Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/935 E. 2023/387 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/935
KARAR NO: 2023/387
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 26/12/2019
NUMARASI: 2017/650 E. – 2019/1342 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Mal Sigortası Kaynaklı)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilince nakliye rizikolarına karşı nakliyat emtea sigortası abonman poliçesi ve ICC-A klozu hükümlerine göre sigorta örtüsü altına alınan, dava dışı sigortalıya ait 35 palet 14.980 kg izolasyon tuğlası emtiasının, davalı taşıyıcının sorumluluğunda Avusturya’dan Türkiye’ye 17.08.2016 tanzim tarihli CMR senedi kapsamında taşındığını, taşıyıcıya sağlam teslim edilen emtianın bir kısmının nakliye sürecinde hasar gördüğünün belirlendiğini, hasar ihbarının ardından yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda 35 kap emtianın tamamında palet izi tespit edildiğini, fırın ve ocaklarda kullanılmak üzere alınan tuğlalarda kılcal çatlamanın dahi büyük zararlara yol açacağından, emtianın tamamının hasarlı olduğunun belirlenerek, emtia bedeline %10 kar marjı ilavesi ve 7.500,00 TL hurda bedeli tenzili ile tespit edilen 58.118,53 TL hasar bedelinin 01.11.2016 tarihinde sigortalıya ödenerek haklarına halef olunduğunu, davalı sigorta şirketinin, taşıyıcının nakliye rizikolarını teminat altına aldığını, her iki davalının CMR Konvansiyon hükümleri uyarınca nakliye sürecinde oluşan zarardan sorumlu olduğunu, dava öncesindeki talebe rağmen zararın tazmin edilmediğini ileri sürerek, 52.153,21 TL sigorta tazminatının 01.11.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, savunmasında özetle; hasarın ambalaj eksikliği ve istifleme hatasından kaynaklandığından CMR Konvansiyonunun 17. maddesi uyarınca teminat dışı olması nedeniyle ödeme yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı … Ltd.Şti. vekili, savunmasında özetle; müvekkilince taşınan emtiadaki hasarın taşımadan değil, dava dışı gönderen tarafından yapılan istiflemeden kaynaklanması nedeniyle CMR Konvansiyonunun 17. maddesi uyarınca müvekkilinin oluşan zarardan sorumlu tutulamayacağını, davacının talebini dayandırdığı hasar tespitinin de fiilen hasarlı olan emtiaya göre değil taşınan malın tamamı üzerinden yapıldığını, yalnızca 7 adet paletin açılıp kontrol edildiğini, 28 palet emtianın açılmadan hasarlı sayılmasının doğru olmadığını, araca yüklenen 35 palet emtianın 9 adetinin sağlam olduğunu, 16 palette forklift izi görüldüğünü, kalan 10 paletin ise istif hatasından hasarlandığının belirlendiğini, tamamen özensiz yüklemeden kaynaklanan hasardan taşıyıcının sorumlu tutulamayacağını, taşıma sırasında oluşan hasarın diğer davalı tarafından teminat altına alınması nedeniyle davanın sadece davalı sigorta şirketine yöneltilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “..Somut olayda dava konusu 35 palete istiflenmiş 14. 980 kg. ağırlığındaki izolasyon tuğlası türü emtianın sevk aracına istiflendikten sonra güzergâha ve aracın mutat salınımlarına uygun bir şekilde sabitlenmemesi halinde devrilip, birbirine çarpip/sürtünüp zarar görebileceğini (emsal türdeki malı gönderenin deposunda taşıyıcı adına sürücünün ambalajlayıp, araca yükleyip istiflemeyeceği izahtan varestedir, ayrıca dava dosyasında davalı taşıyıcının tahmil/tahliyeyi ve/veya ambalajlamayı/ sabitlenmeyi belli bir ücret karşılığında üstlenip bu işe araç/gereç ve elaman tahsis ettiğini tevsik edebilecek türde bir belge ya da bu hizmetler karşılığı için navlun dışı olarak düzenlenmiş herhangi bir hizmet faturası da mevcut olmadığı; ancak hal böyle olsa bile) araç sürücüsünün ‘nezaret görevi esnasında basit bir değerlendirmeyle’ öngörüp, yapılan yüklemeye, istifleme ve sabitleme şekline karşı çıkması, göndereni uyarması, netice alamaması durumunda da taşıma senedine çekince koyması gerektiği, bu konuda taşıyıcının taşıma senedine (CMR md.8 ve md.9 a göre) herhangi bir çekince koymadan yükü teslim almasına; yüke, ambalajına, istif şekline