Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/132 E. 2023/37 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/132
KARAR NO: 2023/37
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI: 2017/995 E. – 2019/1263 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … Ltd. Şti.tarafından … Ltd. Şti. lehine 23.05.2014 tarihinde tanzim edilen 20.06.2014 vade tarihli, 36.328 USD bedelli senede kefil olduğunu, senet bedelinin dava dışı … Ltd. Şti. tarafından 20.06.2014 tarihinde davalı … Taah. Ltd. Şti.’ne ait banka hesabına “20.06.2014 vade tarihli 36.328 USD bedelli senet ödemesi” açıklaması ile ödendiğini, senedin tahsili ile konusuz kalmış olmasına rağmen davalılardan …’un yetkili hamil sıfatıyla bu senedi müvekkili aleyhine senet bedelinin 18.828 USD’sinin ödenmediği iddiasıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkillinin cebri icra tehdidi altında 21.07.2017 tarihinde iş bu borcu icra dairesine ödemek zorunda kaldığını, tahsil edilen işbu borcu dava konusu senedi mükerrer tahsile konu olacak şekilde yeniden tahsil etmek isteyen davalıların iyiniyetli üçüncü kişi karinesinden yararlanmak amacıyla senedi ciro ederek yetkili hamil olarak …’u gösterdiklerini, icra takibinde takip tutarı 36.328 USD senet bedelinin tamamı değil … Ltd. Şti.’nın iş bu senetten hariç olmak üzere … Taah. Ltd. Şti’ne faturaya dayalı borç bakiyesi olan 18.828 USD’nin tahsilini istediğini, keza takip alacaklısı davalının senedi kendisine keşide eden … Ltd. Şti.ni takip borçlusu olarak göstermediğini, bu hususun bile davalıların birlikte hareket ettiğini ve kötü niyetli olduklarını açıkca ortaya koyduğunu, yine İstanbul … İcra Müdürlüğünde dosyaların incelenmesinde davalı … Taah. Ltd. Şti.’nin birçok alacağını tamamen muvaazalı olarak … üzerinden takip ettiğinin görüldüğünü, tespit edilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyalarının alacaklısı olarak görünen …’dan bir öndeki ciranta sahibi … Taah. Ltd. Şti.olarak bir çok dosyadan … Taah. Ltd. Şti.’nin kayıtsız bir şekilde gelir sağlamayı hedeflediğini, ödenen bedellerin faizi ve diğer fer’ileri ile birlikte davalı …’tan istirdatı gerektiğini ileri sürerek, davacının, davalıya İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespitine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ödenen bedellerin davalı …’tan istirdadına ve haksız icra takibi yapan davalının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin ciro yolu ile devraldığı ve iyiniyetli yetkili hamili olduğu bonodan kaynaklanan alacağı bulunduğunu, bono metni üzerinde davacı/borçlunun itirazına konu ettiği ‘ödeme’ ile ilgili herhangi bir kayıt ve/veya şerh bulunmadığını, davacı/borçlunun diğer davalı şirkete ”ödeme yapıldığına dair” itirazının müvekkilini bağlamadığını, zira kambiyo senetlerinde mücerretlik ilkesinin geçerli olduğunu, icra takibinden önce yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığını, davalı müvekkilinin diğer davalı … Ltd. Şti.’nden takipte belirtilen ‘asıl alacak’ tutarı kadar alacaklı olduğundan işbu bononun icra takibine konu edildiğini, davacı tarafın iddia ettiği gibi davalı müvekkili kötüniyetli olsa idi işbu senedi üzerinde yazılı olan 36.328,00USD üzerinden takip yapacağını, oysa ki davalı müvekkil işbu senedi alacaklı olduğu tutar olan 18.828,00 USD üzerinden takibe koyduğunu, bu hususun müvekkili davalının iyinetli olduğunun açık bir delili oluğunu, davalı tarafından diğer davalı şirketin takip borçlusu olarak gösterilmemesinin yasal sebeplerden kaynaklandığını, ayrıca müvekkilinin diğer davalı şirkete de takip yapmak zorunluluğu getiren bir yasa hükmü bulunmadığını, davada ispat yükünün davacıda olduğunu, davasını ispatlayamadığını savunarak, davanın reddi ile davacı tarafın takip konusu asıl alacağın %15’i oranında tazminata