Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1528 E. 2023/967 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1528
KARAR NO: 2023/967
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/03/2021
NUMARASI: 2021/21 E. – 2021/271 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit ve Tescil
Taraflar arasındaki tespit, hükmen teslim ve tescil davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından, ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verilen 22.03.2021 tarihli ara karara karşı ise davalılar … AŞ ile … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacı …ün … Hastanesinde nükleer tıp alanında görev yaptığını, geçmiş yıllarda … şirketinde mesul müdür olarak da görev aldığını, … firmasında çalışırken şirket temsilcileri … ve … ile tanıştığını, bu kişilerle farklı tıbbi cihazların kiralanması işlerinde ortak sözleşmeler yapıldığını ve bu sözleşmelere dayanılarak davacı … tarafından davalıların hesaplarına ödemeler yapıldığını, … şirket yetkilileri … ve …ün, davacı … ile protokol imzalayarak bu farklı tıbbi cihazlarda olan haklarını, bir tıbbi cihaz olan (… Marka … Model No:… Seri No:… Servis No :… Model Tıbbi Cihaza ve Mülkiyeti Devredilen …; 2 adet …, 1 Adet …or) nükleer tıp cihazının kullanımını bıraktıklarını ve devir sözleşmesi yaptıklarını, bu cihazın tüm hakları ile … şirketinden … şirketine devredilmesi hususunda sözleşme imzaladıklarını, davacı … ile … şirketinin 31.07.2020 tarihinden sonra söz konusu tıbbi cihazın devri konusunda anlaştıklarını, … şirketi ve davacı … ile … Turizm.İnş.Dış.Tic.AŞ ve şirket temsilcileri … ve … arasında ”Davanın Temliki ve … Devredilmesi” hakkında protokol imzalandığını, taraflarca imzalanan bu sözleşmeye göre … Dan. Hiz. Turizm.İnş.Dış.Tic.AŞ tarafından … Marka … Model No:… Seri No:… Servis No :… Model Tıbbi Cihaza ve Mülkiyeti Devredilen …; 2 adet …, 1 Adet … cihazların mülkiyetinin … Tic. Ltd. Şti adına devredileceği, söz konusu tıbbi cihazın leasing şirketinden kiralanmış olduğu, kiralama süresinin 31.07.2020 tarihinde sona ereceği, cihazın devrinin davalı …’e yapılacağı, Leasing şirketi tarafından … şirketine devir gerçekleştikten sonra, … şirketi tarafından bu cihazın devrinin … şirketine gerçekleştirilmesi hususunda protokol düzenlendiği, … şirketinin protokol gereği edimini yerine getirmediğini, devredilmesi kararlaştırılan cihaz bedeli olarak ayrı ayrı 270.000 USD’nin davalı …’nun hesabına ödendiğini gönderilen ihtarnameye verilen cevapta tüm ödemelerin inkar edildiğini, … şirketinin temerrüte düşürüldüğü, … şirketi tarafından sözleşmenin yerine getiremeyeceği kanaat oluştuğundan, kanunda açıkca belirtilen seçimlik haklardan aynen ifanın gerçekleştirilmesini yani söz konusu tıbbi cihazın … şirketi adına devredilmesini talep ettiklerini, söz konusu medikal tıbbi cihazın müvekkili şirket adına hükmen tescilini talep ettiklerini, bu anlaşmanın bir tasfiye anlaşması niteliğinde olduğunu, söz konusu tıbbi medikal cihazın fiyatının 270.000 USD’nin altında olduğunu, bu sebeple mahkemece yapılacak değer tespitine ihtiyaç olduğunu, bu sebeple belirsiz alacak davası ile tespite ihtiyaç olduğunu, müvekkilinin yaşadığı maddi zararın karşılanabilmesi için işbu belirsiz alacak ve tespit davasının açılması zorunluluğu hasıl olduğunu ileri sürerek, tahkikat sonucunda müvekkilinin zararının ve cihazın değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere … Marka Symbia … Model No:… Seri No:… Servis No :… Model Tıbbi Cihaza ve Mülkiyeti Devredilen …, 2 adet …, 1 Adet … adlı cihazın davacı … şirketin hükmen tesciline ve devredilmesi, belirsiz alacak ve tespit davasının kabulü yönünden karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca cihazlar üzerine teminatsız veya