Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1616 E. 2023/577 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1616
KARAR NO: 2023/577
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05.01.2021
NUMARASI: 2020/446 E. – 2021/6 K.
DAVANIN KONUSU:Alacağın konkordato projesine dahil edilmesi ve tahsili (Genel kredi sözleşmesinden kaynaklı alacak) Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı/borçlu … Kapı ile imzalanan kredi sözleşmesi çerçevesinde müvekkili bankadan büyük miktarda kredi kullanmış olduğunu, davacı/borçlu … tarafından konkordato tasdiki talepli olarak Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/980 Esas sayılı dosyası ile dava açılmış olduğunu, müvekkili banka tarafından 30.04.2019 tarihinde 489.515,45 TL alacak bildiriminde bulunulmuş olduğunu, davacı/borçlu … tarafından haksız olarak alacak miktarına itiraz edilmiş olduğunu, davalı/borçlunun, müvekkili bankaya borçlu olduğunu bilmesine karşın haksız ve kötü niyetli olarak alacak bildirimine itiraz etmiş olduğunu ve müvekkili bankaya olan borcunu çekişmeli hale getirmiş olduğunu, davalı/borçlunun müvekkili bankaya borçlu olduğunu bilmesine rağmen, sırf alacağın tahsilini sürüncemede bırakmak amacı ile ve kötü niyetli olarak itiraz etmesi sebebiyle İİK’nın 308/b maddesi gereğince müvekkili bankanın alacağının konkordato projesine dahil edilmesini engellemiş olduğunu beyanla; davanın kabulü ile, müvekkili bankanın alacağının tespitine, alacağın davalıdan tahsiline, çekişmeli hale gelen müvekkili banka alacağının konkordato projesine dahil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davalı …’nın Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018-980 Esas sayılı dosyası ile açmış olduğu konkordatonun tasdiki talepli davada; İcra ve İflas Kanunu’nun 287. maddesi gereğince 3 aylık geçici mühlet kararı verilmesine ve gerekli görülmesi halinde işbu müddetin 2 ay daha uzatılmasını, geçici mühlet kararının İİK.’nın 288. maddesi çerçevesinde ilanına; geçici mühlet neticesinde İcra ve İflas Kanunu’nun 289. maddesi gereğince 1 yıllık kesin mühlet kararı verilmesine ve gerekli görülmesi halinde bu mühlet kararının 6 ay daha uzatılmasına, kesin mühlet kararının ilanını, yargılama neticesinde İcra ve İflas Kanunu’nun 305. vd. maddeleri gereğince konkordatonun tasdikine, tasdik kararının ilanına karar verilmesini talep etmiş olduğunu, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, 12.03.2020 tarih, 2018-980 Esas ve 2020-245 Karar sayılı ilamı ile; ” borçlu … tarafından sunulan konkordato projesi ve revize projenin uygulanabilir olduğu, komiser heyetinin gerekçeli raporu, bilirkişi raporu ve dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden konkordatonun başarıya ulaşacağı anlaşıldığından, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarası ile kayıtlı davacı …Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin konkordato talebinin kabulü ile; konkordatonun İİK’nın 306 nci maddesi uyarınca tasdikine ,borçlu şirket tarafından borçların Nisan 2020 tarihinden başlamak üzere birinci yıl alacağın %5’inin 12 eşit taksitle, ikinci yıl alacağın %10’unun 12 eşit taksitle, üçüncü yıl alacağının %20’sinin 12 eşit taksitle, dördüncü yıl alacağının %30’unu 12 eşit taksitle ve beşinci yıl alacağının %35’ini 12 eşit taksitte borçlu tarafından sunulan ödeme takvimi uyarınca ödenmesine, borçlu şirket tarafından dosyaya sunulan ödeme takviminin kararın eki olduğunun bildirilmesine, konkordato tasdik edildiğinden kesin mühletin sonuçlarının kendiliğinden kalktığının tespitine, İİK’nın 308/c maddesi uyarınca konkordatonun tasdik kararıyla birlikte bağlayıcı hâle geldiğinin karar altına alınmasına, İİK’nın 308/b maddesinin birinci uyarınca alacakları itiraza uğramış alacaklıların,tasdik kararının ilânı tarihinden itibaren bir ay içerisinde dava açabilecekleri hususunun ihtarına, anılan maddenin ikinci fıkrası uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın borçlu tarafından bankaya yatırılmasına yer olmadığına” şeklinde karar verildiğini, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.03.2020 tarih, 2018-980 Esas ve 2020-245 Karar sayılı konkordatonun tasdiki kararının, 23.03.2020 tarihinde 10042 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanmış olduğunu, davacının, İİK 308/b maddesi uyarınca konkordato sürecinde itiraza uğramış olan 86.344,44 TL tutarlı alacağının İİK 308/b hükmü gereğince tespitini talep etmiş olduğu huzurdaki davayı 10.07.2020 tarihinde ikame etmiş olduğunu, Konkordato tasdik kararının 23.03.2020 tarihinde ilan edilmiş olduğunu, davanın ilk olarak süre yönünden reddi gerektiğini, davalının davacıya