Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/933 E. 2023/388 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/933
KARAR NO: 2023/388
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/01/2020
NUMARASI: 2019/458 E. – 2020/17 K.
DAVANIN KONUSU: Şirkete Kayyım Atanması
Taraflar arasındaki kayyım atanması davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükme karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin kurucu ortaklarının davacı ile dava dışı … Müh.Turizm San. ve Tic.AŞ. olduğunu, 28.09.2018 tarihinde davalı şirketin ortağı olan müvekkiline usulüne uygun çağrıda bulunulmadan ve yokluğunda şirket temsilcisi … adına sahte imza kullanılarak davalı şirket ortağı … hisselerinin …’a devredilmesine ilişkin hukuka aykırı genel kurul kararı alındığını, bu karara ilişkin olarak aynı tarihte limited şirket pay devri sözleşmesi imzalandığını ve kararın Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, genel kurul kararlarının iptali için İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/961 Esas sayılı dosyada iptal davası açıldığını ve yargılamanın sürdüğünü, müvekkili şirket yetkilisi adına sahte imza atılması nedeniyle İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/7958 sayılı soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, şirket yönetimine ilişkin gerçekleştirilen usulsüz işlemlerin iptali için açılan dava ve suç duyurusu nedeniyle şirket ortakları arasındaki güvenin zedelendiğini, yönetim kurulunun oluşan güven sorunu nedeniyle toplanma imkanı bulunmadığı ve şirketin fiilen organsız kaldığını ve şirket işlemlerinin yapılamadığı, şirket ve ortaklarının menfaatlerini korumaya yönelik işlemlerin yürütülebilmesi için şirkete yönetim kayyımı atanması gerektiğini ileri sürerek, fiilen organlarından yoksun kalan ve yönetiminin sağlanamadığı sabit olan şirkete, derdest genel kurul kararının iptali davasının sonuçlanması beklenmeden TMK’nın 426/3 ve 427/4 maddeleri uyarınca yönetim kayyımı atanmasını talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, savunmasında özetle; davalı şirketin 28.04.2008 tarihinde ticaret siciline tescil edilerek kurulduğunu, şirketin ortaklarının … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile davacı olduğunu, şirket yöneticileri olarak …AŞ.’yi temsilen … ve …Ltd.Şti’yi temsilen …’nın seçildiğini, şirket faaliyetine devam ederken …’nın imza ve temsil yetkisi kaldırılarak davacı şirketi temsil için …’nın şirket müdürü olarak seçildiğini ve şirketi … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına … ile birlikte yönetmesine karar verildiğini, Kadıköy … Noterliğinin 28.09.2018 tarihli pay devri sözleşmesi ile müvekkilinin … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin dava konusu şirket nezdinde bulunan 1200 adet payını devir aldığını, müvekkilinin yapılan genel kuruldan dava ile haberdar olduğunu, genel kurulda bir imza veya yazı örneği vermediğini, şikayet nedeniyle müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketin şikayete konu olan genel kurul kararının iptali için İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/961 Esas sayılı dosyasında dava açıldığının öğrenildiğini, imzaların müvekkiline ait olmadığının soruşturma dosyasında ifade edildiğini, ancak genel kurulun tescili ile şirketin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunun devam etmesi nedeniyle davacıya ihtarname gönderildiğini, müvekkilinin basiretli bir tacir olarak şirketin nihai hedeflerinin gerçekleştirilmesi amacıyla karşı tarafa iyiniyetli olarak ihtarnameyi keşide ettiğini, davada davalı olarak şirket ve yetkili ortak olarak müvekkilinin gösterilmiş olmasının anılan dava ve şikâyetten vazgeçme anlamına gelmekteyse yönetimde bir boşluk olmayacağını, tüm kayıtlarda yetkili olarak bulunan müvekkili ile davacının şirket ortakları ve müşterek yetkilileri olarak görevlerini sürdüreceklerini, davacı yanın işbu davayı açmakta menfaati bulunmadığını, müvekkilinin ticari saikle payı devir aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İstanbul Anadolu 10 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/961 esas sayılı dosyasında ise davacı tarafından, davalı şirketin 28/09/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali yönünden dava açıldığı yargılamanın sürdüğü anlaşılmıştır. Bu dosyada TTK 449 maddesi uyarınca kararların yürütülmesinin durdurulması yönünde bir talep ve alınmış bir karar bulunmamaktadır. Bir şirkete kayyım atanması için şirketin yasal organlarının mevcut olmaması gerekir. Bu kural TMK 427/1-4 maddesinde açıklanmıştır. Bir tüzel kişi gerekli organlarından