Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/134 E. 2021/295 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/134
KARAR NO: 2021/295
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 04/12/2017
NUMARASI: 2015/1259 Esas – 2017/862 Karar
DAVA: Rucuen Sigorta Tazminatı
Taraflar arasındaki sigorta rücu davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen kararın, davalı Axa Sigorta vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş. ve … A.Ş. arasında depolama üzerine sözleşme düzenlendiğini, bu sözleşme sırasında personel işe ödünç iş gücü teminine ilişkin sözleşme imzalandığını, …’ın, müvekkili şirket nezdinde 7794241 sayılı 20.02.2013 başlangıç tarihli Freight Forwarder Poliçesi ile sigorta teminatı altına alındığını, 05.07.2013 tarihinde sigortalı deposuna getirilen 4 adet şalter emteasının depo içerisine alınabilmesi için yükleme boşaltma rampasına istiflendiğini, 4 adet şalter emteasının depo içerisine alınması esnasında manevra yapan forklift operatörünün aracı duramayarak ürünlere çarpması neticesinde 4 adet şalter emteasının115 cm yükseklikten beton zeminine düşmesiyle hasar meydana geldiğini, hasar bedelinin 89.069,96 TL olduğunu, bu bedelin müvekkili tarafından sigortalısına ödendiğini, bu nedenle TTK’nın 1472. maddesi gereği sigortalısına halef olduğunu belirterek, 89.069,96 TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili savunmasında özetle; alacağın TTK’nın 885 ve 1420. maddeleri uyarınca rücu alacaklısının ödeme yaptığı anda muaccel olduğu gözetildiğinde, davacının sigortalısının zararı 26.08.2013 tarihinde ödediğini, alacağın bu anda muacceliyet kazandığının sabit olduğunu, bu bağlamda zamanaşımı süresinin 26.08.2015 tarihinde dolduğunu, huzurdaki davanın 28.12.2015 tarihinde ikame edildiğine göre davaya konu olan taleplerin zamanaşıma uğradığını, haricen temin edilen davacının … poliçesi incelendiğinde, “Ziya ve hasarlar, Genel Şartların 22. maddesinde belirlenen süreler içerisinde Şirket Merkezine veya Avarya Komiserine bildirilmemesi halinde tazmin edilmez” hususunun poliçe ön sayfasına derç edildiğini, Genel Şartlar 22. maddesinde ise hasar ihbarının malların tahliyesinden sonraki 15 gün içerisinde yapılması gerektiğini, bu vecibelerin yerine getirilmemesinin sigortacıya tazminat talebini red hakkını verdiğinin düzenlendiğini, davacının delilleri arasında yer alan ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere, söz konusu hasarın 05.07.2013 tarihinde meydana gelmiş olmasına rağmen davacı sigorta şirketine 08.04.2014 tarihinde hasar ihbarı yapılmış olup eksik evraklar davacının sigortalısı tarafından ancak 23.07.2015 tarihinde tamamlandığını, dolayısıyla Poliçe Genel ve Özel Şartlarına göre söz konusu zararlar hasarın öngörülen sürenin dolmasından sonra yapılması ve zamanaşımına uğramış olması nedeniyle teminat kapsamı dışında kaldığının anlaşıldığını, bu nedenle teminat kapsamında olmayan taleplere ilişkin ödeme yapan Davacı sigorta şirketinin, sigortalısının haklarına halef olamayacağını, hasar ihbarının süresinde yapılmadığını, hasarın daha önce meydana gelmiş olduğunu, zararın poliçedeki riziko adresinde meydana gelmediğini, bu nedenle davaya konu talebin sigorta teminatında olmadığını, dava konusu zararın davacının sigortalısının iş güvenliğini sağlama borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle meydana geldiğini, forkliftin zeminin ıslak olması nedeniyle kaydığını, iş güvenliği sağlanmaması nedeniyle zarar oluştuğundan poliçe teminatı dışında olduğunu, davacının talebinin fahiş olduğunu, faizin ödeme tarihinden istenemeyeceğini, avans faizi talep edilemeyeceğini belirterek, öncelikle zamanaşımı yönünden davanın reddine, aksi takdirde diğer savunmaları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı, cevap dilekçesi vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 04/12/2017 tarihli, 2015/1259 Esas – 2017/862 Karar sayılı ilamıyla: “…Alınan bilirkişi raporunda hasar bedelinin tespit edildiği ve Euro’nun TL’ye çevrildiği, …’in poliçesinin hasar tarihinde yürürlükte olduğu, hasardan sorumlu olan … Ltd. Şti’de 14/05/2013 başlangıç 14/05/2014 tarihli poliçe ile … sigorta tarafından sigortalandığı, bu sigorta poliçesinin de hasar tarihinde yürürlükte olduğu açıktır. Dava konusu hasardan … Ltd Şti %100 oranında kusurlu olduğundan ve söz konusu hasar da poliçe ile teminat altına alındığından … sigorta A.