konkordato dosyasında belirlenen borcu dışında başkaca bir borcu bulunmadığını, davacı bankanın alacağının 489.515,45 TL olduğunu ancak 86.344,44 TL’lik kısmının itiraza uğrayarak 403.171,01 TL olarak kabul edildiğini beyan etmekte olduğunu, davacının banka alacağının itiraza uğrayan kısmının hesaba katılması için mahkemeye başvurmamış olduğunu, davalı …’nın davacı bankaya olan borcunun 403.171,01 TL olduğunu ve bunun da konkordato ödeme takvimine göre ödenecek olduğunu, davacı bankaya konkordato ödeme takviminde görünmeyen 86.344,44 TL borçları olmadığını, tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet tarihinden itibaren rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesinin duracağını, davacı bankanın geçici mühlet tarihi olan 17.10.2018 tarihinden itibaren alacaklarına faiz işletemeyeceğini, geçici mühlet kararının verildiği 17.10.2018 tarihinden önce davalı …’nın davacı bankaya 548.528,12 TL ana para borcu bulunduğunu, 17.10.2018 tarihine kadar tahakkuk etmiş bulunan tüm dönem faizlerini de ödemiş olduğunu, 17.10.2018 tarihinden sonra ödenen 145.348,00 TL mahsup edildiğinde borcun 403.180,12 TL olacağını, davacı banka nezdinde ki hesaplarında mevcut 2 Euro’nun da mahsubundan sonra toplam borçlarının konkordato projesinde görünen 403.171,01 TL olacağını, davacı bankanın 17.10.2018 tarihinden sonra faiz tahakkuk ettirmesi ve yapmış oldukları 145.348,00 TL’lik ödemeyi anapara borçlarından düşmemesinin kabul edilemez olduğunu, davacı bankanın defter ve kayıtlarının esas alınacağı münhasır delil sözleşmesinin geçersiz olduğunu, müvekkilinin ticari defter ve kayıtları, yapmış olduğu ödemeler incelenmeksizin salt banka kayıtlarına göre karar verilmesinin mümkün olmadığını, bir an için davacı bankanın iddia ettiği üzere 86.344,44 TL alacağı olduğu kabul edilse dahi, bu miktarın kendilerince tahsiline karar verilemeyeceğini, çekişmeli olan bu alacağın mahkemece varlığına karar verilirse konkordato projesine eklenerek, konkordato ödeme planına göre ödenmesinin sözkonusu olabileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı vekiline 13/07/2020 tarihli tensip tutanağının 6 nolu bendi ile; arabuluculuk tutanağının aslı veya onaylı suretini sunmak için 1 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde mahkememize ibraz edilmediği takdirde davanın usulden reddine karar verileceğine ilişkin süre verilmiş ve davacı vekili 20/07/2020 tarihli beyan dilekçesi ile arabuluculuk son tutanağının aslını dosyaya sunmuş ise de; sunulan tutanak incelendiğinde son tutanağın düzenlendiği tarihin 17/07/2020 olduğu, dava açılış tarihinin ise 10/07/2020 olduğu, son tutanağın düzenlendiği tarihin dava açıldıktan sonra olduğu anlaşılmıştır. 6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. (2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde dava şartları açıkça sayılmış olup, mahkeme tarafından resen gözetilir. Somut olayda, dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tespiti ile, çekişmeli hale gelen alacağın konkordato projesine dahil edilmesi istemine ilişkin dava olup, 6102 Sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrasına aykırı olarak arabuluculuk süreci devam ederken dava açılmış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla…” gerekçesiyle, 7155 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 sayılı kanunun 18/A maddesinin 1. fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı hakkında Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/980 Esas sayılı dosyası ile konkordatonun tasdiki davasının görüldüğünü ve tasdik kararı verildiğini, dosyada müvekkili banka alacağının 489.515,45 TL olarak bildirildiğini, davalı borçlu şirket tarafından banka alacağının 86.344,44 TL kısmına itiraz edildiğini, müvekkili banka alacağının 43.171,01 TL olarak kabul edildiğini, alacağın kısmi olarak itiraza uğraması nedeniyle İİK 308/b maddesi gereğince çekişmeli alacak davası açıldığını, mahkeme tarafından usul ve yasaya aykırı olarak davanın dava şartı yokluğu gerekçesiyle reddine karar verildiğini, İİK 308/b hükmü gereğince açılan çekişmeli alacak davalarının TTK 5/A maddesi kapsamında olmadığını, arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun bulunmadığını, ticari uyuşmazlıklarda arabulucuk denetimi yapılırken ilk olarak bakılması gereken hususun uyuşmazlık konusunun tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden olması gerektiğini, yargısal bir yetkinin kullanımının sadece hakim tarafından yapılacak işlemlerin arabulucu tarafından yapılamayacağını, konkordato projesi hakkında mahkeme tarafından verilen tasdik hükmü ile birlikte söz konusu proje, proje alacaklılara ve borçlu için