Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1630 E. 2021/1467 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1630
KARAR NO: 2021/1467
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:09/06/2021
NUMARASI:2021/143 E. – 2021/392 K.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemeseince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca edimini yerine getirdiğini ve taraflar arasında süregelen cari hesap ilişki çerçevesinde ifa edilen hizmet ve donanım parça satış bedelleri nedeniyle doğan alacaklarının müvekkili tarafından faturalandırılarak davalıya tebliğ edildiğini, davalının tebellüğ ettiği faturalara yasal süresinde itiraz etmediğini, fatura bedellerinin ödenmemesi üzerine başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, sözleşmedeki imzaya yönelik itirazın yersiz olduğunu, davalı şirket yetkilisi tarafından sözleşmelerin imzalanmamış olduğu düşünülse dahi sözleşmelerdeki imzalar ve kaşe göz önüne alındığında şirket adına işlem yapmaya yetkili olan ticari mümessil tarafından işlemlerin yapıldığı ve davalının sözleşmenin kurulmasına icazet verdiğinin anlaşılacağını, sözleşmede yetkili icra dairesi ve mahkemenin belirlendiğini, 11.03.2014 tarihinde imzalanan … sözleşme numaralı Yazılım Bakm ve Destek Sözleşmesinin 9. maddesi ile 25.03.2014 tarihli … sözleşme numaralı satış sözleşmesinin 8. maddesinde uyuşmazlıkların çözümünde yetkinin İstanbul merkez mahkemeleri ve icra dairelerine ait olduğunun kabul edildiğinden, müvekkilince icra takibinin İstanbul İcra Müdürlüğünde başlattığını, davalının borç ve ferileri ve icra dairesinin yetkisine yönelik itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilinin yerleşim yerinin Antalya ilinde olduğunu, takibin de yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, davacının dayandığı sözleşmelerin müvekkili şirket yetkililerince imzalanmadığını, yetkiye ilişkin maddenin sadece davacı tarafça imzalandığını, müvekkilinin dava dışı şirketle yaptığı sözleşme kapsamında anahtar teslimi olarak işletmeyi teslim aldığını, davacının, müvekkiline değil dava dışı şirkete hizmet verdiğini, bu nedenle husumetin anılan şirkete yöneltilmesi gerektiğini savunarak, davanın usul ve esas yönünden reddini istemiştir. İlk derece mahkemesinin 10.09.2018 tarih ve 2015/1153 Esas, 2018/912 Karar sayılı ilamıyla davanın usulden reddine ilişkin verilen karara karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine, Dairemizin 21.01.2021 tarih ve 2019/469 Esas ve 2021/46 Karar sayılı ilamıyla mahkeme kararının denetime elverişli olmaması nedeniyle HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Taraflar arasındaki 25/03/2014 tarihli Satış Sözleşmesinin 8.4. ve 11/03 2014 2014 tarihli Yazılım Bakım ve Destek Sözleşmesi’nin 9.6. maddeleri ile İstanbul Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu düzenlenmiş ise de, davaya konu sözleşmelerdeki imzalara davalı tarafça itiraz edilmiş olması nedeni ile öncelikle sözleşmelerdeki imzaların incelenmesi ve sonucuna göre yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmiştir. Davaya konu sözleşmelerdeki imzaların davalı şirket yetkilisine ait olup olmadığı yönünden rapor düzenlemesi için dosya Grofolog bilirkişi …a’ya tevdi edilmiş, bilirkişi mahkememize sunmuş olduğu 04/05/2018 tarihli raporunda özetle; İnceleme konusu ‘…’ antetli; ’25/03/2014/…’ Sözleşme numaralı ‘Satış Sözleşmesi’ ve ‘…’ Sözleşme numaralı, 2 adet ‘Yazılım ve Bakım Sözleşmesi’nde … Ltd. Şti adına atılmış imzalar ile ilgili şirket yetkilisi …’e ait mevcut mukayese imzalar arasında; işleklik derecesi, alınkanlıklar, istif, doğrultu, seyir, hız ve baksı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından inceleme konusu imzaların, mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’in eli ürünü olmadığı kanaatini bildirmiştir. Bilirkişi Raporu hükme esas almaya elverişlidir. Yetki sözleşmesine ilişkin HMK 17. maddesi ile, tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabileceği ve taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece