Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1082 E. 2021/1493 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1082
KARAR NO: 2021/1493
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2019
NUMARASI: 2019/513 Esas 2019/1091 Karar
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali
Taraflar arasında görülen sözleşmenin iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin görevsizliğine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; müvekkilinin ( … ) ticari plaka sayılı hat ve dolmuşu kendi adına alarak …bank’tan kredi kullanıldığını, kredi borcunun ödenememesi üzerine … isimli işyerine gidildiğini, bankaya 450.000,00 TL borçlarının olduğunu, 335 bin TL ödeme yapılması durumunda da borcun kapatılabileceğini, ancak dolmuşu da değiştirmek istediklerinden muhammen bedeli (128 bin TL) ve bir kısım nakit de olmak üzere toplamda 500 bin TL istediklerini, şüpheli talep edilen 500 bin TL’nin 60 ayda geri almak üzere senet yapılıp, aracın üzerindeki rehnin ilgili bankaca kaldırıldıktan sonra kendileri tarafından rehin koyma sureti ile verileceğinin söylenmiş olduğunu, bu suretle taraflar arasında 18/09/2017 tarihli inanç sözleşmesinin imzaladığını, aynı zamanda müvekkilinden imzalı kağıt ve her biri 10.834 TL bedelli 60 adet toplam 650.000,00 TL’lik senet aldıklarını, … ile rehin sözleşmesi imzalandığını, ancak rehnin tescil ettirilmediğini, davacının gerçek amacının borç para almak suretiyle rehin sözleşmesi yapmak olduğunu belirterek; araç satış sözleşmesinin iptali ile aracın iadesine, olmadığı takdirde şimdilik fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, aracın bedeli olan 1.900,00 TL’nin davalının yaptığı banka ödemesi düşülmek suretiyle geri kalan bedelin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; uyuşmazlığın çözümü bakımından yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili açısından pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, talep konusu miktar belirlenebilir olduğundan, kısmi dava açılabilmesinin mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafından dava dilekçesinin harca esas değeri 204.700,00 TL olarak belirtilmiş ise de, netice-i talep kısmında 1.900,00 TL talep edildiğini, …’nun iyiniyetle davacıdan aracı devralması karşılığında davacının banka borcu olan 335.000 TL’yi … kanalıyla ödediğini, davacının …’a olan borçlarına karşılık da …’a 260.000,00 TL ye Arnavutköy Tapu Müdürlüğünde daire satışı, … marka 146.000,00 TL değerinde araç, … Marka 120.500,00- TL değerinde araç, ve 71.500,00 TL değerinde … marka araç verildiğini, 15.000,00 TL de banka kanalıyla müvekkilinin oğlu tarafından …’a ödeme yapıldığını, 650.000 TL de elden ödeme yapıldığını, müvekkilinin aracı yüksek bir bedelle satın aldığını, davacının iddiasında belirttiği 650.000 TL’ye almadığını, davacının davalı yanca 335.000 TL ödendiğine dair kabul beyanı olduğunu, ve davacının araç satış sözleşmesini “okudum paramı aldım” şeklinde yazarak imzaladığını, davacının rehin sözleşmesini yaptığı tarih 18.09.2017 iken müvekkiline araç satış sözleşmesini akdettiği tarihin 13.10.2017 olduğunu, yani satış sözleşmesinden bir ay kadar önce yapılan rehin sözleşmesi var iken davacının ikinci bir rehin sözleşmesi yapılacağını düşünmesinin kabul edilemez nitelikte olduğunu, olayda emin sıfatıyla zilyet olan davacı ile iyiniyetli müvekkili arasında yapılan satış sözleşmesinin müvekkilin iyiniyeti ve ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 17.02.2014 tarihli, 2013/4127 E.- 2014/2544 K. sayılı kararı ve HGK’nun 25/09/2002 tarihli, 2002/4-608 E.- 2002/643 K. sayılı emsal kararları gereği korunması gerektiğini belirtmiş ve sonuç olarak, öncelikle davanın yetkisiz mahkemede ikame edilmesinden dolayı davanın usulden reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın usul ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…,Dava, inançlı işlem olarak yapılan ticari plakalı araç satış sözleşmesinin iptali ile aracın iadesine, olmadığı takdirde aracın bedelinin ticari faizi ile birlikte ödenmesi talebine ilişkindir. 