Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1132 E. 2021/1539 K. 06.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1132
KARAR NO: 2021/1539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2021
NUMARASI: 2020/708 E. – 2021/290 K.
DAVANIN KONUSU:Şirketin İhyası
Taraflar arasında görülen şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili …’un resen terkin edilen … Limited Şirketi’nin ortağı olduğunu, … Limited Şirketi’nin İstanbul Ticaret Sicilinde …-… sicil numarası ile kayıtlı bulunmaktayken 6102 sayılı TTK’nın Geçici 7. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Memurluğunca 18.02.2015 tarihinde resen terkin edildiğini, şirketin resen terkin edilme işleminden önce şirkete ait devam eden davaların bulunduğunu, şirketin sahibi bulunduğu İstanbul Liman Başkanlığına kayıtlı … isimli gemi ile ilgili Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/336 E sayısında görülen kamu davasının derdest olduğunu, yine şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesi müdürlüğünce tahakkuk ettirilmiş vergi borç/ cezalarının bulunduğunu, ceza yargılaması sonucunda şirkete ait geminin iadesine karar verildiğini, bu durumda ilgili işlemleri yapmak ve tazminat davası açmak için şirketin ihyasına ihtiyaç olduğunu, yine Mahkemece ihya (tescil) kararı ile birlikte ek tasfiye işlemlerinin sürdürülmesi ve tamamlanması için tasfiye memuru atanması da gerektiğini beyanla, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunda …-… sicil numarasında kayıtlı bulunmaktayken yapılan işlemler sonucunda resen terkin edilen … Ltd. Şirketinin, şirkete ait olan … isimli deniz taşıtı ile ilgili hak ve alacakların takibi için gerekli takip ve dava işlemlerinin ve vergi daireleri ve diğer kurum ve kuruluşlarda gereksinim duyulacak temsil ve hukuki işlemlerin yapılması ve sonuçlanması ile sınırlı olarak ihyasına, şirketin terkin tasfiye edilmiş olması nedeniyle, ek tasfiye hususunda iş ve işlemlerin yürütülmesi amacıyla münferiden yetkili olmak üzere tasfiye memuru olarak davacının atanmasına, yargılama sonucunda verilecek olan kararın sicile tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Ticaret sicil kaydı celp edilmiş ve anılan şirketin 18/02/2015 tarihinde Ticaret Sicil Müdürlüğünce geçici 7. madde uyarınca resen terkin edilmiş olduğu anlaşılmıştır. Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesi 2010/336 dosya örneği incelenmiş, zaman aşımı nedeniyle düşme kararı verilerek teknenin iadesine karar verilmiş olduğu görülmüştür. TTK’nın geçici 7/15 maddesinde belirtildiği üzere Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce resen terkin edilen şirketlerin terkin tarihinden sonra haklı sebeple ilgililerin başvurarak şirketin ihyasını talep edebileceği, davacının ortağı olduğu şirkete ait tekne ile ilgili el koyma kararı ve ceza davası olduğu, ceza dava tarihinin terkin işleminden önce olduğunu, bu durumda hakkında dava olan şirketin terkini işleminin TTK’nın Geçici 7/2. Maddesi uyarınca yolsuz olduğu, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu, sicil dosyası incelemesinde terkin öncesi ihtarın şirket yetkilisine usulüne uygun tebliğ yapıldığına dair bir belge de bulunmadığı, bu nedenle süre şartına bakılmadan davacının davasının dinlenmesine, usulsüz terkin nedeniyle bu davanın açılmasına sebebiyet veren davalıya yargılama giderinin yükletilmesine karar vermek gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; davanın kabulüne, İstanbul Ticaret sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken re’sen terkin edilen … Limited Şirketi’nin terkine ilişkin işleminin iptaline, şirketin ihyasına, şirketin malvarlığına ve borçlarına ilişkin işlemleri yapmak ve taraf olduğu ve olacağı davaları takip edip sonuçlandırmak üzere tasfiye memuru olarak davacı … T.C. Kimlik numaralı …’un atanmasına, tasfiye işlemleri giderlerinin ve tasfiye görevlisi ücretlerinin tasfiye sonucunda ortaklarca kararlaştırılarak ödenmesine, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yasal hasım olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, dava konusu olayda müvekkilin resen terkine ilişkin işlemlerinde hiçbir eksiklik olmadığını ve dava konusu resen terkin işleminin, geçici 7. maddeye ve buna ilişkin ikincil mevzuata uygun bulunduğunu, Müvekkil Ticaret Sicili Müdürlüğüne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Limited Şirketi’nin dosyasında yapılan incelemede, şirketin “Adresinin tespit edilemediği” hususunun belirlenmesinin ardından 6102 sayılı TTK’nın Geçici 7. maddesi ile “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5. maddesi gereğince resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 18.02.2015 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğinin anlaşıldığını, Müvekkili kurum tarafından dava konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen ihtar gereğinin yerine getirilmediğini, İhyası talep edilen şirketin 18.02.2015 tarihinde resen terkin edildiğini, buna karşılık davacı tarafça ikame edilen ihya talepli davanın 30.12.2020 tarihinde, yani 5 yıl 10 ay 12 gün sonra açıldığını, Firmaya yollanan ihtarın, 26.11.2014’te adreste tanınmadığı için ve yine yetkili muharrem …’e yollanan ihtarın da 22.11.2014’te adres yanlış olduğu için iade edildiğini, müvekkili tarafından davaya konu şirkete yapılan ihtarın (bildirimin), dava konusu şirkete ve yetkilisine ulaşmadığı bir an için kabul edilse dahi müvekkilin