Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1222 E. 2021/1589 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1222
KARAR NO: 2021/1589
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11.03.2021
NUMARASI: 2020/444 Esas – 2021/182 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dava dışı … unvanlı şahıs firmasının davalı şirkete … Model Kule vinci satışı yaptığını, davalı firmaya bu vinci exworks teslim şekline uygun olarak kendi fabrika deposunda alıcı davalının görevlendirdiği nakliye firmalarına teslim edildiğini, bu ticari satışın karşılığında davalıya 03.06.2013 tarihli 102 sayılı 30.990 Euro bedelli, 03.06.2013 tarihli 101 sayılı 22.150 Euro bedelli, 05.06.2013 tarihli 102 sayılı 13.400 Euro bedelli, 05.06.2013 tarihli 104 sayılı 12.460 Euro bedelli olmak üzere toplam 79.000 Euro tutarında faturaların düzenlenip davalıya gönderildiğini, İtalya’da mukim ve İtalyan yasalarına tabi şahıs şirketi olan firmanın müvekkiline olan borçlarından ötürü davalıdan alacaklı olduğu 79.000 Euro tutarlı faturaları alacağını Bakırköy … Noterliğinin 12.09.2014 tarihli düzenleme şeklindeki alacağın devri sözleşmesiyle müvekkiline temlik ettiğini, noterlik işleminin davalıya ihbar edildiğini, buna rağmen borcun ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; temlik sözleşmesinde bedelleri ve seri numaraları belirtilen faturaların dosyaya sunulan tercümelerinde seri numaraları ve bedellerinin farklı olduğunu, alacağın temlikinden önce, müvekkili ile dava dışı … arasında imzalanan 22.01.2014 tarihli protokolde, müvekkkilinin anılan firmaya olan 79.000 Euro borcunu … firmasının devralacağının öngörüldüğünü, bu nedenle sözkonusu borçtan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, ayrıca dava konusu faturaların tanzimine dayanak 22.04.2013 tarihli sözleşmede devir ve temlik yasağının bulunduğunu, alacağın temlikinin müvekkili açısından hüküm ifade etmediğini, alacağın likit de olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, dava dışı … unvanlı şahıs firmasının davalıya kule vinci satışı yaparak teslim ettiği, karşılığında düzenlenen 4 adet faturalı alacağın davacı ile aralarında düzenlenen temlik sözleşmesine konu edildiği, davacının temlik sözleşmesine konu alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattığı, davalının cevap dilekçesi ile alacağın varlığına itiraz etmediği bilakis borçlu olduğunu kabul ettiği, alacağın devri sözleşmesinin temlik yasağı sebebiyle geçersiz olduğunu ileri sürdüğü, ancak temlik yasağına ilişkin sözleşmenin imzalı aslının verilen sürelere rağmen dosyaya sunulmadığı, bu itibarla temlik yasağı savunmasının delillendirilemediği, davacının temlik konusu alacak iddiasının yerinde olduğu, davalı vekilinin İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesinin kaldırma kararından sonra bir takım yeni savunmalar ileri sürdüğü ancak HMK’ nın 141. maddesinde dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunmanın genişletilemeyeceği yahut değiştirileceğinin düzenlendiği, davalının esas itibariyle alacağın varlığına bir itirazı da bulunmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulü ile davalının Kocaeli … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile, takibin 79.000,00 EURO asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren %7 yi geçmemek üzere 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince kamu bankalarının 1 yıllık EURO mevduatına uyguladıkları en yüksek mevduat faizi işletilmesine, takip öncesi davalının temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle işlemiş faize yönelik fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan 79.000,00 EURO’ nun icra takip tarihindeki TL karşılığı olan 228.460,10 TL üzerinden davacı lehine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, hesaplanan 