Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1008 E. 2021/946 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1008
KARAR NO: 2021/946
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31.03.2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2017/633 ESAS
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, karada yazılı nedenlerle verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Almanya’da yaşamakta olan müvekkilinin İstanbul’da bulunan evi yatırım amaçlı olarak 27.10.2011 tarihinde satın aldığını, satın aldığı tarihte davalı bankanın ev üzerinde 500.000 Euro ipoteği bulunduğunu, davalı bankanın dava dışı …’in bankaya aktif bir kredi borcunun bulunmadığını bildirdiğini ve bunun üzerine müvekkilinin evi satın aldığını, daha sonra müvekkilinin 5 ve 14 numaralı daireleri de davalı bankanın taşınmazların ipotekli olarak satışına muvafakati üzerine satın aldığını, aradan dört yıl geçtikten sonra davalı bankanın müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, davalı bankanın gayrimenkulleri satın aldıktan sonra dava dışı şirkete krediler kullandırdığını, kendisine kaldırıldığı söylenilen ipoteğin ise 16.10.2008 tarihinde … tarafından verilen … yevmiye numaralı başka ipotek olduğunu öğrendiğini, müvekkilinin davalı banka tarafından kandırıldığını, müvekkilinin dava konusu taşınmazları satın aldıktan sonra tahsis edilerek kullandırılan 180.000 Euro’luk taksitli ticari krediden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek; öncelikle İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas numaralı dosyası üzerinden yürütülen takibin durdurulmasına, müvekkilinin 25.01.2011 tarihli 300.000,00 Euro limitli cari hesaba dayalı kullandırılan krediler ile 09.10.2012 tarihli 180.000 Euro bedlli taksitli ticari kredilerdem dolayı davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, dava konusu edilen İstanbul İli Ümraniye İlçesi … Pafta … parsel …-… ve … bağımsı bölümde kayıtlı taşınmazlar üzerindeki 18.01.2011 tarih ve … yevmiye numaralı ve 500.000 Euro bedelli ipoteğin fekkine, kötüniyetle hareket ederek müvekkilinin ticari hayatına onarılmaz zarar veren bankanın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 19/03/2021 tarihli dilekçesinde; davacının, davalı banka tarafından dava dışı … isimli şirket lehine kullandırılan kredilerden dolayı sorumluğu olmadığını, davacıya ait taşınmazlar üzerindeki mevcut ipoteklerin fekkini, dosya kapsamında gelinen aşamada, davacının, taşınmazları satın aldığının tapu müdürlüğü tarafından davalı bankaya bildirildiğini, ancak davalı banka tarafından davacının söz konusu taşınmazları satın alınmasından sonra davacının yazılı onay rızası alınmadan dava dışı … isimli şirkete yeni krediler kullandırdığını, bu kredilerden dolayı davacının sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğini, ancak davalı banka, dava dosyası karara çıkmadan davacı aleyhine yeniden aynı kredi borcuna dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile ipotekli takip başlattığını, söz konusu icra dosyası ipotekli takip olup taşınmazlar için İcra Müdürlüğünce satış günü verilmesi ve taşınmazların ihaleye çıkarılarak satılacağı söz konusu olabileceğinden bu durum davacının ve taşınmazları satın alacak üçüncü kişiler için ileride telafisi güç ya da imkansız zararlar doğuracağını bildirmiş, bu sebeple tedbir talebinin kabulü ile Bakırköy … İcra Dairesi … Esas ipotekli takip dosyasında söz konusu taşınmazların satışının yargılama bitene kadar önüne geçilmesi ve ileride müvekkilleri ile taşınmazları satın alması muhtemel üçüncü kişilerin mağduriyet yaşamaması için icra takibinin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının iddialarının tamamının mesnetsiz, hukuki dayanağı bulunmayan ve hiçbir somut delille ispatlanamayan iddialar olduğunu, bu sebeple reddi gerektiğini, davacının ipoteklerin fekki için başvuruda bulunduğunu belirtmekle birlikte bu konuda herhangi bir delil