6102 sayılı TTK’nın 5/1. maddesine göre, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre Ticaret Mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ancak ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, Asliye Hukuk Mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle ticari işlerle ilgili bütün davalar Ticaret Mahkemelerinin görev alanına sokulmamış, yalnızca uzmanlık gerektiren hususların Ticaret Mahkemelerince karara bağlanması esası getirilmiştir. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen havale, vedia gibi işlemlere ilişkin davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen incelenir. Somut olay; Bakırköy … Noterliğinin 02/10/2017 tarih, … Yevmiye sayılı … plakalı ticari plakalı araç satış sözleşmesinin iptali ile aracın iadesine, olmadığı takdirde aracın bedelinin ticari faizi ile birlikte tahsili istemine dayalı olup, uyuşmazlığın kanunda zikredilen mutlak ticari davalardan olmadığından, davanın Asliye Ticaret mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. Bu itibarla davalı tacir olmadığı gibi ticari işletmesini ilgilendiren bir işlem mevcut bulunmadığı yani her iki tarafın ticari işletmesiyle alakalı bir uyuşmazlık söz konusu olmadığından, uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeni ile mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddine, İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu tespitine, HMK’nın 20.maddesindeki usul çerçevesinde dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve dava konusunun temelini oluşturan ve taraflar arasındaki uyuşmazlığa kaynak teşkil eden satış sözleşmesinin davacı … ile davalı … arasında 02.10.2017 tarihinde ve … Yevmiye No’su ile Bakırköy … Noteri tarafından, “Ticari Plakalı Araç Satış Sözleşmesi” adı altında düzenlenmiş olup aynı tarihte bu satış sözleşmesinin taraflarca imza edildiğini, Eldeki davada, uyuşmazlığın kaynağı ticari plaka ve ticari hat devri, rehni ile ilgili olduğunu, müvekkilinin basit usulde vergi mükellefi ve işletmeci olup, davaya konu sözleşmeler ticari işletmesinden (ticari plaka ve hat) kaynaklanan ticari iş niteliğinde olduğunu, müvekkili tarafından dava konusu ticari minibüs için ticari plakalı araç satış sözleşmesi, taşınır rehin kaldırma tescili, taşınır rehin sözleşmesi, inanç sözleşmesi yapıldığını, ödünç para verme işleri karşılığında bono düzenlendiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesini görevsizlik kararının usul ve yasaya aykını olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, sözleşmenin irade fesadı sebebiyle iptali ve sözleşme kapsamında verilen paranın sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında iadesi davasıdır. İlk derece mahkemesince yukarıda belirtilen gerekçeyle, uyuşmazlığı çözmekte asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosyada esas “Ticari plakalı araç satım sözleşmesi” isimli, Bakırköy … Noterliğinin 02/10/2021 tarihli … yevmiye numaralı işlemiyle düzenlenmiş sözleşme mevcuttur. Sözleşmede satıcı sıfatının …, alıcı sıfatının ise …’na ait olduğu görülmektedir. Eldeki dava, ticari faaliyette kullanılan araç satışından kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, Yargıtay (kapatılan)13. Hukuk Dairesinin 19.09.2013 gün ve 2013/10274 – 22116 E-K sayılı kararında da belirtildiği üzere TTK’nın 4. maddesi kapsamında ticari dava niteliğinde olup genel hükümlere göre TTK’nın 5. maddesi uyarınca müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde Asliye Ticaret Mahkemesince, bulunmayan yarlerde ise Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesince davaya bakılmalıdır. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen gözetilmelidir. Bu durumda, mahkemece davanın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek işin esasına gidilerek inceleme yapılması gerekirken görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca dava açılışında dava değerinin 204.700,00 TL olarak gösterildiği, dava dilekçesinde ise araç bedeli olan 1.900,00 TL tutarın davalının yaptığı banka ödemesi düşülmek suretiyle ticari faiziyle birlikte tahsili talep edilmiş olduğu, söz konusu miktarın maddi hata sebebiyle bu şeklide gösterildiği, esasen 1.900.000,00 TL’nin iadesinin talep edildiği yönünde kanaat oluşmakla, bu sebeple uyuşmazlığın, tek hakimle değil, mahkeme heyeti tarafından ele alınarak yürütülmesi gerekir. Bu açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.