Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1548 E. 2021/1466 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1548
KARAR NO: 2021/1466
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2021
NUMARASI: 2020/376 E. – 2021/526 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen hükme karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki satım sözlemesinden doğan 105.000,00 TL alacağın tahsili amacıyla Bursa … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasıyla ilamsız takip başlatıldığını, davalı tarafça bu borca ve yetkiye itiraz edilmesi üzerine yetki itirazının kabul edilerek dosyanın Bakırköy … İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, anılan müdürlükçe … E sayılı dosyada ödeme emrinin tebliği üzerine davalının yeniden icra dairesinin yetkisine, borç ve ferilerine itiraz etmesi sonucu takibin durduğunu, müvekkilince satılarak teslim edilen emtia bedelinin ödenmemesi nedeniyle takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davacıya bir borcunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, iddia konusu borcun aranacak borç olması nedeniyle borçlunun yerleşim yerinde ifasının istenilmesi gerektiğini, icra inkar tazminatı koşullarının oluşmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşıldı.Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine cari hesap ekstresine dayalı olarak toplamda 105.000,00 TL üzerinden takibe geçildiği, davalı takip borçlusunun ödeme emrine karşı süresinde itiraz etmiş olduğu anlaşıldı. Davacı alacaklı tarafından icra takibinin önce Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden başlatıldığı, davalı borçlunun ödeme emrine karşı borca itirazı ile birlikte takibin yetkisiz olan Bursa İcra Müdürlüğünde başlatıldığından ve müvekkilinin adresinin Ankara olduğundan bahisle yetki itirazında bulunduğu, bunun üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği, davacı alacaklı vekili sunmuş olduğu 16/01/2020 tarihli dilekçesinde borçlu tarafından yapılan borca yönelik itirazların kabul edilmediğini, yetki itirazının ise kabul edilerek dosyanın yetkisizlik ile kapatılarak müvekkilinin adresinin bulunduğu yetkili Bakırköy İcra Müdürlüğüne gönderilmesini talep ettiği, talep üzerine dosyanın Bursa … İcra Müdürlüğü tarafından gönderilmesi neticesinde Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sırasına kaydedildiği, davalı borçlu tarafından ödeme emrine karşı borca itirazı ile birlikte takibin yetkisiz olan Bakırköy İcra Müdürlüğünde başlatıldığından ve müvekkilinin adresinin Ankara olduğundan bahisle yetki itirazında bulunduğu anlaşılmakla Bursa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalı borçlunun ödeme emrine karşı borca itirazı ile birlikte yetki itirazında da bulunduğu, davacı alacaklı vekilinin 16/01/2020 tarihli dilekçesi ile borçlu tarafından yapılan borca yönelik itirazların kabul edilmediği, yetki itirazının ise kabul edilerek dosyanın yetkisizlik ile kapatılarak müvekkilinin adresinin bulunduğu yetkili Bakırköy İcra Müdürlüğüne gönderilmesini talep ettiği nazara alındığında esasında davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazının davacı tarafından kabul edilmesi sebebiyle icra dosyasının davalının adresine göre Ankara İcra Müdürlüğüne gönderilmesinin gerektiği, henüz icra takibine başlanmadan önce icra takibinin başlatılacağı yer konusunda seçimlik hakkı bulunan davacı tarafın bu kabul beyanından sonra artık bir seçimlik hakkının bulunmadığı, dosyanın davalının adresine göre Ankara İcra Müdürlüğüne gönderilmesi gerekirken davacının adresinin bulunduğu Bakırköy İcra Müdürlüğüne gönderilmesi sebebiyle usulüne uygun bir icra takibi bulunduğundan söz edilemeyeceği…” gerekçesiyle, usulüne uygun bir icra takibi bulunmadığından davanın reddine, davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 13.925,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi gerekçesinin yerinde olmadığını, alacak davasına ilişkin genel hükümlerin itirazın iptali davasında da uygulanacağını, itirazın iptali davasında mahkemenin takibin usulüne uygun olup olmadığını denetlenemeyeceğini, yargılama yetkisinin alacağının varlığının belirlenmesiyle sınırlı olduğunu, buna rağmen usulüne uygun takip bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, takibe konu alacağın para alacağı olması nedeniyle TBK’nın 89. maddesi uyarınca müvekkilinin yerleşim yeri olan Bakırköy icra dairesinin yetkili olduğunu, sözleşmenin ifa yerinin de