Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1606 E. 2021/1264 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1606
KARAR NO : 2021/1264
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ:15.10.2021 tarihli ara karar.
NUMARASI :2019/882 E.
DAVANIN KONUSU:Anonim Şirketin Fesih ve Tasfiyesi- İhtiyati Tedbir
Taraflar arasındaki davalı şirketlerin haklı nedenle feshi istemli açılan dava içinde verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddine ilişkin ara karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ….’nin İstanbul ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı taşınmazı bulunduğunu, dava dilekçesi EK-9’da sunulan ilana göre de bu taşınmazın satışa çıkarıldığı ifade edilerek tedbir talep edildiğini, dosyaya 10.12.2019 tarihinde Pendik Tapu Müdürlüğünden gelen tapu kaydında taşınmazın davalı şirket adına kayıtlı olduğunun görüldüğünü, mahkemenin 14.09.2020 tarihinde, UYAP üzerinden davalı şirketlerin taşınmazlarını sorguladığını ve … A.Ş.’ye ait İstanbul ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı 1. Blok 4. Kat 23 numaralı mesken nitelikteki bağımsız bölümü tespit etmişse de 15.09.2020 tarihinde tedbir talebinin reddine karar verdiğini, mahkemenin 14.09.2020 tarihinde yaptığı taşınmaz sorgusunda İstanbul ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada .. parsel sayısında kayıtlı taşınmaz çıkmadığın, davalı şirketin yöneticileri, herhangi bir tedbir kararı olmamasını fırsat bilerek, 21.07.2020 tarihinde … A.Ş.’ye ait İstanbul ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun 11039 ada 13 parsel sayısında kayıtlı 5991m² büyüklüğündeki taşınmazı tapu kaydına göre 15.989.000,00 bedelle üçüncü kişilere devir ettiklerini, söz konusu taşınmazın davalı şirketin en önemli malvarlığı olduğunu, 22.10.2020 tarihli dilekçe ile davalıların bir kısım taşınmazlarını üçüncü şahıslara devretmesi, kalan taşınmazlarını da devretme hazırlığı içerisinde olması nedeniyle yeniden tedbir talep edildiğini ve mahkemece 30.10.2020 tarihinde … A.Ş.’ye ait İstanbul ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı 1. Blok 4. Kat 23 numaralı mesken nitelikteki bağımsız bölüme tedbir konulmasına karar verildiğini, yine, 19.11.2020 tarihli celsede davalı şirketin İstanbul ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı taşınmazı, yargılama sırasında devretmesi nedeniyle, satıştan elde edilen bedele tedbir konulması talep edilmişse de bu talebin reddedildiğini, gelinen aşamada, yapılan araştırmalarda, davalı şirketin Pendik’teki taşınmazın satışından elde ettiği bedelin bir kısmının akıbeti bilinmemekle birlikte, diğer bir kısmıyla İstanbul ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı taşınmazı edindiğinin tespit edildiğini, davalı şirketlerin diğer hissedarlarınca kendi lehlerine ve müvekkilin hakları hiçe sayılarak yönetildiğini, müvekkilinin payı ve sermayesinin anlamsızlaştırıldığını, müvekkilinin çağrılmadan genel kurul toplantılarının yapıldığını, şirketlerin zarara uğratacak şekilde yönetildiğini, mahkemenin tedbir kararı vermemesi halinde, yöneticilerin Pendik’teki taşınmazı devrettikleri gibi, diğer taşınmazları da devredeceklerini ve müvekkilinin hisselerinin değerlerinin ödenmesinin bir anlamının kalmayacağını ileri sürerek, davalı ….’nin İstanbul ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı taşınmazına üçüncü kişilere devir ve temliki ile her türlü ayni ve şahsi hak tesisinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 29.03.2021 tarihli ara kararında, “…Somut olayda davacı,davalı şirkete ait taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temliki ile her türlü ayni ve şahsi hak tesisinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş