Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1263 E. 2023/1804 K. 09.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1263
KARAR NO: 2023/1804
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2021
NUMARASI: 2019/322 E. – 2021/323 K.
DAVANIN KONUSU: Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
Taraflar arasında görülen ticaret sicil müdürlüğünün kararına itiraz davasının ilk derece mahkemesice yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı sicil müdürlüğü vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvrulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …, geçirdiği beyan kanaması sonucu bilincini yitirmesi üzerine, TMK’nın 405. madde gereğince, Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.02.2018 gün 2018/109 Esas, 2018/211 Karar sayılı ilamı ile kısıtlandığını ve eşi … vasi olarak atandığını, Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesince 2018/109 esas sayılı vesayet dosyasında verilen 21/01/2019 tarih 5 nolu ek karar ile “Vasi …, kısıtlının hissedarı bulunduğu şirketlerin genel kurulunda kısıtlıyı temsil etmek üzere talep etmiş olduğu yetki ve izne ilişkin talebinin vesayet kararı ile yerine getirilebileceği” belirtilerek bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, bu yetkiye istinaden müvekkili …’i temsilen … AŞ’nin 2018 yılı olağan genel kurul toplantısına katılan vası … yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini ve Kartal … Noterliğinin 29/03/2019 tarih … yevmiye numarası ile tasdikli, 29/03/2019 tarihli 2018 yılı olağan genel kurul kararının tescili istemiyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvuruda bulunduğunu, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 23/05/2019 tarih, … sayılı kararı ile tescil talebinin reddedildiğini, ret kararının e-imzalı bir örneği aynı gün eki tescil başvuru evrakı ile birlikte elden teslim alındığını, tescil talebine konu genel kurul toplantı tutanağında belirtildiği üzere, toplantının şirket’in yönetim kurulu başkanı … tarafından açıldığını, ayrıca diğer iki yönetim kurulu üyesinin de toplantıda hazır bulunduklarını, yönetim kurulunun hamiline yazılı pay senetlerine zilyet olduklarını ispat edemeyen kişileri genel kurul toplantısına katılacaklar listesine dâhil ederek görevi kötüye kullandığını ve müvekkilinin vasisi bulunduğu …’in pay sahipliği haklarını gasbetmeye kalkıştıklarını, toplantı başkanınca bu hukuksuz uygulamaya geçit verilmeyerek yasaya uygun bir şekilde tanzim edilen hazır bulunanlar listesi esas alınarak genel kurul toplantısına devam olunması üzerine, yönetim kurulu üyelerinin bu noktada toplantıyı terk ettiklerini, kaldı ki TTK’nın 408. maddenin üçüncü fıkrası uyarınca, tek pay sahipli anonim şirketlerde bu pay sahibinin genel kurulun tüm yetkilerine sahip olup tek pay sahibi sıfatıyla genel kurula katılabileceğini ve oy kullanabileceğini, buna uygun şekilde bir hazır bulunanlar listesi düzenlendiğini ve toplantının devamında da bu listeyi esas alarak müzakere ve oylamaların yürütüldüğünü, toplantı tutanağı metninden açıkça anlaşıldığı üzere, payların türünün değiştirilerek hamiline yazılı payların nama yazılı hâle getirilmesine yönelik hiçbir irade beyanı bulunmadığını, genel kurul kararına uygun olarak ihraç edilen hamiline yazılı pay senetlerinin müvekkili kısıtlının zilyetliğinde olduğunu, pay senetlerinde yönetim kurulu başkanı …’in ve yönetim kurulu üyesi …’in imzalarının bulunduğunu, şirketin ne temel karar organı olan genel kurulu ne de yönetim organı olan yönetim kurulunda hamiline yazılı payların nama yazılı paylara dönüştürülmesine dair bir iradenin bulunmadığını, hâl böyle iken tescil talebinin reddi kararında şirketin pay sahipliğine ilişkin sözde tereddütlü noktayı bertaraf edecek bir belgenin başvuruya eklenmediği gerekçesine yer verildiğini, müvekkili kısıtlının şirketin tüm paylarına sahip olup tek ortak olarak alınan kararın geçerli olmasına rağmen davalı kurum tarafından tescil talebinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğümün