Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1414 E. 2021/1042 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1414
KARAR NO : 2021/1042
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2021tarihli ek karar.
NUMARASI : 2021/385 D. İş – 2021/345 K.
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati haciz kararına borçlu vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dosya incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili talep dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/874 Esas, 2021/441 Karar sayılı dosyasında 04.04.2021 tarihinde verilen karara göre asıl davada 46.336.337,09 TL komisyon alacağının tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretine, birleşen davada ise 273.514,56 vekalet ücretinin tahsiline karar verildiğini, müvekkilinin faiziyle birlikte toplam 82.063.204,87 TL ilama dayalı alacağı bulunduğunu, borçlunun mallarını kaçırma, gizleme ve alacaklının alacağını almasının önüne geçmek için hileli davranışlarda bulunma ihtimali olduğunu ileri sürerek, teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 04.06.2021 tarihli kararında; “..İİK’nun 259/3 madde ve fıkrası ‘Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder.’ düzenlemesini getirmiştir. Yapılan incelmede alacaklı ve borçlu şirketin taraf olduğu yukarıda zikredilen davada hükmün açıklandığı ve gerekçeli kararın yazıldığı anlaşılmıştır. Alacak ilama müsteniddir. Alacağın vadesinin geldiği ve rehin ile teminat altına alınmadığı anlaşılmakla borçlunun ilamda açıkça hüküm altına alınan 49.902.923,31 TL alacağına ve masraflarına yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine takdiren teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi mahkememizce uygun bulunmuştur. İhtiyati haciz talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulü ile 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununun 257. ve müteakip maddeleri gereğince borçlunun 49.902.923,31 TL borcuna ve masraflarına yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının üzerine ihtiyati haciz konulmasına …” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulüne, karar vermiştir.Bu karara karşı, borçlu vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili itiraz dilekçesinde özetle; alacaklı tarafından başlatılan takipten sonra yabancılık teminatı yatırılması hesaplanması için İstanbul Anadolu 12.İcra Müdürlüğünce İcra Hukuk Mahkemesine dosyanın gönderildiğini, icra takibinin başlayabilmesi için yabancılık teminatının hesaplanarak yatırılması gerektiğini, bu aşamada davacının ihtiyati haciz kararı alarak icra dosyasında işleme koyarak haciz işlemlerini gerçekleştirdiğini, ihtiyati haciz kararında belirtilen bedel üzerinden teminatın icra müdürlüğüne yatırılarak hacizlerin kaldırılmasının istendiğini, icra müdürlüğünce hacizlerin kaldırılıp kaldırılmayacağına ilişkin yetkili icra mahkemesinde olduğunu karar verdiğini, İstanbul Anadolu 1.İcra Hukuk Mahkemesince görev yönünden talebin reddine karar verildiğini, ihtiyati haciz kararında belirtilen teminatın yatırılmış olması ve talep edenin yabancı tüzel kişi olması nedeniyle hacizlerin kaldırılması gerektiği, aksi halde meydana gelecek zararlardan kamu otoritelerinin sorumlu olduğunu, MÖHK’un 48.maddesinde teminatın zorunlu olduğu hallerin gösterildiğini, itiraz tarihi itibariyle yabancılık teminatının yatırılmamış olması nedeniyle, henüz takibin başlamış sayılamayacağını, icra dosyasının esas aldığı tarihin takip tarihi olarak değerlendirilemeyeceğini, yasada belirtilen teminatın takip şartı olması nedeniyle icra müdürlüğünce resen dikkate alınması gerektiğini, Yargıtay kararları ve doktrin birlikte değerlendirildiğinde takibin henüz başlamaması nedeniyle hacizlerin teminat karşılığı kaldırılması gerektiğini, ihtiyati haciz kararında belirtilen bedelden fazla teminat yatırılması nedeniyle hacizlerin kaldırılmamasının müvekkili açısından telafisi güç ve imkansız sonuçlar doğuracağını, belirterek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ
İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 23.06.2021 tarihli ek kararında; ” ….Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir.Somut olayda,davalı vekilinin itirazı üzerine verilen ve istinaf konusu edilen ara karar gerekçesinde de açıklandığı üzere, alacaklı tarafın MÖHUK 48 maddesi uyarınca teminat yatırma zorunluluğunun HMK’nun 114-115 maddeleri kapsamında, esasa ilişkin davada dava şartı kapsamında veya esas takip yapıldığında dikkate alınabilecek hususlardan olduğu, İİK’nun 265. maddesi kapsamında ihtiyati hacze itiraz nedenlerinden olmadığına ilişkin gerekçesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, itiraz eden şirket vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.’ belirtmiştir. Somut olaydaki uyuşmazlık iş bu emsal yüksek mahkeme kararındaki gibidir. Yabancı uyruklu olan alacaklı yan esas davada açtığı davayı kısmen kazanmış ilam ile elde ettiği alacakları tahsil etmek üzere mahkememizden ihtiyati haciz kararı almıştır. Alacak ilama müstenid olduğundan İİK’ nın 259. Maddesi gereği teminattan muaftır. MÖHUK’un 48. Maddesi gereği yabancılık teminati yatırma zorunluluğu HMK’nın 114-115. Maddeleri kapsamında esasa ilişkin davada dava şartı veya esas takip yapıldığında dikkate alınabilecek hususlardan olup İİK’nun 265. maddesi kapsamında ihtiyati hacze itiraz nedenlerinden değildir. İhtiyati haczi tamamlayan merasim kapsamında esas takibe geçmek zorunda olan alacaklı takip sırasında karşılıklılık koşulu yok ise teminat yatırmakla yükümlüdür. Alacaklı yanca ihtiyati haczi tamamlayan merasim kapsamında söz konusu ihtiyati haciz kararı derdest bir takip dosyasından uygulamaya sokulmuş ve MÖHUK’un 48. Maddesi gereği icra takibinde yabancılık teminatı yatırılıp yatırılmaması hususundaki bu husus İcra mahkemesinde ön sorun olarak incelenmektedir. Tüm bu anlatılan hususlardan ötürü itirazın reddine karar verilmiş buna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle, ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine, karar vermiştir.
Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
İhtiyati hacze itiraz eden vekili, istinaf başvuru dilekçesinde;
Alacaklı …E’nin, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/874 Esas ve 2021/441 Karar sayılı ilamını gerekçe göstererek ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, mahkemece 49.902.923,31 TL üzerinden ihtiyati haciz talebinin teminatsız olarak kısmen kabulüne karar verildiğini, alınan kararın daha önce UYAP sistemi üzerinden başlattığı, ancak yabancılık teminatı yatırılmadığından takip prosedürünün başlamadığı İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden uyguladığını, süresinde ihtiyati haczin kaldırılması için bir çok kez başvuruda bulunulduğunu, alınan teminata rağmen uzun süre uygulanan hacizlerin kaldırılmadığını, yabancılık teminatının yatırılmaması nedeniyle takibin henüz başlamış sayılamayacağını, icra mahkemesi ve ticaret mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıkları nedeniyle teminatı yatırılmasına rağmen hacizlerin kaldırılmamasından müvekkilinin büyük zararlar gördüğünü, Bakanlıkla yapılan yazışmalar sonucu Ülkemiz ile BAE arasında teminattan muafiyete ilişkin hukukî veya fiilî mütekabiliyet bulunmadığının anlaşılması üzerine İstanbul Anadolu 12. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında talep edilen asıl alacak tutarı olan 49.902.923,31 TL’nin yüzde on beşi oranında hesaplanan 7.485.438,49 TL tutarında nakdi veya banka teminat mektubunun yatırılması için alacaklı vekiline dört haftalık kesin süre verildiğini, ilk derece mahkemesince hatalı ve hukuka aykırı şekilde karar verilerek itirazlarının incelenmediğini, teminat mektubu sunulmasına rağmen ihtiyati hacizlerin kaldırılmadığını, ihtiyati haciz kararının kanunun açık hükmüne aykırı olarak işleme koyulduğunu, yabancılık teminatının yatırılması takip şartı olarak belirlenmesi nedeniyle bu teminatın yatırılmaması halinde takibin başladığının kabul edilemeyeceğini, icra takibinde takip şartı olan MÖHUK 48. maddesinde belirtilen teminatın icra takip şartı olduğu ve icra müdürlüğünce resen araştırılması gerektiğine ilişkin Yargıtay kararları bulunduğunu, hukuk mercilerince takip şartı olan teminatın alınmadan ihtiyati haciz kararı verilerek uygulanmazının haksız olduğunu, ilk derece mahkemesinde belirtilen İİK’nın 259.maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığını, yabancılık unsuru olan uyumazlıkta MÖHUK’nın 48.maddesinin dikkate alınması gerektiğini, ilam bağlı olsa dahi yabancılık teminatının yatırılması gerektiğinin Yargıtay kararlarıyla belirlendiğini, HMK’nın ilgili hükümlerinde de takip yapacak kişinin haksız çıkması halinde karşı tarafın uğrayacağı zararlar karşılığı teminat göstermekle yükümlü olduğunu, davacı şirketin yabancı tüzel kişilik olduğu sabit olduğundan teminat yatırması gerektiğinin MÖHUK’un 48. maddesinin gereği olduğunu, İİK’nın 259. maddedesinde belirtilen teminatın belirlenmesinde HMK’ya atıf yapıldığını, HMK’da