Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1569 E. 2021/1545 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1569
KARAR NO: 2021/1545
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/06/2021
NUMARASI: 2019/297 2021/411
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari İşletmenin Devri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine daair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tekstil işiyle iştigal ettiğini ve okullarla sözleşmeler yaparak, okul kıyafeti, spor kıyafeti ve kırtasiye ihtiyaçlarını temin ettiğini, müvekkili şirket ile … Anonim Şirketi arasında düzenlenen Okul Kıyafetleri Tedarik ve Satış Sözleşmesi ile … Anadolu Lisesi, … Ortaokulu ve … İlkokulu’na öğrenci kıyafeti satarak 19.01.2018 tarihli faturanın düzenlenmesine rağmen fatura borcunun ödenmediğini, anılan şirketin daha sonra kendisine bağlı … İlkokulu, Ortaokulu ve Anadolu Lisesi’nin tamamını Beyoğlu … Noterliğinin 17.10.2018 tarihli ve sırasıyla …, … ve … yevmiye nolu devir sözleşmeleri ile tüm alacak ve borçları ile birlikte davalı … Anonim Şirketi’ne devrettiğini ve davalı şirketin de bugüne kadar müvekkilin alacağını ödemediğini, davalı şirketin okul devir sözleşmeleri gereği borçtan sorumlu olduğunun Yargıtay 4. HD’nin 03.04.1961 tarihli ve 1960/3748 E- 1961/2899 K sayılı ve Yargıtay 9. HD’nin 30.09.2004 tarihli ve 2004/5530 E- 2004/21060 K sayılı ilamlarıyla belirlendiğini ileri sürerek, 472.897,76 TL alacağın, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte, davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Beyoğlu … Noterliğinin 17.10.2018 tarihlili ve …, … ile … yevmiye nolu devir sözleşmeleri ile … İlkokulu, Ortaokulu ve Anadolu Lisesi’ni devraldığını, sözleşmelerin sadece belirtilen üç okulu ilgilendirdiğini, … şirketine ait diğer okullar için bir anlaşma bulunmadığını ve anılan kişinin devir edilen okullar dışında da kampüs ve okulları olduğunu, sözleşmenin …’e ait devir edilen okullara ilişkin olmayıp tüm okullara ilişkin olması nedeniyle müvekkilinin tarafı olmadığı sözleşmeden sorumlu olmadığını, sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşmenin kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağladığını, sözleşmeyi imzalayanların davanın tarafları olması gerektiğinin Yargıtay kararlarında ifade edildiğini, müvekkili şirketin sözleşmenin tarafı olmaması nedeniyle davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının iddialarının aksine somut olayda şirket devrinin bulunmadığını, sadece iş yerinin devir edildiğini, dava konusu tedarik sözleşmesinde müvekkilince devir alınan okullara ilişkin bir hüküm bulunmadığını, kaldı ki devir edenin tüm okulları için yapılan sözleşmenin tamamından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı tarafından sözleşme kapsamında sunulan tek fatura bulunduğunu ve bu faturanın devir sözleşmesinden önce 19.10.2018 tarihinde düzenlendiğini, faturada gelen olarak okul kıyafeti ve kırtasiye ibarelerinin kullanıldığını ve hangi okula ne miktarda emtia teslim edildiğinin belirlenemediğini, teslim tesellüm belgesi de bulunmadığını, faturanın düzenlenmiş olmasının müvekkilinin borçlu olduğu anlamına gelmediğini savunarak, husumet yokluğundan veya esastan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı … ile ihbar olunan … Anonim Şirketi arasında … İlkokulu, Ortaokulu, Anadolu Lisesi nin 2018-2019 eğitim öğretim yılından başlayarak 5 yıl için ‘Okul Kıyafetleri Tedarik Ve Satış Sözleşmesi’ ile ‘Kitap-Kırtasiye Ürünleri Satış Sözleşmesi’ nin bağıtlandığı, İhbar olunan … Anonim Şirketi