Ş. bu hasardan T.T.K. 1409 md. uyarınca sorumludur. Davacı sigorta şirketi, hasar bedelini sigortalısına ödediğinden bilirkişi raporunda belirlenen hasar miktarını, hasardan sorumlu olan … Ltd. Şti’nin sigorta şirketi … Sigorta A.Ş’den talep edebileceği ve bu şekilde rücu koşullarının oluştuğu…” gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılardan Axa Sigorta vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … Sigorta vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince verilen kararın Anayasanın 36 ve 141. maddeleri ile HMK’nın 27. maddesine aykırı olduğunu, Dava konusu taleplerin zamanaşımına uğramış olmasına rağmen, zamanaşımı itirazının reddi yönünde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, TTK’nın 1420. Maddesi ve Üçüncü Şahıslara Karşı Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları 15. Maddesi uyarınca bu sigortadan kaynaklanan bütün taleplerin iki yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunun belirtildiğini, Sorumluluk sigortalarında halefiyete ilişkin TTK’nın 1481.maddesi ve Yargıtay kararları uyarınca davacının, sigortalısının yerine geçtiğinden, zamanaşımı başlangıcının, davacının sigortalısı açısından başladığı tarihin esas alınarak belirlenmesi gerektiğini, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E. 2006/13341- K. 2006/12234 sayılı ve 24.11.2006 tarihli emsal kararının da bu yönde olduğunu, TTK’nın 855. madde hükmünün dava konusu uyuşmazlığa uygulanabilirliği bulunmamakla birlikte, bir an için uygulanabilir olsa bile, bu madde hükmüne göre de zamanaşımı süresinin geçtiğini, ayrıca, bu madde hükmünün uygulanacağı kabul edilse dahi, TTK’nın 855. Maddesinde zamanaşımı süresinin daha kısa olup bir yıl olduğunu, Dava konusu hasar aşağıdaki nedenlerle üçüncü şahıslara karşı mali sorumluluk poliçesi teminatı kapsamı dışında kaldığı halde, bu husustaki savunmalar ile poliçe özel ve genel şartları bakımından herhangi bir değerlendirilme yapılmadan ve salt hasarın poliçe vadesi içerisinde gerçekleştiği gerekçesiyle teminat kapsamında olduğu kabul edilerek verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki meydana gelen hasarın Üçüncü Şahıslara Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 3/A-2 maddesi uyarınca teminat kapsamı dışında olmasına rağmen bu savunma bakımından da herhangi bir gerekçe içermeyen kararın kabulünün mümkün olmadığını, Davacının delilleri arasında yer alan Ekspertiz Raporunda da belirtildiği üzere, söz konusu hasarın 05.07.2013 tarihinde meydana gelmiş olmasına rağmen davacı sigorta şirketine 08.04.2014 tarihinde hasar ihbarı yapıldığını, eksik evraklar davacının sigortalısı tarafından ancak 23.07.2015 tarihinde tamamlandığını, hasar ihbarının malların tahliyesinden sonraki 15 gün içerisinde yapılması gerektiğini, bu vecibelerin yerine getirilmemesinin sigortacıya tazminat talebini red hakkını verdiğini, buna göre davacının, sigortalısının haklarına kanunda öngörülen şekilde halef olmadığı yönündeki savunmalarının gereği gibi incelenmediğini, savunmaya neden itibar edilmediğinin gerekçede açıklanmadığını, Ayrıca dava konusu makineler, davaya konu kaza meydana gelmeden evvel zaten hasarlı olduğu için alıcı firma altarnetif tarafından iade edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu emtiaların daha önce hasarlı olduğu hususu dikkate alınmadan hasar tespiti yapıldığını, kabul anlamı içermemek kaydıyla, hâlihazırda hasarlı olan emtialarda dava konusu kaza nedeniyle hasarda bir artış meydana gelmiş ise, davalıların sorumluluğunun da yalnızca artan kısım ile sınırlı olacağını, tüm somut vakıalar karşısında, davacı tarafından dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile hükme esas alınan bilirkişi raporundaki genel değerlendirmeler, dava konusu emtiaların dava konusu kazadan önceki hasar boyutunu ve kaza nedeniyle hasarın artan kısmını tespit ve ispat eder mahiyette olmadığını, Ayrıca her durumda kabul anlamına gelmemek kaydıyla, poliçede her bir hasarda %10 tenzili muafiyet uygulanacağı hüküm altına alındığı halde bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmamış olmasının da hatalı olduğunu, Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın müvekkili yönünden reddine