hükmedilmesini istemiştir. Davalı … Tah.Ltd. Şti. vekili, savunmasında özetle; dava dışı … Ltd. Şti.’nin alıcı ve müvekkili şirketin satıcı sıfatı ile aralarında 22/05/2014 tarihli satım sözleşmesinin bulunduğunu, bu satış sözleşmesinde ödeme planının da belirtildiğini, buna göre alıcı … Ltd. Şti.tarafından sözleşme konusu ürünlerin sevkiyatı ile birlikte müvekkili şirkete 36.500USD ödeme yapmasının gerektiğini, müvekkili şirket tarafından malların sevk edilmesine rağmen alıcı şirketin sözleşme uyarınca ödeme yapmadığını ve sonrasında ise dava dilekçesinde belirtilen banka EFT’si ile ödeme yapıldığını, ancak müvekkili şirketin bu ödemeyi aralarındaki sözleşme uyarınca ürünlerin sevkedilmesi üzerine yapması gereken ödeme olarak kabul ettiğini, müvekkilinin işbu sözleşme uyarınca sevkıyat tarihinde ödenmesi gereken satım bedelinin bu kısmını alıcı … Ltd. Şti.’nin sözleşmeye aykırı bir şekilde geç ödediğini, yine sözleşmeye aykırı olarak sevkiyatta ödenmesi gereken cari hesap borcu tutarı olan bu miktarı dürüstlük kuralına, basiretli davranma yükümlülüğüne ve taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen ödeme planına aykırı davranarak yine sözleşme de belirtilen bono bedeli olduğunu banka dekontuna yazdığını, banka dekontuna yazılan bu ibarenin tek taraflı beyan açıklaması olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılığı ve alacaklı müvekkili şirketin mahsup hakkı da göz önünde alındığında müvekkili şirketi bağlayıcı olmadığını, taraflar arasındaki yazılı sözleşme hükümleri tarafları bağladığını, davacının, … Ltd.Şti.’nin hem ortağı, hem de münferiden temsile yetkilisi olduğunu, işbu taraflar arasındaki sözleşmeyi şirket adına imzalayan aynı zamanda takibe konu senedi şirketi temsil yetkisi sebebiyle şirket kaşesi üzerindeki imzayı atan ve de şahsi aval veren kişi olduğunu, işbu davanın … Ltd. Şti.’ne ihbar edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddi ile %15 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava, ödenmiş olduğu iddia edilen senet nedeniyle İİK 72. Maddesine göre takipten sonra açılan menfi tespit talebidir. Taraf delilleri toplanmış ve tarafların defterleri üzerinde inceleme yaptırılmış olmakla, sunulan ve incelenen defter kayıtlarına göre, 2014 yılında davalı … Ltd.Şti. tarafından dava dışı … Ltd.Şti.’ye toplam 109.330,51 USD tutarında fatura kesildiği, buna karşılık dava dışı firmadan toplam 109.156,00 USD tahsilat (36.328 USD’lık davaya konu senedin alımı dahil) yapıldığı, davalı … Ltd. Şti’nin ticari defterlerinde 31.12.2016 itibariyle cari hesaptan kaynaklı 174,51 USD ve davaya konu senet bedelinden kaynaklı 36.328 USD alacaklı gözüktüğü, ancak davalı … Ltd.Şti,’nin senet borçlusu … Ltd.Şti. tarafından 20/06/2014 senet vade tarihinde, 20.06.2014 Vadeli Senedin Ödemesi açıklaması ile yaptığı 36.328,00 USD tutarındaki transferi ticari defterlerinde cari hesap alacağından mahsup ettiği, davaya konu senet bedelinin takip edildiği hesaptaki alacağından mahsup etmediği, davalı … Ltd.Şti.’ye ait 2014, 2015 ve 2016 yılı ticari defterlerinde davacı …’e ve diğer davalı …’a ait herhangi kayda rastlanılmadığını, davalı …’un diğer davalı … Ltd.Şti’den davaya konu senedi ciro almasını gerektirecek ticari bir ilişkisine dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, Davalı … tarafından davacı … ve dava dışı … Ltd.Şti. aleyhine 17.03.2017 tarihli talep ile İstanbul …İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında davaya konu 36.328 USD bedelli senede dayalı kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, başlatılan takip ile senet bedelinin 18.828 USD’lik kısmının tahsilinin talep edildiği, 21.07.2017 tarihinde davacı … tarafından … sıra nolu tahsilat makbuzu ile İstanbul …İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasına 91.685.62 TL ödendiği, Davacı …’ün davaya konu senet üzerinde kefil olarak yer aldığı, 36.328,00 USD tutarındaki senet bedelinin, senet borçlusu dava dışı … Ltd. Şti. tarafından vade tarihinde “20.06,2014 Vadeli Senedin Ödemesi” açıklaması ile davalı … Ltd.