tescil başvurusunun reddine dair kararının iptaline, başvuru konusu genel kurul kararının tesciline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilin ticaret siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini, yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, TTK’nın 32.maddesi uyarınca müvekkili kurumun, tescil talebinin kanuna uygunluğunu denetlemekle yükümlü olduğunu, TTK’nın 407/2 maddesi ve bu hükme ilişkin ikincil mevzuat kapsamında, 28.11.2012’de 28481 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin 17.maddesinde yönetim kurulu üyelerinden birinin, genel kurul toplantısında hazır bulunmasının şart olduğu ve yine, genel kurul toplantı tutanağının da mezkur Yönetmelik m.16 gereğince, yönetim kurulu tarafından hazırlandıktan sonra, toplantıda hazır bulunan yönetim kurulu üyelerinden biri tarafından imzalanması gerektiği düzenlemesine yer verildiğini, tescil talebine konu genel kurulun, yönetim kurulu üyelerinden birinin katılımı olmadan yapıldığını ve dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinden herhangi birinin imzası genel kurula ilişkin hazirun cetvelinde bulunmadığı gibi, hazirun cetvelinin de yönetim kurulu tarafından hazırlanmadığını, bu aykırılıklar nedeniyle davacının tescil talebinin reddine karar verildiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Açılan dava, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün kararına itiraz istemine ilişkin olup İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 23/05/2019 tarihli ve … kararının iptali talep edilmektedir. … A.Ş.’nin 2018 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında alınan kararların tescili talebi İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce reddedilmiş, red kararının gerekçesini TTK 407/2 Mad. Göre muahhas üyelerle en az bir yönetim kurulu üyesinin toplantıda hazır olmaması ve tutanağın bu yönetim kurulu üyesince imzalanmamış olması gösterilmiş olup ayrıca düzeltilebilecek tescil engelleri belirtilmiştir. Davacı kısıtlı … Büyükçekmece 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2018/109-211 E-K sayılı ilamı ile vesayet altına alınmış olup vesayet mahkemesine sunulan 09.07.2018 tarihli bilirkişi raporunda … A.Ş. Şirketine ait hamiline yazılı her payı 10 TL kıymetinde 330.000 adet senet bulunduğunun tespit edildiği, bu tespitin haricinde de mahkememizce yaptırılan şirket kayıt ve defterlerin incelenmesinde davacının şirket çoğunluk hissesine sahip hakim hissedarı olduğunun sabit olduğu, davacı kısıtlının 2015 yılına ait genel kurul toplantısında yönetim kuruluna seçildiği, 3 yıllık görev süresinin hem davacı hem de diğer yönetim kurulu üyeleri için 22.03.2019 tarih itibariyle sona erdiği, şirketin organsız kaldığı, 2018 yılına ilişkin 29.03.2019 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında görev süresi sona eren yönetim kurulu başkanınca toplantının açılmasına ve diğer yönetim kurulu üyelerinin hazır olmasına rağmen hazirun cetveli il ilgili yaşanan uyuşmazlık sonucu yönetim kurulu üyelerinin toplantıyı terkettikleri anlaşılmaktadır. Her ne kadar TTK 407/2 Md. Göre ‘Murahhas üyelerle en az bir yönetim kurul üyesinin genel kurul toplantısında hazır bulunması şarttır’ hükmünü ihtiva etmesine rağmen yönetim kurulu üyelerinin kendilerine kanunen yüklenen görevi yerine getirmeyerek toplantıyı terk etmek suretiyle hakkın kötüye kullanımına yol açtıkları, şirketin organsız kalma halinin mevcut olup genel kurul toplantısının hayati öneme sahip olmasına rağmen görevin yerine getirilmemesinin genel kurul kararlarının geçerliliğine etki etmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 23.05.2019 tarihli … sayılı red kararının gerekçesinin yerinde olmadığı, düzeltilebilecek tescil engellerinin de daha sonradan ikmalinin mümkün olup ve dahi sonradan yargılama devam ederken şirketin 16.12.2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısını da gerçekleştirdiği dikkate alındığında açıklanan gerekçeler