Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/958 E. 2023/285 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/958
KARAR NO: 2023/285
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2014/1465 E. – 2017/868 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında arasındaki sözleşme gereğince müvekkilinin verdiği hizmetlere ilişkin fatura ve ödemelerin cari hesapta takip edildiğini ve cari hesap ilişkisi nedeniyle müvekkilinin 2.482,70 EURO ve 5.212,90 TL alacağı bulunduğunu, bakiye alacağın sözlü ve yazılı taleplere rağmen ödenmemesi üzerine, alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasındaki 02.01.2013 tarihli sözleşme uyarınca davacının, 94.000,00 Euro bedelle müvekkiline vitrifiye ve aksesuarlarını teslim etmeyi üstlendiğini, tarafların sözleşme bedelinin ürünün tesliminden sonra 60 gün vadeli çekle yapılması konusunda mutabık kaldıklarını, Euro olarak düzenlenen faturanın sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde vadeli çek ile ödendiğini, ancak davacının daha sonradan kur farkı oluştuğu gerekçesiyle talepte bulunduğunu, taraflar arasında kur farkı istenebileceğine ilişkin sözleşme bulunmadığını, fatura bedeline karşılık çek alınması ve tahsili sırasında çekince ileri sürülmediğini savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…talebin ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali olduğu, davacı tarafça cari hesap alacağı nedeniyle davalı aleyhine takibe başlandığı, davalı tarafça tüm bedellerin ödendiği, ayrıca kur farkı talep edilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Alınan bilirkişi raporuna göre, taraf defterlerinin usulüne uygun olarak tasdik edildiği, bu hali ile sahibi lehine delil vasfına haiz oldukları, bununla birlikte davalının hesabının hatalı olduğu anlaşılmıştır. Takibe konu olan 5212,90 TL alacağın taraflar arasındaki asıl ilişkiden kaynaklandığı, 2482,70 Euro alacağın ise davacı tarafça defterine işlenen kur farkından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Davalı tarafın savunmasında da ileri sürdüğü üzere, taraflar arasında kur farkı anlaşması bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 4.maddesine göre bedelin vadeli çekler ile yapılacağının kararlaştırıldığı, ancak sözleşmede kur farkına ilişkin herhangi bir madde bulunmadığı, davacı tarafın çeklerin ödenmesi ve teslimi sırasında da kur farkına ilişkin herhangi bir ihtirazi kayıt koymadığı, kur farkına ilişkin olarak öncelikle taraflar arasında kur farkına ilişkin yazılı sözleşme bulunması, yazılı sözleşme olmaması halinde de teamül bulunması gerekmekle birlikte taraflar arasında kur farkına ilişkin yazılı sözleşme bulunmadığı, kur farkına ilişkin teamül oluştuğunun davacı tarafça da ispatlanamadığı, bununla birlikte davacının TL cinsinden çekleri alırken ve çekleri tahsil ederken de herhangi bir ihtirazi kayıt koymadığı gibi, çekin ödeme aracı olduğu ve çekte vade olmayacağı, bu nedenle davacının davalıdan teslim aldığı çekleri beklemeksizin nakte dönüştürme imkanı bulunduğundan kur farkı alacağının doğmadığı, bu hali ile de kur farkı faturası nedeniyle doğan 2482,70 Euro alacak dışındaki asıl alacak için ..” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yönelik itirazının 5.212,90 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğunu, olayın nitelendirilmesinde ve delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, kısmen kabul kararı verilen miktarın da kur farkından kaynaklandığına ilişkin bilirkişi raporuna yönelik itirazın dikkate alınmadığını, tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlendiğinin belirlendiğini, ancak davalının defterlerinde borç bulunmamasına rağmen davacı defterinde alacak bulunmasının nedeninin açıklanmadığını, mahkemece bu husus değerlendirilmeden sadece davacı defterlerine göre değerlendirme yapılmasının hatalı olduğunu, eksik bilirkişi raporu ile kur farkı alacağı hakkında karar verilmesi nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına karar verilemeyeceğini, mahkemece reddedilen