Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/104 E. 2021/158 K. 11.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/104
KARAR NO : 2021/158
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/11/2020
NUMARASI : 2019/882 Esas
DAVA: TTK 531 maddesi uyarınca haklı nedenle fesih
Taraflar arasındaki davalı şirketlerin haklı nedenle feshi istemli açılan dava içinde verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddine karar verildiği, karara karşı davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu görülmekle, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mahkemenin 15.09.2020 tarihinde, davalı şirketlerin yönetim ve temsil yetkilerinin kayyıma devredilmesi, kabul edilmemesi halinde davalı şirketlerin taşınmazlarına üçüncü kişilere devir ve temliki ile her türlü ayni ve şahsi hak tesisinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulması taleplerinin reddine karar verildiğini, ancak söz konusu kararın, usul ve yasaya aykırı olduğunu, 14.09.2020 tarihinde, UYAP üzerinden davalı şirketlerin taşınmazlarını sorguladığını ve … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye ait Edirne’de 83 adet taşınmaz ile … A.Ş.’ye ait İstanbul ili Bağcılar ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı 1. Blok 4. Kat 23 numaralı mesken nitelikteki bağımsız bölümü tespit ettiğini, … A.Ş.’nin İstanbul ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı taşınmazı bulunduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan ilana göre de bu taşınmazın satışa çıkarıldığı ifade edildiğini, dosyaya 10.12.2019 tarihinde Pendik Tapu Müdürlüğünden gelen tapu kaydında da taşınmazın davalı şirket adına kayıtlı olduğunun görüldüğünü, mahkemece 14.09.2020 tarihinde UYAP üzerinden yapılan taşınmaz sorgusunda, davalı şirket adına böyle bir taşınmaz çıkmadığını, davalı şirketin yöneticileri, herhangi bir tedbir kararı olmamasını fırsat bilerek, 21.07.2020 tarihinde … A.Ş.’ye ait İstanbul ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun … ada … parsel sayısında kayıtlı 5991m² büyüklüğündeki taşınmazı üçüncü kişilere devrettiğini, mahkemenin tedbir talebinin reddine dair kararındaki, dosyada somut delil bulunmadığına dair gerekçesinin, dava dilekçesinde taşınmazların satışa çıkarıldığı hususunun bildirilmesi, satış ilanlarının sunulması ve ayrıca taşınmaz sorgusunda Pendik’teki taşınmazın çıkmaması karşısında, somut olayla uyuşmadığının ortada olduğunu, başka bir deyişle, mahkemenin tapu devrinin yapılmasından sonra hala davacının hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığından, dosyaya sunulan delillerin somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uymadığından bahsetmesi vakıaya uygun olmadığını, müvekkili, … A.Ş. ile yöneticilerine, Bakırköy …. Noterliğinin 01.10.2020 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesini keşide ederek, şirket adına kayıtlı Pendik’teki taşınmazın satış bedelinin ne olduğunu, söz konusu bedelin alıcı tarafından nasıl ödendiğini, eğer banka kanalıyla ödenmişse hangi hesaba ödendiğini, ödenen bedelin nasıl değerlendirildiği konularında bilgi talep ettiğini, … A.Ş. ile yöneticileri, müvekkilin ihtarnamesine Üsküdar …. Noterliğinin 14.10.2020 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle cevap verdiklerini ve genel kurul toplantısında yönetim kuruluna verilen yetki çerçevesinde satış işleminin yapıldığını, tapuda satış bedelinin yazdığını, satış bedelinin nasıl değerlendirildiği konusunda genel kurul toplantısında bilgilendirme yapılacağını ifade ettiklerini, cevabi ihtarnameden görüleceği üzere, davalı şirket ve yöneticileri, taşınmazı sattıklarını kabul etmekle beraber, satış bedelinin nasıl değerlendirildiği konusunda bir açıklama yapmadıklarını, kaldı ki her ne kadar satışın genel kurul toplantısında yönetim kuruluna verilen yetki çerçevesinde yapıldığını ifade etmişlerse de bilindiği