doğrultusunda yapılan itirazın kabulüne karar vermek gerekmiş ayrıca kısa kararda yapılan maddi hatalara ilişkin davacı vekilince sunulan tahsis talebi gözönüne alınarak rakamsal hatalar düzeltilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 23/05/2019 tarihli … sayılı red kararının kaldırılarak … sicil nosunda kayıtlı … AŞ’nin 29/03/2019 tarihli, 2018 yılına ait genel kurul toplantısında alınan kararların tesciline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle;davaya cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrarlamış ve müvekkilinin emredici yasal düzenleme ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde tescil talebini reddettiğini, TTK’nın 407/2.maddesi ve Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları ile Bu Toplantılarda Bulunacak Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Temsilcileri Hakkında Yönetmelik uyarınca şirket genel kuruluna yönetim kurulu üyesinin katılmasının ve tutanağı imzalamasının zorunlu olduğunu, bu hükümlerin emredici olup tescil talebine konu genel kurul kararında bu zorunluluğa uyulmadığının tespit edildiğini, Yönetmelik’in 26/1 maddesi uyarınca tek pay sahibinin tutanakta imzasının bulunmasına dair eksiklik sonradan giderilmiş olsa da genel kurul tutanağının notere onaylatılmamış olması, tescil başvurusunu açıklayıcı mahiyetteki mahkeme kararının sunulmamış olmasının, sermaye maddesine ilişkin sözleşme değişikliğinden kaynaklanan şirketin pay sahipliğine ilişkin tereddütün giderilmemiş olma gibi sonradan giderilmesi mümkün bazı eksiklerinin tespit edilmiş olmasının da ilave ret gerekçesi oluşturduğunu, davanın açılmasına müvekkili kurumun sebebiyet vermediğini, davanın açılmasına bizzat davacının sebebiyet verdiğini çünkü genel kurul tutanağından da anlaşılacağı davacının, yönetim kurulu üyelerini salondan kendisinin çıkardığını, bu nedenle müvekkilinin, emredici mevzuat gereği ret kararı verdiğini, müvekkili kurumun yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, yargılama giderlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini istemiştir.Davacı vekili, istinaf başvurusuna cevaplarını içeren dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları tekrarlamış ve istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 34. maddesi uyarınca, ticaret sicil müdürlüğünün kararına itiraz davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarfından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, dava dışı …AŞ’nin 29.03.2019 tarihinde yapılan 2018 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının tescil ve ilanı talebiyle davalı Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurmuş; davalı kurum bu talebi değerlendirdiği 23.05.2019 tarihli, … sayılı kararla, genel kurul tutanağındaki tamamlanabilir eksiklikler bulunmakla birlikte, TTK’nın 407/2 maddesi ile Yönetmelik’in 16 ve 17. maddeleri uyarınca, genel kurulda bir yönetim kurulu üyesinin bulunması ve tutanağın bir yönetim kurulu üyesi tarafından imzalanması zorunluluğuna uyulmadığı gerekçesiyle tescil talebini reddetmiş olup eldeki dava bu ret kararına itiraza ilişkindir.Tescil talebine konu genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; çağrının yönetim kurulu tarafından yapıldığı, gerekli çağrı ilanlarının yapıldığı, yönetim kurulu üyelerinin toplantının başında hazır bulundukları; davacı vasi tarafından yönetim kurulu üyelerinin hazirun cetvelinde pay sahibi gösterilmesine itiraz ettiği, şirketin tüm paylarının hamiline yazılı olup tüm payların davacı kısıtlıya ait banka kasında bulunduğu, bu durumda şirketin tek paydaşının davacı kısıtlı olduğu gerekçesiyle itiraz edildiği, buna dayanak olarak vesayet dosyasında sulh hukuk mahkemesinin aldığı bilirkişi raporunun ve hamiline yazılı hisse senetlerinin gösterildiği, bu tespit üzerine toplantı başkanı tarafından yönetim kurulu üyelerinin toplantıdan çıkarıldığı ve tep paydaş davacı kısıtlının vasisi huzuruyla genel kurulun yapılıp tamamlandığı anlaşılmaktadır.TTK’nın 497/2. maddesi