nin … İlkokulu, Ortaokulu, Anadolu Lisesi ni Beyoğlu …Noterliğinin 17/10/2018 tarih ve …-…-… yevmiye numuralı sözleşmeler ile davalı … Anonim Şirketi ne devir ettiği Davacı … Şirketinin 19/10/2018 tarih ve … numaralı,toplam 472.897,76 TL bedelli faturayı önce İhbar olunan … Anonim Şirketi adına düzenlediği, daha sonra faturadaki ismin üzerine çizerek … Hizmetleri Anonim Şirketi yaptığı ve davalıya tebliğ etmediği, faturanın davalı tarafa tebliğe gönderilmemesi sonucu kabulü yada iadesi işlemlerinin gerçekleşmediği sabittir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda; Borcun üstlenilmesi-Dış üstlenme-Öneri ve kabul MADDE 196- Borçlunun yerine yenisinin geçmesi ve borcundan kurtarılması, borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılacak sözleşmeyle olur. İç üstlenme sözleşmesinin, üstlenen veya onun izni ile borçlu tarafından alacaklıya bildirilmesi, dış üstlenme sözleşmesinin yapılmasına ilişkin öneri anlamına gelir.Alacaklının kabulü açık veya örtülü olabilir. Alacaklı, çekince ileri sürmeksizin üstlenenin ifasını kabul eder veya onun borçlu sıfatı ile yaptığı diğer herhangi bir işleme rıza gösterirse,borcun üstlenilmesini kabul etmiş sayılır. Malvarlığının veya işletmenin devralınması MADDE 202- Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan,bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için, Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur. Bununla birlikte, iki yıl süreyle önceki borçlu da devralanla birlikte müteselsil borçlu olarak sorumlu kalır. Bu süre, muaccel borçlar için, bildirme veya duyuru tarihinden; daha sonra muaccel olacak borçlar için ise, muacceliyet tarihinden işlemeye başlar. Borçların bu yoldan üstlenilmesinin sonuçları, dış üstlenme sözleşmesinden doğan sonuçlarla özdeştir.Bildirme veya ilanla duyurma yükümlülüğü devralan tarafından yerine getirilmedikçe,ikinci fıkrada öngörülen iki yıllık süre işlemeye başlamaz. Hükmü mevcuttur. TBK madde 196 /1 uyarınca sözleşme borçlusu İhbar olunan … Anonim Şirketi nin yerine yenisi – … Anonim Şirketinin geçmesi için alacaklı ve borcu üstlenenin irade beyanlarının bulunması gerektiği, ancak davacı … ile davalı devir alan … A.Ş. arasında borcun üstlenilmesi konusunda yapılmış ve davacı tarafça dosyaya ibraz edilmiş bir sözleşme bulunmadığı, Türk Borçlar Kanunu nun 202/1 uyarınca işletmenin devri yoluyla borçların devralana geçmesi için yapılan işletme devrinin, deviralan … A.Ş tarafından davacı …’ne bildirildiğine dair ihtar belgesi yada ihtar bilgisi nin davacı tarafça ibraz edilemediği, Veya yapılan işletme devrinin Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde,İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü gazetesinde, Türkiye Ticaret Sicil gazetesinde ilanla duyurulmadığı ( 02/04/2021 tarihli İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sayılı yazısı ile taraf şirketlerin ticaret sicil dosya kayıtlarından tespit edildiği üzere) anlaşılmıştır. Bu nedenle davacı tarafın 19/10/2018 tarih ve … numaralı,toplam 472.897,76 TL bedelli fatura alacağını davalı … Hizmetleri A.Ş den isteyebilmesi için borcun üstlenilmesi, işletmenin devir alınması nın yasal koşullarının gerçekleşmediği tespit edilmiştir. Davacı alacağının muhatabı sözleşme borçlusu olan ihbar olunan … Anonim Şirketi olup, davalı … Hizmetleri A.