bu sözleşme ile düzenlenen mahkemelerde açılacağı düzenlemesine göre, taraflar arasındaki sözleşme ile düzenlenen İstanbul Mahkemelerinin ve İcra Dairelerinin yetkisinin, sözleşmelerdeki davalı imzalarının davalı şirket yetkilisine ait olmaması karşısında sözleşmenin geçersizliğine bağlı olarak geçersiz olduğu, davalı şirketin taraflar arasındaki ticari ilişkiyi kabul etmemesi nedeni ile HMK 10 ve TBK 89 maddeleri de uygulama alanı bulmadığından davacının ödeme zamanındaki yerleşim yeri mahkemesinin yetkili kabul edilemeyeceği, davalı şirketin davanın açıldığı tarihteki davanın adresinin … Mahallesi … Bulvarı No:… Konyaaltı, Antalya olduğu, HMK 6/1. fıkrasında belirtilen genel yetki kuralı gereğince icra müdürlüğünün yetkisine yönelik itirazın yerinde olduğu anlaşılmış, ‘icra takibi yetkili icra dairesinde yapılmadığından’…” gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının ve gerekçesinin hatalı olduğunu, sözleşmenin geçersizliğini kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla TBK’nın 89/1.maddesi gereğince, para borçları götürülecek borç niteliğinde olup ,alacaklının ikametgahında da dava açılabileceğini, bu nedenle alacaklı olan müvekkili şirket adına başlatılan takip ve devamında açılan itirazın iptali davasının yetkili yargı yerleri önünde ikame edildiğini, imzanın davalıya ait olmaması halinde dahi bu madde ile HMK’nın 6. maddesi hükmü uyarınca davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahı sayılan yer mahkemesi yetkili ise de para alacağına dair talepler yönünden TBK’nın 89. maddesi gereğince, paranın götürülerek ödenmesi gereken borçlardan olması nedeniyle müvekkili şirketin ikametgahı mahkemesinin de yetkili olduğunu, müvekkilinin yerleşim yerinin Şişli ilçesi olması nedeniyle İstanbul icra daireleri ve mahkemelerinin yetkili olduğunu, Yargıtay kararlarının de bu yönde olmasına rağmen mahkemece sadece sözleşmedeki imzanın incelenerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, sözleşmelere birden fazla kaşe basılması ve müvekkilince verilen hizmetin kabul edilmesi ile sözleşme ilişkinin kurulduğunun kabulü gerektiğini, davalının bir kısım hizmet borcunu ifa ederek sözleşmenin tarafı olduğunu, davalının sözleşme kapsamında gönderilen bir kısım faturalara ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe konu borcu itiraz etmeksizin ödediğini, davalının teslim aldığı faturalara süresinde itiraz etmemesi nedeniyle fatura konusu borcun kesinletiğini, imzanın davalıya ait olmaması halinde dahi sözleşmenin geçersiz olmayacağını, somut olayda tarafların iradesinin uyuşması nedeniyle TBK’nın 1. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulduğunu, hizmet sözleşmesinin de TBK’nın 394. maddesi uyarınca özel bir şekil şartına tabi olmadığını, sözleşmedeki imzaların davalı şirket yetkililerine ait olmadığına ilişkin yapılan incelemenin yetersiz olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle taraflar arasında düzenlendiği ileri sürülen satım ve hizmet sözleşmeleri uyarınca davacının, satım ve hizmet alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk Derece mahkemesince, taraflar arasında düzenlenen sözleşelerdeki imzanın davalı şirketin yetkililerine ait olmaması nedeniyle sözleşmedeki yetki şartının geçerli olmadığı; davalının ticari ilişkiyi kabul etmemesi nedeniyle TBK’nın 89. maddesi gereğince yetkili icra dairesinin belirlenemeyeceği; takibin yetkisiz icra dairesinde başlatılması nedeniyle itirazın iptali davasının usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, yasal süresi içinde, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında, cari hesap, fatura ve takipte numaraları belirlenen sözleşmelere dayalı olarak 20.226,18 TL alacağın tahsili amacıyla takip başlatılmıştır. Ödeme emrinin tebliği süresinde borç ve ferileriyle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz sonucu takibin durduğu, borçlu vekilince ödeme emrine itirazda takibin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığı ve yetkili icra dairesinin