üzere TTK 408/f maddesi gereği, şirketlerin önemli varlıklarının satışı, genel kurulun devredilmez yetkilerinden olup, devredilen taşınmaz da davalı şirketin en önemli taşınmazı olduğundan ve genel kurulda olan yetkinin yönetim kuruluna devredilmesi mümkün olmadığından alınan bu karar butlanla batıldır ki bu kararın butlanla batıl olduğunun tespiti, kabul edilmemesi halinde iptali için Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/59 Esas sayılı davası açıldığını, dolayısıyla, davalı şirketin yöneticileri, kanuna aykırı olarak aldıkları ve yok hükmünde olan karara dayanarak usulsüz bir şekilde devir işlemini gerçekleştirdiklerini, bir an için … A.Ş.’nin Bağcılar’da bir taşınmazı bulunması nedeniyle, yaklaşan bir tehlikenin bulunmadığı varsayıldığında, bu kere de üçüncü kişilere devredilen Pendik’teki taşınmazın değeri, Bağcılar’daki taşınmazın değerinden katbekat fazla olduğunu, ritekim, dava dilekçesi ekindeki ilana göre, şirket yöneticileri Pendik’teki 5991m² büyüklüğündeki arsa nitekliki taşınmaza satış bedeli olarak ¨ 18.000.000 belirlediklerini, Bağcılar’daki mesken nitelikteki bir adet dairenin değerinin bu değerin çok çok altında olacağını, nitekim söz konusu taşınmazın bulunduğu sitedeki bağımsız bölümlerin www.s….com isimli internet sitesindeki satış ilanlarına bakıldığında, taşınmazın değerinin ¨ 850.000 civarında olduğu görüldüğünü, bu durum ise mahkemenin gerek dava açıldığında gerekse de ara karar tarihindeki somut delilleri görmezden gelmesi ve gerekli incelemeyi yapmaması nedeniyle müvekkilinin zarara uğratıldığını açık seçik gösterdiğini, davalı …. Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ nin dava dilekçesi ekinde ada parsel numaraları yazılı Edirne’de 83 adet taşınmazının bulunduğunu, dava dilekçesi ekte sunulan ilana göre de bu taşınmazların tamamının toplu olarak satışa çıkarıldığı ifade edildiğini, dosyaya 10.12.2019 tarihinde Edirne Tapu Müdürlüğünden gelen tapu kaydında da taşınmazların davalı şirket adına kayıtlı olduğu görüldüğünü, mahkemece 14.09.2020 tarihinde UYAP üzerinden yapılan taşınmaz sorgusunda da söz konusu taşınmazlar halen davalı şirket adına kayıtlı olarak çıktığını, davalı şirket adına kayıtlı 83 adet taşınmaz, Edirne ili … ilçesi … Mahallesinde bulunan ve tapunun …, … ve … parsel sayılarında kayıtlı 312.560m² alan üzerine kurulu 55.000m² kapalı alanlı fabrikalar ile fabrikaların çevresini oluşturan ve fabrikalardan aynı düşünülemeyen 705.441m² alanlı yan yana toplam seksen (80) adet tarladan oluşmakta ve dava dilekçesi ekindeki ilanda bu taşınmazların toplu olarak satışa çıkarıldığı görüldüğünü, davalı şirketin yöneticileri, halen, … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin …’deki 83 adet taşınmazının satışı için uğraştığını, nitekim, ekde sunulan ilanlara göre, yöneticiler, … adı altında, taşınmazların toptan satışına alıcı bulamadıklarından, 83 adet taşınmazı bölerek üçer beşer satışa çıkardıklarını, mahkemenin tedbir kararı vermemesi halinde, yöneticiler, Pendik’teki taşınmazı devrettikleri gibi, şirketlerin diğer taşınmazlarını da devredeceklerini, bu halde ise huzurdaki davanın ve dolayısıyla müvekkiline hisselerinin değerlerinin ödenmesinin de bir anlamı kalmayacağını, bu nedenlerle; Mahkemenin 15.09.2020 tarihli tedbir taleplerinin reddine dair kararından dönerek, huzurdaki davanın ikame edilmesinden sonra, davalıların taşınmazlarını üçüncü şahıslara devretmesi, kalan taşınmazlarını da devretme hazırlığı içerisinde olması nedeniyle, davalı şirketlerin taşınmazlarına üçüncü kişilere devir ve temliki ile her türlü ayni ve şahsi hak tesisinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 30.10.2020 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi 30.10.2020 tarihli ara kararında, “…Davacının,davalı şirketlere ait taşınmazların üçüncü kişilere devir ve temliki ile her türlü ayni ve şahsi hak tesisinin