Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/983 E. 2023/836 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/983
KARAR NO: 2023/836
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/02/2020
NUMARASI: 2015/1159 E. – 2020/52 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Alacağın Devrinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Ünye Şubesi ile dava dışı … Ltd.Şti. arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri kapsamında kullandırılan kredilerin ödenmemesi üzerine hesabın kat edilerek Beyoğlu … Noterliğinin 05.12.2014 tarihli ihtarının gönderildiğini, ihtara rağmen ödenmeyen borcun tahsili amacıyla Fatsa … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını, müvekkili ile borçlu şirket arasında, borçlunun davalı nezdinde bulunan alacaklarının temliki için Ünye … Noterliğinin 24.01.2014 tarihli 2.300.000 TL bedelli temlik sözleşmesi ile 30.04.2014 tarihli 1.500.000 TL bedelli temlik sözleşmelerinin imzalandığını ve sözleşmelerin davalıya bildirildiğini, cevabi yazılarda alacağın teyit edilerek, alacak üzerinde başka bir takyidat bulunmadığının bildirildiğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, müvekkilinin temlik eden borçludan alacaklı olduğunu, teyit yazısında itiraz ileri sürülmediğini ileri sürerek, itirazın iptaline, 226.902,24 TL alacak üzerinden takibin devamına, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, borçlu şirket ile davacı banka arasında imzalanan Ünye … Noterliğinin 24.01.2014 tarih ve 2.300.000 TL bedelli temlik sözleşmesine ilişkin olarak borçlunun hak edişlerinin bankaya ödendiğini ve borçlu şirketin müvekkilinden hiçbir alacağının bulunmadığını, davacı tarafın da aksi yönde bir alacak iddiasının bulunmadığını, Ünye … Noterliğinin 30.04.2014 tarih ve 1.500.000 TL bedelli temlik sözleşmesi gereğince borçlu şirketin hak edişlerinin davacı bankaya ödeneceği sırada borçlu şirketin, işi önce yavaşlattığını daha sonra da durdurması nedeniyle borçlu şirketin hak edişinin doğmadığını, bu nedenle müvekkilince bankaya bir ödeme yapılmadığını, borçlunun temlik ettiği 1.500.000 TL hak ediş alacağına hak kazanamadığını, müvekkilinin üzerine düşen yükümlüğünü yerine getirmesine rağmen bankaca müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, davacı bankanın henüz doğmamış bir alacağı temlik aldığını ve doğacak riski bilerek borçlu şirkete kredi tahsis ettiğini takibin haksız olduğunu savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davanın temlik sözleşmelerinden kaynaklı İtirazın iptali davası olduğu, buna göre davacı bankanın dava dışı … İnş. şirketi ile imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesi nedeniyle kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle Fatsa …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip yaptığı, sonrasında bu şirketin davalı şirketle imzalamış olduğu 10/10/2013 tarihli Kadahor Regülatörü ve Hes Tünel Kazı, kalıp, Demir Yapı sözleşmesine istinaden hakedişlerini 24/01/2014 tarihli ve 30/04/2014 tarihli sırasıyla Ünye …Noterliği’nin … ve … yevmiye nolu 2.300,000,00 TL ve 1.500,000,00 TL bedelli temlik sözleşmeleri ile temlik aldığı ve buna dayanak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile 226.902,24 TL’lik takip başlattığı, davalının itirazı üzerine duran takibe yönelik İİK 67md. gereğince süresi içinde mevcut itirazın iptali davasını açtığı, davalının söz konusu temlik sözleşmelerinden 24/01/2014 tarihli olandaki bedeli ödedikleri, yine diğerinde de bir kısım bankaya ödeme yaptıklarını, ancak bu aşamada … şirketinin sözleşmeye konu işi yarım bıraktığını ve nedenle başkaca hak edişi olmadığını savunduğu, alınan bilirkişi raporuna göre davalı şirket defterlerine göre savunmanın teyit edildiği, hatta davalı şirketin dava dışı alacağı temlik eden şirketleri alacaklı olduğunun görüldüğü, dava dışı … şirketinin yapılan tebliğe rağmen defterlerini sunmadığı, bu haliyle davacının davalı nezdinde muaccel olmuş temlik almış olduğu şirket alacağı olduğunu ispatlayamadığı, borcun doğumu açısından davalı açısından temlik ihtarına yönelik bankaya yazılan 27/01/2014 ve 02/05/2014 tarihli yazıların ise davaya konu ispatı yapılamamış