Şti.’ye ödendiği, buna rağmen davalı … Ltd.Şti. ticari defter kayıtlarında 31.12.2016 itibariyle davaya konu senet bedelinin tahsil edilmemiş olarak gözüktüğü, davalı … Ltd.Şti. tarafından tahsil edilen senet bedelinin senet dışındaki cari hesap alacağından mahsup edildiği, Davacı …’ün İstanbul …İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle davalılara borçlu olmadığı anlaşılmakla bu talep yönünden davanın kabulüne, kötü niyet tazminatı yönünden davalının zarar kastı ile hareket ettiği yönünde kanaat oluşmadığından bu talep yönünden davanın reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…. ” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davacının İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında davalılara borçlu olmadığının tespiti ile 11.07.2017 tarihinde ödenen 91.685,62TL’nin davalı …tan istirdadı ile davacıya verilmesine, kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … Tah.Ltd. Şti. vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının sunduğu dekontta dava konusu senedin ödenmesine ilişkin bir ibare bulunmadığını, döviz transfer talimatında bulunan açıklamanın müvekkili için hukuki bir değeri olmadığını, zira bu açıklamayı ve talimatı müvekkilinin görme imkanı ve ihtimalinin de bulunmadığını, müvekkilinin yapılan bu ödemeyi TBK’nın 101 ve 102.maddeleri gereğince vadesi önce gelen alacağına mahsup ettiğini, dekontta açıklama yokken varmış gibi karar verilmesinin hatalı olduğunu, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 2016/15913 Esas sayılı kararında da değinildiği gibi ispat yükünün davacıda olduğunu, dekontta açıklama bulunmadığından davacının ödeme iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekirken edemediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının sunduğu dekontta dava konusu senedin ödenmesine ilişkin bir ibare bulunmadığını, döviz transfer talimatında bulunan açıklamanın hukuki bir değeri olmadığını, zira bu açıklamayı karşı tarafın görme imkanı bulunmadığını, bilirkişinin hukuki tespit yapmasının ve mahkemece bu raporun esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bononun mücerret bir borç ikrarı içerdiğini, müvekkilinin iyiniyetli senedi iktisap eden olduğunu ve senet metninde ödendiğine ilişkin bir ibare bulunmadığını, ödemenin senet metninde yazılı olmaması ve ödeme definin kişisel defi olması sebebiyle iyiniyetli hamil olan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini, müvekkili davalının diğer davalı şirketten takip talebinde belirtilen miktar kadar alacaklı olduğunu, bilirkişinin aksi yöndeki, davalılar arasında senedin cirosunu gerektirecek ticari ilişki bulunmadığı şeklindeki tespitinin doğru olmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili, katılma yoluyla sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalıların kötüniyetli olduklarını, bu sebeple ayrı ayrı %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK’nın 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonraki menfi tespit istemi ile icra dosyasına ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, dava ve takip konusu olan ve kefil olarak imzaladığı senedin keşidecisi şirket tarafından lehtara ödenmesi sebebiyle borçlu olmadığının tespiti ile ödediği bedelin istirdadına karar verilmesini istemiştir. Dava ve takip konusu, 23.05.2014 düzenleme tarihli senedin incelenmesinde; keşidecisinin dava dışı … Ltd. Şti., lehtarının davalı … Taah. Ltd. Şti.olduğu, vadesinin 20.06.2014, bedelinin 36.328 USD olduğu, düzenleme yerinin