aksi halde teminatlı olarak ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulmasına, bu talepleri kabul görmez ise davalıdır şerhi işlenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece 14.01.2021 tarihli tensip zaptının 12 nolu ara kararı ile; ”-Davanın ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz istemli temlik sözleşmesinden kaynaklanan sözleşme konusu tıbbi cihazın davacı şirket adına tescili ile devri talebi ile belirsiz alacak istemine ilişkin olduğu, davaya konu cihazların devredilmesi ve elden çıkarılması durumunda telafisi güç zararların ortaya çıkabileceği, HMK 389. Maddesi gereği ihtiyati tedbirin şartları oluştuğu anlaşıldığından davacı vekilinin İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜ ile; dava konusu … Marka … Model No:… Seri No:… Servis No :… Model Tıbbi Cihaza ve Mülkiyeti Devredilen …; 2 adet …, 1 Adet … adlı cihazın davalılar … Dış.Tic.A.Ş., … ve … adına kayıtlı olması halinde takdiren dava değeri 10.000 TL teminat karşılığında 3. kişilere satış ve devrinin önlenmesi için cihazlara İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA, teminat yatırıldığı takdirde ve 3 numaralı ara kararda belirtilen eksikliğin davacı tarafça tamamlanması halinde bu hususta ilgili yerlere müzekkere yazılmasına, ” gerekçesiyle, davacıların ihtiyati tedbir talebin kabulüne karar verilmiştir. Davalılar … ve … AŞ vekili, savunmasında özetle; davanın konusu ve tarafları aynı İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/279 Esas sayılı dosyası devam ederken bu defa 13.01.2021 tarihinde huzurdaki davanın açıldığını, bu nedenle işbu davanın derdestlik itirazı doğrultusunda reddini talep ettiklerini, şartları oluşmadığı halde belirsiz alacak davası olarak açılan davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı alabilmek amacıyla birer gün ara ile ayrı ayrı mahkemelere başvurduğunu, yargı yollarını kötüniyetle kullandığını, ihtiyati tedbir kararı alabilmek gayesiyle gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmaktan çekinmediğini, tedbir kararının kaldırılması ve cihazın müvekkiline iadesi gerektiğini, müvekkilinin … AŞ’den kiraladığı cihazla ilgili işlemleri yapmak üzere 19.08.2020 tarihli muvafakatnameyi aldığı gibi, bu şirkete olan tüm ödemelerini tamamladığını, cihazın mülkiyetini kazandığını, tıbbi cihazın müvekkili şirketin aktifinde kayıtlı olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, ticari faaliyette bulunması kanunen yasak olan doktor …, müvekkiline ait cihazların kullanımından kar elde etmek şeklinde, örtülü ticari faaliyetleri sebebiyle doğduğunu, anlaşmanın yapıldığı tarihte söz konusu tıbbi cihazın … AŞ adına kayıtlı olduğunu, müvekkilinin cihaz üzerindeki tasarruf ehliyeti olmadığını, davacının dosyaya sunmuş olduğu ödeme makbuzlarındaki rakamların dava konusu ile ilişkilendirilemeyecek kadar düşük rakamlar olduğunu , davanın haksız olduğunu savunarak, dava konusu cihaz üzerindeki ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, müvekkiline iadesini ve davanın reddini istemiştir. Davalı …, usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ VE 22.03.2021 TARİHLİ ARA KARARIN ÖZETİ Mahkemece ihtiyati tedbire karşı yapılan itirazın değerlendirildiği 22.03.2021 tarihli ara karar ile; ” Mahkememizin ihtiyati tedbir kararının davalı … şirketine 26/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. Davalılar vekilinin 03/02/2021 tarihinde davalılar … ve … adına vekaletname ve süre uzatım dilekçesi sunduğu, dolayısıyla davalı …’nun ihtiyati tedbir kararından en geç bu tarih itibariyle haberdar olduğu kabul edilse bile bu dilekçesinde ihtiyati tedbire itirazla ilgili bir beyanda bulunmadığı, itirazını 17/02/2021 tarihli cevap dilekçesi ile birlikte sunduğu, buna göre davalı tarafın itirazının süresinde olmadığı anlaşılmıştır.