Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1087 E. 2021/1485 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1087
KARAR NO: 2021/1485
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/04/2021
NUMARASI: 2021/63Esas 2021/379 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle arabuluculuk başvuru şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; dava konusu … şase nolu ve … plakalı aracın … Ltd. Şti. tarafından ithal edildiğini, 05/11/2018 tarihinde müvekkili şirketin yetkilisi … ile … Ltd. Şti. arasında yapılan satış sözleşmesi ile davacı şirket adına satın alındığını ve davacı şirket adına tescil edildiğini, aracın bedelinin tam ve eksiksiz olarak davalı şirkete ödendiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmede açıkça devlet tarafından alınan tüm vergilerin satıcıya ait olduğunun kararlaştırılmasına rağmen davalının aracı üzerinde vergi yükleri ile birlikte sattığını, davalı satıcı tarafından ödenmesi gereken ÖTV’nin müvekkili şirket tarafından ödenmek zorunda kaldığını belirterek; ödenen 52.561,00 TL’nin, ödeme tarihinden itibaren başlayarak ticari faizi ile birlikte, davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; ticari uyuşmazlıklarda dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurulmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu aracın müvekkili şirket tarafından ithal edilmemesi ve de müvekkili şirketin söz konusu aracın ilk satıcısı olmaması nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını, davacının, ithalatçı firma ve ilk satıcıya işbu davayı yöneltmesi gerekirken, müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğu bulunmamasına rağmen, müvekkilinden ÖTV bedelini talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle huzurdaki davanın müvekkili şirket yönünden husumet yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, aksi durumda da kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının dava dilekçesinde var olduğunu ileri sürdüğü alacağın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle zamanaşımı itirazlarının kabulü gerektiğini, taraflar arasında imzalanan 05/11/2018 tarihli araç satış sözleşmesi gereğince … plakalı araca ait satış tarihinden itibaren doğabilecek her türlü sorumluluğun davacıya ait olduğunu, davacı yanın basiretli tacir gibi davranmadığını, araca ait ötv bedelinden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacının müvekkili şirketi temerrüde düşürmediğinden faiz talebinde bulunamayacağını belirterek; davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise huzurdaki davanın … Ltd. Şti. ile …, …’ye ihbar edilmesine, her türlü yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, taraflar arasındaki alım satım sözleşmesine konu aracın ötv vergi borcu nedeniyle ayıplı olduğu iddiasına dayanan tazminat istemine ilişkindir. Bilindiği üzere, 7155 sayılı Kanunun 20. maddesi ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa 5/A maddesi eklenmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrası ile ‘Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.’ hükmü getirildiği, Yine aynı kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Kanuna eklenen ‘Dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 18/A maddesinde ‘(1)İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.’ hükmünün yer aldığı, Davanın Bakırköy 2.Tüketici Mahkemesinde açıldığı, mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın 19/01/2021 tarihinde mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır. Dava ticari satımdan kaynaklı tazminat istemine ilişkin olup, yukarıda belirtildiği üzere alacak davaları zorunlu arabuluculuğa tabidir. Bu nedenle İİK m.380/b maddesinde alacak iddiasında bulunanların alacak davası açabilecekleri düzenlenmiştir. Hal böyle olunca davanın arabuluculuğa ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının kendisini işbu davada vekil ile temsil ettirmesi sebebi ile mahkeme tarafından davanın reddine karar verildiğine göre, reddedilen tutar üzerinden, davalı lehine karar tarihinde yürürlülükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretinin takdiri gerektiğini, davanın dinlenilebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması nedeni ile davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunması gerektiğini, ilk derece mahkemesince davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satımdan kaynaklı alacak istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafandan, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince, davanın açıldığı tarihte ticari davalarda arabuluculuk başvurusunun dava şartı olduğu, davacının bu dava şartını yerine getirmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, ancak buna rağmen davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Davalı, yargılamada avukatla temsil edildiğine göre, mahkemenin nihai kararıyla birlikte davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir. Bu durumda davalı şirket lehine, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi ve 2. kısmın 2. bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunmalıdır. Bu durumda davalı yarına 4.080,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemekle birlikte HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın arabuluculuk başvuru şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, 2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, peşin alınan harçtan mahsubu ile artan kısmın 492 sayılı Yasanın 31. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve istem halinde davacı yana iadesine, 3-Davacı tarafından karşılanan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/2. maddesine göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 5- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 6- İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a)Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; peşin istinaf karar harcının, talep halinde davalıya iadesine, b)Duruşma açılmadığından, istinaf yargılaması nedeniyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, c)Davalı tarafından harcanan 162,10 TL başvuru harcı ve 37,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 199,60 TL kanun yolu giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 8-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.02/12/2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, istinaf konusu vekalet ücretinin değerine göre karar kesindir.