Bakırköy/İstanbul olduğu, davacının bu senedi kefil olarak imzaladığı, bononun zorunlu unsurları taşıdığı görülmektedir. Söz konusu senedin, davalı … tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 17.03.2017 tarihinde borçlu (davacı) … ve dava dışı … Ltd. Şti.aleyhine icra takibine konu edildiği, icra takibinde söz konusu senedin borcun sebebi gösterilerek 18.828,00 USD’lik kısımın faiziyle tahsilinin talep edildiği, davacı tarafından dosya borcunun 21.07.2017 tarihinde ödendiği anlaşılmaktadır. Kambiyo senedi niteliğinde olan bono, düzenlenmesine esas teşkil eden temel ilişkiden bağımsız, karşı edimin ödenmesi şartına bağlanamayan, kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi taahüdünü içeren mücerret (soyut) bir borç ilişkisini ifade etmektedir. Kambiyo senetlerinde soyutluk prensibinin en önemli işlevi ispat açısından kendisini gösterir. Buna göre, bir kambiyo senediyle borç altına giren kimse, borçlu olmadığını iddia ediyor ise bu hususu ispat etmekle yükümlüdür. TTK’nın 778/3 maddesi uyarınca avale ilişkin 700-702. maddeleri, niteliğine uygun düştükçe bonolarda da uygulanacak olup aval şekil bakımından asıl borca tabi, maddi yönden bağımsız bir borçtur. Diğer bir diğer ifade ile feri nitelikte değildir. TTK ‘nın 700 -702. maddelerinde düzenlenen aval, poliçe nedeniyle sorumluluk taşıyan kişi lehine verilen bir tür kefalet olup hamile, haklarını elde etmesinde ek bir teminat sağlar. Aval veren kimin için taahhüt altına girmiş ise tıpkı onun gibi sorumlu olur. Avalistin sorumluluğu senetten doğan soyut bir sorumluluktur. Aval verilen kişi ile avalistin sorumluluklarının derecesi ile şartları aynıdır fakat içerikleri aynı değildir. Şöyle ki; lehine aval verilen kişiye müracaat etme imkanı ne zaman doğarsa avaliste de o zaman başvurulabilir. Ancak avalist, o kişinin haiz olduğu kişisel defileri ileri süremez, kendisinin, müracaat edenin şahsına karşı sahip olduğu defileri ileri sürebilir. Aval veren, TTK’nın 702. maddesinin 2. fıkrası gereğince sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebilir. Bu durumda, dava konusu bononun avalisti olan davacının, bononun keşidecisi ve lehtarı arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklı kişisel defilere yönelik olarak, kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu ileri süremeyecektir. TTK’nın 778/1- a bendinde yer alan ” Bononun niteliğine aykırı düşmedikçe; poliçelerin cirosuna ilişkin 681 ilâ 690 maddeleri uygulanır” hükmünün atfı gereği, aynı Kanun’un 687. maddesi uyarınca poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Yine, aval bağımsız ve soyut bir taahhüt olmakla, avalist sadece TTK’nın 687/1.maddesi uyarınca hamilin senedi iktisap ederken bilerek borçlunun zararına hareket etmesi halinde bu taahhüdünü yerine getirmekten kaçınabilir. Somut olayda davacı, dava konusu senedi ”şahsi avalimdir” ibaresi yazarak imzalamış olup avalist konumundadır ve ödeme savunmasını davalı …’a karşı ileri sürmesi, onun kötü niyetli olmasına bağlıdır. Yani, davalı hamil … bu senedi ciro yoluyla devralırken bile bile borçlu-davacının zararına hareket etmişse, diğer bir deyişle iyiniyetli değil ise ödeme savunması ve ödemeye bağlı talep kendisine karşı ileri sürülebilir. Bu durumda davalı …’un kötüniyetle bu senedi iktisap edip etmediğinin ilk derece mahkemesince ortaya konulması gerekir. Ancak mahkemece bu konuda hiç bir araştırma ve tespit yapılmadan, davalı şirket ile davalı …’un senedin iktisabını gerektirecek bir ilişki bulunmadığı belirtilerek davanın kabulü usul ve yasaya aykırı olmuştur.Açıklanan bu gerekçeyle, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, taraf vekillerinin esasa ilişkin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 19.01.2023
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.