borçlunun yerleşim yeri olan Antalya icra dairesi olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili takip talebinde cari hesap ve faturaların yanı sıra …, … nolu sözleşmelere de dayanmıştır. … nolu sözleşmenin incelenmesinde; davacı tarafından davalıya sözleşmenin ek-1 maddesinde belirlenen yazılımların bakımı ile destek ve eğitim hizmetlerinin esaslarının düzenlendiği, sözleşmenin 9/6. maddesinde yetkili mahkeme ve icra dairelerinin İstanbul olarak belirlendiği anlaşılmıştır. … nolu sözleşmenin incelenmesinde, davacı tarafından sözleşmenin ekinde listelenmiş olan ürünlerin davacıya satışı veya ürünlerin kullanım hakkının bedeli karşılığı davalıya satımına ilişkin esasların belirlendiği, sözleşmenin 8/4. maddesinde yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleri olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır. Davalı vekili, sözleşme altındaki imzaların davalı şirket yetkilisine ait olmadığını belirterek icra dairesi ve mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesince, sözleşmeler üzerinde yapılan bilirkişi incelmesi sonucu alınan 02.05.2018 tarihli grafoloji bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda sözleşme altındaki imzaların davalı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekili, sözleşme ilişkisinin müvekkili ile yapılmadığını, sözleşmenin davacı ile dava dışı şirket arasında yapıldığını ve müvekkilinin sözleşmenin tarafı olmadığını, ancak davacı ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında yapılan sözleşme bedelinin müvekkilince ödendiğini ileri sürmüştür.HMK’nın 17. maddesinde tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklar hakkında sözleşme ile mahkemeleri yetkili kılabilecekleri, aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirtilen mahkemede açılacağı düzenlenmiştir. Ancak somut olayda, sözleşmelerin altındaki imzanın davalı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı anlaşılmakla, geçerli şekilde kurulmuş bir yetki sözleşmesinden söz edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesinin yetki sözleşmesine ilişkin değerlendirmeleri yerindedir. Ancak, itirazın iptali davasındaki yetki sözleşmesi geçerli olmasa da HMK’nın diğer yetki kurallarının da değerlendirilmesi gerekir. Dava itirazın iptali davasıdır. İcra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olup, HMK’daki mahkemelerin yetkisini düzenleyen hükümler çerçevesinde, ön sorun (hadise) şeklinde incelenip karara bağlanması gerekir. İcra müdürlüğünün yetkisine vaki itirazın haklı olduğu sonucuna varılması halinde, mahkemece, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekecektir. Çünkü, itirazın iptali davalarında, icra dairesinin yetkisine itiraz halinde, yetkili icra dairesince ödeme emri tebliğ edilmiş olması, HMK’nın 114/2.anlamında özel dava koşuludur. Somut olayda mahkemece, taraflar arasındaki yetki sözleşmesindeki imzanın davalı şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığı gerekçesiyle yetki sözleşmesinin geçersiz olduğu isabetli bir şekilde tespit edilmiş ise de taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, bu ticari ilişki kapsamında davalının sözleşmede imzası bulunmasa bile sözleşmedeki mal ve hizmeti teslim alıp almadığı ve bu kapsamda kısmi ifada bulunup bulunmadığının, böylece sözleşmenin davalı tarafından benimsenip benimsenmediğinin gerekirse tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak belirlenmesi, belirlenecek bu olgulara göre HMK’nın yetkiye ilişkin 10. maddesi ile TBK’nın 89. maddesinin değerlendirilerek, icra dairesi ve mahkemenin yetkisine yönelik itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle sadece yetki sözleşmesi kapsamında değerlendirme yapılarak karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, esasa dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, davanın esasına ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK.353/1.a.6.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 02.12.2021 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.