Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/943 E. 2023/292 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/943
KARAR NO: 2023/292
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2019
NUMARASI: 2016/1124 E. – 2019/970 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin aydınlatma ürünlerinin üretimi, satışı ve montaj işi ile iştigal ettiğini, davalının ise üretim ve montaj işlemi yapan firmalardan satın aldığı ürünleri sattığını, bu kapsamda müvekkilinin davalıya ürün satarak montaj hizmeti verdiğini, 2015 yılı başlarında davalının Göktürk’teki bir müşterisinin villası için müvekkilinden fiyat teklifi istediği ve müvekkilinin e-posta yolu ile fiyat tekliflerini gönderdiğini, tarafların fiyatta uzlaşması üzerine müvekkilinin montaj işlemlerini tamamladığını, davalının, satın aldığı aydınlatma ürünleri karşılığı elden kısmi ödeme yaptığını, dava dışı müşterisinden alacağının tamamını tahsil ettiği halde, müvekkiline 23.000,00 TL tutarında eksik ödeme yaptığını, bu miktar için düzenlenen faturanın ödenmemesi üzerine toplam 27.140,00 TL alacağın tahsili için İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamıa, %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davalı süresinde davaya cevap vermemiş, ancak 14.05.2018 tarihli dilekçe ile bilirkişi incelemesinde dikkat edilecek hususlara ilişkin açıklamalarda bulunmuştur. Bu dilekçede özetle, takip ve dava konusu faturanın hizmetin verilmesinden itibaren 7 günlük yasal süre içinde düzenlenmediğini, faturanın hizmetin verilmesinden yaklaşık bir sonra düzenlenmesi nedeniyle davacının iddialarının yerinde olmadığını, müvekkilinin yatığı ödemelerden bir yıl sonra bu ödemeler dikkate alınmadan fatura düzenlendiğini, ödeme emrinin kötü niyetli şekilde müvekkilinin ev adresine gönderildiğini, iddia edilen hizmetin verildiğinin kesin delillerle kanıtlanması gerektiğini, tanık dinlenmesine muvafakat edilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda;”… taraflar arasındaki hukuki ihtilaf davacı yanın, 07/06/2016 tarihinde davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile; 27.140,00- TL tutarlı alacağı için icra takibi başlatması karşısında, davalı yanın takibe itiraz etmesi üzerine çıkmış bulunduğu, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi görünmediği, taraflar arasında yazılı olmayan cari hesap benzeri ticari bir münasebet mevcut olduğu, davalı tarafın işletme defterinde kayıtlı olan ve aynı zamanda davacının kayıtlarında davalıya kesilen faturaların karşılaştırılması yapıldığında taraflar arasındaki cari hesap bakiyesinin bilirkişi raporunda gösterildiği, tarafların kayıtları karşılaştırıldığında davacının davalıya 2015 yılı içerisinde 5 adet fatura ile 33.422,32 TL tutarlı fatura kestiği, karşılığında 37.760,00 TL ödeme aldığı 31.12.2015 tarihi itibariyle davalıya 4.337,32 TL borçlu olduğu ticari defterlerinde işli olduğu, davacı taraf, davalıya 20.05.2016 tarihinde somut davamızın konusu oluşturan 27.140,00TL tutarlı faturasını kestiği, kesilen bu fatura ile davalının önceden kesilmiş faturalara dayalı 4.337,68 TL alacağının mahsubu ile bu kez davacı taraf, davalıdan cari anlamda 22.802,32 TL alacaklı olduğu ve bu alacağın ticari defterlerde işli olduğu tespit edildiği, tarafların kayıtları karşılaştırıldığında davacının davalıya 2015 yılı içerisinde 5adet fatura ile 33.422,32 TL tutarlı fatura kestiği, karşılığında 37.760,00 TL ödeme aldığı 31.12.2015 tarihi itibariyle davalıya 4.337,32 TL borçlu olduğu ticari defterlerinde işli olduğu, taraflar arasında ikrar edilen 2015 yılı fatura alışverişleri incelendiğinde yazılı bir sözleşme- fiyat konusunda belli bir fiyatlandırma belgesi olmadığı, davacı vekili delil listesi ekinde sunmuş olduğu… tarafından … @gmail.com aderesinden, …@gmail.com adresine 06.03.2015 tarihinde … Aydınlatma konulu mailde 2 eklentisi ile avize resimleri eklendiği, ayrıca 2. sayfasında da … Aydınlatma sipariş son durum yazılı fiyat listesi sunduğu, fiyat listesi incelendiğinde genel toplam olarak 64.820,00 TL beyan edildiği, Fatura muhteviyatı ile davalının sipariş ettiği ürünlerin karşılaştırılması bakımından işin ifa edildiği yerde