Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1095 E. 2021/1484 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1095
KARAR NO: 2021/1484
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/03/2021
NUMARASI: 2021/144 Esas 2021/329 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkili şirketin 28/11/2018 tarihinde, şahsi kullanım amacıyla davalı … Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı olan 2012 model, … Marka , … plakalı aracı 48.000,00 TL bedel ödeyerek satın almış olduğunu, ekspertiz raporunda satışa konu aracın herhangi bir sorunu olmadığının, satışa uygun olduğunun belirtildiğini, devir tarihinden yaklaşık 5 ay sonra araçta müvekkilinin kullanımından kaynaklı olmayan arızaların meydana geldiğini, 26/06/2019 tarihinde müvekkilinin, aracı yetkili servise kontrole götürdüğünü , aracın vites kutusu beyninde ve turbosunda hasarların meydana gelmiş olduğunu öğrendiğini, aracı kullanmaya devam etmek için mecburen ilgili parçaları 6.950,00 TL ödeyerek değiştirmek zorunda kaldığını, müvekkilinin 48.000,00 TL’ye satın aldığı araca 6.950,00 TL’lik masraf yapmasının üzerinden 5 ay geçmeden ilgili aracın tekrardan arıza yapmış olduğunu, yetkili serviste yapılan incelemeler neticesinde bu sefer de aracın debriyaj ve bilyasında sorunların mevcut olduğunun ortaya çıktığını, müvekkilinin araca toplamda 15.050,00 TL tutarında harcama yapmak zorunda kaldığını; müvekkili tarafından araç satış sözleşmesinde ödemiş olduğu miktar ile aracın mahkeme tarafından tespit edilecek gerçek değeri arasındaki farkın ve servis-bakım-onarım masraflarının toplamı olan şimdilik 15.050,00 TL’nin yasal faiz ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda dava, davacının satın almış olduğu aracın ayıplı olduğu iddiası ile tazminat istemine ilişkin olup, 6102 Sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrasına aykırı olarak arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmadan açılmış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın reddi ile aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; 7155 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 sayılı kanunun 18/A maddesinin 1. fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın 2019 esaslı olduğunu, davanın tüketici mahkemesinde açıldığı tarihte tüketici mahkemelerinde zorunlu arabulucuk şartının bulunmadığını, görevsizlik kararı üzerine görevli mahkemece dava şartı eksikliğin giderilmesi için davacıya tanınan süresin yeterli olmadığını, tüketici mahkemesinde görülen davada davalının davaya cevap vermiş olduğunu, dolayısıyla arabuluculuk şartının yerine getirilmiş sayılması gerektiğini, zira usul ekonomisi ilkesi ile makul sürede yargılanma ilkelerinin tamamı incelenmeden davanın salt şeklen arabulucuk şartı eksikliği sebebiyle reddolunmasının sadece hak arama özgürlüğünün ihlali olmayıp aynı zamanda Anayasa’nın da ihlali anlamına geldiğini, Taraflarına dava şartının tamamlanması için bir haftalık kesin süre verildiğini, bu bir haftalık kısıtlı süre içerisinde arabuluculuğa başvurulduğu halde eksikliğin tamamlanamadığını, nihayetinde haklı davanın reddine karar verildiğini, Davalı tarafın açıkça sulh olmadığını, tarafların arabuluculuğa yönlendirilmesinin vakit kaybı olacağını, taraflarına bir haftalık kesin sürenin verildiği tarihten (tebliğ tarihi 24/02/2021) bugüne dek iki aya yakın bir zaman geçtiğini, ancak halen arabuluculuk merkezinden dönüş yapılmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satıma konu emtianın ayıplı olduğu iddiasına dayalı olarak açılan tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. yaptırımına bağlanmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır. Yukarıdaki açıklamalara göre, TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. Somut olayda davacı vekili tarafından tüketici mahkemesinde 22/11/2019 tarihinde, dava açılmış, tüketici mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş, bu süreçten sonra arabulucuya başvurulmuş, ancak süreç henüz sonuçlanmamıştır. Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesi tarafından asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/144 esas sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam edilmiştir. İlk derece mahkemesince 18/02/2021 tarihli tensip tutanağının 1 nolu ara kararı gereğince arabuluculuk son tutanağının aslı veya onaylı suretini sunmak üzere bir haftalık kesin süre verilmiş ve verilen kesin süre içerisinde söz konusu tutanağın mahkemeye ibraz edilmemesi durumunda davanın usulden reddine karar verileceği ihtar edilmiştir. Söz konusu tensip tutanağının davacı vekiline elektronik tebligat yoluyla tebliğ edildiği, ancak arabuluculuk nihai tutanağının dosyaya sunulmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesi kararı ve gerekçesi isabetli olup davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.02/12/2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.