olup her ne kadar ihtiyati tedbir uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecek olup davalı şirkete ait taşınmaz davanın doğrudan konusunu oluşturmamakla birlikte haklı sebeple feshin varlığının ispatı hâlinde davacının, şirketten çıkartılmasına alternatif çözüm olarak Mahkemece karar verildiğinde söz konusu taşınmazın dolaylı da olsa uyuşmazlık konusu olabileceği, davacı tarafından açılan fesih davasının bir sonucu olarak ortaklıktan çıkma durumuda gözönüne alındığında davalı şirkete ait taşınmazların kontrolsüz bir şekilde elden çıkartılması durumunda bundan davacının en azından açacağı davaların süreci gözönüne alındığında zarara uğrama tehlikesinin bulunması ve tarafların menfaat dengesi gözönüne alındığında, davacının ,davalı şirkete ait taşınmaz üzerinde davalı şirkete ait hissenin üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak Davacının, davalı şirkete ait taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temliki ile her türlü ayni ve şahsi hak tesisinin önlenmesine ilişkin talebinin kabulü ile Davalı ….’ne ait; İstanbul ili … İlçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı taşınmazın davalı … Adına kayıtlı hissenin, üçüncü kişilere rızaen devir ve temliki ile her türlü ayni ve şahsi hak tesisinin tedbiren önlenmesine, davacının davalı şirkettteki hissesi gözönüne alınarak takdiren teminat alınmasına yer olmadığına… ” karar verilmiştir. Bu ihtiyati tedbir kararına karşı, davalı vekili tarafından verilen itiraz dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin 29.03.2021 tarihli ara kararıyla talep edilen tedbirin yerinde olmadığını, şirketin aktifini azaltmak gibi bir gayelerinin bulunmadığını, şirketin ticari faaliyetlerine devam etmesi için tedbir konulan taşınmazın satın alındığını, davacının tüm iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğu açıkken, yaklaşık ispat kuralı uyarınca davacı tarafça da dava dilekçesindeki iddialar ispat edilememişken müvekkili şirketlere ait taşınmazların tamamı üzerinde tesis edilen tedbir kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkemece daha önce 30.10.2020 tarihli ara kararla şirkete ait tüm taşınmazlara tedbir konulduğunu, ancak müvekkili şirketin içinin boşaltılmadığını, şirketin ticari faaliyetlerine uygun proje arayışında olduğunun tanıklarca da ifade edildiğini, bu amaçla tedbir konulan taşınmazın satın alındığını, şirketin varlığının artırılmasına rağmen bu taşınmaz üzerine tedbir konulmasının hukuka aykırı ve orantısız olduğunu, zira daha önceki tedbir kararıyla şirkete ait tüm taşınmazlara tedbir konulduğunu, bu karara gerekçe olarak Pendik’te satılan taşınmazın gösterildiğini, itiraz dilekçesinde belirtildiği üzere taşınmazın beklenen nitelikte olmaması ve imar sıkıntısı bulunması nedeniyle satıldığını, buna rağmen itirazlarının dikkate alınmadığını, önceki taşınmazlara tedbir konulması üzerine şirket amaçlarının gerçekleştirilmesi için tedbire konu taşınmazın satın alınarak şirket aktiflerinin artırıldığını, şirket amaçları için alınan taşınmaza dahi tedbir konulmasının hukuka aykırı olduğunu, daha önce satılan taşınmazın hangi gerekçelerle satıldığının belirtildiğini, müvekkilinin ana sözleşme ve genel kurul kararları çerçevesinde taşınmaz alım satımıyla uğraştığını, bu taşınmazın da iştigal konusuna uygun bir proje için satın alınmasına rağmen tedbir kararı verilerek şirketin ticari faaliyetlerinin önlendiğini, ticari faaliyetlerine devam ettiğini, şirket aktiflerinin azaltılmasının söz konusu olmadığını, şirket ortakları arasında her hangi bir husumet bulunmadığını, şirket genel kurulunca yatırım faaliyetleri kapsamında alınan taşınmaz kaydına tedbir konulmasıyla şirketin yatırım ve