Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1220 E. 2021/1439 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1220
KARAR NO: 2021/1439
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2021
NUMARASI: 2017/1159 Esas 2021/282 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne ilişkin verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkilinin mutfak eşyası ürünleri satışı yapmakta olduğunu, davalı ile yapılan satış sözleşmesi sonucunda Ankara’ da bulunan iş yerine söz konusu ürünlerin kurulduğunu, sevk irsaliyesi ile davalıya teslim edilen ürünler için kesilen 120.000 TL’lik faturanın 70.790,00 TL’lik kısmının ödendiğini, kalan 49.210,00 TL’lik kısmın ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı tarafın sadece tek taraflı düzenlediği faturalara dayanarak işbu davayı açtığını, müvekkilinin davaya konu endüstriyel mutfak malzemelerinin hatalı ve kullanılamaz nitelikte çıktıkları için iade ettiğini, davacının dava konusu meblağı talep etme hakkı olmadığını, çünkü bu meblağa karşılık gelen malzemenin müvekkili tarafından kullanılmadan iade edildiğini, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacının davasını ispat edemediğini belirterek, haksız davanın reddi ile yargılama giderinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası sureti celp edilerek dosyamız arasına alınmış olup, takip dosyası incelendiğinde; alacaklının …, borçlunun … olduğu, takibin dayanağının faturalardan kaynaklanan 49.210,00 TL asıl alacak ve 1.906,04 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.116,04 TL alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, 10/08/2017 takip tarihli ödeme emrinin borçluya 09/08/2017 ve 15/08/2017 tarihinde olmak üzere iki kez tebliğ edildiği, borçlunun 11/08/2017 ve 16/08/2017 tarihinde olmak üzere her iki tebligata ilişkin süresi içerisinde takibe, ferilerine ve tüm borca itiraz ettiği görülmüştür. … ve … tarafından imzalı 29/06/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasında akdedilen herhangi bir yazılı sözleşmeye dosyanın tetkikinde rastlanılmadığını, davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 54.229,33.-TL alacak dununda olduğunu ancak davacı talebi 49.210,00.-TL olduğundan taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutarın dikkate alınması gerektiğini, davacı tarafından davalı adına kesilen fatura ile sevk irsaliyelerindeki malların birbiri ile örtüştüğünü, sevk irsaliyelerinin teslim alan kısmında … adlı şahsın ad soyad ve imzasının mevcut olduğunu, davalının yapılan incelemeye katılmadığını, bu nedenle davalıya air ticari defterlerin incelenmesinin mümkün olmadığını, diğer yandan davalının ‘…davacıdan alınan endüstriyel mutfak ürünlerinin hatalı ve kullanılamaz olduğu ve iade edildiği..’ yönündeki iddialarını ispata yarayacak bir doneye dosyada rastlanmadığını ve takdiri Mahkemeye ait olarak davalı iddialarının/savunmasının, kanuni lazime de sayın yargı makamınca gözetilmek kaydı ile, ispata muhtaç olduğunu, icra inkar tazminatı vs. İstemlerin Mahkemeye ait olduğunu, şartlar oluşmadığından dolayı davacının takip evveli işlemiş faiz talebine ilişkin taraflarınca herhangi bir hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını, davacı yan yararına muhterem Mahkemece hüküm kurulursa, davacının ancak takipten sonra kısa vadeli avans faizi ölçüsünde faiz de talep hakkı olduğu tespit ve rapor edilmiştir. … ve … tarafından imzalı 24/12/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Davacının kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davalıdan 54.229,33 TL alacaklı durumda olduğunu, davalının ise kendi defterlerinde takip tarihi itibari ile davacıya 49.229,30 TL borçlu durumda olduğunu ancak davacının talebinin 49.210,00 TL olduğundan taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutarın dikkate alınması gerektiğini, davalının söz konusu borcu oluşturan ürünlerin davacı tarafından kendilerine teslim edilmediği yönünde bir iddiasının mevcut olmadığını, dosya mevcuduna bakıldığında davalının temel savunmasının, davacıdan alınan endüstriyel mutfak ürünlerinin hatalı ve kullanılamaz olduğunu ve iade edildiği yönünde olmakla beraber dosyada davalının bu iddialarını ispata yarayacak bir doneye rastlanmadığı gibi davalı tarafından kök raporda sonra da dosyaya herhangi bir donenin sunulmadığını, bu tespitlere nazaran davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 49.210,00 TL alacaklı olduğu tespit ve rapor edilmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde ve değerlendirildiğinde; 2004 sayılı İİK madde 67 uyarınca; ‘takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde Mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir’. İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında alacaklının …, borçlunun … olduğu, takibin dayanağının faturalardan kaynaklanan 49.210,00 TL asıl alacak ve 1.906,04 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 51.116,04 TL alacağa ilişkin ilamsız takip olduğu, 10/08/2017 takip tarihli ödeme emrinin borçluya 09/08/2017 ve 15/08/2017 tarihinde olmak üzere iki kez tebliğ edildiği, borçlunun 11/08/2017 ve 16/08/2017 tarihinde olmak üzere her iki tebligata ilişkin süresi içerisinde takibe, ferilerine ve tüm borca itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına dair bir kararın alacaklı/vekiline tebliğine dair takip dosyası kapsamında mazbataya ve sair bilgi belgeye rastlanmamakla birlikte, eldeki itirazın iptali davasının 25/12/2017 tarihinde açıldığı, alacaklı/vekiline itiraz üzerine takibin durdurulması kararının tebliğine dair mazbata, sair bilgi belge die bulunmadığından İİK madde 67’de öngörülen bir yıllık sürenin işlemeye başlamadığı gibi takip tarihi ile dava tarihi arasında da 1 yıldan az süre bulunduğu görülmekle eldeki itirazın iptali davasının süresi içerisinde açıldığının kabulü gerektiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Takibin, 15/01/2017 tarihli …, …, …, …, …, …, …, … numaralı faturalardan kaynaklanan toplam 49.210,00TL alacak ile 1.906,04-TL işlemiş faiz istemine ilişkin olduğu, eldeki itirazın iptali davasında ise, davalı borçlunun takibe yaptığı itirazının 49.210,00-TL tutarındaki asıl alacağa ilişkin iptalinin talep edildiği, davacı tarafından davalı adına kesilen faturalar ile sevk irsaliyelerinin birbiri ile örtüştüğü, sevk irsaliyelerinde teslim alan kısmında … şeklinde isim soyisim ve imzanın bulunduğu, davacının 2017 yılı ocak ayı BS formunda 101.710,00-TL tutarında faturanın Gelir İdaresi Başkanlığına bildirildiği, davalının savunması kapsamına göre taraflar arasında malların teslim edildiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, davalının ürünlerin hatalı ve kullanılamaz olduğu ve iade edildiği savunmasında bulunduğu ancak bu savunmaya ilişkin dosya kapsamına sunulan bilgi/belge bulunmadığı, davacının incelenen ticari defter kayıt ve belgelerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 54.229,33-TL alacaklı olduğu anlaşılmakla davalı borçlunun takibe yaptığı itirazının taleple bağlı olarak 49.210,00-TL tutarındaki asıl alacak yönünden iptaline karar vermek gerekmiştir. 2004 sayılı İİK madde 67/2.maddesi uyarınca; ‘Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.’ neticeten işbu davada davalı borçlunun itirazının haksızlığına karar verildiğinden ve faturadan kaynaklanan alacak likit olduğundan hükmolunan meblağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçesiyle; davanın kabulüne, İstanbul …İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında davalının itirazının 49.210,00 TL alacak üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren 49.210,00 TL asıl alacağa yıllık %9,75 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmek suretiyle takibin devamına, alacağın %20’si oranında 9.842 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, önceki beyanlarını tekrarlamış ve davaya konu endüstriyel mutfak malzemeleri hatalı ve kullanılamaz çıktığından davacıya iade edildiğini, ilk derece mahkemesinin, malzemelerin ayıplı olup olmadığı hususunda herhangi bir inceleme yapmaksızın kurduğu hükmün usule ve yasaya aykırı olduğunu, Yalnızca davacı tarafından düzenlenen faturaların borç ilişkisinin veya borcun varlığını kanıtlamayacağını, borç ilişkisinin varlığından ve borcun doğduğundan söz edebilmek için hizmetin verildiğinin ispatı gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satım ilişkisinden kaynaklı açık hesap alacağının tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. Maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesi davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas Samsun … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının …, borçlunun … Ltd. Şti., borç tutarının 49.210,00 TL asıl alacak ve işlemiş faizleriyle toplam ve 51.116,04 TL olduğu, takip sebebi olarak 15/07/2017 düzenleme tarihli muhtelif sayıda faturaların gösterildiği, söz konusu faturaların takip dosyasının eki oldukları, faturaların tümünün … tarafından keşide edildiği ve muhatabın … olarak gösterildiği, dosyanın yetkisizlikle İstanbul … İcra Dairesine gerek … esas numarasını aldığı, itiraz eden vekilinin icra dosyasına itirazında; herhangi bir borçları bulunmadığından ana para, işlemiş faiz, faiz oranına itiraz etmiş olduklarına dair beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava dosyası içerisinde teslim eden ve teslim alan sıfatıyla isim ve imzalarının yer aldığı, dört adet sevk irsaliyesinin olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince alınan 29/06/2018 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı tarafın ticari defterleri üzerinde değerlendirme yapıldığı, davalının dosyaya herhangi ticari defterin ibraz edilmediği, davacı yanın davalı adına keşide ettiği fatura ve sevk irsaliyesindeki emtianın birbiri ile örtüştüğü, sevk irsaliyesinin teslim alan kısmında … isim ve imzasının yer aldığı, davacının takip öncesi işlemiş faiz talebinin koşullarının oluşmadığı, davacının ancak takipten sonra avans faizi talep edebileceği, kendi ticari defterlerine göre davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 54.229,33 TL alacaklı olduğu yönünde değerlendirme yapılmıştır. Bilirkişilerce düzenlenen 24/12/2018 tarihli ek raporun incelenmesinde; davalı vekilinin ticari defterleri incelenmiş, takip tarihi itibariyle davalının davacıya 49.229,30 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Satım sözleşmesinde, satılanın alıcıya teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü satıcıda olup, somut olayda her iki yanın usulüne uygun düzenlenen ve bir birini doğrulayan ticari defterlerine göre emtianın davalıya teslim edildiği, zaten davalı yanca teslim olgusunun kabul edildiği, ancak davalı tarafından teslim edilen emtiada ayıplı olduğundan bahisle emtianın davacıya iade edilmiş olduğunun öne sürüldüğü anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında davalının usulüne uygun ve süresinde ayıp ihbarında bulunduğuna yönelik herhangi bir belge bulunmadığı gibi, ayıp sebebiyle sözkonusu emtianın davacıya iade edildiğine dair savunmayı kanıtlayacak herhangi bir kanıt da sunulmamıştır. Savunma içeriğine göre ispat yükü davalıda olup davalının ispat yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle davalının ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Yukarıda bahsi geçen sebeplerden ötürü ilk derece mahkemesince taleple bağlı kalınarak davanın kabulü yoluna gidilmesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından ilk derece mahkemesi kararı isabetli olmakla, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 2.520,70 TL istinaf nispi karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.25/11/2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.