resen terkine ilişkin prosedürde bir eksik işlem yaptığından bahsetmek mümkün olamayacağını, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki ilanının Tebligat Kanunu’na uygun bir bildirim olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, Resen terkin kapsamına alınması zorunlu bulunan şirketin, şirkete gönderilen ihtar ve yine yukarıda açıklanan ihtara rağmen, dava konusu ceza davası ile ilgili bildirim sorumluluğunu yerine getirmediğini, davayı açan davacının da bu konuya dair herhangi bir bildirim yapmadığını, mevzuata uygun işlem yapan müvekkili aleyhine hüküm kurulmasının hakkaniyete ve de hukuka aykırı olduğunu, Sicil kayıtlarından resen terkin edilen dava konusu şirketin, sicil kayıtlarını bir kez silen müvekkilin, bu kayıtları herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın düzeltmesinin de hukuken mümkün olmadığını, Mevzuat gereğince yapması gereken işlemleri eksiksiz yapan Müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilmiş olan şirketin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulü ile şirketin ihyasına, yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü müzekkere cevabı ve kayıtlarıyla ihyası istenilen şirketin, 18/02/2015 tarihinde, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicil kaydının resen silindiği anlaşılmaktadır. TTK’nın geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi ile Ticaret Sicili Müdürlüklerince; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11. bendi uyarınca, ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden re’sen silineceği, aynı maddenin 15. bendinde “…ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketi veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği,” düzenlemeleri yer almaktadır. İhyası istenen şirketin 18/02/2015 tarihinde resen terkinine karar verilmiştir. Eldeki istinafa konu dava ise beş yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 30/12/2020 tarihinde açılmıştır. İhyası talep edilen şirketin … Ltd. Şti. olduğu, İstanbul Liman Başkanlığının 25/01/2021 yazısının incelenmesinde; gemi sicilinin … sırasında kayıtlı … (eski ismi …) olan geminin 28/12/2006 tarihinde … tarafından satın alındığı, sonrasında ihale ile … isimli şahsa 20/09/2012 tarihinde satım yoluyla devredildiği, en son 30/06/2016 tarihinde yurt dışına satılarak sicil kaydının terkin edildiği bildirilmiştir. Yani, dosya kapsamına göre, ihyası istenen şirket adına kayıtlı ve mevcut bir tekne bulunmamaktadır. TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrasının son cümlesinde, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Bu durumda davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi gerekir. İlk derece mahkemesi, iki nedenle davayı süresinde saymıştır: Birincisi, şirket hakkında dava bulunduğu, ikincisi ise resen terkin öncesi yapılması gereken yasal tebligatların yapılmadığıdır. Öncelikle, ihyası istenen şirket hakkında açılmış bir özel hukuk veya kamu davası yoktur. Mahkemenin şirket hakkındaki dava olarak nitelendirdiği Küçükçekmece 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/336 E- 2012/1271 K sayılı davasında, ihyası istenen şirket taraf değildir. Şirket tüzel kişiliği sanık olmadığı gibi, şirket tüzel kişiliği kamu davasına müdahil de olmamıştır. Bu durumda, terkin edilen şirket hakkında bir dava bulunduğu ve bu nedenle terkinin usulsüz olduğuna dair ilk derece mahkemesi gerekçesi dosya içeriğiyle uyumlu değildir. İkinci olarak, davalı kurumun terkin öncesi şirkete ve yöneticisine tebligat çıkarıldığı, ancak bu tebligatların yapılamadığı anlaşılmaktadır. Bunun üzerine davalı kurumun, yasa gereği bu hususu Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan ettiği, bu ilandan itibaren otuz günün sonunda tebligatın yapıldığının kabulü gerekir. Bu durumda davalı kurumun terkin işlemlerinin kanuna ve ilgili mevzuata uygun olarak yaptığı anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki gerekçesi isabetsiz olmuştur. Davalı kurumun TTK’nın geçici 7. maddesine göre yaptığı terkin işleminin yasaya ve ilgili mevzuata uygun olması karşısında, davacının ihya talebini, terkin tarihinden itibaren beş yıl içinde yapmış olması gerektiği anlaşılmaktadır. Terkin tarihi ve dava tarihi dikkate alındığında, davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, dosya içeriğiyle uyuşmayan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz bulunmuş ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın hak düşürücü süre yönünden reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın hak düşürücü süre yönünden reddine, 2-Alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınmış olan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca belirlenen 5.100,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 59,30 TL istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-Davalı tarafından harcanan 162,10 TL istinaf başvuru harcı gideri ile ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 23,13 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere, toplam 185,23 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 6-Dosyada artan gider avansının karar kesinleştiğinde iadesine, 7-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 8-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 06.12.2021 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:HMK 361.maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süre içinde temyiz yolu açıktır.