sektör uzmanı avize bilirkişisi tarafından 17/04/2019 tarihinde keşif yapıldığı, bilirkişinin raporunda faturaya ait sevk irsaliyesinde yazılan adreste yapılan keşif sırasında görülen ve tespit edilen ürünler ile davacının delil listesine dahil etmiş olduğu fotoğraflarda görülen ürünlerin aynı ya da çok benzer ürünler olduğunu, keşif yapılan adreste davaya konu olan fatura muhteviyatı ürünler haricînde de benzer tarz, stil ve özelliklerde (maria Teresa stili ve siyah şeffaf renklerde) ürünler tespit edilmiş olduğu, davacı tarafından delil listesine dahil edilen fiyat listesi ve teklifle beraber gönderilen fotoğraflardaki ürünlere yakın oldukları, davacı ve davalı arasında 2015 yılında gerçekleşen eser sözleşmenin dahilinde fatura muhteviyatındakilerin haricinde de ürünler olduğu, bu tespit edilen fatura muhteviyatındaki ve haricindeki tüm ürünlerin aynı elden çıktığı kanısı oluştuğunu rapor ettiği, Dava konusu işin yapıldığı yer konusunda taraflar arasında ihtilafın olmadığı, taraf tanıkları, alınan bilirkişi raporları göz önüne alındığında ticari işin eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, davacı tarafından davalı adına 3. Kişiye yapmış olduğu avizenin teslim ettiği ve işin tamamlandığı hususunun yapılan keşif, tanık beyanları, bilirkişi raporları kapsamında davacı tarafından kanıtlandığı, davacı kayıtlarında işli olan 22.802,32-TL asıl alacağın davacının ticari defterlerine kayıtlı olduğu hususunun tespit ve rapor edildiği anlaşılmakla, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre…” gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 22.802,32 TL asıl alacak üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacağın %20’si oranında 4.560,45 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararı ve gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin yaptığı ödemeler dikkate alındığında borcu bulunmadığını, davalının yaptığı hizmetin hiçbir zaman inkar edilmediğini, dava dilekçesinde belirttiği üzere müvekkilden elden ödemeler aldığını, ancak ödemelerin miktarının mahkemeye bildirilmediğini, bu ödemelerin davacının ticari defterlerine de yazılmadığını, hesap uzmanı bilirkişi incelemesinde de müvekkilinin alacaklı olduğunun belirlendiğini, üstelik bu hesapta bir faturanın da dikkate alınmadığını, ancak müvekkilinin alacaklı olması nedeniyle rapora itiraz edilmediğini, davacının 31.08.2018 tarihli bilirkişi raporuna karşı sunduğu dilekçenin 4. paragrafında, sipariş listesindeki fiyatların faturanın üzerinde olduğu, üretim aşamasında yapılan ödemelerin mahsubu sonrası bakiye alacak için fatura düzenlendiğini ve bakiye alacağın tüm mal ve hizmete dağıtılarak fatura düzenlendiğinin belirtildiğini, bu ibareden dahi müvekkilinin tüm bedeli ödediğinin anlaşılacağını, daha sonra farklı fiyatla fatura düzenlenmesinin yasal olmadığını, raporda belirlendiği üzere faturada belirtilen 4 adet ürünün üçünün maillerde bulunmadığını, diğerlerinin fiyatlarının farklı olduğunu, keşif sonucu düzenlenen raporda da satılıp montajı yapılan ürünlerin bu ürünler olmasının yüksek ihtimal olduğunun belirlendiğini, 2015 yılı Nisan ve Mayıs aylarında davacıya yaptırılan tüm işlerin bedelinin ödendiğini, faturanın ise 20.05.2016 tarihinde düzenlenerek müvekkile gönderildiğini, yaklaşık bir yıl sonra düzenlenen faturaya itibar edilemeyeceğini, bu tür bir talebin yasal olmadığı gibi hayatın olağan akışına da uygun olmadığını, davacı tarafça gönderilen mailde müvekkilin davacıya ödediği miktarların 10.000,00 TL ve 7.500,00 USD olduğunun görüldüğünü, dolar kuruna göre TL karşılığının 20.100,00 TL olduğunu, davacı tarafça müvekkile gönderilen fiyat listesindeki toplam tutarın 64.820,00 TL olduğunun belirlendiğini, raporda müvekkilinin 37.760,00 TL ödeme yaptığının belirlenmesine rağmen, davacı şirket yetkilisi tarafından gönderilen 03.06.2015 tarihli mailde toplamda 30.100,00 TL ödeme yapıldığı, müvekkilinin 37.760,00 + 30.100,00 = 67.860,00 TL ödeme yapması nedeniyle 3.040,00 TL fazla ödeme yaptığının anlaşılacağını, müvekkilinin panik atak hastalığının bulunması nedeniyle bu belgelerin gönderildiği …@gmail.com mail adresinin varlığını unuttuğunu, bu