Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1280
KARAR NO: 2021/958
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14.04.2021 – 24.05.2021
NUMARASI: 2019/246 Esas
DAVA: Tapu İptali ve Tescil
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbirin kaldırılması isteminin reddine ilişkin 14.04.2021 ve 24.05.2021 tarihli ara kararlara karşı 1 ve 2 nolu davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davalı vekili ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 17.07.2020 tarihinde vermiş olduğu karar ile davalıların “Dükkan” nitelikli bağımsız bölümleri üzerine mahkeme tarafından konulmuş olan 19.02.2020 tarihli ihtiyati tedbirin devamına” şeklinde hüküm kurulduğunu, bu kararın usul ve yasaya aykırı olup, müvekkili şirketin ve önceden satışı yapılmış olan dükkanların maliklerinin telafisi güç ve imkansız zararlara uğramalarına yol açtığını ve açmaya devam ettiğini, mahkemenin proje bazında yapılan bağımsız bölümlerin tamamının müvekkili şirket ve … İnşaat A.Ş.’ne ait olduğu yanılgısıyla hareket ettiğini ve taşınmazların tümüne tedbir kararı konulmasına karar verdiğini, verilen kararı istinaf ettiklerini, tedbirlerin kısmen kaldırıldığını her ne kadar tapu kaydında taşınmazların bir kısmının müvekkili şirket bir kısmının da … İnşaat A.Ş. adına kayıtlı görünse de yapılan sözleşmeler gereği adi ortaklığın bir kısım taşınmazları 3.kişilere devir borcu bulunduğunu, hukuken adi ortaklığa ait olmayan taşınmazlara da ihtiyati tedbir konulmasının müvekkili şirketin ve adi ortaklığın ticari itibarını zedeleyeceğini ve 3.kişilerin haklarının ihlaline sebebiyet vereceğini, dükkan niteliğinde olan taşınmazların tamamına tedbir uygulanmasının hakkaniyete aykırı olduğu gibi davacı tarafın dava dilekçesindeki talepleriyle de uyuşmadığını, projenin %43’ünün … – … adi ortaklığına ait olduğunu, dava dilekçesinde sadece adi ortaklığa ait taşınmazlara tedbir konulması talep edilmesine rağmen mahkemece daha önce satışı yapılmış ancak tapuda intikali yapılmamış dükkanlara da tedbir konulduğunu, pandemi sürecinde yurt dışı uçuşlarının kısıtlanması nedeniyle ülkemize gelemeyen yabancı alıcıların, uçuş kısıtlamasının kaldırılması akabinde taşınmazlarının tapuda kendi adlarına tescili ve kendilerine teslimi noktasında talepte bulunacaklarını, işbu tedbir dolayısıyla taleplerinin yerine getirilmesinın mümkün olmayacağını, müvekkili şirket ve diğer davalı … A.Ş.’nin ciddi ekonomik baskı ve dava süreçleriyle karşılaşmasının söz konusu olacağını, davacıların taşınmazlar üzerine konulmasını talep ettikleri tedbir taleplerinin, kötü niyetli olup davayı uzatmanın amaçlandığını, davacıların yapılan inşaat ile bağlantısı olmadığını, kesinlikle kabul etmemekle birlikte, bir an için davacıların iddialarının geçerli olduğu varsayılarak devir işleminin TTK. 408′ e göre geçersiz olduğu düşünüldüğünde, sorumluluğun müvekkili şirketlerde değil, … A.Ş’nin yönetim kurulu başkanında veya yönetim kurulu üyelerinde olduğunun görüleceğini, açılan bu davanın müvekkili şirketlere değil … A.Ş’nin yönetim kurulu başkanı veya devir işlemini gerçekleştiren üyelerine yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilleri tarafından oluşturulan adi ortaklık üzerine kayıtlı olan dükkan niteliğindeki taşınmazlara konulan tedbirlerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkillerinin inşaat projesininin %90’ını tamamladıklarını, açılan haksız ve mesnetsiz dava nedeni ile verilen dayanaktan yoksun tedbir kararı neticesinde, adi ortaklığın asıl amacı olan kar etme amacını ve ticari amaç ile inşa edilen dükkanların satış ve tapu tescil işlemlerini gerçekleştiremediklerini, bu durumun büyük mağduriyetlere yol açtığını, bu nedenle mahkemece yapılacak kapsamlı bir değerlendirme sonucu hak ve menfaat dengesi gözetilmek suretiyle davacının da dosyaya inşaatın yapımında kendi kaynaklarının kullanıldığına ilişkin somut belge sunamadığı dikkate alınarak, müvekkili … A.Ş . yönünden “Dükkan” nitelikli bağımsız bölümler üzerine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN ARA KARARLARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi 14.04.2021 tarihinde verdiği kararıyla, “…Bir kısım davalılar vekilinin 12/02/2021 tarihli dilekçesi ve talebi HMK 394/4 ve 396/2 maddeleri uyarınca duruşmalı olarak değerlendirilmiş taraf vekilleri duruşmada beyanlarını tekrarlamışlardır. Talep, İstanbul BAM 14 Hukuk Dairesinin 17/07/2020 tarih 2020/1226 Esas 2020/767 Karar sayılı kararı ile verilen ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkindir. HMK 396 maddesinde durum ve koşulların değiştiğinin sabit olması halinde talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebileceği kabul edilmiştir .Mahkememiz dosyasında yargılama devam etmekte olup kararın kaldırılmasını /değiştirilmesini gerektiren bir durum mevcut olmadığından davalı … A.Ş’nin İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi’nin 17/07/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin kesin nitelikli karar sonrası kararın kaldırılmasını gerektiren bir durum bulunmadığından…” davalı … A.