(İstanbul B.A.M. 16.H.D. 03/05/2019 tarih, 2019/990 E., 2019/967 K.) Açıklanan nedenlerle, davalılar … ve … vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davalılar … ve … AŞ vekilinin itirazın reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen nihai kararda; “… Mahkememizce yapılan yargılama, taraf beyanları, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava, dava konusu tıbbi cihazın hükmen tescili ve devrine karar verilmesi talebine ilişkindir. Davacı taraf, dava konusu tıbbi cihazın davacı … şirketine hükmen tescil ve devrilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … ve …, konusu ve tarafları aynı olan İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/279 E. Sayılı dosyası devam ederken huzurdaki dava açılmış olduğundan davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’e çıkarılan tebligatın davalıya usul ve yasaya uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı taraf davaya cevap vermeyerek ve duruşmalara katılmayarak HMK 128. maddesi gereğince davacının iddialarının tamamını inkar etmiş sayılmıştır. Dava dilekçesindeki talep sonucunun açık olmadığı anlaşılmakla 22/03/2021 tarihli duruşmada davacılar vekilinin talep sonucuna ilişkin beyanları alınmıştır.Davacılar vekili duruşmadaki beyanında; “Dava dilekçemizi ve yazılı beyanlarımızı tekrar ederiz, davalı tarafın derdestlik itirazını kabul etmiyoruz, zira yasalarımızda derdestlik dava şartının koşulları tespit edilmiştir, İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/279 esas sayılı doyasında açılan dava eda adası olup, davalılara ödenen bedel üzerinden açılan davada, davaya konu tıbbi cihazın davacılardan … şirketine hükmen tescili ve devredilmesine ilişkindir, huzurdaki dava dava konusu tıbbi cihazın mahkemenizce gerçek değerinin tespit edilerek bu değer üzerinden davaya konu tıbbi cihazın davacılardan … şirketine hükmen tescil ve devredilmesine ilişkindir bu nedenlerle her iki davanın konusu birbirinden farklıdır, ayrıca İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinde huzurdaki davadan farklı olarak Leasing şirketi de davaya taraftır dolayısıyla konusu ve taraflara aynı olmadığından derdestlik itirazının reddi gerekir,” “Dava dilekçemizi ve cevaba cevap dilekçemizi tekrar ederiz, yukarıda da talebimizin detayını açıklanmıştır, huzurdaki davada para alacağına ilişkin bir talebimiz bulunmamaktadır, davamızın kabulüne karar verilsin” şeklinde beyanda bulunmuştur. İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/279 Esas sayılı dosyası Uyap üzerinden celp edilerek incelenmiş; Dosyamızın davacıları … ve … Ticaret Limited Şirketi tarafından dosyamızın davalıları …, … ve … Hizm. Tur. İnş. Dış Tic. Aş. ile dava dışı … Aş. aleyhine … Marka … Model No:… Seri No:… Servis No :… Model Tıbbi Cihaza ve Mülkiyeti Devredilen …; 2 adet …, 1 Adet … adlı cihazın … şirketine hükmen tescil ve devredilmesi istemi ile 29/06/2020 tarihinde dava açıldığı, dava dilekçesi içeriğindeki vakıaların Mahkememizde açılan dava dilekçesinde yer alan vakıalarla aynı olduğu, tarafların ve dava konusunun aynı olduğu, davanın derdest olduğu, Mahkemece 30/06/2020 tarihinde görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olması sebebi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verildiği, davalılar vekilince istinaf yoluna başvurulduğu, dosyanın halen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi istinaf incelemesinde olduğu anlaşılmıştır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen dava dosyası, duruşmada alınan beyanları ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; Davacılar tarafından davalılar aleyhine İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/279 