alacağı kabul beyanı olarak yorumlanması mümkün görülmekle… ” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece yanlış ve eksik hukuki değerlendirme ile kanunun olaya uygulanmasında hata edilerek karar verildiğini, dava dilekçesi ile bilirkişi raporuna yönelik itiraz delikçesindeki beyanların tekrar edildiğini, müvekkili ile borçlu şirket arasında düzenlenen genel kredi sözlemesinden kaynaklanan alacakların Ünye …Noterliğinin 24.01.2014 tarih ve 2.300.000 TL bedelli ve 30.04.2014 tarihli 1.500.000 TL bedelli temlik sözleşmeleri ile devir alındığını, bu nedenle borçluya kredi kullandırıldığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın 05.12.2014 tarihli ihtarla kat edilerek borçlu ve kefiller aleyhine takip başlatıldığını, temlik sözleşmelerinin davalıya bildirildiğini ve müvekkiline hitaben yazılan 27.01.2014 tarihli cevabi yazı ile 24.01.2014 tarihli sözleşmeye konu alacağın, 30.04.2014 tarihli cevabi yazı ile de 30.04.2014 tarihli sözlemeye konu alacağın bulunduğu teyit edilerek üzerinde bir kısıtlama bulunmadığının bildirildiğini, takibe rağmen asıl borçlunun borcu ödememesi üzerine davalıya ihtar keşide edildiğini ve akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas salıyı dosyasında takip başlatıldığını, itiraz üzerine ise eldeki davanın açıldığını; Davanın temlik sözleşmesi ve temlikin teyidi sebebiyle alacağın muaccel olması sebebiyle açıldığını, temlik sonrası yapılan bildirime verilen cevapta alacağın bulunduğu ve üzerinde takyidat bulunmadığının belirtilerek, talep edilmesi halinde ödeneceğinin bildirildiğini, bu teyit ve bildirime rağmen davalı tarafından temlike konu alacağın ödenmediğini, borca yönelik itirazın yerinde olmadığını, teyit yazılarında “herhangi bir itiraz ve defi ileri sürmeden, faiz, vergi ve tüm yasal eklentileri birlikte ödeneceği” gayrikabili rücu olarak beyan edildiğini, tacir olan borçlunun faize yönelik itirazınnı da yerinde olmadığını, 18.10.2019 tarihli bilirkişi raporunun 2. maddesinde, davalı şirketin temlik teyidinde belirttiği üzere borcu ödeme taahhüdünde bulunması sebebiyle, dava dosyanın konusunda uzman bir bilirkişi heyetine devredilmesini belirttiği halde, mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğini, davalının 24.01.2014 tarihli temlik bedelini ödediğini, bakiye kısmının ise işin eksik bırakılması nedeniyle ödenmediğinin belirtildiğini, temliğe verilen cevaptaki taahhüdün uzmanlık gerektirmesi nedeniyle konusunda uzman bilirkişiden rahor alınması gerektiğini, temlik borçlusu ile temlik alacaklısı arasındaki ilişkinin, araştırılması, ödemelerin başkaca bir ilişki için ödenip ödenmediğinin tespiti için davalının ticari defterleri ile hesap hareketlerinin istenmesi ve borç/alacak ilişkisinin işbu belgeler üzerinden detaylı incelenmesi ve de bu durumun tespitinden sonra davanın esası hakkında karar verilmesini gerekli kıldığı halde yerel mahkeme tarafından bu yön incelenmeksizin, eksik inceleme ile karar verildiğini, mahkemece davalının temlik edene borçlu olup olmadığının belirlenmesinden sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, temlik sözleşmesi uyarınca davalı hakkında başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı ile dava dışı borçlu … Ltd.Şti.arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi kapsamında davacı bankaca kredi kullandırılmıştır. Banka, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının teminatı olarak kredi borçlusu ile Ünye …Noterliğinin 24.01.2014 tarih 2.300.000 TL bedelli ve 30.04.2014 tarihli 1.500.000 TL bedelli alacağın devri sözleşmeleri düzenlenmiştir. Anılan temlik sözleşmelerinin davalı borçluya bildirildiği ve davalı borçlu tarafından alacaklının ihtarıyla ilk temlik sözleşmesinden kaynaklı alacakların kredi borçlusunun hak edişinden kesilerek davacıya ödendiği sabittir.Uyuşmazlık alacağın devri sözleşmesi ve verilen cevap nedeniyle davalının ödeme yapması gerekip gerekmediği noktasındadır. 