çekince koymadan teslim aldığı eşyayı, alıcısı emrine ‘hasarsız/çekincesiz teslim edememiş olmasına’ bağlı araç sürücüsünün yüke olan ‘özen yükümlülüğünü ihlalden’ doğan kusuru, ‘taşıyıcının kendi kusuru’ hükmünde olduğundan; bilirkişi heyetinin tespit ettiği üzere taşıyıcının müterafik kusurunun %40 olarak belirlendiği, Mahkememizce de bu kusur oranının uygun bulunduğu ; takdiri Yüce Mahkeme’ye ait olması kaydıyla yerinde ve Yüce Yargıtay’ımızın yerleşik İçtihatlarına da (Emsal: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.03.2012 Tarih e.2012/11-68,K.2012/244 Sayılı Kararı), hasar gören mal 14.980 kilo olup, taşıyıcıya bu ağırlıktaki yükün hasarı yüzünden yöneltilebilecek sorumluluk CMR md.23/3*e göre (14.980 kg.x 8,33 SDR=) 124.783,40 SDR ile sınırlı olduğunu, bu limitin herhalükarda dava konusu olayda tartışılan hasar miktarının çok üzerinde olduğundan; ayrıca SDR hesabı yapılmasına gerek olmadığı, davacının rücu konusu yaptığı hasar bedelinin tazmini gereken gerçek zarar bağlamında sovtaj bedeli de gözetilmek suretiyle malın taşıyıcıya teslim edildiği yerdeki üretici firmanın birim fiyatlarıyla (CMR Md.25 ile çelişmeyen şekilde) hesaplandığından ‘aynı taşıma işi ve aynı araçla ilgili’ olan ve CMR md.23/4’de (Yükün taşınması dolayısıyla ödenen taşıma ücreti, gümrük resimleri ve diğer ödemeler de, malın tamamen kaybedilmesi halinde tamamen ödenir.”denmek suretiyle) belirtilen ‘diğer ödemeler’ kapsamında olduğundan; gerekçeli ve denetlenebilir bilirkişi raporu doğrultusunda davacının sigortalısından aldığı tazminat makbuzu kapsamında sigortalısına ödediği tazminattan 7.500,00 TL hurda bedelinin tenzilinden sonra kalan kısmın, taşıyıcının %40 olarak belirlenen müterafik kusur oranına göre (52.153,21 hasar tazminatı x 0,40 taşıyıcının zararın oluşmasına etkisine bağlı müterafik kusuru=) 20.861,28 TLlik kısmını davalılardan talep edebilmesinin mümkün olduğu nazara alınarak davalı taşıyıcının ve davalının sigorta poliçesini yapan diğer davalının taşıyıcının yüke olan özen yükümlülüğünü ihlalden doğan % 40 olarak belirlenen müterafik kusuru oranına göre sorumlu olduğu tazminat miktarının 20.861,28 TL olduğu anlaşılmakla gerekçeli, denetlenebilir ve Mahkememizce de uygun görülen rapor doğrultusunda, davanın kısmen kabulü ile 20.861,28 TL sigorta tazminatının temerrüt tarihi olan 15/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili davacıya verilmesine…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 20.861,28 TL tazminatın temerrüt tarihi olan 15.03.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesinin taşıyıcıyı %40 oranında müterafik kusurlu kabul ederek davanın kısmen kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu, müterafik kusur halinde dahi her halde Yargıtay uygulamaları gibi taşıyıcının nezaret görevini ihlal halinde %50 kusur oranının altında kusur tespit edilmesinin hatalı olduğunu, rapor düzenleyen kişilerin araç içi istif konusunda uzmanlıklarının bulunmadığına bu nedenle araç içi yapılan istif hatasının tespitine ilişkin değerlendirmelerin hatalı ve bilimsellikten uzak olduğunu, bu nedenle taşıma ve araç içi istif konusunda uzman bir kuruldan rapor alınarak karar verilmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarında hasarın, yükün araç içerisinde yüklenmesi, istiflenmesi ve sabitlenmesindeki hatadan kaynaklandığı tespitinin hatalı olduğunu, oysa taşıyıcının CMR’nin 8 ve 9. maddelerine göre kontrol yaparak çekince belirtmediğini, ekspertiz raporunda, ambalajlamanın yüke ve taşımaya uygun olduğu, hasarın, nakliye aracının seyir halindeyken, sert bir şekilde viraja girmesi sonucu taşınan yükün dorse içerisinde savrulması/kayması sonucu oluştuğunun tespit edildiğini, aksine kabul ile düzenlenen raporun hatalı ve soyut olduğunu, satış ve teslim şekli ex-works teslim-satış olup yükleme araç içi istifleme ve diğer yükümlülüklerin taşıyıcı sorumluluğunda olduğunu, yükün, taşıyıcı tarafından gönderenin fabrikasında teslim alındığını, sürücü veya taşıyıcının kendi adamları gözetiminde