da yabancılık unsuru taşıyan durumlarda MÖHUK’un uygulanması gerektiğinin açık olduğunu, HMK hükümlerinde belirtilen teminatın Türk vatandaşları için getirildiğinin madde gerekçesinde açıklandığını ve yabancılık unsuru varlığında uygulanacak hukukun açıkça MÖHUK olduğu sabit olduğundan, bu kapsamda karşı taraf olan yabancı tüzel kişiliğin ilama dayalı ihtiyati haciz talebi de olsa yabancılık unsurundan dolayı bir teminat yatırması gerektiğinin açık olduğunu, Yargıtay’ın da yabancılık unsuru taşıyan durumlarda sadece MÖHUK’un 48. maddesini ve karşılıklılık esasını incelediğini, ancak mahkemece yasal gerekliliklerin dikkate alınmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin itirazın reddine ilişkin ek kararının kaldırılmasına, itirazın kabulüne ve ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE
Talep, ilama dayalı ihtiyati haciz karanına itirazın reddi kararının istinafına ilişkindir.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Alacaklı vekili taraflar arasında görülen İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/874 -2021/441 E-K sayılı ilamına dayalı olarak ihtiyati haciz talep etmiştir. İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz kararı verilmiş, borçlu vekili talepte bulunanın yabancı tüzel kişi olması nedeniyle yabancılık teminatı yatırılmadan ihtiyati haciz kararı alınarak takip başlatılamayacağını savunarak ihtiyati hacze itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçelerle ihtiyati haciz kararına yönelik itirazın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, borçlu vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İİK’nın 257. maddesi gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Somut olayda, ihtiyati haciz talebinin ilama dayalı olması nedeniyle anılan maddedeki koşulun sağlandığı kabul edilmelidir. Yabancı tüzel kişi olan alacaklının, ilama dayalı alacağı nedeniyle teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı talep hakkının bulunup bulunmadığı hususunun çözümü için yasal düzenlemelerin incelenmesi gerekmektedir.
İİK’nın 259.maddesinde, “İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecburdur.
Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.
Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder.
Tazminat davası ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür.” düzenlemesi bulunmaktadır. Anılan yasal düzenlemeden anlaşılacağı üzere, alacak bir ilama bağlanmış ise artık ihtiyati hacizde ayrıca bir teminat alınmasına gerek bulunmamaktadır. Diğer yandan, HMK’nın 84. maddesinde teminat alınacak haller düzenlenmiş olup, 85. maddede teminat gerektirmeyen haller belirlenmiştir. 85/1.ç maddesinde ilama bağlı alacak için ilamlı icra takibi yapılmış olması halinde teminat yatırılmasına gerek bulunmamaktadır. Davacının yabancı uyruklu tüzel kişi olması nedeniyle, yabancılar hakkında özel düzenlemeler içeren 5718 sayılı MÖHUK hükümlerinin de incelenmesi gerekmektedir. Anılan Kanun’un teminat başlıklı 48.maddesinde, “(1) Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. (2) Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır. Bu yasal düzenlemede, Türkiye’de dava açan yada icra takibi yapan yabancıların teminat yatırması aranmışsa da ihtiyati haciz için yabancılık teminatı alınacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Madde metninde açıkça anlatıldığı üzere dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan kişiler yabancılık teminatı yatırmak zorundadır. İhtiyati haciz işlemi, geçici hukuki koruma niteliğinde olup, bir icra takip işlemi değildir. Dolayısıyla MÖHUK, ilama dayalı ihtiyati haciz talep eden yabancının, yabancılık teminatı yatırmasına dair bir düzenlemeye yer vermemiştir.Yukarıda belirtilen yasal düzenlemelerden açık şekilde anlaşılacağı üzere, dava ve takiplerde alınması gereken yabancılık teminatının, ilama bağlı ihtiyati haciz talebinde alınmasına gerek bulunmadığı sonucuna varılmakta olup, borçlu vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, mahkemenin itirazın reddi kararı ve gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/5. maddeleri gereğince reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İtiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine,
2-İtiraz eden borçlu vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına,
3-İtiraz eden borçlu vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;
HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.09.09.2021
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.