45.692,02 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davalının Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 79.000,00 Euro asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa icra takip tarihinden itibaren %7’yi geçmemek üzere 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince kamu bankalarının 1 yıllık Euro mevduatına uyguladıkları en yüksek mevduat faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olduğundan hüküm altına alınan 79.000,00 EURO’ nun icra takip tarihindeki TL karşılığı olan 228.460,10 TL üzerinden davacı lehine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, hesaplanan 45.692,02 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İş bu dava dosyasında daha önce Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/105 Esas sayılı dosyasından hüküm verildiğini, bu hükmün Dairemizin 2018/2185 Esas sayılı dosyası ile incelenip ortadan kaldırıldığını ve dosyanın asliye ticaret mahkemesine gönderildiğini, dosya kendisine gönderilen görevli asliye ticaret mahkemesinin dava hakkında tahkikat işlemi yapmadan, görevsiz mahkemece yapılan tahkikat işlemleriyle yetinerek hüküm vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece ticari defterler incelenmeden karar verildiğini, oysa ticari davalarda ticari defterlerin delil olarak incelenmesi gerektiğini, mahkeme karar gerekçesinde takibe dayanak yapılan fatura asıllarının incelenmediğini, gümrük beyannamesinin celp edilmediğini, bilirkişi incelemesi yapılmadığını, bunların usul ve yasaya aykırılık oluşturduğunu, Dosyaya sunulan tercüme evrakının kanuna aykırı olduğunu, çünkü Bakırköy …Noterliğinin 12.09.2014 tarihli düzenleme şeklinde alacağın devri sözleşmesine dayanarak davacının alacak talebinde bulunduğunu, daha sonra aynı noterlikte yapılan 23.02.2015 tarihli düzeltme beyannamesi sunulduğunu ve bu düzeltme beyannamesi ile fatura bilgilerinin düzeltildiğini, bu iki noter evrakında alacağın temlik eden yabancı kişinin İtalyan olup Türkçe bilmediğini, devralan davacının Türk olduğunu, noter tarafından bu belgeler düzenlenirken atanan yeminli tercümanın, temlik alan …n’in öz kardeşi olduğunu, Noterlik Kanun’unun 76.maddesine göre temlik alanın kardeşinin tercümanlık yapmasının yasak olduğunu, buna aykırı yapılan işlemin yok hükmünde olduğunu, bu nedenle davacının alacaklı sıfatının doğmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı tarafça dosyaya delil olarak sunulan diğer tercümelerin de aynı kişi tarafından yapıldığını, bu tercümelere itibar edilerek karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacının takibi ve davasını dayandırdığı temliknamede yer alan fatura bilgilerinin takip konusu fatura bilgileriyle uyuşmadığını, bu fatura bilgilerinin müvekkilinde kayıtlı olmadığı gibi bu bilgileri taşıyan faturalara dayalı bir ithalat da yapılmadığını, temlik edenin ve müvekkilinin defterlerinin incelenmesi gerektiğini, TTK’nın 83.maddesi uyarınca ticari defterlerin ticari uyuşmazlıklarda incelenmesi gerektiğini, mahkemenin bu yasa hükmüne uymadığını, Davacı tarafından dosyaya sunulan faturalara konu malların davalıya teslim edildiğini göstermek üzere ithalat belgelerinin sunulmadığını, sunulan transit ve nakliye evraklarının yeterli olmadığını, özellikle … nolu faturada yapılan sahteliğin açıkça görüldüğünü, mevcudun dışında sanki başka bir ithalat daha varmış gibi ve bir başka kule vinç daha satılmış gibi gösterilmeye çalışıldığını, Müvekkili ile dava dışı temlik eden … arasında imzalanan 22.04.2013 tarihli sözleşme ile bir adet kule vincin 79.000,00 Euro bedelle satın alınması konusunda anlaşma sağlandığını, 6 ay içinde teslim kararlaştırıldığını, bu sözleşmeye istinaden … tarafından ikisi 03.06.2013 tarihli, ikisi 05.06.2013 tarihli 4 adet fatura düzenlendiğini ve bu faturalara dayalı olarak