Ş değildir. Davalı tarafın pasif husumet itirazı bu nedenle yerinde bulunmuş, davanın dava şartı yokluğundan…” gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulen reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili trafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, rapora yönelik itirazlarının değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda taraflar arasındaki ilişkinin mahiyeti yönünden maksadını aşan yorumlar yapıldığını ve raporun HMK’nın 266. maddesine açıkça aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda hukuki bilginin açıklanmasının yerinde olmadığını, mahkemece hukuki nitelendirmenin hatalı yapılarak karar verildiğini; mahkeme gerekçesinin TBK’nın hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili ile … Anonim Şirketi ile imzalanan sözleşmeler gereğince … Anonim Şirketi’ne bağlı … Ortaokulu, … Anadolu Lisesi ve … İlkokulu’na kitap, kırtasiye malzemesi ve öğrenci kıyafeti satılarak 19.10.2018 tarihinde fatura düzenlendiğini, ancak fatura borcunun ödenmediğini, sonrasında okulların 17.10.2018 tarihli sözleşme ile davalı şirkete devredildiğini, devir hususu bilinmediği için faturanın … şirketine düzenlendiğini, ancak faturanın üstü çizilerek davalı adına düzenlendiğini, 17.10.2018 tarih ve …, …, … yevmiye numaralı devir sözleşmeleri ile okulların aktif ve pasifleriyle birlikte davalıya devredildiğini, sözleşmenin işletmenin devri sözleşmesi olması nedeniyle TBK’nın 196. maddesi gereğince borcun üstlenilmesi sözleşmesinin yapılmasının gerekmediğini, TBK’nın 202. maddesi gereğince devir alanın borcu da üstlendiğini, devir hususunun bildirim ve ilan yükümlülüğünün, devralanın kanuni borçlarından olduğunu ve devralanın bildirim ve ilan borcunu yerine getirmemesinin borca aykırılık oluşturduğunu, davalının ihmal ettiği bir edimi nedeniyle müvekkilinin hakkının zayi edilemeyeceğini, diğer yandan ilan ve bildirimin esasa yönelik olmayıp şekle yönelik olduğundan, şekli kanuni borcu olmasına rağmen bildirim borcunu yerine getirmeyen davalının sonradan da bildirim yapılmadığı gerekçesiyle borçtan kaçınmaya çalışmasının açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğun, devir sözleşmesindeki koşullar gereğince davalının devir aldığı işletmelere ilişkin borçtan sorumlu olduğunu, ilk derece mahkemesince delillerin değerlendirilmemesi nedeniyle kararın HMK’nın 297. maddesinde düzenlenen şekilde gerekçeli olarak düzenlenmediğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı ile dava dışı borçlu … A.Ş. arasında düzenlenen satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın, işletmenin satımdan sonra davalıya devredilmiş olması nedeniyle TBK’nın 202. maddesi uyarınca, işletmeyi devralana karşı açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince, davalı ile devir eden arasında borcun üstlenilmesi sözleşmesi bulunmadığı, devir sözleşmesinde TBK’nın 202. maddesinde belirtilen şekilde ilan yapılmaması nedeniyle davalının borçtan sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı ile ihbar olunan … A.Ş. arasında düzenlenen sözleşme ile 2018-2019 döneminden itibaren başlayıp beş eğitim öğretim yılı süresince logolu, lisanslı veya markalı her türlü tekstil ürünleri ve aksesuarlarının üretiminde kullanım ve oluşan ürünlerin satışını davacı tarafından belirlenen şartlarda, …’e satışına ilişkin hükümlerin düzenlendiği; yapılacak ödeme ve iskonto oranlarının sözleşmenin 9 ila 11. maddelerinde belirlendiği anlaşılmıştır. Aynı taraflar arasında devir edene ait okullara satılacak kırtasiye malzemelerine ilişkin sözleşme de taraflarca imzalanmıştır. Davacı tarafından … okulları adına 19.10.2018 tarihinde 472.897,76 TL öğrenci kıyafeti, kitap ve kırtasiye açıklamalı fatura düzenlenmiş, daha sonra devir edenin unvanı çizilerek davacı şirketin unvanı yazılmıştır. Davalı ile … A.