Ş’nin İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi’nin 17/07/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin kesin nitelikli karar sonrası kararın kaldırılmasını gerektiren bir durum bulunmadığından reddine karar verilmiş, Davalılar vekilince iş bu karara karşı 14.04.2014 tarihli dilekçe ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. İlk derece mahkemesi dosya üzerinden 24.05.2021 tarihinde verdiği kararıyla, “…Mahkememiz dosyasında bir kısım davalılar vekilince İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesinin 17/07/2020 tarih 2020/1226 esas 2020/367 karar sayılı ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talep edilmiş, bu talep mahkememizce HMK 396 maddesi kapsamında değerlendirilerek 14/04/2021 tarihli karar ile talebin reddine karar verilmiştir. İş bu kararda kararın ilgililere tebliği yanı sıra HMK 341.maddesi uyarınca istinaf yolunun açık olduğu da belirtilmiştir. Mahkememiz kararının tebliği ile davalılar …AŞ.ile … İnş.San.ve Tic.AŞ.vekili tarafından mahkememizin 14/04/2021 tarihli kararı yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili mahkememizin 14/04/2021 tarihli kararının kesin nitelikli karar olduğunu, istinaf yoluna başvurulamayacağını belirterek ara karardan kısmen rücu ile kararın kesin olduğuna hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkememizce verilen 14/04/2021 tarihli karar HMK 396 maddesi kapsamındaki talebin değerlendirilmesine ilişkin olup, ara karar niteliğinde değildir.Bu nedenle davacı tarafın ara karardan rücu talebi yerinde görülmemiştir.HMK 396. maddesi uyarınca, durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir. Maddenin ikinci fıkrasına göre, “İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır”. HMK’nın 396/2 maddesindeki düzenlemeye göre, durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya ihtiyati tedbirin kaldırılması kararına karşı, 394.maddenin sadece 3 ve 4. fıkralarına atıf yapıldığı, istinaf kanun yolunu düzenleyen 5. fıkraya atıf yapılmadığı anlaşılmaktadır. HMK 346 maddesinde ise kesin olan karara ilişkin olarak istinaf dilekçesi sunulması halinde istinaf dilekçesinin reddine karar verileceği kabul edilmiştir. Mahkememiz kararında sehven istinaf yolunun açık olduğunun gösterilmesi kesin olan karar hakkında taraflara istinaf yoluna başvurma hakkını sağlamayacaktır. Bu nedenle mahkememizin 14/04/2021 tarihli kararında her ne kadar istinaf yolu açık olduğu belirtilmiş ise de HMK 396/2 maddesi kapsamında yapılan değerlendirme sonucu verilen ve istinafa konu edilen ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine dair karara karşı istinaf yolunun açık olmadığı anlaşıldığından davalı tarafın istinaf talebinin HMK 346/1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiğine…” karar verilmiştir. Bu kez iş bu davalılar vekilinin istinaf başvurusunun reddi kararına karşı 1 ve 2 nolu davalılar vekili istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin 14.04.2021 tarihli hükmünün ardından çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen, görüş değişikliğine gittiğini ve kendi hükmüne aykırı bir şekilde karar verdiğini, bu durumun kabul edilebilir olmayıp, tutarlı olmaktan uzak olduğunu, mahkemenin güvenilirliğine ve tarafsızlığına gölge düşüren söz konusu durumun, çok sık rastlanılan bir durum da olmadığını, mahkemelerin vermiş oldukları karardan rücu etmek yerine kararlarının arkasında durması ve tutarlı davranış sergilemesi gerektiğini belirterek, Mahkemenin 24.05.2021 tarihli ikinci ara kararıyla, 14.04.2021 tarihli kararından rücu ederek, istinaf yolu kapalı olmak üzere kesin hüküm kurmasının hatalı olması nedeni ile söz konusu hukuka aykırı kararın istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasına, mahkemenin, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin istinaf yolu açık olmak üzere verdiği karar neticesinde yapmış oldukları istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ihtiyati tedbirin kaldırılması isteminin reddine dair verilen 14.04.2021 tarihli karara karşı davalılar vekilince yapılan istinaf başvurusunun da reddine dair verilen 24.05.2021 tarihli kararlara karşı 1 ve 2 nolu davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 341. maddesinde hangi kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği açıkça belirtilmiştir. Bu maddeye göre, ihtiyati tedbir – ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Talep, HMK’nın 394. maddesi anlamında süresinde yapılan itiraz üzerine verilmiş bir karara ilişkin değildir. Somut olaydaki talep, daha önce verilmiş olan ihtiyati tedbir karanın, değişen koşullara göre kaldırılması istemine yöneliktir. HMK’nın 396. maddesi uyarınca, durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir. Maddenin ikinci fıkrasına göre, “İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır”. HMK’nın 396/2 maddesindeki düzenlemeye göre, durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya ihtiyati tedbirin kaldırılması kararına karşı, 394. maddenin sadece 3 ve 4. fıkralarına atıf yapıldığı, istinaf kanun yolunu düzenleyen 5. fıkraya atıf yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu gerekçelerle, istinafa konu edilen ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine dair 14.04.2014 tarihli ara kararına karşı istinaf yolunun açık olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece iş bu ara kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin 24.05.2021 tarihli karar da yasa ve usule uygun bulunduğundan, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- 14.04.2014 tarihli ara kararına karşı istinaf yolunun açık olmadığından ve istinaf başvurusunun reddine ilişkin 24.05.2021 tarihli karar da yasa ve usule uygun bulunduğundan, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, 2-Davalılarca yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davalılarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.07.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f maddesi uyarınca karar kesindir.