Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/129 E. 2021/344 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/129
KARAR NO: 2021/344
KARAR TARİHİ: 18/03/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI: 2020/358 Esas
DAVA: Fesih Tasfiye
Taraflar arasındaki TTK’nın 531. maddesi uyarınca haklı nedenle şirketin fesih ve tasfiyesi davasının yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbir talebinin 09.12.2020 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararı ile reddine yönelik verilen ara karara karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava ve tedbir talepli dilekçesinde (Birleşen İstanbul 19 ATM 2020/364 E.) özetle; davalı şirketlerin TTK’nın 531. maddesi uyarınca fesih ve tasfiyesine, davalı şirketlerin taşınmazlarının devrinin önlenmesi için tedbir konulmasına, yönetim kurulu başkanı …’nin murahhas üye sıfatının ve münferit imza yetkisinin kaldırılmasına, müvekkiline dava süresince alınan kararları veto yetkisi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 09.12.2020 duruşma ara kararıyla “…Birleşen davada dava açılan … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş, … A.Ş, … Tic. A.Ş yönünden açılan davada, davacı …’nin doğrudan hissedar olmadığı, yada hisse miktarlarının azınlık miktarını aşmadığı anlaşıldığından bunlara kayyım atanması yada taşınmazlara tedbir konulması isteminin reddine…” karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosyaya sunulu kayyım ön raporundan (ek-2 kayyım ön raporu) da anlaşılacağı üzere davalı şirketlerin diğer hissedarı ve yönetim kurulu başkanı …’nin şirketlerin yönetimini usulsüzce ele geçirerek, usulsüzce borçlandırmış ve şirketleri kasten zarara uğratarak menfaat temin ettiğini, kayyımlarca dosyaya sunulan ön raporun …’nin keyfi, basiretsiz ve usulsüz yönetimini tescillediğini, Şirketlerinin tümünün …’nin tekeline alındığı ve müvekkilinin dışlandığı, müvekkiline bilgi belge verilmediğini, Şirketlerin … tarafından hortumlandığının açıkça ortaya çıktığını, tüm grup firmaları personel maaşlarını, elektrik su, personel yemek bedelleri gibi temel giderlerini dahi ödeyemeyecek duruma geldiğini, Şirketlerin sabit kira gelirleri çeşitli temlik işlemlerine konu edilerek, şirketler hukukuna ve muhasebe ilkelerine aykırı hareket edildiğini, bu kiraları da şahsi harcamaları için kullanıldığını, Grup firmalarının tamamında finansal yapı ve tablolar bilinçli şekilde karmaşık hale getirilerek, hesap verilmediğini, Kayyım raporunda yer alan tespitlere katıldıklarını ancak bu tespitlere yönelik çözüm yol ve yöntemi belirlenmediğini, kayyım heyetinin ileriye yönelik taleplerine katılmanın mümkün olmadığını, … hakkında devam eden çok sayıda soruşturma bulunduğunu, müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkının her seferinde farklı ve akıl almaz gerekçelerle engellendiğini, müvekkilinin şirketlere kayyım atandıktan sonra dahi şirketlerle ilgili hiçbir hususta bilgi alamadığını, Firma kayıtları üzerinde inceleme yapma ve bilgi belge alma taleplerinin halen kayyımlar atandıktan sonra dahi reddedildiğini, taşınmaz satışlarında şimdilik tespit edebildikleri kadarı ile elden yaklaşık 50 ila 60 milyon dolar civarında para alındığını, bu hususta kayyımlara yaptıkları somut ihbarların dahi incelenmediğini, Davalı firmaların kira gelirlerinin usulsüz bir şekilde üçüncü kişilere temlik edildiğini, bu üçüncü kişilerin kim olduğu ve neye istinaden bunlara temlik yapıldığı hususunun halen kayyımlarca dahi cevaplanmadığını, ısrarla cevaplanmadığını, …, imar barışından istifade ederek davalı şirket malvarlığını kendi oğlunun ve kendisinin mülkiyetine geçirdiğini, buna rağmen şirketlerin içini boşaltan ve müvekkilini yüzlerce milyon zarara uğratan …’nin müvekkilden teminat alınmasını talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, Kayyımların atanması dahi bu tek merkezli yönetim yapısını kıramadığını, kayyımlara rağmen müvekkilinin halen şirketlerden bilgi ve belge alamadığını, karar süreçlerinden dışlandığını, kayyım heyetinin çoğunluk hissedarların güdümünde hareket ettiğini, şirketlerin çözülmesi gereken hiçbir sorunu ve şirketlerin maruz kaldığı usulsüzlüklerle ilgilenmediklerini, Davalı firmaların 05.08.2020 tarihli tedbir kararına konu firmaların bağlı ortaklıkları/ proje firmaları olduğunu, ana davanın neticesinin akim kalmaması için usul ekonomisi gereği bu firmalar hakkında da tedbir verilmesinin zaruri olduğunu, müvekkiline davalı firmalar bakımından dava süresince veto hakkının tanınması, en azından müvekkilinin de diğer hissedar kadar imza yetkisinin olmasının bir zaruret olduğunu, Dolayısıyla müvekkilinin dava süresince tüm grup davalı firmalarında yönetim kurulu üyesi olacak şekilde hüküm kurulması ve müvekkilinin davalı firmaların tüm işlemleri bakımından dava süresince veto hakkına sahip olmasının bir zorunluluk olduğunu, Somut olaydaki ihtilaf Sn. … tarafından düzenlenen bilimsel mütalaanın da iddialarını doğruladığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 531. maddesi uyarınca, davalı … Şirketlerin fesih ve tasfiyesi, şirkete tedbiren yönetim kayyumu atanması ve şirket taşınmazlarının devrinin önlenmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, 09.12.2020 tarihli duruşma 3 nolu ara kararı ile tedbir isteminin davacının davalı şirketlerde doğrudan hissedar olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, tedbiren denetim kayyımı atanması ve şirket taşınmazlarının devrinin önlenmesi talebi hakkında genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Davacının ihtiyati tedbir istemi davalı şirketlerde doğrudan hissedar olmadığı gerekçesiyle duruşma ara kararı ile reddedilmiş ayrıca gerekçeli karar yazılmamıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde … A.Ş.’nde hissedar olunduğunu, ayrıca asıl davadaki şirketlerin bu şirketlerde hissedar olup davalı şirketlerin hisseleri dışında neredeyse başka mal varlığı bulunmadığını ileri sürmüştür. İlk derece mahkemesince, ilk olarak birleşen davada davalı şirketlerde davacının ne kadar payı olduğu ya da hangilerinde payının bulunmadığı, paydaş olduğu şirketlerde pay oranlarının ne olduğu, bu tespitlere göre dava açma hakkının bulunup bulunmadığı denetlenebilir bir şekilde ortaya konulduktan sonra, dosyaya sunulan deliller ve taraf beyanları kapsamında yaklaşık ispatın gerçekleşip gerçekleşmediği ortaya konulmalıdır. İlk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi istinaf denetimine elverişli bulunmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HKK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, esasa dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair ayağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında ihtiyati tedbir talebinin yeniden değerlendirilip karara bağlanması için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.03.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.