Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/934 E. 2023/385 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/934
KARAR NO: 2023/385
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/12/2019
NUMARASI: 2017/1016 E. – 2019/1333 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen satım sözleşmesi ile akü ve şarj edilebilir batarya satışına ilişkin ticari ilişki kurulduğunu, sözleşme kapsamında düzenlenen 17 adet fatura içeriği emtianın, Türk Telekom’un sistem donanım yazılım destek hizmetleri projesi kapsamında davalıya satıldığını ve davalının bu emtiayı Türk Telekom’a teslim ve bedelini tahsil etmesine rağmen fatura bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu, ürün tesliminden sonra …’un davalıya fatura bedellerini ödediğini ileri sürerek, itirazının iptali ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkide müvekkilinin davacıdan satın aldığı akü, şarj edilebilir batarya ve benzeri ürünleri …’a sattığını, 03.03.2016 tarihli sözlemeden doğan tüm hakların devri için temlik sözleşmesi imzalandığını, bu temlik ile müvekkilinin …’dan olan tüm alacaklarının davacıya temlik edildiğini, bu durumun … AŞ’ye de mail yoluyla bildirildiğini, … tarafından davacıya ait hesaba ödeme yapılmadığı sabit olmakla davacının taleplerinden Avea’nın sorumlu olduğunu, …’nın temlikten haberdar olması nedeniyle iyi niyetli kabul edilemeyeceğini, borçtan sorumluluğunun devam ettiğini, bu nedenle davanın …AŞ.ye ihbarını gerektiğini, sözleşme kapsamında davacıya ödenmesi gereken bir kısım alacağın halen Avea nezdinde olduğunun belirlendiğini, en azından bu tutar yönünden davanın …’ya yöneltilmesi gerektiğini, Avea tarafından kendilerine yapılan ödemelerin hangi ticari ilişkiden kaynaklı olarak yapıldığının da tespiti gerektiğini, ödemelerin davacının talebine dayanak yaptığı faturalara ilişkin olmaması halinde davacının talepte bulunulamayacağını savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…taraflar arasında imzalanan sözleşmeler bir arada değerlendirildiğinde davalı ile dava dışı … A.Ş arasında Şebeke Ekipmanları Satın Alma Çerçeve Sözleşmesi’nin imzalandığını, buna göre tedarikçinin iş emri/ satın alma siparişlerini yerine getirmeyi taahhüt ettiği, bu kapsamda 2 taraf arasında iş emirlerinin düzenlendiği, davacı ve davalı arasındaki ticari ilişkide de davacının davalıya ürün temin ettiği, davalının davacıdan aldığı bu ürünleri dava dışı …’a (…’ya) teslim ettiği, davacının davalı ile ticari ilişkisi kapsamında 2016 yılı Ekim ve Kasım aylarında toplam 17 adet fatura kapsamı malı da davalıya teslim ettiği ancak bedelini tahsil edemediğini belirterek davalı hakkında icra takibi başlattığı, davalının ise davacı ile aralarında 03/03/2016 tarihli temlik sözleşmesi imzalandığını, kendisinin …’dan olan alacağını davacıya devretmek suretiyle borcunu ödediğini, davacının alacağını …’dan talep etmesi gerektiğini savunduğu, ayrıca 03/03/2016 tarihli temlikin kendisi ile Avea arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca 02/11/2016 tarihli e mail ile …’ya bildiriminin yapıldığını da ileri sürdüğü anlaşılmıştır.Davalının savunmasını dayandırdığı 03/03/2016 tarihli temlik sözleşmesinin konusu 23/09/2015 tarih … sayılı sipariş için temlik talebine ilişkin olup …’dan dosyamıza gelen cevapta bu temlik belgesinin kabul edildiği, söz konusu temlikin 1 nolu iş emrinden doğan alacakların temlikine ilişkin olup davacıya toplam 1.919.144,76 USD ödeme yapıldığının beyan edildiği, bu ödemelerin davalı kayıtlarında da mevcut olduğu belirlenmiştir. Dosyada mevcut 1 nolu iş emri bedelinin 1.713.682,00 USD (KDV hariç) olduğu iş emri belgelerinden görülmüş olup, dayanak 03/03/2016 tarihli temlik sözleşmesinin konusu da buna ilişkin olup aynı bedeli ihtiva ettiği anlaşılmıştır. Davacı da bu bedeli tahsil ettiğini kabul etmektedir. … bu temlik dışında başka bir temlikname bildiriminde bulunulmadığını, bu yüzden 31/10/2016 tarihinde davalıya 455.600,00 USD ödeme yaptıklarını beyan etmektedir. Davalının bir diğer savunması ise 03/03/2016 tarihli temlikin 02/11/2016 tarihli email ile …ya bildirildiğidir. 02/11/2016 tarihli e mail dosyaya sunulmuş olup içeriğinin 03/03/2016 tarihli temlike ilişkin olmayıp 03/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren Şebeke Ekipmanları Çerçeve Sözleşmesi ve iş emri 2’den doğan tüm alacakların 02/11/2016 tarihi itibariyle temlik edildiğine ilişkin olduğu görülmüştür. Söz konusu mail’in …’ya iletildiği … tarafından kabul edilmemiştir. Davalı bu hususu ispat edemediği gibi, …’dan teyit mesajı almadığını da beyan etmektedir. Davalı ile … arasındaki sözleşme uyarınca temlik beyanının e mail yoluyla …’nun e posta adresine gönderilmesi gerekmekte olup bu şahsın 15/03/2017 tarihinde işten ayrıldığı, çalıştığı süre boyunca e mail adresinde değişiklik olmadığı da değerlendirildiğinde, davalı dava dışı …’dan temlik bildirimi için teyit alma yükümlülüğünü yerine getirmemiş durumdadır. Dava