ithalatın tamamlandığını ve bu faturaların müvekkili firma tarafından muhasebeleştirildiğini, ancak hesapların karşılıklı olarak tasfiye edilip kapatıldığını, davacının dayandığı temliknamedeki fatura bilgilerinin, müvekkilinin muhasebeleştirildiği fatura bilgileriyle uyuşmadığını, yani davacının talebine konu ettiği 03.06.2013 tarihli … numaralı 22.150,00 Euro bedelli fatura ile müvekkilinin kabulünde olan ve ithalatı yapılan mala ilişkin 05.06.2013 tarihli … numaralı 12.460,00 Euro tutarlı fatura ile dönemi, seri numarası aynı olmasına rağmen tarih, içerik ve miktarın farklı olduğunu, davacının dosyaya sunduğu 03.06.2013 tarihli, … numaralı 22.150,00 Euro tutarlı faturanın sahte olduğunu, davacının takibe dayanak yaptığı faturalara istinaden sunduğu nakliye evrakları, hamule senetleri, ihracat beyanları incelendiğinde, ihtilafsız 13.06.2013 tarihli gümrük beyannamesindeki evraklar olduğu ve bu evrakların her birinin tahrif edilerek, aslı ile oynanarak dava konusu yapılan ve geçerliliği bulunmayan faturaların ve ithalatın varlığını ispatlamak için düzenlendiğini, davacının sanki bir tane daha ithalat işlemi varmış gibi ve sanki ikinci bir kule vinç satın alınmış gibi tahrif edilmiş belgeler düzenleyerek haksız kazanç elde etme girişiminde bulunduğunu, Eldeki davanın uluslararası ticaretle ilgili olduğunu, davacının ithalat işlemini daha ayrıntılı açıklaması gerektiğini, müvekkilinin sadece bir adet vinç satın aldığını, bu işlemin sözleşmeye dayalı olarak yapıldığını ve sözleşmenin devir yasağı içeren 6.maddesi uyarınca alacağın temlikinin mümkün olmadığını, ayrıca 22.01.2014 tarihli protokol ile de borcun tasfiye edildiğini, borcun naklinin gerçekleştiğini ve müvekkilinin ibra edildiğini, hesapların buna göre kapatıldığını, borcu üstlenen … A.Ş.tarafından da söz konusu borcun dava dışı … firmasına ödendiğini, ticari defterlerin incelenmesi halinde bu durumun ortaya çıkacağını, Müvekkili şirketin Türkiye’de faaliyet gösterdiğini, … Firmasının ise İtalya’da olduğunu, taraflar arasındaki tüm görüşme ve yazışmaların e-mail üzerinden gerçekleştirildiğini, artık ticari ilişkinin sürdürülmesinde bu şekilde işlem yapılmasının yaygın hale geldiğini, örf ve adet haline geldiğini, bilişim konusunda uzman bir bilirkişi eliyle inceleme yapılarak, yapılan e-mail trafiğinin ve söz konusu sözleşme ve protokollerin e-mail ile gönderilip gönderilmediğinin tespit edilmesi gerektiğini, alacağın varolup olmadığının mahkemece araştırılması gerektiğini, Davacı vekili tarafından dosyaya sunulan beyan dilekçesi ekindeki vekaletname başlıklı evrak incelendiğinde, dava dışı İtalyan şahsın dava ile ilgili bir takım beyanlarda bulunduğunun görüleceğini, bu şahsın herhangi bir sıfatı bulunmamasına rağmen dava hakkında beyanda bulunmasının usule aykırı olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla Euro olarak düzenlenen faturaların takip sırasında, açıkça fiili ödeme gönündeki karşılığının talep edilmediğini, buna rağmen Euro üzerinden itirazın iptali kararı verilmesinin hatalı olduğunu, %7 oranındaki faiz talebinin fahiş ve dayanıksız olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili 28.09.2021 tarihli dilekçesiyle, dosyanın istinaf incelemesinin, müvekkilinin mağduriyeti nedeniyle öne alınması talep etmiş, bu talep Dairemizce yerinde görülmüştür.