Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/995 E. 2020/1220 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/995
KARAR NO: 2020/1220
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/11/2019
NUMARASI: 2018/997E. 2019/987K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; müvekkilinin, … Ltd. Şti.’den, bu şirketin …’na sattığı mallar karşılığı aldığı 43.000,00 TL bedelli 15 adet senedi ciro yoluyla almış olduğunu, senetlerin vadesi geldiğinde ödenmediğini, bunun üzerine müvekkilin kendisine ciro edilen 19.000,00 TL bedelli senedi takibe koyduğunu, takibin kesinleşmesi üzerine borçlu …’na ait adrese fiili haciz ve muhafaza işlemleri için gidildiğinde, işyerinde bulunan ve işyeri yetkilisi olduğunu söyleyen …’ın işyerinin oğlu …’a ait olduğunu ve kendilerinin bu dükkanı devir aldıklarını haciz tutanağında beyan etmiş olduğunu, …’nun tutuklanarak cezaevine girmesinin ardından babası …’nun, müvekkil şirkete olan borcunu ödemek niyetinde olmadığı halde sırf zaman kazanmak ve elindeki malzeme stokunu eritmek için 30 Eylül 2017 tarihine kadar süre istediğini, bu süre sonunda da işyerini davalı …’a devrettiğini, davalı … ‘nun borçlarından … isimli şahsın da müteselsilen sorumlu olduğunu, 19.000,00 TL bedelli senet Edirne İcra Müd. … E. sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğunu, bunun haricinde 22.06.2017 vadeli 3.000,00 TL bedelli, 30.06.2017 vadeli 3.000,00 TL bedelli, 30.05.2017 vadeli 3.000,00 TL bedelli, 10,07.2017 vadeli 2.500,00 TL bedelli, 20.07.2017 vadeli 2.500,00 TL bedelli, 30.07.2017 vadeli 2.500,00 TL bedelli, 10.08.2017 vadeli 2.500,00 TL bedelli, 20.08.2017 vadeli 2.500,00 TL bedelli, 30.08.2017 vadeli 2.500,00 TL bedelli olmak üzere 9 adet senedin de müvekkile ciro edilmiş olduğunu, bu şekilde toplamda …’nun müvekkile 43.000,00 TL borcu göründüğünü belirterek, 43.000,00 TL nin, senet vadelerinden işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; … tarafından ciro edilerek davacıya verildiği iddia edilen senetlerin sayısı, senetlerin neye istinaden verildiği, senetlerin geçerli olup olmadığı, senet bedellerinin tahsil edilip edilmediği, bu senetlerle alakalı herhangi bir icrai işlem yapılıp yapılmadığı yada yapılan işlemlere karşı senedi ciro ettiği iddia edilen şahsın herhangi bir itirazı olup olmadığının belirsiz olduğunu, davacı şirketin, ticari alım satımla alakalı fatura düzenleyip düzenlemediği, fatura düzenlenmesi halinde faturaya konu edilen malların teslim edilip edilmediği yada bu faturaların …’nun muhasebe kayıtlarına işlenip işenmediğinin dahi anlaşılamadığını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafça haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davaya karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirterek, zamanaşımı ve esasa ilişkin savunmaları doğrultusunda davanın reddine ve karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İşlemden kaldırıldığı tarihten itibaren yasal süresi içerisinde yenilenmeyen iş bu davanın HMK 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde önceki beyanlarını tekrarla; Dosyanın bir önceki vekili Av. …’ın 09.04,2019 tarihinde dosyadaki vekillik görevinden istifa etmiş olduğunu, vekillikten çekilme dilekçesinin davacıya bildirilmesi için hazırlanan tebligatın 24.05.2019 tarihinde davacı şirketin adresine “AYNI KONUTTA YAKINA TESLİM ” olarak tebliğ edilmiş olduğunu, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nda düzenleme bulan 16. maddenin ancak gerçek kişiler için uygulanabileceğini, somut olayda Tebligat Kanunu’nun gerçek kişiler için uygulanan hükümlerinin, ticaret şirketleri için de uygulanması neticesinde yapılmış olan tebligat işleminin usulsüz olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, işletme devri nedeniyle, işletmeyi devralanın önceki borçlardan iki yıl boyunca müteselsilen sorumlu olduğu iddiasıyla, davalı devralana karşı açılmış bulunan alacağın tahsili talepli eda davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanun’un 13. maddesine göre de tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Yönetmeliği’nin 21. maddesinde, tüzel kişi adına tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, davacı vekili 09.04.2019 tarihli vekillikten çekilme dilekçesini dosyaya ibraz etmiştir. Davacı asile sözkonusu çekilme dilekçesinin tebliğine ilişkin tebligat parçasının incelenmesinde, tebligat evrakının üzerinde tebligatın verildiği kişinin ”evrakı teslim almaya yetkili” olduğu yazılı olmakla; bu durumun aksi iddia edilmemiş yani tebligatı teslim alan şahsın esasen yetkili olmadığına ilişkin bir iddia ortaya atılmamıştır. Sonuç olarak, Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddeleri ile Yönetmeliğin 21. maddesine uygun şekilde tebligatın yapıldığı anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta 10.07.2019 tarihli işlemden kaldırma kararı hukuka uygun olmakla ilk derece mahkemesi kararı yerindedir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan grekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.19.11.2020
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.