dışı … tarafından da bu temlik beyanı kabul edilmemekte olup, geçerli bir temlik bildirimi olmadığından ödemenin davalıya yapıldığı belirtilmiştir. Davalının dayandığı temlik sözleşmesinin 3.maddesi 2. paragrafında temliknamenin ancak … tarafından tahsilat yapılması halinde sonuç doğuracağı aksi halde ödeme ve borcu sona erdirme sonucu doğurmayacağı, davalının aynen sorumlu kalacağı, itiraz etmeyeceği belirtilmiş olup davalı temlik sözleşmesi uyarınca borcunu ödediğini ispatlayamadığından takipte talep edilen asıl alacak tutarları toplamı 2.174.403,26 USD yönünden davalının takibe itirazının iptali gerektiği sonucuna varılmış, takipte talep edilen işlemiş faiz talebi ise davalı takip tarihi itibariyle temerrüde düşmüş sayılacağından yerine görülmemiştir. Davalı asıl alacak miktarı yönünden takibe itirazında haksız ve alacak likit olduğundan aleyhine inkar tazminatına hükmedilmiş reddedilen kısım yönünden ise davacı takip yapmakta haksız ancak kötü niyetli olmadığından davacı aleyhine kötü niyet tazminatına yer olmadığına..” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yönelik itirazının kısmen iptaline, takibin 2.174.403,26 USD asıl alacak üzerinden devamına, bu miktara takip tarihinden itibaren 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesi uyarınca faiz yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmedilen tutarın %20’si oranında 1.538.651,23 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükmün ana para ve icra inkar tazminatı yönünden doğru olmakla birlikte reddedilen gecikme faizi yönünden hatalı olduğunu, taraflar arasındaki Sözleşmenin 2.1.(d) maddesindeki, “…, …’dan herhangi bir ödeme alırsa, … bunu derhal …’ye bildirecek ve …’nın önceden …’ya ödemiş tutarlarla ilgili olduğu ölçüde, aldıktan sonra 10 iş günü içinde bunlar …’ye havale edecektir” düzenlemesi nedeniyle kesin vade bulunduğunu ve davalının tahsil tarihinden itibaren 10 iş günü sonra ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşeceğini, davalının da yargılama aşamasında …’dan ödeme aldığını ikrar ettiğini, buna rağmen bu ödemenin hangi amaçla geldiğinin bilinmediğini belirterek ödemeden kaçındığını, … tarafından davalıya yapılmış ödeme dekontlarının dosyada bulunduğunu ve bu belgele tarihlerinden 10 gün sonra temerrüdün oluştuğunu, bu eksikliğin yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle faizin bilirkişiye hesaplattırılarak hüküm altına alınması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen satım sözleşmesi kapsamında davacı tarafından bir kısım akü ve şarj edilebilir batarya emtiasının davalıya satılarak teslim edildiği sabittir. Ticari ilişkide teslim edilen bir kısım emitanın bedelinin temlik sonucu … tarafından ödendiği, ancak dava ve takip konusu edilen 17 adet fatura bedelinin ödenmediği belirlenmiş ve bu faturalardan kaynaklanan asıl alacak ve buna bağlı icra inkar tazminatı hüküm altına alınmıştır. Davalı ve davacı tarafından kabul edilen asıl alacak ve icra inkar tazminatı ile hükmün diğer ferilerine yönelik bir istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Davacı vekili, takip talebindeki işlemiş faiz talebinin reddine ilişkin kararı istinaf etmiştir. TBK’nın 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle temerrüt oluşur. Takip öncesi borçlunun bir ihtarla temerrüde düşürüldüğü ileri sürülmemiştir.Taralar arasındaki şebeke ekipmanları satın alma çerçeve sözleşmesinin 2/1.d.maddesinde, “…, …’dan herhangi bir ödeme alırsa, … bunu derhal …’ye bildirecek ve …’nın önceden …’ya ödemiş olduğu tutarlarla ilgili olduğu ölçüde, aldıktan sonra 10 gün içinde bunları …’ye havale edecektir” düzenlemesi bulunmaktadır. Buna göre, davalı, …’dan tahsil ettiği miktarları daha önce …’ya ödenen tutarlarla ilgili olduğu ölçüde on gün içerisinde davacıya ödeyecektir. Görüldüğü gibi maddede, kayıtsız şartsız bir vade belirlenmemiş ve yapılacak tahsilatların … tarafından daha önceden davalıya ödenen tutarlarla ilgili olması halinde ödeneceği belirtilmiştir. Maddede kayıtsız şartsız belirlenmiş kesin bir vadeden söz edilemez. Sözleşme ilişkisinde davalı, fatura ile davacıdan satın aldığı emtiayı kendisince düzenlenen faturalarla dava dışı …’ya satmıştır. Bu nedenle, ibraz edilen makbuzların, birebir davacı tarafından düzenlenen faturalara ilişkin olduğu kanıtlanmamıştır. Bu ödemeler davalı tarafından dava dışı şirkete satılan faturalara ilişkin olup, her iki fatura içeriklerinin aynı olduğu ileri sürülmediği gibi, bilirkişi tarafından temerrüt faizine hak edilmediğine ilişkin rapora davacı vekilince süresinde bir itirazda bulunulmamıştır. 03.07.2019 tarihinde UYAP ortamında oluşturulan bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinde, raporla belirlenen 2.174.403,26 USD alacağın yerinde olduğu belirtilmiş ve işlemiş faizin hesaplanmamasına ilişkin bir itirazda da bulunulmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09.03.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.