faaliyetlerini tehlikeye atıldığını, alınan kararla şirketin kredibilitesinin azaltılarak şirketin iflasa sürüklendiğini belirterek, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına veya davacının hissesi oranında teminatla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği istinafa konu 10.06.2021 tarihli ara kararıyla; “…TTK’nın 531. maddesinde dayanan fesih davası açısından verilebilecek önlemler konusunda bir düzenleme yapılmamıştır. Somut olayda davacı vekili, davalı … şirketine ait taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temliki ile her türlü ayni ve şahsi hak tesisinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş ve mahkememizce de davalı şirkete ait İstanbul ili Üsküdar İlçesi Kandilli Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmiş,bu karara davalı vekili itiraz etmiştir. Her ne kadar ihtiyati tedbir uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecek olup davalı şirkete ait taşınmazın davanın doğrudan konusunu oluşturmamakla birlikte haklı sebeple feshin varlığının ispatı hâlinde davacının şirketten çıkartılmasına alternatif çözüm olarak Mahkemece karar verildiğinde söz konusu taşınmazın dolaylı da olsa uyuşmazlık konusu olabileceği,davacı tarafından açılan fesih davasının bir sonucu olarak ortaklıktan çıkma durumuda gözönüne alındığında davalı şirkete ait taşınmazın kontrolsüz bir şekilde elden çıkartılması durumunda bundan davacının en azından açacağı davaların süreci gözönüne alındığında zarara uğrama tehlikesinin bulunması ve tarafların menfaat dengesi gözönüne alındığında, davacının ,davalı şirkete ait taşınmazın üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin Mahkememizce verilen tedbir kararının yerinde olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin itirazının reddine …” gerekçesiyle, davalının ihtiyati tedbire itirazlarının reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde dilekçesinde özetle;Dosyada mevcut tüm deliller değerlendirildiğinde, müvekkillerin şirket aktifini azaltmak gibi bir gayeleri olmadığını, aksine şirketin ticari faaliyetlerine devam ettiklerini, bunun da en açık göstergesi ticari faaliyetlerin devam etmesi amacıyla Üsküdar’da alınan taşınmaz olduğunu, bu hususun defalarca taraflarınca belirtildiğini, ilk derece mahkemesi tarafından ilgili taşınmaz üzerinde de tedbir tesis edilmesinin hatalı ve orantısız olduğunu, mahkemece daha önce Pendik’te bulunan taşınmazın satılması nedeniyle 30.10.2020 tarihinde müvekkillerine ait tüm taşınmazlar üzerinde tedbir tesis edildiğini, ancak bu satışın şirketin içinin boşaltılması amacına ilişkin olmadığını, şirketin ticari faaliyetlerine devam etme amacına yönelik olduğunu, şirketin amacını gerçekleştirmek için tedbire konu taşınmazı satın aldığını, tanıklarca da bu hususun beyan edildiğini, alınan taşınmazla şirket aktifinin artırıldığını, daha önce satılan taşınmazın imar sorunları bulunması ve şirket projesine uygun olmaması nedeniyle şirket amaçlarının gerçekleştirilmesi için satıldığını ve bedeliyle şirket amaçlarına uygun taşınmaz alınmasına rağmen alınan taşınmaza tedbir konulmasının hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin itirazı değerlendirdiği ara kararında taşınmazın şirketin amaçları ve projeleri doğrultusunda satın alındığı itirazına karşı hiç bir somut gerekçe yazılmadığını, gerekçenin önceki ret gerekçesine benzer olduğunu, şirket aktifinde artma olmasına rağmen tedbir kararı verildiğini, dosyada henüz bilirkişi incelemesi yapılmadan şirkete ait tüm varlıklara tedbir konulabileceği endişesi oluştuğunu, tek amacı ticari hayatını devam ettirmek olan şirkete ait taşınmaza tedbir konulmasının orantısız ve kabul edilemez olduğunu, tedbire konu taşınmazın