karar verilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalı şirket ve onun üçüncü şahıslara karşı mali mesuliyet poliçesi ile sigorta eden sigortacısından halefiyet ilkesi uyarınca rucuen tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı … Sigorta vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davanın davalı … sigortaya yöneltilmesinin sebebi sigortacılık kanunu ve üçüncü şahıslara karşı mali mesuliyet sigorta poliçesidir. Davalı … Sigorta tarafından hasarın 05.07.2013 tarihinde meydana gelip, iş bu rucu davasının ise 28.12.2015 tarihinde zaman aşımı dolduktan sonra açıldığı ileri sürülerek zaman aşımı defi ileri sürülmüş, mahkemece TTK’nın 855. maddesi uyarınca ve dayanak ile gerekçesi gösterilmeksizin zamanaşımı defi reddedilerek karar verilmiştir. Taraflar arasında taşıma ilişkisi bulunmakla birlikte sigortalı ile diğer davalı şirket arasındaki depo sözleşmesi ve personel işgücü termini sözleşmesi 10 yıllık genel zaman aşımı süresine tabi olduğundan zaman aşımı definin reddi sonucu itibariyle doğrudur. Esasa yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde ise davalı sigorta şirketi ile diğer davalı arasındaki hasar tarihinde yürüklülükte olan ve 14.05.203-14.05.2014 tarihleri arasını kapsayan Üçüncü Şahıs Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesinde riziko adresinin “Kozyatağı … sok. No … Kadıköy -İST.” olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. İş bu rucu davasına konu rizikonun ise bu adresin Kadıköy ilçesinin dışında,Tuzla ilçesine bağlı Orhanlı ‘da meydana geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya konu rizikonun davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edilen sorumluluk sigorta poliçesi kapsamı dışında olduğu anlaşılmakla, davalı sigorta şirketi yönünden davanın reddine karara verilmesi gerekirken aksi yönde verilen karar hukuka aykırı bulunmuş, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle yerinde görülmüştür. Diğer davalı şirket istinaf kanun yoluna başvurmamıştır. İlk derece mahkemesi karar gerekçesinde her iki davalının zarardan sorumlu olduğu belirtilmiş, ancak hüküm kısmında sanki bir davalı varmış gibi yazılmıştır. Bu yazım hatası nedeniyle, infazda ortaya çıkacak tereddütlerin önlenmesi amacıyla, hakkında istinafa başvurulmayan davalı … Ltd. Şirketi aleyhindeki hakkındaki ilk derece mahkemesi hükmü de kaldırılarak Dairemizce aynı hüküm yeniden kurulmuş ve karar bütünlüğü sağlanmıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda yazıldığı üzere, Davalı … SİGORTA A.Ş. vekilinin istianaf başvurusun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda, 1-Davalı … Ltd. Şirketi aleyhindeki davanın kabulü ile 89.069,96 TL alacağın, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 2-Davalı … SİGORTA A.Ş. yönünden davanın reddine, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 6.084,37 TL nispi karar harcından peşin alınan 1.521,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.563,27 TL harcın davalı … Ltd. Şirketi’nden tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.875,60 TL nispi vekalet ücretinin davalı … Ltd. Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan toplam 4.187,10 TL’nin ( 27,70 TL BVH, 1.521,10 TL PH, 4,10 TL VH, 234,20 TL tebliğler, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davalı … Ltd. Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan ve artan gider avansının, karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine, 6-Davacı tarafından, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı … Sigorta A.Ş. kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 12.379,09 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ne verilmesine, 8-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a)Davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına; davalı tarafından yatırılan 1.521,10 TL nispi istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davalı … Sigorta A.Ş’ne iadesine, b)Davalı tarafça sarf edilen 98,10 TL başvuru harcı gideri ile 81,50 TL istinaf posta gideri toplamı 179,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ne verilmesine, 7-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 8-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 04.03.2021 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.