30.04.2014 tarihli temlik sözleşmesi ile dava dışı kredi borçlusu, davalı şirket ile yapmış olduğu eser sözleşmesinden kaynaklı 1.500.000 TL alacağını davacı bankaya devir etmiş, bankaca devir sözleşmeleri davalıya bildirilmiştir. Davalı tarafından yazılan 02.05.2014 tarihli cevabi yazıda “…temlike konu alacak üzerinde herhangi bir ihtiyati haciz, haciz, ihtiyati tedbir, rehin ve/ veya anılan Temlik Sözleşmesi kapsamında kurulandan başka üçüncü şahıslara verilmiş temlik gibi başkaca herhangi bir takyidat bulunmadığını kabul ve beyan ederiz. Ek olarak temlik edenin 02.05.2014 tarih itibariyle aramızda akdedilen 10.10.2013 tarihli sözleşme tahtında en az temlik sözleşmesinde belirtildiği şekilde toplam 1.500.000 TL doğmuş ve /veya alacağının olduğunu, temlik edenin yukarıda anılan temlikname kapsamında söz konusu doğmuş ve/veya doğacak tüm alacaklarını takas/mahsup haklarımızı kullanmaksızın ve sair bir sebeple kesinti yapmadan eksiksiz olarak ve herhangi bir itiraz ve/veya defi ileri sürmeden tüm faiz, vergi ve yasal eklentileri ile beraber nakden ve defaten, peşin ve gayri kabili rücu olarak ödeneceği” bildirilmiştir. Genel kredi sözleşmesi kapsamında alacağın ödenmemesi üzerine … şirketinin kredi hesabının kat edilerek Fatsa …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı ve bu takip dosyasında alacağın tahsil edilemediği görülmüştür. Alacağın devri sözleşmesi ile davalıya yapılan ihbar nedeniyle ikinci devir sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 226.902,24 TL alacağın tahsili amacıyla takip başlatılmış, itiraz üzerine takibin durduğu, itiraz ve davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. Alacağın devri, alacaklı ile onu devir alan üçüncü şahıs arasında; kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça, borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen, yazılı şekle bağlı sözleşme, kanun ya da kazaî kararla gerçekleşen tasarrufî bir muameledir. Alacağın devri kural olarak borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen tasarrufî bir hukuki işlemdir. Külli değil, cüz’i ve sınırlı bir halefiyet meydana getirir. Burada alacaklının değişmesi söz konusudur (Uygur, Turgut.: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, 3. Baskı, Ankara 2013, s. 1096). Somut olayda, davacı ile temlik eden kredi borçlusu arasında usulüne uygun şekilde alacağın devri sözleşmesinin düzenlendiği ve borçlunun davalı ile olan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının davacı bankaya devir edildiği, devrin davalıya bildirildiği ve davalı tarafından borcun ödeneceğinin kabul edildiği görülmüştür. Bu nedenle borçlu TBK’nın 186. maddesi gereğince ancak, borcunu devir alana ödemekle borcundan kurtulabilir. Alacağın devrinden söz edilebilmesi için devir edenin bir alacağının bulunması gerekir. Başka bir anlatımla, devir eden tarafından devir alacaklısına bir alacağın devir edilmesi için, devir edenin doğmuş veya doğacak bir alacağının bulunması veya en azından devir alacaklısı tarafından alacağın talep edildiği tarihte, alacağını devir edenin doğmuş bir alacağının bulunması gerekir. Davalı tarafından gönderilen 02.05.2014 tarihli yazı bir kefalet garanti veya borç üstlenme sözleşmesi niteliğinde değildir. Bu beyanda açık şekilde devir eden kredi borçlusunun 1.500.000 TL alacağının doğduğu kayıtsız ve şartsız ikrar edilmemiştir. Yazılan yazıda, doğmuş veya doğacak alacak bulunması halinde davalının herhangi bir takas mahsup ileri sürmeksizin bu alacağı devir alana ödeyeceği kabul edilmiştir. Bu yazı içeriğinde, davalının yazı tarihi itibariyle devir edenin bu miktarda bir alacağı bulunduğunu kabul edildiği sonucuna varılamaz. Bu nedenle devir edenin, davalıdan herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir. Mahkemece davalının ticari defterlerinde yapılan incelemede, devir edenin doğmuş bir alacağının bulunmadığı belirlenmiştir. Davacı da devir edenin, davalıdan alacaklı olduğuna ilişkin bir kanıt sunmamıştır. Davalının, alacağın devri sözleşmesinin tebliğine karşı sunduğu cevap beyanının içeriği ve anlamı hukuki bir değerlendirme olup bu hususta bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Bu iradenin garanti, borç üstlenme veya üçüncü kişinin edimini üstlenme, üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğinde olmadığı, hakimlik bilgisiyle çözülecek hususlardan olduğundan, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.