Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1237 E. 2021/1049 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1237
KARAR NO: 2021/1049
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09.03.2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/116
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali – İhtiyati Haciz
Taraflar arasında görülen ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında talep edilen ihtiyati haczin reddine dair ara kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ün davacı şirkette 07/07/2006-14/01/2019 tarihleri arasında Filo Kontrol Yöneticisi olarak çalıştığını, davacı şirket tarafından 2018 yılı sonu itibariyle başlatılan denetimlerde 2016 yılı Ekim ayından itibaren davalı … Otomotiv-… Şirketinden tedarik cihetine gidildiğini, faturaların denetim ile tespit edildiğini, fiili denetimde bu faturaları kesen şirketten hizmet alınmadığını, buna rağmen davalı …’ün yetkisi ile bu şirkete ait faturaların sisteme girildiğini, … tarafından bizzat onaylandığını ve şüpheli şahısça finans departmanına ödenmesi talimatı verildiğini ve akabinde alınmayan hizmetlere ilişkin 194.700,00 TL sebepsiz ödeme yapıldığını, davalı …’ün de alınan savunmasında tedavisi nedeniyle tedavi ücretlerinin yüksek olması ve bazı yakınlarından borç aldığını ve karşılayamadığını, tefeciden borç alamadığını, son çare olarak savunması istenilen suça başvurarak ihtiyacını giderdiğini ve konu hakkında pişman olduğunu beyan ettiği şeklinde savunmada bulunduğunu, bu nedenle davalı … Otomotiv-…’ın da borçtan sorumlu olduğunu, sonuç olarak ileride doğacak telafisi güç durumlar ortaya çıkacağını belirterek, mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı …-… Otomotiv vekili savunmasında özetle; görev ve iş bölümü itirazlarının olduğunu, davacı şirket ile müvekkili arasında davacı şirkete ait araçların davalıya ait yerde otopark alanından faydalanabilmesi hususunda sözleşme imzalandığını, davacıdan alınan bu hizmet kapsamında müvekkili tarafından fatura keşide edildiğini, davacının bu faturaları gider olarak gösterdiğini, müvekkilinin zaten diğer davalıyı tanımadığını, dolayısıyla diğer davalı ile müvekkili arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını beyanla müvekiline karşı açılan davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili savunmasında özetle; mahkemenin görevsiz olduğunu, davacı ile müvekkili arasında işçilik alacağından kaynaklı derdest dava bulunduğunu, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/100211 soruşturma nolu dosyasında; davacının müşteki sıfatının bulunduğunu ve …’ün yönlendirmesi ile …-… Otomotive haksız şekilde ödeme yapıldığı bu suretle dolandırıcılık eyleminin işlendiği hususlarında suçlamada bulunduğunu, soruşturma dosyasının takipsizlikle sonuçlandığını, davacının dava konusu faturaları ticari defterlerinde gider olarak kaydettiğini, kaldı ki müvekkilinin davacı şirketteki pozisyonu gereği dava dilekçesinde iddia edildiği şekilde hukuki işlemde bulunmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin sağlık sorunları sebebiyle iradesini tam olarak ortaya koyamadığını, davacı kurumca bu durumdan faydalanılarak davalı …’e belge imzalatıldığını, bu belgelerdeki ifadeleri kabul etmediklerini, zira bu belgenin iş mahkemesi dosyasına ve savcılık dosyasına dahi ibraz edilmediğini ileri sürerek, müvekkili aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 09.03 2021 tarihli ara kararıyla; ” … HMK 390 Maddesi uyarınca ‘tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.’ hükmünü içermektedir. İİK 257/1 Maddesi ‘Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.’ hükmünü içermektedir. Dava konusu uyuşmazlık yukarıda belirlendiği üzere davacının iddiası doğrultusunda davalıdan talep edebileceği bir alacak bulunup bulunmadığı varsa miktarına ilişkin olduğundan henüz varlığı ve miktarı ispata muhtaç alacak için ihtiyati tedbir niteliğinde de olsa İİK’nun 257 maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğinden davacının yasal koşulları oluşmadığı,…” gerekçesiyle, koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Önceki beyanlarını tekrarla; Dava ile alacağın sürüncemede bırakılmaması ve alacağın semeresiz kalmaması adına ihtiyati tedbir konulması gerektiğini, ihtiyati tedbirin bir tür hukuki koruma olduğunu, uyuşmazlık öncesinde veya uyuşmazlık süresince talep sahibinin talep ettiği hakkını ileride açacağı veya devam eden bir davanın sonunda elde etmesinin sağlanması amacıyla getirilmiş olan bir tür hukuki güvence sistemi olduğununun HMK’nın 389/1. maddesinde de belirtildiğini, Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sulh olma, tazminatın ödenmesi vs. gibi durumlar nedeniyle hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya tamamen imkansız hale gelmesi ihtimali söz konusu olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE İstinaf incelemesine konu talep, itirazın iptali davası içinde İİK’nın 257 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati hacze iliştindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf dilekçesindeki talep sonucunu yazarken maddi hata yaptığı, dilekçeye yansıyan iradesinin, ihtiyati haciz talebi yönünde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili; davalılardan …’ün müvekkilinin çalışanı olduğunu, diğer davalıdan herhangi bir hizmet alınmamasına rağmen davalı … tarafından bu şirkete ait faturaların sisteme kaydının yapıldığını ve bu suretle esasen alınmayan bir hizmetin bedelinin ödenmiş olduğunu ileri sürmektedir. İlk derece mahkemesince, dosya kapsamı dikkate alınarak ihtiyati haciz istemi rededilmiştir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı ve miktarı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi olmayıp, burada aranan ispat, yaklaşık ispattır. Davaya esas icra dosyasının incelenmesinde; alacaklının … Lojistik, borçluların …, …, … Otomotiv oldukları,194.700.00 TL tutarında alacağın takibe konu edildiği,borç sebebi olarak da rücu alacağının gösterildiği anlaşılmaktadır. İcra dosyasında borçlu vekilleri tarafından ayrı ayrı yapılan itirazlarda borcun tamamına ve işleyen faizlere itiraz ederek borçlu olunmadığı öne sürülmüştür. İhtiyati haciz İİK’nın 257 ve devamı maddelerinde düzenlenen bir geçici hukuki koruma kurumu olup, yargılamadan önce talep edilebileceği gibi derdest bir dava içinde de istenmesi mümkündür. İhtiyati haczin derdest bir dava içinde talep edilmesi halinde, talebin değerlendirilmesi için dilekçelerin teatisi aşamasının tamamlanması veya bilirkişi raporunun alınması zorunluluğu bulunmamaktadır. Zira, ihtiyati haciz ile ilgili değerlendirme yapacak olan hakim, İİK’nın 257.maddesindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini ve alacak ile ihtiyati haciz nedenlerinin İİK’nın 258. maddesi anlamında yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanıp kanıtlanmayacağını değerlendirecektir. Somut olayda sunulan belgelerden, yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığı ve miktarı konusunda yaklaşık ispatın gerçekleşmediği, ilk derece mahkemesinin yargılamanın ilerleyen aşamalarında ceza dosyasını da celbetmek suretiyle yapacağı yargılama içinde her zaman yeniden ihtiyati haciz talep edilmesi mümkündür. Dosyanın mevcut aşaması itibariyle yapılan değerlendirmede ilk derece mahkemesinin kararı isabetli bulunduğundan, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.09.2021.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.