğini, ancak bilgi edinme hakkı çerçevesinde ret kararı niteliğinde olmayan genel bir bilgilendirici yazıyla cevap verildiğini, ortada usulüne uygun bir ret kararı bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini; esas yönünden ise başvurunun usulden reddedilmediği düşünüldüğü takdirde dahi başvurunun davalı yönünden reddi gerektiğini, sicil kaydının terkin edilmemesinin TTK’nın geçici 7. maddesine uygun olduğunu, müvekkilinin yaptığı açıklamayla TTK’nın 32. maddesine uygun hareket ettiğini, TTK’nın geçici 7.maddesi hükmün geçici nitelikte olduğunu ve hükmün uygulanma süresinin dolduğunu, uygulama süresinin 01.07.2015’te sona ermiş olan hükümle mahkeme tarafından dahi aksi yönde karar verilmesinin mümkün olmadığını, şirketin haklı nedenle feshedilmesine ilişkin davada müvekkili kuruma husumet yöneltilemeyeceğini ve davanın şirkete karşı açılması gerektiğini, sonuç olarak müvekkilinin husumet ehliyeti bulunmayan bir davada yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve savunmaları doğrultusunda davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının ortağı olduğu dava dışı … Hizmetleri Ticaret Aş.’nin TTK’nın geçici 7.maddesi kapsamında terkini gerektiğinin tespiti ile bu madde uyarınca şirketin terkinine karar verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, terkini istenen şirketin TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında resen terkini koşullarının bulunmadığı, ancak şirketin hakim ortağı ve %89 paydaşı olan dava dışı … Ticaret A.Ş.’nin daha önce sicilden resen terkin edilmesi nedeniyle organsız kaldığı anlaşılan şirketin, TTK’nın 530 ve 531. maddeleri gereğince haklı nedenlerle feshine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Sicil kaydının incelenmesinde, davacının ortağı olduğu … A.Ş.’nin 09.10.2007 tarihinde kurulduğu, son tescilinin 22.05.2014 tarihinde yapılan iş yeri nakli olduğu, şirketin sicil kaydının terkin edilmediği ve tüzel kişiliğinin devam ettiği anlaşılmıştır. Vergi dairesince yapılan yoklamada, şirketin faal olmadığı 14.05.2014 tarihli yoklama tutanağıyla tespit edilmiştir. HMK’nın 26. maddesinde, hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye hüküm veremeyeceği emredici şekilde düzenlenmiştir. Hukuk davasının taraflarca getirilmesi ilkesi aynı Kanunun 25. maddesinde düzenlendiği gibi, HMK’nın 31. maddesinde de maddi veya hukuki açıdan belirsiz konularda hakimin davayı aydınlatma görevi bulunduğu düzenlenmiştir. Somut olayda davacı her hangi bir somut ticaret sicil memurluğu kararının iptalini talep etmemiş, aksine TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında ortağı olduğu şirketin sicil kaydının re’sen terkini koşulları oluşması ve bu hususun vergi dairesince davalıya bildirilmesine rağmen, davalının görevini ihmal ederek şirketin sicil kaydını terkin ettiğinin tespitine ve resen terkin koşulları oluşması nedeniyle şirketin hükmen terkinine karar verilmesini istemiştir. Davacı tarafından ticaret sicil memurluğuna 26.03.2019 tarihinde başvurularak TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında … Ticaret Aş.’nin terkinin talep etmiş, sicil müdürlüğünce verilen 28.03.2019 tarihli cevapta, bilgilendirme mahiyetinde yazı yazılarak mahkeme kararı yada şirketler ortaklar kurulu kararının getirilmesi halinde terkin işleminin yapılacağı bildirilmiştir. Davacı tarafından anılan yazıdan sonra 20.06.2019 tarihinde eldeki dava açılmıştır. Somut olayda, terkini istenen şirketin TTK’nın geçici 7. maddesi kapsamında resen terkini için gerekli koşulların oluşmadığı mahkemece belirlendikten sonra, şirketin durumu TTK’nın 530 ve 531. maddeleri kapsamında değerlendirilmiştir. Ancak, TTK’nın anılan maddelerine göre açılacak bir davada şirket tüzel kişiliğinin hasım gösterilmesi ve mahkemece anılan maddelerde belirtilen usulü gereklerin yerine getirilmesi gerekir. Bu tür bir davada sicil müdürlüğünü hasım olarak gösterilemez. Bu durumda mahkemece, aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde davacıdan iddiası açıklatılarak, davacı talebinin TTK’nın 34. maddesinde düzenlenen sicil kararına itiraz mı yoksa TTK’nın 530 vd. maddelerindeki şirketin organ eksikliği veya haklı sebeple feshimi olduğu belirlenmelidir. Davanın sicil kararına itiraz olduğu anlaşılması halinde TTK’nın 34 vd. maddeleri gereğince sicil kararının yerinde olup olmadığı ve davanın süresinde açılıp açılmadığı, böyle bir davada davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı da değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir. Davanın, mahkemenin kabulü gibi TTK’nın 530 ve 531. maddelerine dayandırılması halinde ise davalının pasif husumetinin bulunmadığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece belirtilen gereklilikler yerine getirilmeden, davacının talebinin resen TTK’nın 530 vd. maddeleri kapsamında, şirketin feshi olduğu değerlendirilerek, ticaret sicil müdürlüğünün davalı olduğu eldeki davada, şirketin haklı nedenle feshine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davalı tarafın savunma gerekçesi ve delilleri tartışılarak yeniden karar verilmek üzere, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.09.12.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.