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, ticari nitelikteki mal satım ilişkisinden kaynaklanan ve davacı tarafından temlik alındığı belirtilen alacağın tahsili istemiyle başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda gösterilen gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, itirazın iptali davası olup icra takibine sıkı sıkıya bağlıdır. Dava konusu Kocaeli … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; takibin 4 adet faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine ilişkin olduğu ve takip dayanağı faturaların sırasıyla 03.06.2013 tarihli, … sıra numaralı, 22.150,00 Euro tutarlı fatura; 03.06.2013 tarihli, … numaralı, 30.990,00 Euro tutarlı fatura; 05.06.2013 tarihli, … numaralı, 13.400,00 Euro tutarlı fatura ve 05.06.2013 tarihli … numaralı 12.460,00 Euro tutarlı fatura olduğu anlaşılmaktadır. Bu faturaların fiziki çıktıları alınarak icra takip dosyasına eklenmiş, takip talebinde de bu faturaların tarih ve tutarları gösterilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesine ekli olarak faturayı düzenleyen … (…)’dan, takipte gösterilen …, …, … ve … numaralı faturalara dayalı toplam 79.000,00 Euro alacağın davacı …’ye temlik edildiğine dair Bakırköy …Noterliğinin, 12.09.2014 tarihli, … Yevmiye numaralı temliknamesi sunulmuştur. Belirtildiği gibi temliknameye konu faturalar icra takibine konu edilen seri numaralı faturalardır. Ancak davacı vekilinin dava dilekçesine ekli olarak sunduğu faturaların incelenmesinde, bu kez 03.06.2013 tarihli, … numaralı, 22.150,00 Euro tutarlı; 03.06.2013 tarihli, … numaralı, 30.990,00 Euro tutarlı; 05.06.2013 tarihli, … numaralı, 13.400,00 Euro tutarlı ve 05.06.2013 tarihli, … numaralı, 12.460,00 Euro tutarlı fatura örneklerinin ve bu faturalara ilişkin taşıma belge tercümelerinin sunulduğu anlaşılmaktadır. Davalının cevap dilekçesinde takip dosyasında dayanak yapılan faturalarla dava dosyasına sunulan faturalardaki seri numaralarının ve meblağların farklı olduğu, temlik eden firmanın sunulan kayıtlarında fatura numaralarının, …, …, … ve … olarak gösterildiğini, bu şekilde farklılıklar bulunduğunu ileri sürmesi üzerine, davacı vekilinin bu kez Bakırköy …Noterliğinin, 23.02.2015 tarihli, … Yevmiye sayılı düzeltme beyannamesini sunduğu ve yukarıda anılan temliknamedeki fatura numaralarının …, …, … ve … olarak düzeltildiği anlaşılmaktadır. Davalı, temlik eden yabancı firmadan sadece bir adet kule vinç ithal ettiğini, 4 adet fatura düzenlendiğini, davacının bu işlemle ilgili olarak düzenlediği 03.06.2013 tarihli … numaralı, 22.150,00 Euro tutarlı; 03.06.2013 tarihli, … numaralı, 30.990,00 Euro tutarlı; 05.06.2013 tarihli, … numaralı, 13.400,00 Euro tutarlı ve 05.06.2013 tarihli, … numaralı, 12.460,00 Euro tutarlı faturayı muhasebeleştirdiğini, taraflar arasında bu faturalar dışında başka bir kule vinç ithalatı olmadığını savunmaktadır. Nitekim davalı vekili ilk derece yargılaması aşamasında sunduğu 10.03.2021 tarihli dilekçesi ekinde ithalatını yatığı kule vincin gümrük beyannamesine ekli 4 adet fatura çıktısını dosyaya sunmuş olup, bu faturalarının davalının beyan ettiği gibi …, …, … ve … numaralı faturalar olduğu anlaşılmaktadır. Davalı, davacının sanki iki tane kule vinç ithal edilmiş gibi farklı faturalara dayandığını savunmaktadır. İlk derece yargılaması aşamasında görevsiz mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sırasında davalının ticari defterlerinin ibrazı emredilmemiştir. Dosya görevli mahkemeye gittikten sonra görevli mahkemece bilirkişi incelemesi yapılmadan hüküm kurulmuştur. Oysa davalının faturalara ilişkin savunmalarının incelenmesi ve bu konudaki belirsizliğin açıklığa kavuşturulması gerekir. Bu bağlamda davalıya ticari defterlerinin ibrazı da emredilmek suretiyle dava dosyasına sunulan faturalar ile takibe dayanak yapılan faturaların aynı faturaların olup olmadığı, faturaların fiziki çıktılarında yer alan seri numaralarının farklı olmasının sebebinin ne olduğu, dosyaya sunulan taşıma belgelerine göre davalının ithal ettiğini kabul ettiği kule vince ilişkin faturaların hangi seri numaralı faturalar olduğu, farklı seri numaralı faturaların farklı ithalat işlemlerine konu faturalar olup olmadığı, eğer öyle değilse farklı seri numaralı fatura düzenlenmesinin sebeplerinin