önlenmesine ilişkin talebinin KABULÜ İLE; davalı şirketlere ait; İstanbul İli,Bağcılar İlçesi,… Mahallesi,… Ada ,… parsel nolu,Blok 1,K: 4 No:23 nolu bağımsız bölüm, Edirne İli,…. İlçesi,… Köyü, … Mevkii, …numaralı parsellerde kayıtlı tarla vasıflı taşınmazlar, Edirne İli,… İlçesi,… Köyü, … Mevkii, … numaralı parsellerde kayıtlı tarla vasıflı taşınmazlar, Edirne İli,… İlçesi, … Köyü, … Mevkii, … numaralı parsellerde kayıtlı tarla ve bağ vasıflı taşınmazlar, Edirne İli,… İlçesi,… Köyü, … Mevkii, … numaralı parselde kayıtlı iplik ve dokuma fabrikası idari binası ve sosyal tesis binası ve tarla vasıflı taşınmaz, Edirne İli,… İlçesi,… Köyü, … Mevkii,…, numaralı parsellerde kayıtlı tarla vasıflı taşınmazlar, Edirne İli,… İlçesi,… Köyü, … Mevkii,… numaralı parselde kayıtlı fabrika sosyal idare binası,ambar binası,iki adet trafo binası ve tarla vasıflı taşınmaz, Edirne İli,… İlçesi,… Köyü, … Mevkii,… numaralı parsellerde kayıtlı tarla vasıflı taşınmazlar, Edirne İli,… İlçesi,… Köyü, … Mevkii, … numaralı parsellerde kayıtlı tarla vasıflı taşınmazlar, Edirne İli,… İlçesi,… Köyü, … Mevkii,… numaralı parselde kayıtlı fkargir iplik fabrikası binası,idare binası,sosyal tesis binası ve yardımcı tesis binası,atölye ve pamuk ambarı kazan dairesi,su deposu,trafo binası vasıflı taşınmazın,Üçüncü kişilere RIZAEN devir ve temliki ile her türlü ayni ve şahsi hak tesisinin TEDBİREN ÖNLENMESİNE,2-Davacının davalı şirketlerdeki hissesi gözönüne alınarak takdiren teminat alınmasına YER OLMADIĞINA …” karar verilmiştir. Bu karara karşı ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili dilekçesinde özetle; davacının tüm iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğu açıkken, yaklaşık ispat kuralı uyarınca davacı tarafça da dava dilekçesindeki iddialar ispat edilememişken müvekkili şirketlere ait taşınmazların tamamı üzerinde tesis edilen tedbir kararının hukuka aykırı olduğu açık olup, iş bu tedbir kararının kaldırılması gerektiği ortada olduğunu, davacının, dava konusu tüm taleplerine dayanak gösterdiği hukuki gerekçeler ile deliller mesnetsiz, gerçeği yansıtmayan ve soyut ifadeler olup mahkemece de dosyadaki delillerin yetersizliği ve yaklaşık ispat kuralına da uyulmaması sebebiyle 15.09.2020 tarihli ara kararı ile hukuka uygun ve isabetli olarak tüm tedbir taleplerinin reddine karar vermiş ancak 30.10.2020 tarihli ara kararı ile davalı şirketlerden birine ait olan taşınmazın satılması nedeniyle söz konusu karardan kısmen dönerek müvekkili şirketlere ait gayrimenkullerin 3.kişilere devri hususunda kısıtlayıcı bir tedbir kararı verdiğini, iş bu karar, dosyadaki mevcut deliller ve davaya ilişkin cevaplarının gözetildiğinde hukuka aykırı nitelikte olduğunu ve müvekkili şirketlerin ticari hayatının mahvına sebep olacağını, davalı müvekkili şirketlerin sermaye şirketi de olduğu gözetildiğinde öncelikle davacı tarafın yaklaşık ispat kuralına uygun olarak iddialarını ispatlaması gerektiğini ve devamında sorumluluk davasına konu olabilecek hususların davanın konusu itibariyle istenilen ihtiyati tedbir kararı verilmesinin gerekçesi olamayacağı açıkken bu yönde bir tedbir kararı verilmesi hukuka aykırı olduğunu, daha önceki genel kurul toplantılarında da, şirketlerin yeni yatırım alanları bulması ve ar-ge çalışmaları yapılması hususunda genel kurul kararları alındığını, bu toplantılara davacı da vekili vasıtasıyla katılmış ve oy kullanmış, ilgili taşınmaz da yukarıda belirtilen karar doğrultusunda yeni yatırım alanları için kaynak yaratmak amacıyla şirket menfaatine uygun, karlı bir fiyat üzerinden satıldığını, davacının değerinin çok altında satıldığına yönelik iddiaları gerçeği yansıtmamakta olup, gerektiğinde ilgili taşınmazın değerine ilişkin bir eksper raporu alındığında da bu durum tespit edilebileceğini, davacının müvekkili şirketlere keşide ettiği Bakırköy ….Noterliği 01.10.2020 