araca yüklenerek sabitlendiğini, yükleme ve istiflemede yükümlülük ve sorumluluk taşıyıcıda olduğunu, yapılacak inceleme ve emsal kararlara göre taşıyıcının nezaretten kaynaklanan sorumluluğunun daha ağır şekilde takdiri gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, nakliyat emtia sigorta abonman poliçesi kapsamında sigorta örtüsü altına alınan emtiada taşıma sırasında oluşan hasarın rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafından taşıma rizikolarına karşı nakliyat emtia sigortası abonman poliçesi ile sigorta örtüsü altına alınan 35 palet 14.980 Kg izolasyon tuğlası emtiasının davalı taşıyıcı tarafından Avusturya’dan Türkiye’ye 17.08.2016 tanzim tarihli CMR hamule senedi ile taşındığı ve varma yerinde emtiada hasar oluştuğunun tespit edildiği görülmüştür. Hasarın teslim sırasında belirlenmesi nedeniyle süresinde ihbar edildiği sonucuna varılmıştır. Hasar sonucu davacı tarafından alınan eksper raporunda, 9 palet emtiada her hangi bir kusur bulunmadığı, 16 palet emtianın forklift nedeniyle hasarlandığı, 10 paletin ise hatalı istif nedeniyle zarara uğradığı belirlenmiş, tespit edilen 58.118,53 TL hasar bedeli ödenerek alınan temlik ve ibraname ile sigortalının haklarına halef olunmuştur. CMR’nin 17. maddesi uyarınca, taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur. Taşınan yükte hasar meydana gelip gelmediğini kanıtlama yükümlülüğü davacıdadır. Somut olayda uygulanması gereken CMR Konvansiyonuna göre, yükün ambalajının kifayetsiz ya da ambalajsız olmasından ve/veya araca hatalı istiflenip, sabitlenmesine bağlı tertipleme hatalarından dolayı vuku bulan hasarlardan taşıyıcının sorumlu tutulamayacağı öngörülmüş olmakla birlikte; Yargıtayın yerleşik içtihatlarında, ambalajlama, yükleme, boşaltma ve istifleme göndericiye veya alıcıya ait olsa da taşıyıcının basiretli bir tacir gibi davranarak nezaret görevi (özen borcu) bulunduğu, “ilke olarak kabul” edilmektedir. Bu durumda dava konusu tuğla emtiasının istiflemesinin gönderen tarafından yapılması halinde taşıyıcının CMR’nin 8 ve 9. maddelerine göre ambalaj ve dış görünüşü kontrol ederek yükleyene gerekli bildirimlerde bulunması ve yükün niteliği ile taşıma güzergahının durumuna göre göndereni uyarması, netice alamaması durumunda da çekincesini yazılı olarak belirtmesi gerektiği halde bu konuda gerekli özenin gösterilmemiş olması nedeniyle taşıyıcının somut olayda “yüke olan özen yükümlülüğünü ihlalden” dolayı takdiren %40 oranında müterafik kusurunun bulunduğu sonuç ve kanaatine varılarak karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan inceleme, alınan bilirkişi raporu, bilirkişilerin vardığı sonuç ve uzmanlık alanları itibariyle düzenlenen raporların dosya içeriğine uygun olduğu, müterafık kusurun her olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, tüm hasar halleri için önceden yargı kararlarıyla belirlenmiş asgari bir müterafık kusur oranından söz edilemeyeceği açıktır. Satış şekli satıcı ile alıcı arasındaki hukuki ilişkilerden önemli olup, taşıyıcı açısından satış şeklinin bir önemi bulunmamaktadır. Taşıyıcı açısından dikkate alınacak husus CMR’nin 8 ve 9. maddeleri kapsamında, tespit edilen ambalaj ve diğer aykırılıkların gönderene bildirilmesi ile araç içi istifin yük ve yola göre yapılmasını sağlamaktan ibarettir. Taşıma sırasında oluşan hasarda taşıyıcının kusurlu olup olmadığı değerlendirilerek karar verilmelidir. Dosya kapsamında bulunan gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporunda; davalı taşıyıcının ödeyeceği “azami tazminat” miktarının %40 müterafik kusur oranı da gözetildiğinde gerçek zarar bağlamında belirlendiği, bu miktarın da CMR md.23/3 hükmü uyarınca belirlenen sınırlı sorumluluk miktarının altında olduğu anlaşılmıştır.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılmış olan 356,26 TL peşin karar harcından alınması gerekli 179,70 TL’nin mahsubu ile artan 176,56 TL harcın, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.09.03.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.