uyarınca, genel kurulda murahhas yönetim kurulu üyelerinin ve diğer üyelerden en az birisinin bulunmasının zorunlu olduğu, diğer yönetim kurulu üyelerinin de toplantıya katılıp görüş bildirebilecekleri hüküm altına alınmıştır. Yönetmelik’in 16. maddesinde, toplantıda hazır bulunacaklar listesinin (hazirun cetvelinin) yönetim kurulu tarafından hazırlanacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda da bu liste yönetim kurulunca hazırlanmış ise de toplantı sırasında, tüm payları temsil eden hamiline yazılı hisse senetlerinin davacı kısıtlıya ait olduğu, diğer kişilerin (yönetim kurulu üyelerinin) hissedar olmadığı gerekçesiyle toplantıdan çıkarıldıkları, tek ortak huzuruyla toplantının yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, tescil talebine konu toplantı çağrısının yönetim kurulunca yapılmış ve hazirun cetvelinin de yönetim kurulunca hazırlanmış olması nedeniyle, Yönetmelik’in 16. maddesine bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.Yönetmelik’in 17. maddesi uyarınca, genel kurul toplantısına murahhas üyeler ile diğer yönetim kurulu üyelerinden en az birinin katılmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Düzenleme, TTK’nın 407/2. maddesiyle paraleldir. Yönetmelik’in 16. maddesinde ayrıca, genel kurul tutanağının yönetim kurulu başkanı veya görevlendireceği üye tarafından imzalanması gerektiği hüküm altına alınmıştır.Bu hukuki düzenlemeler ışığında somut olaya gelindiğinde; dava dışı şirketin yönetim kurulu tarafından genel kurul çağrısının yapıldığı, toplantının başında yönetim kurulu üyelerinin hazır bulunduğu, böylece yasal zorunluluğun yerine getirildiği anlaşılmaktadır. Şirket sicil kaydının incelenmesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin toplantı tarihi itibariyle sona ermiş olduğu anlaşılmaktadır. Şirketin, toplantı tarihi itibariyle organsız olduğu, yönetim kurulu üyelerinin sadece çağrı ve acil işleri yapma yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır. Davacı kısıtlının, şirketin tüm paylarını temsil eden hamiline yazılı paylara sahip olduğuna dair hisse senetleri ve vesayet dosyasından alınan bilirkişi raporu kapsamında davacının tek pay sahibi olarak genel kurul yapma yetkisinin bulunduğu TTK’nın 408/3. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Anılan hüküm uyarınca, tek pay sahipli anonim şirketlerde bu pay sahibi, genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Tek pay sahibinin genel kurul sıfatıyla alacağı kararların geçerlilik kazanabilmesi için yazılı olması şarttır. Somut olayda davacı, tek pay sahibi olduğuna dair belgeleri sunmuş ve genel kurulu tek başına tamamlamıştır. Kararın, yasal şekil koşullarını taşıdığı anlaşılmaktadır. Görev süreleri dolmuş olan yönetim kurulu üyelerinin toplantı sırasından çıkması sonucu tutanağa imzalarının alınmamış olması, ticaret siciline tescil talebinin reddine gerekçe yapılamamalıdır.Şirket genel kurulu yasal usule uygun şekilde yapılmış olup ortaklar arasındaki pay sahipliğinden kaynaklanan ihtilaflar ayrı bir davanın konusudur. Genel kurul kararının kanuna, ana sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılığını iddia edenler elbette yasal süresi içinde iptal davası açabilir. Pay sahipliği iddiasında bulunanlar, pay sahipliğinin tespiti talepli dava açabilirler. Ancak bu sebepler, genel kurul kararının tescil ve ilanını engellememelidir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin esasa ilişkin değerlendirmeleri isabetli olup davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davalı kurumun, davacının tescil talebini haksız olarak reddettiği kanaatine varıldığından, davalının yargılama giderlerinden ve bu kapsamda avukatlık ücretinden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin, istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 210,55 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline,3-Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09.11.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.