Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1593
KARAR NO: 2021/1473
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ:09/07/2021
NUMARASI:2021/426 E. – 2021/657 K.
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali
Taraflar arasında görülen sözleşmenin iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi …’ın … A.Ş.’deki hisselerini diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla davalıya devir ettiğini, murisin şirketin hakim ortağıyken şirket sermayesinin artırılmasından sonra 2012 ila 2014 yılları arasında 1.395.000 adet payı davalıya devir ettiğini, yapılan işlemin muvazaalı olması nedeniyle davalı adına olan kaydının iptali ile payların terekeye iadesi gerektiğini, murisin devir etiği payların senede bağlanmaması nedeniyle hisse devrinin yazılı şekil şartının yerine getirilmesiyle gerçekleştirilebileceğini, ortada bedeli ödenmiş gerçek bir pay devrinin bulunmadığını, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapılmış bağış işlemi bulunduğunu ileri sürerek, muris muvazaası nedeniyle davalıya yapılan pay devri işleminin iptali ile terekeye iadesine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde saklı payı aşan kısmın tenkisine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı, şirket hisse devirlerinin iptali ile terekeye iadesi, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir. Türk Ticaret Kanunun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı; 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, ‘Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.’ düzenlemesi getirilmiştir. Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerekir. Somut olayda, davacılar, murisleri …’ın davacılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak adına kayıtlı şirket hisselerini davalı …’a devrettiğini, muvazaalı olarak devredilen şirket hisselerinin terekeye iadesini, mümkün olmaması halinde tenkisine karar verilmesini talep etmiş olup, miras payına dahil olduğu ve muvazaalı olarak devredildiği öne sürülen malvarlığı haklarının (ticari şirket hisseleri) 6102 sayılı TTK’da tanımlanmış olması, davayı ticari dava kılmayacağı, davanın (iddianın) temelinin muris muvazaası olduğu, genel bir ilke olarak görevli mahkemenin belirlenmesinde temel ölçüt, muris muvazaasına konu malvarlığı haklarını oluşturan unsurların niteliği olmayıp, murisin mirasçılarının hukukunu zedeleyen malvarlığı haklarına yönelik muvazaalı bir işlemi olup olmadığı, bunu değerlendirme görevinin de 6100 sayılı HMK’nın 2. Maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (Yargıtay 1. H.D. 2014/11204 E., 2015/14214 K. – İBAM 12. H.D. 2020/230 E., 2020/835 K., İBAM 37. H.D. 2020/1825 E., 2021/345 K. ) Tüm bu yapılan açıklamalar neticesinde, görev hususu dava şartı olduğundan…” gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğuna ve HMK’nın 20. maddesindeki prosedür çerçevesinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıların, muris muvazaası nedeniyle … A.Ş. hisselerinin tarafların murisi … tarafından davalıya devri işleminin iptaline, devre konu 1.395.000 adet payın davalı adına olan kaydının iptali ile terekeye iadesine, şirket pay defterine ve ticaret sicilinde kayıt ve tesciline, mahkeme aksi kanaatte ise saklı payı aşan kısmın tenkisine, dava aşamasında mal kaçırmak amacıyla davaya konu payların üçüncü kişilere devrini önlemek için, iptalini talep ettikleri 1.395.000 adet payın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünden tedbir konulması talebiyle dava açtıklarını, mahkemece verilen görevsizlik kararının hatalı olduğunu; ilk derece mahkemesinin davanın esasına bakma konusunda yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, bu yetkinin HMK’nın 14. maddesinden kaynaklanması nedeniyle kesin nitelikte olduğunu, davanın aynı zamanda ticari dava olduğunu ve şirket ortakları arasındaki bir ihtilafın söz konusu olması nedeniyle ticaret mahkemesince davaya bakılması gerektiğini, müvekkilinni şirket paylarını bedeli karşılığında satın aldığını, iptal veya tenkisi gerektirir bir neden bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirkete ait hisselerin muris tarafından diğer davalılılara muvazaalı olarak devredildiği iddiasına dayalı kaydın iptali ile hissesi oranında davacı adına tesciline, olmadığı takdirde tenkis talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacılar müteveffanın devrettiği payları üzerinde miras hakkına dayalı terekeyi ilgilendiren bir istekte bulunmaktadır. (Müteveffanın paylarının ve paylardan elde edilebilecek hakların aslında terekede kalması gerektiğini öne sürmektedir). Davacılar, müteveffanın ölümünden evvel yaptığı hisse devirlerinin muvazaalı olduğunu, bu bağlamda tereke üzerinden miras payının zedelendiğini ileri sürerek hak iddia etmektedir. Miras payına dahil olduğu ve muvazaalı olarak devredildiği öne sürülen malvarlığı haklarına ilişkin talepte ayrıca miras hukukunu ilgilendiren tenkis isteminin de bulunduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın bütünüyle TTK kapsamında kaldı söylenemez. Muris muvazaasının var olup olmadığı ile özellikle tenkis koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin incelemeler sırasında hisse senetlerinin reel değerlerinin belirlenmesi sürecinde ticari defterlerin ve kayıtların incelenmesi de davayı ticari dava kılmaz. Genel bir ilke olarak görevli mahkemenin belirlenmesinde temel ölçüt, muris muvazaasına ve tenkise konu malvarlığı haklarını oluşturan unsurların niteliği olmayıp, murisin mirasçılarının hukukunu zedeleyen malvarlığı haklarına yönelik muvazaalı bir işlemi olup olmadığı, terditli talep yönünden ise tenkis koşullarının bulunup bulunmadığıdır. Bu durumda davanın konusu sadece şirket hisseleri olmayıp murisin tüm terekesidir. Bu iddiaları değerlendirme görevi de HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.02.12.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.c maddesi uyarınca, karar kesindir.