Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1411 E. 2021/1041 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1411
KARAR NO: 2021/1041
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07.07.2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/337
DAVANIN KONUSU: Pay Devrinin İptali ve Tedbir
Taraflar arasında görülen şirket pay devrinin iptali davası içinde talep edilen ihtiyati tedbirin reddine karar verildiği, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu, istinaf harçlarının ihtara rağmen yatırılmaması nedeniyle HMK’nın 344. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun yapılmamış salımasına ilişkin verilen ek karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosyanın Dairemize gönderilmiş olduğu anlaşılmakla, dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/369 Esas sayılı dosyasında açılan davada, müvekkillinin sahibi olduğu davalı … AŞ’deki 10.425.204 adet (%50.85) hissesini davalılar … ve …’a bedelsiz olarak devrine ilişkin işlemin iptalinin istenildiğini, ancak yargılama sırasında payların muvazaalı işlemlerle şirketin zarara uğratılarak şirket paylarının bir çok kez devir edilmek suretiyle davanın sonuçsuz bırakılmaya çalışıldığını, son olarak davalılar … Limited Şirketi ve … A:Ş’ye devir edildiğinin anlaşıldığını, her iki şirketi temsil ve ilzama yetkili kişinin davalı … olduğunu, davalı …’in de şirketin ortağı olduğunu, şirket adresinin de hisse iadesi istenen … Tersanesinde olduğunu, davalı şirketlerin ortak yapılmasındaki amacın, hisse iadesi istenen … A.Ş’nin zarara uğratılarak, şirketin kazanç ve aktiflerinin diğer şirketlere aktarılması olduğunu, hisse devri iptali davasında yapılan incelemede şirketin kayıtlarının düzgün tutulmadığı ve sermayesinin yarısından fazlasını yitirdiğinin belirlendiğini, davalıların ayrıca şirket paylarını üçüncü kişilere devir yollarını aradıklarını, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/369 esassında konulan tedbir nedeniyle devrin gerçekleşmediğini, ancak tedbir kararına rağmen şirketin … A.Ş’ye devir edildiğini, yapılan satışın bağışlanan şirket hisselerinin geri alınmasına ilişkin davanın sonucundan korunmak için danışıklı olarak yapıldığını, devralan şirket yetkilisinin açılan davadan ve tedbir kararından haberdar olduğunu ileri sürerek, … Anonim Şirketi hisselerinin %50,85 oranlık kısmının devrinin muvaaza nedeniyle iptaline, dava konusunun yeniden devrinin müvekkili hak kaybına uğratacağı göz önüne alınarak %50,85 oranında hissese üzerine dava sonuçlanıp kesinleşinceye kadar İhtiyati tedbir konulmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Ara kararın değerlendirildiği tarih itibariyle davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbiri değerlendirildiği 31.05.2021 tarihli ara kararıyla; “… İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 389/1 maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK’nun 390/3 maddesine göre tedbir talebi eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunun kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle ihtayit tedbire karar verilirken haksız olma ihtamali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar verilmemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını gözetilmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati tedbir kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtayit tedbir şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse, veya yaklaşıkda olsa ispatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir.