talep yönünden kötü niyet tazminatına karar verilmediği gibi buna ilişkin gerekçe de yazılmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesi nedeniyle oluşan kur farkı alacağı ile cari hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında, satım sözleşmesi niteliğindeki toplam 94.400,00 Euro bedelli Keremag marka vitifiye satışına ilişkin ürün temin sözleşmesi bulunduğu ve davacının, sözleşmeye uygun şekilde temin ettiği ürünleri davalıya teslim ettiği sabittir. Sözleşmenin 4. maddesinde, toplam ödemenin 24.400 Euroluk kısmının sözleşme tarihinde peşin olarak ödeneceği ve karşılığında teminat mektubu verileceği, bakiye 70.000 Euro’nun ise ürünlerin şantiyeye tesliminden sonra 60 gün vadeli çekle ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davacının, sözleşme bedeline karşı Türk Lirası cinsinden düzenlenen çekleri alarak ifayı çekincesiz olarak kabul etmesi nedeniyle kur farkı alacağı bulunmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, davanın reddedilen bu kısmına ilişkin davacı tarafından istinaf başvurusunda da bulunulmamıştır. Uyuşmazlık, mahkemece kabul edilen miktarın da kur farkı alacağı olup olmadığına ilişkindir. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, davacının Euro cinsinden talep ettiği alacağın kur farkı alacağı olduğu belirlenmiştir. Mahkemece kabul edilen 5.212,90 TL alacağın ise tarafın arasındaki asıl ilişkiden kaynaklandığı kabul edilerek cari hesap alacağı olarak değerlendirilen bu miktarına kabulüne karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince taraf kayıt ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen kök raporda, davalının ticari defterlerinde alacak bulunmadığı belirlenmiştir. Bilirkişi raporunun inceleme ve tespitler başlıklı 5/a-3. maddesinde, döviz cinsinden düzenlenen fatura ve yapılan tahsilatların muhasebe kayıtlarında Türk Lirasına çevrilirken, hatalı kurlarla işlem yapılması nedeniyle davacının 5.212,90 TL alacağın bulunduğu belirlenmiştir. Belirlenen bu alacağın somut bir mal ve hizmet teslimine ilişkin faturadan kaynaklanmadığı ve alacağın da kur farkı alacağı olduğu açıktır. İlk derece mahkemesinin kur farkına ilişkin ret gerekçesinde belirtildiği üzere Euro cinsi belirlenen satım bedeli karşılığında Türk Lirası cinsinden vadeli çek alındığı, bu çeklerin alınması ve tahsili sırasında kur farkı alacağına ilişkin çekince ileri sürülmediği ve çeklerin ödeme aracı olduğu dikkate alınarak davacının kur farkı alacağı talep edemeyeceği anlaşıldığından davanın tümden reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı vekilinin buna ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir. Ancak takibin haksız olmasına rağmen kötü niyetli olmadığı, davacının cari hesabında görünen alacağın tahsilinin talep ettiği anlaşılmakla İİK’nın 67/2. maddesindeki kötü niyet tazminat koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve davanın reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gereçlerle; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda;1-Davanın reddine,2-Takibin kötü niyetli olduğu kanıtlanmadığından davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine, 3-Alınması gerekli 179,90 TL harcın, peşin yatırılan ve icra dosyasından mahsubu yaptırılan toplam 207,80 TL harçtan mahsubu ile artan 27,90 TL harcın, talep halinde davacıya iadesine,4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından sarfedilen 270,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avanslarının, yatıran taraflara iadesine, 8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden:a-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 89,30 TL istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,b-Davalı tarafından sarf edilen 148,60 TL başvuru harcı gideri ile 59,50 TL posta gideri toplamı olan 208,10 TL kanun yolu giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekilline tebliğine,9-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, iş bu karar tarihi itibariyle, dava değerine göre karar kesindir.