Esas sayılı dosyasında davaya konu tıbbi cihazın davacı … şirketine hükmen tescil ve devredilmesi talebi ile dava açıldığı, davanın halen derdest olduğu, huzurdaki davada da davacılar tarafından davalılar aleyhine davaya konu tıbbi cihazın davacı … şirketine hükmen tescil ve devredilmesi talebi ile dava açıldığı anlaşılmakla, aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması (derdestlik) dava şartı yokluğundan HMK 114/ı ve 115/2 maddesi gereğince usulden reddine dair oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davanın, HMK 114/1-ı maddesi gereğince “aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” şeklindeki dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine, karar kesinleştiğinde mahkemenin 14.01.2021 tarihli tensip tutanağının 12 numaralı ara kararı ile verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, bu hususta Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanlığına müzekkere yazılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, asıl karara yönelik istinaf başvuru dilekçesinde özetle; derdestlik oluşabilmesi için üç koşulun birlikte arandığını, davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması, davanın görülmekte ( derdest ) olması, daha önce açılmış ve görülmekte olan o dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması gerektiğini, derdestliğin, tarafları, dava sebebi (vakıaları) ve dava konusu (talep sonucu) aynı olan bir davanın görülmekte iken ikinci kez açılmış olması olduğunu, İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/279 Esas sayılı davası ile işbu davada söz konusu tıbbi cihazın devrinin talep edilmiş olması sebebiyle derdestlik karar verilmiş olmasının yerinde olmadığını, iki davanın aynı dava olmadığını, iki davanın taraflarının farklı olduğunu, İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/279 Esas sayılı davasında davaya konu cihazın mülkiyeti leasing şirketi olan … AŞ’nin bulunduğunu, yani söz konusu cihazın mülkiyetinin davalı şirkete geçmemiş olduğunu, bu sebeple bu cihazın devri ve hükmen tescilinin ilk mahkeme olan 18.Asliye Hukuk Mahkemesinde taraf olarak bulunan … AŞ’ye yöneltildiğini, eldeki davada ise bu cihazın mülkiyeti tüm ödemeler leasing şirketine yapıldığından … AŞ’nin davalı şirkete cihazın devrini gerçekleştirdiğini, bu devir gerçekleştiğinden artık Leasing şirketi’nin taraf sıfatı kalmadığını, bu sebeple ikinci davada ise bu cihazın devri ve hükmen tescilinin davalı şirketten talep edildiğini, huzurdaki davada leasing şirketinin taraf olarak yer almadığını, çünkü artık taraf sıfatı kalmadığını, her iki davada cihazın mülkiyet durumu farklı olduğundan davanın taraflarının da birbirinden farklı olduğunu, her iki davanın talep sonucunun da birbirinden açıkca farklı olduğunu, bu davaların hukuksal konusunun farklı olduğunu, İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/279 Esas sayılı davasının bir eda davası olup davalılara ödenen miktar üzerinden açıldığını, sonra açılan işbu davada ise cihazın tam değerinin bilinmemesi ve bu tespitin ancak bilirkişi ve mahkemece tespit edilebileceğinden mahkemece tespit edilecek değer üzerinden açıldığını, yani, ilk davada davalılara ödenen miktar üzerinden eda davası ile sadece mülkiyetin devri talep edilmişken, huzurdaki davada cihazın tam olarak değerinin tespiti ve müvekkilinin uğradığı zararın belirlenmesi ile mülkiyetin devrinin talep edildiğini, her iki davanın talep sonucu ve hukuksal konusunun birbirinden farklı olduğunu, ilk davanın müvekkilinin davalılara ödediği miktar üzerinden açıldığını, sadece cihazın devrinin talep edildiğini, huzurda bulunan davada ise cihazın mülkiyetinin devri ile birlikte cihazın tam değerinin ve müvekkilin uğradığı zararın