HMK’nun 389. Maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilmelidir. Somut olayda; davacı vekili, müvekkilinin … Anonim Şirketi’ndeki 10.425.204 adet % 50,85 hissesini davalı oğulları … ve …’a bağışlama yoluyla devir ettiğini, davalıların yasa gereği yükümlü oldukları ödevleri yerine getirmediklerini bu nedenle İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/369 Esas sayılı dosyası ile hisse devrinin iptali için dava açıldığını ve tedbir kararı alındığını, dava açıldıktan sonra davalılardan … Limited Şirketi ve … Ticaret Şirketi’nin, … A.Ş’ye ortak edildiğini, şirket karının bu şirketler üzerine doğduğunu, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tedbir kararına rağmen … Anonim Şirketi’nin tüm hisselerinin davalı … A.Ş’ye devredildiğini, … Şirket yetkilisi …’ya devirden önce tedbir kararının haber verildiğini ancak buna rağmen … A.Ş’nin devri alındığını, davalıların iyi niyetli olmadığını beyanla … Anonim Şirketi’nin % 50.85 hissesi üzerine ihtiyati tedbir kararı konulmasını talep etmiş ise de … A.Ş’nin ihtiyati tedbir kararından haberdar olduğuna dair yaklaşık ispat ölçüsünde delilin dosyaya sunulmadığı, ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı …” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesi sunduğu, ilk derece mahkemesince 22.06.2021 tarihinde 59,30 TL istinaf karar harcının ödenmesi için muhtıra gönderildiği, muhtıranın tebliğine rağmen harcın ikmal edilmemesi üzerine ilk derece mahkemesinin 07.07.2021 tarihli ara kararıyla HMK’nın 344. maddesi gereğince istinaftan vazgeçilmiş sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 59,30 TL istinaf harcı ile 100 TL gider avansının 1 hafta içerisinde ödenmesi gerektiğinin tebliğ edildiğini, ancak 22.05.2021 tarihinde 200 TL gider avansı ile 162 TL istinaf harcının ödendiğini, mahkemece yatırılan harç ve masrafın gözden kaçırılarak 07.07.2021 tarihli ara kararla istinaf harcı ve gider avansının yatırılmamış olması nedeniyle istinaf yoluna başvurulmasından vazgeçilmiş sayılmasına yönelik karar verildiğini, ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, 07.07.2021 tarihli ara kararın kaldırılmasını ve istinaf incelemesinin yapılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından davalı … ve …’a bağışlandığı ileri sürülen davalı … Anonim Şirketinin paylarının muvazaalı olarak davalı … Anonim şirketine devrinin iptali ve tedbir istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 31.05.2021 tarihli ara karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, ancak 162,00 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı ödenmesine rağmen, peşin karar ilam harcının yatırılmaması nedeniyle, maktu harcın yatırılması için davacı vekiline, HMK’nın 344. maddesi uyarınca harç muhtırası tebliğ edilmiştir. Verilen kesin sürede istinaf maktu harcının yatırılmaması nedeniyle, ilk derece mahkemesince, HMK’nın 344. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun yapılmamış sayılamasına dair ara karar verilmiş, bu ara karara karşı davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2010/19-286 esas-2010/330 karar sayılı kararında HMK’nın 344. maddesi uyarınca çıkarılan bir muhtıranın geçerli olması için gereken özellikler belirtilmiştir. Buna göre; temyiz harç ve giderlerinin eksik ödendiğinin anlaşılması halinde muhtıra gönderilerek kararı veren Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından yedi günlük kesin süre içinde harç ve giderin tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi halinde 432. maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır. Muhtırada Hâkim veya Mahkeme Başkanı’nın sicili ve imzası bulunmalıdır. Muhtıra Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından imzalanmadan verilmişse, dolayısıyla da Hâkim tarafından usulünce düzenlenmiş muhtıra yoksa geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye de olanak yoktur. Muhtırada yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; bu açıdan ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma merci ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır. Yargıtayın belirlediği bu ilkeler, istinaf kanun yolunda da aynen geçerlidir. Somut olayda; mahkemece davacı vekiline tebliğ edilen muhtırada yatırılması gereken tutarın dosyaya yatırılması gerektiğinin belirtildiği, harç isminin de istinaf karar harcı olarak belirtildiği, muhtıra altında hakimin imzasının bulunduğu, muhtıranın yasal unsurları taşıdığı anlaşılmaktadır. Muhtıra usulüne uygun olmasına karşın maktu harç süresinde yatırılmamıştır. Davacı vekili istinaf başvurusunda 162,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve istinaf giderlerinin yatırıldığını belirtmiş, ancak muhtırada istenilen istinaf maktu karar harcının ödendiğine ilişkin bir açıklamada da bulunmamıştır. Dosya içerisinde eski hale iadeye yönelik bir talep de bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin HMK’nın 344. maddesi uyarınca verdiği ek karar usul ve yasaya uygundur. İstinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ek karar usul ve yasaya uygun olduğundan, esasa ilişkin istinaf nedenlerinin incelenmesi mümkün değildir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.09.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.