önceki taşınmazlarda tedbir bulunması nedeniyle şirket amaçlarının gerçekleştirilmesi için alınarak şirket aktifinin azaltıldığını, şirketin tedbir nedeniyle genel kurul kararı alarak ar-ge çalışması yaptığını ve taşınmazın bu karar doğrultusunda yeni yatırım alanları için kaynak yaratmak amacıyla yeni projelerde kullanılmak üzere alındığını, verilen kararla şirketin ticari faaliyetlerinin durma noktasına geldiğini, mal kaçırıldığı ve malların değerinden düşük bedelle satıldığı iddiasının yersiz olduğunu, mahkemece bu hususların dikkate alınmadan teminatsız şekilde tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, şirketin iştigal konusunun taşınmaz alım satımı olduğunu, davacının yönetimde olduğu dönemlerde de şirketin bir çok taşınmaz alıp sattığını ve bu amaçla ilanlar verdiğini, bu şekilde yeni projelere kaynak oluşturulduğu açıkken, bu hususlar ile davacının açıkça kötüniyetli olduğu hiçbir şekilde gözetilmeksizin davacının kötüniyetli talep ve beyanlarının kabul edilerek tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, şirketin ticari faaliyetlerinin ve tüzel kişiliğinin devamının esas alınması gerektiğini, şirkete ait tüm mal varlığının hali hazırda tedbirli olduğunu, bu hususun şirket ve diğer ortakların hukukuna zarar verdiğini, taşınmaz satın alımına ilişkin genel kurul gündeminin usulüne uygun olduğunu, bu gündemin davacının yönetimde bulunduğu dönemde oluşturulduğunu, o dönemde de taşınmaz alım satımına ilişkin bir çok ilanlar verildiğini, davacının iddialarının yaklaşık olarak ispat edilmemesi nedeniyle de tedbir kararı verilemeyeceğini, şirketin esas sözleşmesi çerçevesinde her türlü menkul ve gayri menkulleri alıp satabileceği, kiraya verebileceği, üzerinde irtifa hakkı ve ayni hak tesis edebileceği, her türlü sanayi ve turistik arsaların alımı ve satımı, pazarlanmasının yapılabileceğini, şirketin taşınmaz alım satımını engelleyecek şekilde tedbir kararı verilmesinin şirket açısından telafisi imkansız zararlar doğuracağını, bir çok emsal kararda da bu gibi durumlarda verilen tedbir kararlarının kaldırıldığını, tedbir kararı nedeniyle müvekkili şirketin büyük miktarda zarara uğrayacağını, önceki tedbire ek olarak verilen kararla şirketin ticari faaliyetlerinin devamının imkansız hale geldiğini, şirketin mal varlığının azaltılmadığını, tanık beyanlarına göre şirket ortakları arasında husumet bulunmadığını belirterek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına veya uygun bir teminat karşılığı ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı pay sahibi tarafından, davalı şirketlerin TTK’nın 531. maddesi uyarınca haklı nedenle feshi istemli açılan dava içinde verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddine karar verildiği; bu karara karşı, davalılar vekilince, yasal süresi icinde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesinin 19.10.2020 tarihli ara kararıyla şirkete ait diğer taşınmazlara ihtiyati tedbir uygulanmış, davalı vekilinin anılan karar yönelik istinaf başvurusu dairemizin 2021/104-158 E.K sayılı ilamıyla reddedilmiştir. Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, geçici hukuki koruma talepleri hakkında genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir.HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “.Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Davadaki uyuşmazlığın konusu, davalı şirketlerin kötü yönetilmesi sebebiyle şirketin içinin boşaltılıp boşaltılmadığı, temsil ve ilzam yetkisinin kötüye kullanıp kullanılmadığı, fesih ve tasfiye için haklı sebeplerin oluşup oluşmadığı noktalarındadır. HMK’nın 390/3. maddesinde yaklaşık ispat koşulu aramıştır. Ancak bu ispat koşulunun mutlak bir ispat olarak anlaşılmaması gerekir. İddia, savunma ve dosyaya sunulan belgelere göre, davacı, davalı şirketlerde hisseye sahiptir. Davacı ile diğer yönetici hissedarlar arasında ciddi anlamda uyuşmazlık çıktığı, şirketlerin faaliyetlerine devam etmediklerine dair delil ve beyanlar bulunduğu anlaşılmaktadır. Tedbir konulan taşınmaz davalı şirketler adına kayıtlı olup doğrudan dava konusu değildir. Ancak, şirketlerin fesih ve tasfiyesi talep edilmekle, şirketlerin tüm mal varlığı dolaylı olarak davanın konusu kapsamındadır. Mahkemece daha önce bir kısım taşınmazların satıldığı, diğer taşınmazları için de satış ilanı verildiğine dair belgeler sunulduğu dikkate alınarak ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Talebe konu taşınmaz da davalı Davalı ….’ye ait olup, ilk tedbir tedbir kararından sonra 25.12.2020 tarihinde satın alınmıştır. Davalı şirketlerin sicil kaydının incelenmesinde, ana sözleşmelerine göre taşınmaz alım satımı ve inşaat işleriyle iştigal etmek üzere kurulduğu, davalı şirketin 11.11.2010 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlanan ana sözleşmesinde bu hususların bulunduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince daha önce verilen ara kararla şirkete ait taşınmazların tamamı üzerine tedbir konulmuştur. Tedbir konulmasındaki amaç fesih davasıyla bağlantısı bulunan şirkete ait mal varlığının korunması ve verilecek muhtemel hükme göre davacının alacağına kavuşmasının sağlanmasıdır. Daha önce verilen tedbir kararı ile davacı açısından yeterli teminat oluşturulmuş olup, esas faaliyet alanı taşınmaz alım satımı ve inşaat olan şirketin tüm taşınmazlarının ve bu aşamadan sonra satın alacağı taşınmazlarının tedbire konu edilmesini şirketin mal varlığının korunması amacına hizmet etmeyeceği anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi, dosya kapsamı, davanın niteliği, davacının pay oranı dikkate alındığında, daha önce verilen ihtiyati tedbir kararıyla davacı açısından yeterli geçici hukuki koruma sağlanmış olup, iş bu istinaf incelemesine dair tedbire konu taşınmazın satış ve devrinin önlenmesinin şirketle ortakların ve ortakların kendi aralarındaki menfaatler dengesi açısından ölçülü ve orantılı olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin ihtiyati tedbire itirazının kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuş, istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 ve 394/son maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin itirazın reddine ilişkin 10.06.2021 tarihli ara kararın kaldırılarak, ihtiyati tedbire itiraz hakkında dairemizce yeniden karar verilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 ve 394/son maddeleri uyarınca davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne; İlk Derece Mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verdiği 10.06.2021 tarihli ara kararın KALDIRILMASINA, ihtiyati tedbire itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda;1-HMK’nın 394/4. maddesi uyarınca, davalılar vekilinin ihtiyati tedbire vaki itirazları haklı görüldüğünden, ihtiyati tedbire itirazın kabulüne, ilk derece mahkemesinin 29.03.2021 tarihli ara kararıyla İstanbul ili … İlçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı taşınmazdaki davalı …’ne ait hisse üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, 2-Davalılar tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 59,30 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde davalı tarafa iadesine, 3-Davalılar tarafından yatırılan istinaf harç gideri ile posta giderinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2.ve 394/son maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 21.10.2021 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.