tespitinin talep edildiğini, davaya konu Protokolün açık hükümlerince İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1004 Esas sayılı davasının tüm sonuçlarına göre müvekkiline temlik edilecek ve mahkeme kararına göre … şirketinin hiç bir maddi talepte bulunmayacağını, davalıların kötüniyetli olduklarını, hem cihazın devrini vermeyerek hem de sözleşmede yer alan temlik konusu davanın muhtemel sonuçlarından kendilerine haksız kazanç sağlamak gayesinde olduklarını, bu sebeple hem cihazın ayıplı olduğundan cihazın değerinin tespiti, hem de temlik konusu dava halen sürdüğü ve karar aşamasında olduğundan “cihazın yenisiyle değiştirilmesine yahut misliyle geri ödenmesi” durumunda müvekkilinin açıkca büyük bir zarara uğrayacağının aşikar olduğu, bu cihaz ayıplı olduğundan cihazın değerinin müvekkili tarafından davalılara ödenen miktardan düşük olduğunu, bu sebeple cihazın değerinin belirsiz olduğunu, bu davanın konusunun cihazın değerinin ve müvekkilinin uğradığı zararın tam tespiti ile devrin tescili davası olduğunu, huzurdaki dava ile cihazın tam değer tespitinin bilirkişi raporu ile belli olacağını, davalılara ödenen belden daha düşük bu cihazın değerinin tespit edilmesi ile temlik konusu olan … ile halen sürmekte olan ayıplı mal davasının karara çıkması sonucunda mahkemenin verdiği karar ile birlikte müvekkilinin zararının tam olarak tespit edilmiş olacağını, huzurda bulunan davanın müvekkilinin her yönden uğradığı zarar ile cihazın değeri tam olarak tespit edileceğinden belirsiz bir alacağın söz konusu olduğunu, bu sebeple ikinci dava ile cihazın değer tespiti ile müvekkilin uğradığı zararın tespiti ve mülkiyetin devrinin talep edildiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı … AŞ ile … vekili, 2.03.2021 tarihli ara karara yönelik istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbire yasal süresi içinde itiraz edildiğini, 22.03.2021 tarihli istinafa konu ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın ve tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava konusu tıbbi cihazların davacı şirkete hükmen teslimi ve tescili istemine; istinaf davanın usulden reddi kararı ile 22.03.2021 tarihli ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati tedbire yapılan itirazın reddine davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacılar vekilince, ara karara karşı davalılar … … Ş ile … vekilince yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davalı … AŞ ile … vekilinin, 22.03.2021 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurunun incelenmesinde; Mahkemece 14.01.2021 tarihinde davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile dava konusu ”… Marka … Model No:… Seri No:… Servis No :… Model Tıbbi Cihaza ve Mülkiyeti Devredilen …; 2 adet …, 1 Adet …” adlı cihazların davalılar adına kayıtlı olması halinde takdiren10.000 TL teminat karşılığında 3. kişilere satış ve devrinin önlenmesi için cihazlara ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. HMK’nın 394/2maddesi uyarınca ihtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa tedbirin uygulanmasından itibaren, hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren 1 hafta içinde ihtiyati tedbire itiraz edilebileceği belirtilmiş olup somut olayda mahkemece verilen itirazın reddine dair kararda da belirtildiği üzere davalılar … AŞ ve …nun ihtiyati tedbire süresinde itiraz etmedikleri anlaşıldığından, davalılar … AŞ ve …nun itirazın reddine ilişkin 22.03.2021 tarihli ara kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Bu nedenlerle, davalılar … AŞ ve … vekilinin 22.03.2022 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. Davacılar vekilinin asıl karara yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde; Derdestlik 