Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/999 E. 2022/1663 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/999
KARAR NO: 2022/1663
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12.12.2019
NUMARASI: 2016/1302 Esas – 2019/1248 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 15.01.2010 tarihli Yetkili Servis Sözleşmesi imzalandığını ve taraflarca buna bağlı olarak cari hesap usulü ile çalışıldığını, davalı tarafça cari hesaptan doğan 11.936,43 TL. ödenmediği için davalıya Üsküdar … Noterliğinin 27.06.2013 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderilerek Yetkili Servis Sözleşmesinin sona erdiği müvekkili şirkete olan borcunun ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağı ve müvekkili tarafından davalıya Demirbaş olarak gönderilen her türlü eşyanın tebliğden itibaren 7 gün içerisinde teslim edilmesi istenmişse de, cevap verilmediği gibi ödeme de yapılmadığını, bunun üzerine davalı aleyhine İst Anadolu …İcra Müdürlüğü … E, sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça yetkiye borca ve tüm ferilerine itirazda bulunması ile takibin durdurulduğunu beyanla, davalının icra dosyasının tüm kapsamına yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına, borçlunun % 20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı tarafça müvekkili şirket aleyhine başlatılan icra takibine süresinde itiraz edildiğini, icra takibinin yetkisiz icra dairesinde açıldığını ve davanın da yetkisiz mahkemede açıldığını, taraflar arasında yapılan yetkili sözleşme gereği mal alış verişi olduğunu, servis işletmelerinde mal gönderimi yapılmadan önce para yatırılıp fatura kesildiğini, oysa davacı tarafın mal gönderip fatura kestiğini, bunun da ticari teamüllere aykırı olduğunu, ayrıca ihtarda hangi maldan kaç tane olduğunun bildirilmediğini, öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili Ankara Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine, davanın esastan reddine, itirazın iptali isteminin reddine, kötü niyetli borçlunun % 20′ den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Davacının cari hesap alacağını oluşturan faturalar çoğunluğu hizmet faturası olmak üzere hizmet ve satış faturalarından oluştuğu, bu faturalara ilişkin sunulan sevk irsaliyelerinde davalı adına atılmış bir teslim alan imzasının olmadığı, davalının getirtilen BA kayıtlarında fatura tutarlarının 5.000,00 TL’nin altında olmasından kaynaklı bir sonuca ulaşılamadığı dolayısıyla faturaların davalıya tebliğ edildiği ve davalının itirazının olmadığı hususu ispatlanamamıştır. Davacı taraf delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmış olduğundan bu husus davacı vekiline hatırlatılmış, davacı vekili beyanında davanın mevcut deliller ile ispatlandığı, bilirkişi kök ve ek raporunun müvekkili lehine olduğu, dolayısıyla davalıya yemin teklif etmeyeceklerini beyan etmiştir. Davacı iddiasını yasal delillerle ispat yükümlülüğünde olup sadece davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme ile sonuca gidilmesi ve davacı lehine alacak oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Bu nedenle davacının ispatlanamadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinden yapılan inceleme ile davayı ikame etmekteki haklılıklarının ve talep olunan alacağın müvekkili şirketin defterlerinde kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafa meşruhatlı tebligat çıkarıldığını, buna rağmen davalı şirketçe ticari defterlerin sunulmadığını, davalının, defterlerini sunmayarak müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarının HMK’nın 222.maddesine göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine engel olduğundan sunulmayan ticari defterlerinde müvekkili şirketin alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu ve bu nedenle sunulmadığını, incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekeceğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 26.09.2018 tarih 2018/2696 E. Ve 2018/3431 K. Sayılı kararının ve Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 6.12.2016 tarih 2015/5725 E. Ve 2016/5300 K. Sayılı kararlarının da bu yönde olduğunu, Söz konusu düzenlemeler kapsamında müvekkili şirketin ve kayıtlarının münhasır delil kabul edilmişken ve alacak tutarı da müvekkili şirket defter ve kayıtları ile tespit olunmuşken davanın ispat edilemediği gerekçesi ile reddinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, cari hesap alacağının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın İİK 67 maddesi uyarınca iptali ve inkar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya konu takibin cari hesap alacağına ve dolayısıyla faturaya dayalı olup, takip dayanağı alacağa ilişkin yargılama sürecinde sunulan faturalarda teslim alanın isim ve imzasının bulunmadığı, davalının takipte verdiği itiraz dilekçesinde davacaya borcun bulunmadığını, böyle bir borcun hiç doğmadığını (dayanak faturaları kabul etmediklerini) savunduğu, HMK 190/1 maddesi gereğince fatura içeriği malların teslim edildiğinin ispat külfetinin davacı tarafta olduğu, faturanın tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı, 6100 sayılı HMK’nun 222. maddesine göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulması, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılması ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiği, bu şartlara uygun biçimde tutulmuş defter kayıtlarının, sahiplerinin lehine delil olarak değerlendirilmesinin ise diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması şartlarına bağlı olduğu, ayrıca söz konusu maddenin son fıkrası uyarınca, davadaki taraflardan birinin diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtmesine rağmen karşı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması halinde ibrazı talep eden tarafın iddiasını ispat etmiş sayılacağının düzenlendiği, davacı tarafın HMK’nun 222/son maddesi uyarınca delillerini davalının defterlerine hasretmediği, aynı madde gereğince davalının ticari defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılarak iddianın ispatlanmış kabul edilmesine olanak bulunmadığı,davacının fatura içeriği malları davalıya teslimini ispat edemediği ve davacının mahkemenin hatırlatmasına rağmen yemin deliline dayanmadığını bildirdiği de gözetildiğinde ilk derece mahkemesi kararı isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. ( Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3246 E 2022/1017 K 11/02/2022 T.) Yukarıdaki açıklama ışığında ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafça yatırılan 204,31 TL istinaf karar harcından, Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının mahsubu ile artan 123,61 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava değerine göre karar kesindir.