Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/95 E. 2022/1670 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/95
KARAR NO: 2022/1670
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26.09.2019
NUMARASI: 2018/353 Esas – 2019/718 Karar
DAVA: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin rahatsızlığı nedeniyle vergi dairesindeki kapanış işlemleri için dava dışı …’ya vekaletname verdiğini, müvekkilinin pastane olarak işlettiği işyerinin …’ya devredildekten sonra kasap dükkanı olarak kullanılmaya devam edildiğini, dava dışı …’nın davalıdan 103.942,90 TL tutarında kasap ürünü olan etler satın aldığını, müvekkilinin davalıdan hiçbir zaman faturalara konu olan malı teslim ve satın almadığını, müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile takip alacaklısı … tarafından icra takibi başlatıldığını beyanla müvekkilinin, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu toplam 103.942,90 TL bedelli faturalardan borçlu olmadığının tespiti istemiyle huzurdaki davayı ikame etmiştir.Davalıya usulune uygun dava dilekçesi ve duruşma günü tebligatı yapılmasına rağmen davaya cevap vermemiş duruşmalara katılmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamı nazara alınarak takip konusu beş adet faturanın muhtelif et satışları içeriğiyle davalı tarafından davacı adına tanzim edildiği görülmektedir. Davacı söz konusu ürünlerin kendisi tarafından teslim alınmadığını beyan etmektedir. İbraz olunan irsaliyeli fatura asıllarına göre teslim alan sıfatıyla dava dışı …’nin fatura konusu malları davacı adına teslim aldığı sabittir. Teslim alan sıfatıyla adı geçen kişinin malları aldığı her iki tarafın da kabulünde olduğundan bu yönde imza incelemesi yoluna gidilmemiştir. Davacı bu kişiye devir işlemleri yönünde vekaletname verildiğini beyan etmiş olmakla birlikte dosyada mübrez SGK hizmet döküm kaydı incelendiğinde dava dışı …’nin 2013-2015 yılları arasında davacının sigortalı çalışanı olarak göründüğü, davacının işyerini devrettiğini beyan ettiği tarihten sonra vergi kaydını kapattığı, sigortalı çalışanı olması hasebiyle çalışan kişinin fatura içeriği olan ürünleri davacı nam ve hesabına almış olması sabit olmakla diğer celbolunan BA-BS formları da dikkate alınarak davacının icra dosyasına konu edilen fatura bedellerinden dolayı sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı taraf işyeri devri, dava dışı şahsa vekalet verilmesi, malların kendisi tarafından teslim alınmadığı gerekçelerini ileri sürmüş ise de kendisinin öncelikle basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği esastır. Keza dosyada iddiasını destekler mahiyette davalı ve dava dışı kişinin eylem birliği içerisinde olduğuna dair cezai anlamda dosyaya yansıyan herhangi bir delile tesadüf edilmemiştir. Fatura içeriği ürünlerin davacı nam hesabına davacı adına çalıştırılan sigortalı tarafından teslim alındığı sabit olmakla davacının takip konusu edilen borçtan sorumlu olduğu kanaatine erişilmiş ve sübut bulmadığı…” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalıdan hiçbir zaman bahsedilen faturalara konu olan malı teslim ve satın almadığını, aynı zamanda davacı müvekkilinin iş yerini pastane olarak işletmekte iken pastane olan işyeri, dava dışı … tarafından kasap dükkanı haline dönüştürüldüğünü, davacının pastane olarak işlettiği işyerini …’ya devrettiği tarihten sonra sağlığı nedeniyle hiçbir şeyden haberi dahi olmadığını, davalı tarafından başlatılan İstanbul … İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas (Eski Dosya No: … Esas) sayılı dosyası ile gönderilen ilamsız takiplerde ödeme emri de işyerini devralan …’ya tebliğ edildiğini, iş yerini devralan ve alacaklının işbirliği içerisinde hareket ettiği özellikle davalı vekilinin dosyaya ibraz etmiş olduğu dava dışı olan …nın SGK kayıtlarının bu kişi tarafından çıktılarının davalıya vermiş olması da davalı ile iş birliği yaptığını ortaya koyduğunu, zira ödeme emri hakkında işyerini devralan … tarafından davacı müvekkiline bilgi dahi verilmediğini, davacı hakkındaki icra takibinden ikamet etmiş olduğu dairenin kaydına haciz konulduktan sonra evin kıymet takdiri için bilirkişiler geldiği zaman haberdar olduğunu, Davacının kendi adına faturaların nasıl ve ne şekilde ve niçin borçlu gösterildiğini bilmemekle birlikte davacının dolandırılması kastı ve amacı ile yapıldığı ortada olduğunu, takibin 2013 yılında başlatıldığı düşünüldüğü zaman bu zamana kadar davacı ile irtibata geçilmemiş olması, davacı hakkında hiçbir haciz işlemi yapılmadan takip usule aykırı bir şekilde kesinleştirildikten sonra hiç zaman kaybetmeden davacı adına kayıtlı bulunan İstanbul, Fatih İlçesi, … Mah. … Parsel sayılı taşınmazın kaydına haciz konulmuş olmasının da düşündürücü olduğunu, Davacının alacaklı tarafa hiçbir borcu bulunmadığı gibi dava dışı … ile davalının birlikte hareket ettiği ve tebligatlardan davacının haberdar edilmediği, kesilen faturalar gerçeği yansıtmadığı gibi davacıya faturalarda bahsedilen ürünler teslim edilmediği, faturanın düzenlendiği tarihte kasap olarak işletilen işyeriyle müvekkilinin bir ilgisi bulunmadığı ve hastane olduğu bilgisi dışında işlemleri yapıldığı takip kesinleştirildikten sonra taşınmazın satış işlemlerinin başlatıldığını, Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi beklenirken deliller arasında yemin delili de bulunmasına rağmen mahkemece yemin delili hatırlatılmadan karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, İİK 72/3 maddesi uyarınca, davacı hakkında davalı tarafından faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine konu faturalardan ötürü, davacının davalıya borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derce mahkemesince yazılı gerekçe ile kanıtlanmayan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece, davanın kanıtlanmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de davacı gerek dava dilekçesinde gerekse 21.11.2018 tarihli delil dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmıştır. Yemin delili, davanın çözümünde önemli delillerden biri olup, yemin delili davacı tarafa hatırlatılıp bu hakkın kullanılması hâlinde yemin metninin hazırlanması ve tebliği konusunda gerekli usuli işlemler yapılmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Buna göre davanın esasına etkili nitelikte delillerden olan yemin delili hatırlatılmaksızın hüküm kurulması doğru olmadığından, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kararın kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 08.12.2022
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca, karar kesindir.