6100 sayılı HMK’nın 114/I-ı. maddesinde olumsuz bir dava şartı olarak düzenlenmiş olup, davanın görülmekte olması anlamına gelmektedir. Derdestlik nedeni ile davanın reddi şu koşullara bağlıdır. Bunlar; davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması, birinci davanın görülmekte olması ve daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması şeklinde sayılabilir. Dava şartı noksanlığı ikinci dava bakımından söz konusu olup birinci dava için söz konusu değildir. Birinci davanın görülmekte olması (derdest) demek ikinci davanın açıldığı tarihte birinci davanın henüz karara bağlanmamış olması veya karara bağlanmış olmakla beraber verilen kararın henüz şekli anlamda kesinleşmemiş olması gerekir. Bir dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için ise, maddi anlamda kesin hükümde olduğu gibi her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve konusunun aynı olması gerekir.Davacının dava dilekçesinde bildirdiği vakıalar,davanın temelidir. Çünkü , davanın sınırını çizmekte hakim ancak bu vakıalar hakkında inceleme yapabilmektedir. Bu nedenle hukukumuzda dava sebebi davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Açılmış ikinci davanın derdest sayılabilmesi için her iki davanın dava sebeplerinin aynı olması gerekmektedir. Dava sebebinin aynı olması demek davanın dayanağını oluşturan vakıaların aynı olmasıdır. Mahkemece derdest kabul edilen İstanbul 18.Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.07.2020 tarihli ve 2020/279 Esas, 2020/154 Karar sayılı dosyası 29.06.2020 tarihinde açılmış olup bu davanın, eldeki davanın davacıları tarafından eldeki davanın davalılarının yanında … AŞ aleyhine açıldığı, dava değeri 1.350.000,00 TL gösterilerek ”… Marka … Model No:… Seri No:… Servis No :… model tıbbi cihaza ve mülkiyeti devredilen …, 2 adet …, 1 Adet …” adlı cihazın davacı … şirketine hükmen tesciline ve devredilmesine karar verilmesinin istendiği görülmektedir. Bu davada mahkemece, davanın görev nedeniyle usulden reddine karar verildiği, eldeki davanın açıldığı 13.01.2021 tarihinde bu davanın henüz istinaf incelemesinde olduğu, İstanbul BAM 12.Hukuk Dairesinin 02.03.2021 tarih ve 2021/356 Esas, 2021/284 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun kesin olmak üzere esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacılar eldeki davada da, ”… Marka … Model No:… Seri No:… Servis No :… Model Tıbbi Cihaza ve Mülkiyeti Devredilen …, 2 adet …, 1 Adet …” adlı cihazların davacı … şirketine hükmen tesciline ve devredilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmekte olup buna göre somut olayda, birinci davanın ( İstanbul 18.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/279 Esas sayılı) görülmekte olduğu, görülmekte olan bu dava ile eldeki ikinci davanın aynı olduğu anlaşıldığından mahkemece davanın derdestlik sebebiyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ve istinaf isteminin reddi gerekmiştir. Öte yandan, HMK’nın 397/2 maddesinde kararın kesinleşmesine kadar ihtiyati tedbirin devamına cevaz verildiğinden, bu madde hükmü de nazara alındığında mahkemece gerekçeli kararda, ihtiyati tedbir kararının, asıl karar kesinleştiğinde kaldırılmasına dair karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacılar vekilinin asıl karara yönelik, davalılar … AŞ ve … vekilinin 22.03.2021 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin asıl karara yönelik, davalılar … AŞ ve … vekilinin 22.03.2021 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 120,60 TL istinaf maktu karar harcının davacıdan tahsiline, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, 3-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 01.06.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.