Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1024 E. 2021/1491 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1024
KARAR NO: 2021/1491
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2021
NUMARASI: 2020/527 Esas 2021/198 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen itirazı iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; davalı şirket ile müvekkili arasındaki ticari ilişki nedeni ile davalıdan cari hesap alacakları bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla ilamsız icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına ve %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; bir yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddi gerektiğini, ticari defter ve kayıtlarına göre davacı tarafa borçları olmadığını, açıklanan nedenlerle davalı şirket aleyhinde başlatılan haksız icra takibine itiraz ettiklerini belirterek, davanın reddine ve %20 oranından aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı vekilinin 21.03.2019 tarihinde dava açmadan önce, iş bu ihtilaf yönünde arabulucuya başvurduğu görülmüştür. Davacı tarafın, itirazdan haberi olmadan iş bu ihtilaf yönünden arabulucuya başvurmasının ihtimali bulunmamaktadır. Davacı taraf, arabulucuya başvuru tarihi itibariyle itiraza vakıftır. Ancak, Yargıtay HGK’ nın 18.06.2019 Tarih ve 2017/19-1651 E. – 2019/707 K. Sayılı ilamında ‘ itirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanuni düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlayacaktır. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise dava açma süresi başlamayacaktır. İİK’nın 67/1. maddesindeki düzenleme dikkate alındığında icra dosyasında alacaklının icra işlemleri yapmış olmasının itirazın tebliği anlamına gelmeyeceği de açıktır. Bu durumda, mahkemece açılan davanın süresinde olduğu gözetilerek, işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmelidir. ‘ şeklinde belirtildiğinden, itirazın tebliği gerekmektedir. Arabuluculuk görüşmeleri sonucunda, yargılamaya konu icra takibine davalının itirazının olduğu ve arabulucuk görüşmesi sonucunda anlaşmanın sağlanamadığına dair 05.04.2019 tarihli arabuluculuk anlaşamama son tutanağının düzenlendiği görülmüştür. Bu tutanak altında davacı vekilinin imzası yer almaktadır. Artık, 05.04.2019 tarihi itibariyle davacı vekiline tutanak içeriği kendi imzası ile birlikte düzenlenerek tebliğ edilmiştir. Bilindiği üzere, Covid-19 salgın hastalığına bağlı olarak yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla alınan tedbirler kapsamında; 1) 7226 sayılı Kanun Geçici 1. Maddesinde; ‘9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar’, 2) 2480 sayılı Yargı Alanındaki Hak Kayıplarının Önlenmesi Amacıyla Getirilen Durma Süresinin Uzatılmasına Dair Cumhurbaşkanlığı Kararında; ‘7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen durma süresi, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç, 1/5/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15/6/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar (salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere) uzatılmıştır.’ hükümleri yer almaktadır. Bu kapsamda; 7226 sayılı Kanun Geçici 1. Maddesi ile İcra İflas Kanunundan kaynaklı tüm süreler 22.03.2020 tarihi itibari ile durmuş ve Cumhurbaşkanlığı kararı ile durma süresinin bitimi 15.06.2020 (bu tarih dahil) tarihi olarak belirlenmiştir. Yukarıda belirtilen kanun hükmü ve Cumhurbaşkanlığı kararı davacı yönünden değerlendirildiğinde: davacıya tebliğin gerçekleştiği 05.04.2019 tarihinden 21.03.2020(bu tarih dahil) tarihine kadar 1 yıllık hak düşürücü süre işlemiş olup, 22.03.2020 tarihi itibariyle sürenin durduğu; 16.06.2020 tarihi itibariyle işlemeye devam etiği anlaşılmıştır. 05.04.2019 ile 21.03.2020 tarihleri arasında 352 gün olduğu (11 ay 17 gün), geriye kalan 13 gün yönünden sürelerin durduğu; 16.06.2020 tarihinden itibaren 13 gün eklendiğinde dava açma süresinin 28.06.2020 tarihi itibariyle dolduğu anlaşılmıştır. İş bu davanın 24.08.2020 tarihinde açıldığı görülmüştür. Davacı tarafça, dava şartına aykırı olarak süresinden sonra açılan iş bu davanın aşağıdaki şekilde usulden reddine karar verilmiş ve hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle; davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını tekrarlamış ve İİK’nın 67. maddesine göre dava açma süresinin itirazın, Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmesinden sonra başlayacağını, itirazdan haberdar olmak ile itirazın tebliğ edilmesi aynı anlama gelmeyeceğini, kanun hükmünün açık olup sürenin tebliğ halinde başlayacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/19-1651 E. – 2019/707 K. sayılı, 18.06.2019 tarihli emsal kararında da bu hususun açıkça belirtildiğini, somut olayda icra dosyasına vaki itiraz taraflarına tebliğ edilmediğinden hak düşürücü sürenin geçmiş olduğundan bahisle davanın usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satım ilişkisinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davası bir süreye tabi olup alacaklı, bu davayı, itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde açabilir. Bu maddede gösterilmiş olan süre, hak düşürücü süre olup açık kanuni düzenlemeye göre, dava açma süresi itirazın tebliği ile başlar. Ödeme emrine itiraz, 7201 sayılı TK hükümlerine uygun olarak takip alacaklısına tebliğ edilmez ise dava açma süresi başlamaz. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … tarafından, davalı … Dış Ticaret aleyhine cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için icra takibine başlanıldığı, davalı vekili tarafından ödeme emrine 13/03/2019 tarihinde itiraz edilerek şirkete herhangi bir borç bulunmadığı gerekçesiyle asıl borca ve faize itiraz edildiği, ödeme emrine itiraz dilekçesinin takip alacaklısına tebliğ edilmediği, davacı tarafından da 24/08/2020 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, itirazın iptali davası, bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gereken bir dava olup, açık kanuni düzenlemeye göre dava açma süresi itirazın tebliği ile başlayacağından ve tebliğ dışında öğrenme ile hak düşürücü süre işlemeye başlamayacağından, ilk derece mahkemesinin aksi yöndeki karar ve gerekçesi hukuka aykırı bulunmuş ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Acıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurunun kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, 4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.