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnameye cevaben de, taşınmazın tapu kaydında gözüken bedel üzerinden şirket menfaatine uygun karlı bir satış bedeli üzerinden satışının yapıldığı ve şirketin kar ettiği, satış bedeli ile de yeni yatırım alanları üzerinde çalışıldığı ve bu yatırım alanlarına ilişkin olarak da bir sonraki genel kurul toplantısında tüm ortakların bilgilendirileceği hususu belirtilmesine rağmen tüm bu durumlar gözetilmeksizin, müvekkili şirketlere ait gayrimenkuller üzerinde hiçbir aranmaksızın tedbir kararı verilmesi kabul edilemez nitelikte olup, itirazlarının kabulü ile müvekkili şirketin ticari mahvına neden olacağını, tedbirin kaldırılması gerektiğini, müvekkili şirketler esas sözleşmelerinde belirtilen iştigal konusuna ve genel kurul toplantılarında alınan kararlara uygun olarak taşınmaz satışını gerçekleştirmiş olup, yaklaşık ispat kuralı çerçevesinde iddiaların ispat edilemediği de göz önünde tutulduğunda müvekkili şirketlerin ticari faaliyetlerini engelleyici/kısıtlayıcı mahiyette taşınmazlar üzerinde tedbir tesis edilmesi ve hiçbir teminat alınmaması kabul edilemeyeceğini, müvekkili şirketlerin iştigal konusu gayrimenkuller olup, ilgili gayrimenkullerin alım-satımı ve inşaata konu edilmesi başlıca iştigal konusunu oluşturduğunu, diğer bir deyişle, müvekkili şirketlerin aktif ticari faaliyetlerinin konusunu söz konusu gayrimenkuller oluşturduğunu, bu kapsamda, Mahkeme’ce tesis edilen tedbir kararının esasa yönelik yasal şartlarının oluşmadığını, ilgili taşınmazlar üzerinde ayni hak tesisini engelleyici nitelikteki tedbir kararı ile, ticari faaliyetlerinin konusunu gayrimenkullerin oluşturduğu açık olan müvekkili şirket ticari faaliyetlerinin engellendiğini, bankalar nezdinde kredibilitesinin düşürüldüğü ve bu hali ile müvekkili şirketlerin ayrı bir tüzel kişilik ve sermaye şirketi olduğu göz ardı edilerek ticari mahvına sebebiyet verildiğini, satışı gerçekleştirilen taşınmaz oldukça karlı bir satış bedeli ile satıldığını, ilgili taşınmaz satımı şirket menfaatine olup bu hususun göz önünde tutulması gerektiğinin açık olduğunu, satışı gerçekleştirilen taşınmaz oldukça karlı bir satış bedeli ile satıldığını, ilgili taşınmaz satımı şirket menfaatine olup bu hususun göz önünde tutulması gerektiğinin açık olduğunu, müvekkili şirketler, genel kurul toplantılarında alınan kararlar doğrultusunda yeni yatırım alanları bulmak ve bu amaç doğrultusunda kaynak yaratmak amacı ile taşınmaz satışlarını gerçekleştirdiğini, amacına ve yönetim organları tarafından alınan kararlara uygun hareket ettiğini, amacına uygun hareket eden müvekkili şirketler aleyhine tesis edilen tedbir nedeniyle müvekkilin yatırım faaliyetleri de olumsuz etkilendiğini ve ticari hayatı durma noktasına gelerek zarara uğradığını, şirket menfaati doğrultusunda haksız tedbir kararının kaldırılmasını gerektiğini, bu nedenlerle 30.10.2020 tarihli ara karar ile tesis edilen ihtiyati tedbir kararına itirazlarının kabulü ile haksız ve hukuka aykırı tedbirin kaldırılmasını, mahkemece tedbirin tümden kaldırılması talebinin reddi halinde, tedbir kararının müvekkili şirketlere vereceği zararlar da göz önünde tutularak davacıdan teminat alınmasına karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, istinafa konu 19.11.2020 tarihli ara kararıyla; “… Her ne kadar ihtiyati tedbir uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecek olup davalı şirketlere ait taşınmazların davanın doğrudan konusunu oluşturmamakla birlikte haklı sebeple feshin varlığının ispatı hâlinde davacının şirketten çıkartılmasına alternatif çözüm olarak Mahkemece karar verildiğinde söz konusu taşınmazların dolaylı da olsa uyuşmazlık konusu olabileceği,davacı tarafından açılan fesih davasının bir sonucu olarak ortaklıktan çıkma durumuda gözönüne alındığında davalı şirketlere ait taşınmazların kontrolsüz bir şekilde elden çıkartılması durumunda bundan