bağlayıcı hale geldiğini, borçlunun tasdik kararından sonra çekişmeli alacaklara ilişkin alacağı kabul edilmeyen alacaklılar ile arabulucuk yoluyla uzlaşması ve ödeme/taksit planı yapmasının mümkün olmayıp kanunun amacına da aykırı olduğunu, konkordato kurumunun tüm alacaklıların eşit düzlemde korunmaya çalışıldığı ve borçlunun ödemelerinin komiser denetiminde gerçekleştirildiği bir süreç içerdiğini, çekişmeleri alacaklar hakkında açılan davanın konkordato süreci ile sıkı sıkıya bağlı ve kişilerin üzerinde tasarruf yetkisi olmayan bir konuya ilişkin olması sebebiyle bunun yanında konkordato sürecinde bulunan diğer alacaklıların da göz önünde bulundurularak menfaat dengesi gereği zorunlu arabulucunun şartlarını taşımadığını, kararın usul ve yasaya aykırı, eksik inceleme ile verildiğini iddia ederek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 308/b maddesi gereğince açılan çekişmeli alacağın konkordato kapsamında olduğunun tespiti ve tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında davalı borçlu şirket hakkında Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/980 Esas sayılı dosyasında konkordato yargılamasının gerçekleştirildiği, davacı alacaklı banka tarafından konkordato komiserliğine 489.515,45 TL genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağını bildirdiği, buna ilişkin 30.04.2019 tarihli alacak kaydı tutanağının düzenlendiği, davalı borçlu tarafından alacak talebinin 403.171,01 TL kısmının kabul edilerek nisaba dahil edildiği, bakiye kısmının ise kabul edilmediği, mahkemenin 2018/980 Esas 2020/245 Karar ve 12.03.2020 tarihli kararı ile borçlu şirket yönünden konkordato talebinin kabulü ile projenin tasdikine karar verildiği, tasdik kararının 23 Mart 2020 tarihli Türkiye Sicil Gazetesinde yayınlandığı, davacı tarafça İİK 308/b maddesi gereğince iş bu davanın açılmış olduğu konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, iş bu davada, davanın açılmasından önce TTK’nın 5/A maddesi gereğince dava şartı olarak arabulucuğa başvurunun dava şartı olup olmadığı ve mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. İİK’nın 308/b maddesinin üst başlığı “Çekişmeli alacaklar hakkında dava”dır. Maddede, alacakları itiraza uğramış olan alacaklıların tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilecekleri, tasdik kararı veren mahkemenin konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebileceği, süresi içinde dava açmamış olan alacaklıların bu paydan ödeme yapılmasının talep edemeyecekleri bu durumda yatırılan payın borçluya iade edileceği düzenlenmiştir. Eldeki uyuşmazlık, İİK’nın 308/b. maddesinde düzenlenen ve anılan maddede “alacakları itiraza uğramış”kavramı ile ifade edilen konkordato talep eden borçlunun alacağa itiraz etmesi sonucu “çekişmeli alacak” haline gelen alacaklarla ilgili alacaklının yasada belirtildiği üzere tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde açması gereken alacak davasının 6102 sayılı TTK’nın 5/A. maddesi kapsamında dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuğa tabi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Çekişmeli alacak hakkında hiç kaynak ayrılmamış veya konkordato mahkemesince yaklaşık ispat ölçüsünde yapılan incelemede daha az bir alacak belirlenerek kaynak ayrılmışsa çekişmeli alacaklıları ile borçlunun arabuluculuk sürecinde daha yüksek bir miktarda alacak belirlemeleri veya farklı koşullarda anlaşmaları konkordato hükümlerinin bütün alacaklılar için bağlayıcı ve zorunlu olması kuralını ihlal edeceğinden ve alacaklılar arasında eşitliği bozacağından kabul edilemez. Aksi takdirde, diğer alacaklılar bakımından İİK 308/f hükmü gereği konkordatonun feshi hakkı doğar. Dolayısıyla, böyle bir anlaşmanın sadece taraflarını bağlaması ve tarafları arasında sonuç doğurması gerekirken tüm alacaklıları etkileyecek sonuçlar doğurur. İİK’nın 308/b maddesinde düzenlenen çekişmeli alacaklarla ilgili davanın açılmasından önce arabuluculuğa başvurulması, konkordato hukukunun kamusal karakteri, tüm alacaklıları ilgilendirmesi, tarafların iradeleri ile kendi aralarında yapacakları anlaşmanın konkordato alacaklıları arasında eşitsizlik yaratacak ve konkordatoda ödemeler dengesini bozacak nitelikte olması nedeniyle zorunlu değildir ( Emsal Yargıtay 6. HD’nin 2022/1234 E- 2022/1358 K sayılı, 14.03.2022 tarihli kararı). Bu nedenle ilk derece mahkemesinin zorunlu arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığı gerekçesiyle davayı usulden reddetmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep halinde iadesine,4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.06.04.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.