ne olduğu hususları açıklığa kavuşturulmalıdır.Diğer taraftan davalı vekili davaya karşı verdiği cevap dilekçesinde müvekkili ile temlik eden İtalyan firma arasında yapılmış bir satış sözleşmesi bulunduğunu ve sözleşmede temlik yasağı bulunduğunu, ayrıca sözleşme dışında taraflar arasında imzalanan 22.01.2014 tarihli protokolde borcun nakli suretiyle borcun başka bir firmaya devredildiği ve müvekkilinin ibra edildiği savunmasında bulunmuş ve buna dair fotokopi belgeler dosyaya ibraz etmiştir. Davalı vekilinden bu belgelerin asılları istendiğinde 07.09.2015 tarihli dilekçe ile bu protokol ve sözleşmenin internet üzerinden e-posta yoluyla teati edildiğini, temlik eden tarafından imzalanan sözleşme ve protokolün e-posta üzerinden müvekkiline gönderildiğini, müvekkili tarafından da imzalanarak e-posta olarak gönderildiğini, bu nedenle sözleşmenin ve protokolün ıslak imzalı asıllarının ellerinde mevcut olmadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesince belge asılları sunulmadığından imza incelemesi yapılmamış ise de davalının, protokol ve sözleşmenin e-posta yazışmasıyla teati edildiğine dair savunması üzerinde hiç durulmamıştır. HMK’nın 200.maddesi uyarınca, iş bu davadaki savunma olarak ileri sürülen sözleşme ve protokolün varlığının yazılı belge ile yani senetle kanıtlanması gerekir ise de davalının savunmasında ileri sürdüğü şekilde eğer bu protokol ve sözleşme gerçekten temlik eden tarafından gönderilmişse HMK’nın 199.maddesi uyarınca belge niteliğinde kabul edilerek aynı Kanun’un 202.maddesindeki delil başlangıcının varlığı söz konusu olacağından ve davalının tanık deliline de dayandığı gözetilerek delillerin bu doğrultuda toplanıp bir sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece davalının bu savunması üzerinde hiç durulmadan sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenle mahkemece öncelikle HMK’nın 31.maddesinde hakime yüklenen davayı aydınlatma ödevi kapsamında davalıdan; savunmasına konu “PROTOKOL” başlıklı iki sayfadan ibaret 22.01.2014 tarihli belgenin, yine “PROTOCOLLO” başlıklı 22.01.2014 tarihli İtalyanca belgenin ve “SÖZLEŞME” başlıklı 22.04.2013 tarihli iki sayfadan ibaret belgenin hangi e-posta adresinden, hangi tarihte ve davalının hangi e-posta adresine gönderildiğini açıklaması ve belgenin kendisine gönderildiği e-posta adresinin temlik eden İtalyan firma yetkilisi …’ya ait olduğuna dair açıklama ve belgelerini sunması konusunda süre vermesi, daha sonra yapılan bu açıklama hakkında davacı vekilinden izahat istenmesi, davacı vekilinin, davalının yaptığı açıklamayı kabul etmemesi halinde mahkemece bilgisayar mühendisi bir bilirkişi atanmak ve davalıya ait e-posta üzerinde inceleme yapılmak suretiyle bilirkişiden, yukarıda sözü edilen belgelerin hangi e-posta adresinden, hangi tarihte gönderildiği, bu e-posta eklerinde savunmaya konu protokol ve sözleşmelerin yer alıp almadığı hususları konusunda rapor alınması suretiyle konunun aydınlığa kavuşturulması gerekir. Eğer davalının savunmasında sözünü ettiği ve yukarıda tarihleri belirtilen sözleşme ve protokollerin temlik eden İtalyan şahıstan sadır olduğu, yani onun tarafından gönderildiği tespit edilirse bu kez mahkemece HMK’nın 202.maddesi uyarınca tanık dinlenilmesi mümkün hale geleceğinden, tanık listesini vermesi için davalıya süre verilmek suretiyle gösterilirse tanıklar da dinlenilerek sonuca gidilmesi gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere ilk derece mahkemesince davalının savunma sebepleri gerekçeli olarak karşılanmadığı gibi davanın çözümünde etkili olacak derecede önemli deliller toplanıp değerlendirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, işin esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 09.12.2021
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.