sunmadığını, tapu sicilinin açık olması prensibince gayrimekulü satın almadan önce ipotekli olup olmadığını incelememesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı tarafın taşınmazı ipotek yüküyle birlikte devraldığı için yükümlülüklerinin farkında olduğunu, kanunen davacıya ayrıca bir bildirimde bulunulmasına gerek olmadığını, müvekkili banka ile dava dışı … arasında 25.01.2011 tarihinde 300.00 Euro tutarında cari hesap sözleşmesi, 25.11.2011 tarihinde 180.000 Euro tutarında taksitli kredi sözleşmesi ve 09.10.2012 tarihinde 180.000 Euro tutarında taksitli kredi sözleşmesi imzalandığını, davacı tarafın beyanlarının aksine 09.10.2012 tarihinde imzalanan kredi sözleşmesinin yeni bir kredi sözleşmesi olmadığını, bu sözleşmenin imzalanması ile 25.01.2011 tarihli taksitli kredi sözleşmesinin feshedildiğini, aynı borç ilişkisi içerisinde sözleşmenin de tadil edildiğini, ayrıca her ne kadar 2012 yılındaki bağımsız bölüm satışları kredi sözleşmesinin imzalanmasından 1 ay önce yapılmışsa da, Ümraniye Tapu Müdürlüğünden müvekkili bankaya gönderilen bilgilendirme yazısının 01.11.2011 tarihinde müvekkili bankaya ulaştığını, bu bağlamda bahsi geçen sözleşmenin imzalandığı tarihte 5 ve 14 Numaralı bağımsız bölümlerin satıldığının müvekkil banka tarafından bilinmediğini, özetlenen borç ilişkisi kapsamında dava dışı …’e Şirket yetkilisi … tarafından teminat olarak İstanbul Ümraniye … Mah. … parsel …, … ve … numaralı bağımsız bölümler üzerinde 500.000 Euro bedelli 2.dereceden % 12 değişken faizli ve fekki bildirilinceye kadar geçerli olan üst limit ipoteği tesis edildiğini, ipoteğin sonradan birinci dereceye çıkartıldığını, söz konusu ipoteğin …’in doğmuş ve doğacakborçlarına karşılık 500.000 Euroya kadar tanınmış bir ipotek olduğunu, özetle davacı tarafın beyanlarının aksine, müvekkili şirket ile dava dışı … arasında devam eden bir kredi ilişkisinin bulunduğunu, yeni ve bambaşka borçlar için müvekkili bankanın davacının taşınmazı üzerindeki ipoteğin paraya çevrilme yoluna başvurmadığını, dava konusu taşınmazın üzerindeki ipoteğin üst limit ipoteği olduğunu, …’in doğmuş ve doğacak tüm alacaklarına karşı 500.000 Euro bedele kadar tesis edildiğini belirterek; öncelikle ihtiyati tedbir şartlarının oluşmaması nedeniyle reddine, esasa ilişkin açıkladıkları hukuka aykırılıklar nedeniyle davanın reddine, yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU ARA KARARI İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 31.03.2021 tarihli ara kararıyla; ihtiyati tedbirin koşullarını düzenleyen HMK’nın 389 ve 390 maddeleri uyarınca yasal koşulların oluşmadığ gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ;önceki beyanlarını tekrarlamış ve ihtiyati tedbirin yasal koşullarının mevcut olmasına rağmen talebin reddine dair verilen ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, istinafa konu ara kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti ve ipoteğin fekki istemiyle açılan davada, ipotekli icra takibinin tedbiren durdurulması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava dosyasının istinaf incelemesine gönderilmesi aşamasında, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 06.06.2021 tarihinde davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmiş olduğu gözetildiğinde, istinafa konu önceki ara kararı yönünden istinaf incelemesi konusuz kalmıştır. Tedbirin nihai kararla kaldırılmamış olması nedeniyle HMK’nın 397/2.maddesi uyarınca devam ettirilmesi yeni bir hukuki durum olup tedbir karanın, nihai kararla birlikte kanun yoluna konu edilmesi hakkı saklı olmak üzere, iş bu istinaf incelemesine konu ara kararı yönünden istinaf incelemesi konusuz kaldığından, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstinaf başvurusu konusuz kaldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına; istinaf peşin karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.08.07.2021
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.