müvekkilinin yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, cari hesap dökümü ve müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmesi halinde taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunun kolayca anlaşılabileceğini, usulüne uygun bir takip bulunmadığı kabul edilmesi halinde ise mahkemece bu kez davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davanın usulden reddi halinde ise vekalet ücretinin tarifenin 7. maddesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisininden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, usulüne uygun bir icra takibi bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardandır. İtirazın iptali davasında, icra dairesinin yetkisine itiraz halinde, yetkili icra dairesinden ödeme emri tebliğ edilmesi, HMK’nın 114/2. maddesi anlamında özel dava şartıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İcra dairesinin yetkisi İİK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olup, HMK’daki mahkemelerin yetkisini düzenleyen hükümler çerçevesinde, ön sorun (hadise) şeklinde incelenip karara bağlanması gerekir. İcra müdürlüğünün yetkisine vaki itirazın haklı olduğu sonucuna varılması halinde, mahkemece, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekecektir. Çünkü, itirazın iptali davalarında, icra dairesinin yetkisine itiraz halinde, yetkili icra dairesince ödeme emri tebliğ edilmiş olması, HMK’nın 114/2.anlamında özel dava koşuludur. Somut uyuşmazlıkta davacının yerleşim yeri Bakırköy, davalının yerleşim yeri ise Ankara’dır. Davacı yanca, yetkisiz olan Bursa icra dairesinde takip başlatılmış, davalı vekilince yetkili icra dairesinin Ankara icra dairesi olduğu belirtilerek borç ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiştir. Davacının yetkisiz icra dairesinde takip başlatmasıyla seçim hakkı davalıya geçmiş olup, davalı vekili yetkiye itirazında HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi olan borçlunun yerleşim yeri icra dairesinin yetkili olduğunu belirtmiştir. Davacı vekilince, yetki itirazı kabul edilmiş, bu kez para alacakları yönünden ifa yeri olması nedeniyle yetkili olan davacının yerleşim yeri olan Bakırköy icra dairesine dosyanın gönderilmesini sağlamıştır. Bakırköy icra dairesince gönderilen ödeme emrine karşı borçlu vekili, süresinde yetki itirazında bulunarak yetkili icra dairesinin Ankara icra dairesi olduğunu belirtmiştir. Seçim hakkı kendisine geçmiş olan borçlu vekilinın neticede yetkili icra dairelerinden biri olan Ankara icra dairesini seçtiği ve dosyanın Ankara icra müdürlüğüne gönderilmesini istediği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin takibin yetkili icra dairesinde başlatılmamış olması sebebiyle davanın usulden reddine karar vermesi gerekir. İlk derece mahkemesinin bu konudaki karar gerekçesi isabetli olup davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Ancak ilk derece mahkemesince, yetkili icra dairesinde usulüne uygun şekilde başlatılmış bir takip bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilerek, vekalet ücretinin de dava değerine göre nispi belirlenmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, bu yöne ilişkin davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmüş ve kararın bu yönüyle düzeltilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının yukarıdaki açıklamala doğrultusunda düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle HMK’nın 115/2. maddesi gereğince usulden reddine, 2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin alınan 1.793,14 TL harçtan mahsubu ile artan 1.733,84 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2. maddesine göre belirlenen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan gider avanslarının bakiyelerinin, karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 6-6325 sayılı Kanun’un 18/A-11 ve 13 maddeleri ve Tarife uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden: a)Davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b)Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan 162,10 TL istinaf başvuru harcı ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olmak üzere 81,50 posta gideri olmak üzere toplam 243,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c)Duruşma açılmadığından, istinaf yargılaması nedeniyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 8-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 02.11.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.