Ş. arasında düzenlenen Beyoğlu … Noterliğinin 14.11.2018 tarih ve … yevmiye numaralı özel öğretim kurumu işletmesinin devri sözleşmesiyle … Ortaokulunun işletme hakları, demirbaşları, borç ve alacaklarının tamamının davalı tarafından üstlenilerek işletme devri söleşmesinin düzenlendiği, taraflar arasından aynı tarihte … Lisesi ve … İlkokulu işletmelerini aktif ve pasifleri ile birlikte devir alındığı anlaşılmaktadır. İş bu davanın tarafları arasında TBK’nın borcun dış üstlenilmesine ilişkin 196. maddesine göre bir üstlenme sözleşmesi bulunmadığı açıktır. Ancak, davalı ile devir eden arasındaki sözleşme, TBK’nın 202. maddesinde düzenlenen işletmenin devri sözleşmesi niteliğindedir. Devir edene ait devir dışı bırakılan başka okulların bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı, devir edene ait birçok ticari işletmeden üç tanesini devir sözleşmesi kapsamında aktif ve pasifleri ile birlikte devir aldığı anlaşılmıştır. TBK’nın 202. maddesinde, “Bir malvarlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan, bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için Ticaret Sicili Gazetesinde, diğerleri için, Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayımlanacak ilanla duyurduğu tarihten başlayarak, onlara karşı malvarlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur. Bununla birlikte, iki yıl süreyle önceki borçlu da devralanla birlikte müteselsil borçlu olarak sorumlu kalır. Bu süre, muaccel borçlar için, bildirme veya duyuru tarihinden; daha sonra muaccel olacak borçlar için ise, muacceliyet tarihinden işlemeye başlar. Borçların bu yoldan üstlenilmesinin sonuçları, dış üstlenme sözleşmesinden doğan sonuçlarla özdeştir.Bildirme veya ilanla duyurma yükümlülüğü devralan tarafından yerine getirilmedikçe,ikinci fıkrada öngörülen iki yıllık süre işlemeye başlamaz.” düzenlemesi bulunmaktadır. Devir alan davalı, anılan madde kapsamında devir edenden üç adet işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devir almıştır. TBK’nın 202/1. maddesinde devir alan, bunu alacaklara bildirdiği veya ilan ettiği tarihten başlayarak, onlara karşı mal varlığındaki veya işletmedeki borçlarından sorumlu olur hükmün, son fıkra ile birlikte değerlendirildiğinde, anılan hükümdeki ilanın kurucu nitelikte olmadığı, bildirici nitelikte olduğu ve duyuru ile ilan yükümlülüğünün devir alan tarafından yerine getirilmemesinin işletme devri ile birlikte üstlenilen borçlar nedeniyle alacaklı üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu ortadan kaldırıcı nitelikte olmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki TBK’nın 202/1. maddesinde sorumluluğun başlaması için tek koşul olarak ilan aranmamış, devrin alacaklılara bildirilmesi de yeterli görülmüştür. Davalı devralanın, devraldığı işletmenin borçlarından sorumluluğunun başlamısiçin ilan zorunlu olmayıp, alacaklılara bildirim ya da alacaklının bu devri öğrenmesiyle başlar. Bu durumda devir alan, devir aldığı işletmelerin borçlarında da sorumlu olup, açılacak davalarda taraf sıfatı ve pasif husumet ehliyeti bulunmaktadır. Mahkemece, davalı ile devir eden arasındaki sözleşme kapsamında devir edilen okullara ilişkin olarak mal veya hizmet alımı yapılıp yapılmadığı, davacı tarafından teslim edilen mal veya hizmetin ne kadarının davalıya devir edilen işletmelere (okullara) teslim edildiğinin belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının husumet ehliyeti bulunmaması nedeniyle davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.09.12.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.