nedenle 02.01.2018 tarihli beyan dilekçesinde böyle bir mail adresinin olmadığının belirtildiğini, ancak müvekkilinin daha sonra hesabı hatırladığını, şifresinin kırıldığını ve mail içeriğinin elde edildiğini, bu mailin davanın seyrini değiştiren belge niteliğinde olması nedeniyle dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin itirazında kötü niyetli olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına karar verilemeyeceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısman kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından üretilen ürünlerin davalıya satışı ve bir kısmının satım sonrası montajına ilişkin olarak taraflar arasında satım sözleşmesi düzenlenmiştir. Davacı tarafından üretimi yapılan ürünlerin bir kısmının davalıya satılarak davalının müşterisinin evine monte edilmesine ilişkin sözleşmenin satım sözleşmesi niteliğinde olduğu, bu tür bir sözleşmenin eser sözleşmesi niteliğinde olmadığı açıktır. Davacı tarafından, davalıya bir kısım emtianın satıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacı tarafından satılan emtianın miktarı ve bedeli, davalı tarafından yapıldığı kabul edilen kısmi ödeme dikkate alınarak bakiye bir alacak bulunup bulunmadığı noktalarındadır. Satım sözleşmesine konu mal ve hizmetin tesliminden uzun süre sonra fatura düzenlenmiş olması, satım bedelinin tahsilini talep etmeye engel değildir. Bu tür bir aksaklık vergi hukuku açısından satıcının sorumluluğunu gerektirse de alacak istemi bakımından zamanaşımı süresi içinde her zaman talepte bulunulması mümkündür. Taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş bir sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı tarafından satılarak monte edilen emtianın miktarı ve tarafların uzlaştıkları satım bedeli veya birim fiyatlarının taraflar arasındaki yazışmalar dikkate alınarak belirlenmesi gerekmektedir. Davalı vekili ikinci bilirkişi raporuna karşı sunduğu, 17.11.2019 tarihli dilekçesinin ekine davacı tarafından gönderildiğini iddia ettiği bir kısım belgeler sunmuştur. Bu belgeler içerisinde davalı tarafından davacıya yapıldığı iddia edilen ödeme miktarlarını gösteren bilgilerin de bulunulduğu savunulmuştur. Bu belgede; müşteri evi için 2015 yılında 10.000 TL, 20.000 TL, 25.000 TL, 14.000 TL ödeme yapıldığı belirtilmiştir. İbraz edilen belgede e postanın … @gmail.com adresinden gönderildiği görülmüştür. Davacı tarafından 06.12.2016 tarihinde ibraz edilen e postalarında bu adresten gönderildiği görülmüştür. Diğer yandan Mali Müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporun 3. sayfasında davacının sipariş formu ile takip konusu faturanın uyumsuz olduğu belirlenmiştir. Bu durumda, satım sözleşmesine konu emtianın tam olarak teslim edildiğini kanıtlama yükümlülüğü davacıda olduğu gibi, davalı tarafından bu sözleşme kapsamında yapılan ödemelerin tamamının da dikkate alınması gerekir. Ödeme bir itiraz olup, yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi, dosyadaki belgelerden anlaşılması halinde mahkemece kendiliğinden de dikkate alınmalıdır. Davalı tarafından 07.11.2019 tarihli dilekçe ekinde sunulan ve davacıdan sadır olduğu iddia edilen belgeler hakında mahkemece açıklama istenmediği için bu belgelerin gönderildiği e postanın tereddütsüz şekilde davacıya ait olup olmadığı da değerlendirilememiştir. HMK’nın 31.maddesi gereğince, hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kılındığı durumlarda maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Bu nedenle mahkemece davalıdan yapılan tahsilatlara ilişkin e postanın davacı tarafından gönderilip gönderilmediğinin açıklattırılması ve bu hususun araştırılması, belgenin davacı tarafından gönderildiğinin anlaşılması halinde müşteri evi için yapıldığı belirtilen davalı ödemelerinin, belirlenecek toplam satış bedelinden indirilerek bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasına ilişkin deliller değerlendirilmeden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf başvuru nedenleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırılmasına,2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 24.02.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.