Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/136 E. 2022/1009 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/136
KARAR NO: 2022/1009
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12.0.2019
NUMARASI: 2016/252 Esas – 2019/680 Karar
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin IRAK vatandaşı olduğunu, yatırım yapmak amacıyla Türkiye’ye geldiğini, bu kapsamda kablo üretim konusunda faaliyet gösteren davalı şirkete ortak olduğunu, şirketin … tarafından yönetildiğini, müvekkilinin muhtelif tarihlerde şirkete gönderdiği paralarla ilgili bilgi alamadığını, şirketin faaliyetleriyle ilgili bilgi alınması için 2014 yılına ait genel kurul toplantısının 15/12/2015 tarihinde yapıldığını, ancak şirketle ilgili bilgi ve belgelerin incelenmesi için yeterli zaman bulunmadığından genel kurul toplantısının ertelenmesini talep etmelerine rağmen toplantının ertelenmediğini, bu nedenlerle yasaya ve şirket ana sözleşmesine aykırı olarak yapılan 15/12/2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; öncelikle davanın 6102 Sayılı Yasanın 445.maddesi gereğince 3 aylık süre içerisinde açılmadığını, ayrıca genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini gerektirir haklı bir neden bulunmadığını, bu nedenlerle davanın öncelikle süre yönünden ve ayrıca esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; TTK 617/3 maddesi yollamasıyla limited şirketler için de TTK 420/1 maddesinin uygulanacağı, finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların görüşülmesinin sermayenin 1/10’una sahip şirket ortağı tarafından ertelenmesinin istenmesi halinde herhangi bir karara gerek olmaksızın toplantı başkanının kararıyla toplantının bir ay süre ile ertelenmesinin yasal zorunluluk arz ettiği (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11.HD 2018/589-888 EK sayılı ilamında da belirtildiği üzere), olayımızda davacının hissesi baz alındığında TTK 420/1 maddesi gereğince finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konuların ertelenmesi gerekirken dava konusu yapılan 15/12/2015 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 1-2-3 ve 4 nolu kararların içerik itibariyle finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular mahiyetinde olduğu, bu bağlamda TTK 420/1 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gereken konularda toplantının ertelenmeksizin karar almış olmasının açıkça yasaya aykırı olduğu, bu nedenlerle söz konusu kararların iptaline, genel kurul toplantısında alınan diğer kararların ise TTK 420/1 maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği ve söz konusu kararlara yönelik olarak usulüne uygun muhalefet şerhi bulunmadığından fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulüne, davalı şirkete ait 15/12/2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 1-2 (Müdürler kurulunun yıllık faaliyet raporunun okunup kabulüne ilişkin karar)-3 ve 4 nolu kararların TTK 617/3 maddesi yollamasıyla TTK 420/1 maddesi gereğince ayrı ayrı iptallerine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Öncelikle ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama hukuk yargılaması ilkelerine aykırı, adil olmaktan uzak ve tek taraflı beyanlara göre yürütüldüğünü, dava boyunca sunmuş oldukları beyanların dikkate alınmadığını, açıkça hukuka aykırı olan bilirkişi raporuna karşı beyanlarının dikkate alınmadığını ve bu rapor gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, bununla birlikte dosya kapsamında sunulan deliller alınan raporlar ve gelen banka kayıtları da dahil olmak üzere tüm evraklar incelendiğinde davacı tarafın beyanlarını doğrulayan hiç bir somut bilgi ve belge olmadığının açık olduğunu, davacı tarafın hukuka ve hakkaniyete uygun bir gerekçesi bulunmaksızın genel kurul kararlarının iptalini talep ettiğini, bu talebi doğrultusunda gerçek dışı, soyut ve kötü niyetli iddialar ortaya attığını, bu iddiaların hiçbirinin kesin olarak ispat edilmiş olmadığını, dosya kapsamında alınan ilk bilirkişi raporunda da bu hususlara yer verildiğini, davacı tarafça dava öncesinde mali müşavirden alınan rapora sürekli atıf yapılmış olmasına karşın dosya kapsamında alınan ilk raporda belirtildiği üzere sağlıklı bir inceleme yapılması için gerekli bilgi ve belgeler dosyada bulunmadan davacı tarafça alınan raporun hukuken hiç bir bağlayıcılığı olmadığını, Ayrıca dosya kapsamında alınan 07.02.2019 tarihli rapor da hem çelişkili hem de üslup ve içerik bakımından hukuka aykırı olmadığı açıkça anlaşıldığından itibar edilmesinin mümkün olmadığını, taraflarınca sunulan 04.03.2019 tarihli dilekçede açıkladıkları üzere alınan raporun soyut varsayımlar üzerinden ve gerçek dışı beyanlarda bulunmak suretiyle hazırlandığını, ayrıca alınan bu son raporun önceki raporlar ile olan çelişkiyi gidermediğini, bu nedenlerle hükme esas alınması mümkün olmayan raporlara dayanarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, huzurdaki davada tüm dosya kapsamı incelendiğinde genel kurul kararının iptalini gerektiren bir durum bulunmadığı, yasal şartları taşımayan talebin reddine karar verilmesi gerektiğinin ortaya çıkacağını, Açıklanan tüm bu hususlar ışığında yasal şartları oluşmayan, süresi dışında ikame edilen ve ispat edilmemiş bulunan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü yönünde karar veren ilk derece mahkemesinin 12.06.2019 tarihli kararının kaldırılmasını, yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmesini, dosyanın genel kurul kararının iptali davası olduğu gözetilerek, ileride oluşabilecek hukuki uyuşmazlıkların önüne geçmek, müvekkilinin zarara uğramasını önlemek ve usul ekonomisi ilkesi gözetilerek tehir-i icra talebi hakkında öncelikle karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 20.03.2021 tarihli istinaf dilekçesine ek beyan dilekçesinde, Davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kararın düzeltilerek onanmasını talep ettiklerini beyan etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 15.12.2015 tarihli genel kurul kararlarının TTK’nın 445 vd. maddeleri uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilince de 20.03.2021 tarihli istinaf dilekçesine karşı ek beyan dilekçesi ile davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti yönünden kararın düzeltilmesi talebinde bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Eldeki dava, şirket genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin olup, HMK’nın 14/2. ve TTK’nin 445. maddeleri uyarınca, şirketin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Bu husus yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Her ne kadar ilk derece mahkemesi gerekçeli kararında davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarına göre mahkemenin yetkili olduğunun anlaşıldığı belirtilmiş ise de; dava konusu genel kurulun 5 nolu kararı ile davalı şirketin … Mah. … Cad. … Hanı No … Kat … Şişhane/ İstanbul adresindeki merkezinin, … Mah. … Cad. No … Arnavutköy / İstanbul adresine taşınmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davalı şirketin gerek eski gerekse yeni merkez adresleri itibariyle Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkisiz mahkeme olduğu, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelyle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, tarafların esasa ilişkin istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nun 353/1.a.3. maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin yetkili olmadığı, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine fiziken ve UYAP üzerinden derhal gönderilmek üzere, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3- Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesi tarafından, talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin, esas hükümle birlikte, yetkili ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın, yetkili İlk Derece Mahkemesince taraflara çıkarılacak duruşma davetiyesiyle birlikte tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 07.07.2022 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a ve 362/1.c maddeleri uyarınca karar kesindir.