davacının en azından açacağı davaların süreci gözönüne alındığında zarara uğrama tehlikesinin bulunması ve tarafların menfaat dengesi gözönüne alındığında, davacının ,davalı şirketlere ait taşınmazların üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin Mahkememizce verilen tedbir kararının yerinde olduğu anlaşıldığından …” davalının ihtiyati tedbire itirazlarının reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde dilekçesinde özetle:Huzurda görülmekte olan davaya ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli koşullar oluşmadığı gibi, kendilerince dosyaya sunulan ve celbini talep ettikleri delillere ek olarak, taşınmazların üçüncü kişilere satışını önlemek amacıyla verilen tedbir kararına karşı itiraz dilekçesinde belirttikleri gerekçe ile evraklar da dikkate alınmamış, yaklaşık ispat kuralı uyarınca davacı tarafça iddialar yaklaşık olarak dahi ispat edilememişken müvekkili şirketlere ait taşınmazların tamamı üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin ve itirazın da reddedilmesinin kabul edilemez olup, aynı zamanda bu karar şirketlerin mahvına neden olacak nitelikte olduğunu, Somut bir delil olmadığı gibi soyut ifadelerle değinildiğini ve taşınmaz satışının tek başına tedbir için yeterli görüldüğünü, müvekkili şirketlerin sermaye şirketi de olduğu gözetildiğinde öncelikle davacı tarafın yaklaşık ispat kuralına uygun olarak iddialarını ispatlaması gerektiğini ve devamında sorumluluk davasına konu olabilecek hususların davanın konusu itibariyle istenilen ihtiyati tedbir kararı verilmesinin gerekçesi olamayacağı açıkken bu yönde bir tedbir kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Bu yönde pek çok Bölge Adliyesi Kararı bulunmakta olup bu noktada İstanbul Bölge Adliye Mahkeme 12.Hukuk Dairesinin kararını ve ayrıca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2020/1257 Esas, 2020/834 K, 10.9.2020 tarihli kararını sunduklarını, İhtiyati tedbirin şirketlerin ticari faaliyetlerini engelleyici /kısıtlayıcı mahiyette olduğunu ve bu karar tesis edilirken hiçbir teminat talep edilmemesi açıkça hukuka aykırı ve orantısız nitelikte bir tedbir olduğunu, Satışı gerçekleştirilen taşınmazların oldukça karlı bir satış bedeli ile satılmış ancak bu hususun tedbir kararı verilirken hiçbir surette göz önünde tutulmadığını, genel kurul toplantılarında alınan karar doğrultusunda şirket menfaatine işlem yapıldığı ve şirketin zarar etmesinin önüne geçildiği hiçbir surette dikkate alınmadığını, satış konusu taşınmazın kendinden beklenen menfaati karşılamadığına ilişkin beyanların hiç bir suretle dikkate alınmadığını, Müvekkili şirketlerin, genel kurul toplantılarında alınan kararlar doğrultusunda yeni yatırım alanları bulmak ve bu amaç doğrultusunda kaynak yaratmak amacı ile taşınmaz satışlarını gerçekleştirdiğini, amacına ve yönetim organları tarafından alınan kararlara uygun hareket ettiğini, amacına uygun hareket eden müvekkili şirketler aleyhine tesis edilen tedbir nedeniyle müvekkilinin yatırım faaliyetleri de olumsuz etkilendiğini ve ticari hayatı durma noktasına gelerek zarara uğradığını, bu hususlar ile dayanak belgelerin hiçbir surette dikkate alınmadığını, müvekkili şirketlerin ticari faaliyetini kısıtlayacak şekilde şirket menfaatine aykırı tedbir karar verilemeyeceğinin açık olduğunu, Bu kapsamda; ticari faaliyetleri devam eden ve yeni yatırım alanı arayışında olan bir şirkete ilişkin olarak bu yönde bir tedbir kararı verilmesinin tüm ticari hayatını durma noktasına getirdiğini ve aktif projelerini engellediğini; şirketin yatırım aşamasında olan projelerini durdurduğunu ve şirketi bu şekilde zarara uğrattığını, bu hususa ilişkin tüm belgelerin/bilgilerin dosyaya sunulduğu gözetildiğinde, ilk derece mahkemesinin itirazın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, 19.11.2020 tarihli ara karar ile tesis edilen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine dair ara kararın kaldırılarak, itirazın kabulü ile haksız ve hukuka aykırı ihtiati tedbirin kaldırılmasına; tedbirin tümden kaldırılmasına ilişkin talebinin reddi halinde, tedbir kararının müvekkili şirketlere vereceği zararlar da göz önünde tutularak davacıdan teminat alınmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı pay sahibi tarafından, davalı şirketlerin TTK’nın 531. maddesi uyarınca haklı nedenle feshi istemli açılan dava içinde verilen ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddine karar verildiği, bu karara karşı davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Limited şirketler yönünden TTK’nın 636 ve 638. maddelerinde özel geçici hukuki koruma düzenlemesi getirildiği halde, anonim şirketler yönünden geçici hukuki korumaya ilişkin özel düzenleme yapılmadığından, geçici hukuki koruma talepleri hakkında genel hüküm olan HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir.HMK’nın 389. Maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “.Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Davadaki uyuşmazlığın konusu, davalı şirketlerin kötü yönetilmesi sebebiyle şirketin içinin boşaltılıp boşaltılmadığı, temsil ve ilzam yetkisinin kötüye kullanıp kullanılmadığı, fesih ve tasfiye için haklı sebeplerin oluşup oluşmadığı noktalarındadır. HMK’nın 390/3. maddesinde yaklaşık ispat koşulu aramıştır. Ancak bu ispat koşulunun mutlak bir ispat olarak anlaşılmaması gerekir. İddia, savunma ve dosyaya sunulan belgelere göre, davacı, davalı şirketlerde hisseye sahiptir. Davacı ile diğer yönetici hissedarlar arasında ciddi anlamda uyuşmazlık çıktığı, şirketlerin faaliyetlerine devam etmediklerine dair delil ve beyanlar bulunduğu anlaşılmaktadır.Şirketlerin dava süresince bu şekilde yönetilmesi davacı açısından önemli zararlara sebebiyet verileceği endişesi yaratmaktadır. Tarafların hak ve sorumluluk dengesinin korunması gerekir. Yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığı kesin olarak kanıtlanamamakla birlikte buna ilişkin bazı belge ve iddialar sunulmuştur. Ortaklar arasındaki karşılıklı güvenin zedelendiği anlaşılmaktadır. Tedbir konulan taşınmazlar davalı şirketler adına kayıtlı olup doğrudan dava konusu değildir. Ancak, şirketlerin fesih ve tasfiyesi talep edilmekle, şirketlerin tüm mal varlığı dolaylı olarak davanın konusu kapsamındadır. Mahkemece talebin değerlendirildiği tarih itibariyle davalı şirkete ait taşınmazın satıldığı, diğer taşınmazları için de satış ilanı verildiğine dair belgeler sunulduğu dikkate alındığında, ihtiyati tedbir için koşulların bulunduğu anlaşılmaktadır. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında sunulacak deliller ışığında ve yargılamanın her aşamasında ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbirin devamının gerekli olup olmadığı yönünde her zaman değerlendirme yapılarak yeniden karar verilebileceği, tedbirin değiştirilebileceği ya da kaldırılabileceği de gözetildiğinde, mahkemece bu aşamada tedbire itirazın reddine ilişkin ara kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK’nın 392/1. Maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmi belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Kanun’un bu hükmüne göre, ilk derece mahkemesi kararlarında açıkça belirtilip işaret edildiği üzere, davacının davalı şirketlerdeki hisse durumu ve oranı da dikkate alınıp takdiren teminatsız tedbir kararı verilmesi yasaya aykırı bulunmadığından, davalılar vekilinin bu konuda ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/5.maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun redine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. ve 394/5. maddeleri uyarınca, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına,3-Davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1.ve 394/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 11.02.2021