yoksun kalmış, yönetimi başka türlü sağlanamamışsa yönetim kayyımı atanması gereklidir. Yönetim kayyımı atanabilmesi için yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması şarttır. Şirketin seçilmiş yönetim kurulunun çalışamaz halde olması TTK sistematiği için de giderilmesi her zaman mümkün bir durumdur. Yönetim kurulu üyelerinin arasında çekişme olması nedeniyle toplanamamaları organ yokluğu olarak değerlendirilemez. Şirketin yönetim kurulunun oluşumu, işleyişi, görevden alınması öncelikle şirketin iç işleyici içinde genel kurulda halledilmesi gereken konulardır. Somut olayda davacı davalı şirketin 28/09/2018 tarihli genel kurul toplantısında adına atfen atılan imzanın sahte olduğunu, kararın hukuka aykırı olup usulsüz şekilde alındığını iddia etmekte olup iptali yönünde de dava açmıştır. Dava dosyasında yargılama sürmekte olup hali hazırda geçerli bir genel kurul kararı bulunmaktadır. Şirketin yönetim şekli de belirlenmiş olup kararın icrasının durdurulması da talep edilmemiştir. Bu durumda şirketin organsız kaldığından da bahsedilmesi mümkün olmayacağından davacının şirkete yönelik açtığı davanın reddine karar verilmiştir. Öte yandan TMK 427/4 maddesine dayalı davanın kendisine kayyım tayin edilmesi istenen şirkete karşı açılması gerekli ve yeterli olup, ayrıca diğer ortağa(yetkiliye)dava açılmasına gerek olmadığından …’a yönelik açılan davanın da husumet yokluğundan…” gerekçesiyle davanın, davalı … yönünden husumet yokluğundan; davalı şirket yönünden esastan reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını aynen tekrarla, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.01.2020 tarihli 2019/458 Esas ve 2020/17 Karar sayılı ilamı ile genel kurul kararının yokluklu malul olduğunun tespitine karar verildiğini, anılan davada tedbir kararı verilmediğini, yönetim kayyımı atanabilmesi için yönetim kurulunun bir şekilde oluşturulmasının mümkün olmaması ve bu boşluğun başkaca hukuki yollarla giderilmemiş olması gerektiğini, taraflar arasındaki adli süreçler nedeniyle organ boşluğu bulunduğunu ve şirketin organsız kaldığını, şirketin ortaklar arası çatışmalar nedeniyle kilitlendiğini, TMK’nın 427/4.maddesi gereğince bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalması ve yönetiminin başka yoldan sağlanmaması halinde kayyım atanacağı, şirketin mevcut halinin organsızlık hali olduğunun öğreti ve yargı içtihatları ile kabul edildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacının ortağı olduğu davalı şirketin yönetim organının (temsilcisinin) bulunmadığı iddiasıyla TMK’nın 426/3. ve 427/4. maddeleri gereğince yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın, davalı şirket yönünden esastan, davalı gerçek kişi yönünden usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı şirket ile dava dışı … AŞ’nin davalı şirketin ortağı olduğu, şirketin 28.04.2008 tarihinde tescil edildiği ve şirket yöneticilerinin belirlenerek … şirketi adına …, davacı … AŞ adına …’nın müşterek temsil yetkisi verilerek şirket müdürlüğüne atandığı, dava dilekçesi ve dosyadaki sicil kayıtlarından anlaşılmıştır. 28.09.2018 tarihinde davalı şirketin genel kurulunun toplandığı ve şirket temsilcisi … adına sahte imza kullanılarak davalı şirkette bulunan … Mühendislik hisselerini …’a devir edildiği, genel kurul kararından sonra noterden pay devri sözleşmesinin düzenlendiği ve genel kurul kararı ile pay devrinin sicile işlendiği belirtilerek, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin temelinden sarsılması nedeniyle şirkette organ boşluğu ileri sürülerek TMK’nın 426/3 ve 427/4.maddeleri gereğince yönetim kayyımı atanması istenmiştir.Davacı şirketin ortağı olduğu davalı şirketin 28.09.2018 tarihinde yapılan genel kurul kararının iptali için davacı tarafından 28.12.2018 tarihinde İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/961 Esas sayılı dosyasında, iptal davası açılmış olup, mahkemece 30.09.2020 tarihli hükümle, eldeki davadan sonra genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verildiği ve kararın 10.10.2020 tarihinde kesinleştiği istinaf incelemesi sırasında belirlenerek, bu dosya UYAP ortamında incelenmiştir. Kesinleşen bu kararın ticaret siciline kayıt edildiği ve davalının şirket ortaklığından çıkarılarak payı devir edilen … San. Ve Tic. AŞ’nin davalı şirketin ortağı olduğu görülmüştür. İstinaf konusu dosya inceleme beklerken, davacının 24.03.2022 tarihli dava dilekçesi ile İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/242 Esas sayılı dosyasında benzer iddialarla davalı şirkete kayyım atanmasının talep edildiği görülmüştür. Anılan dosyanın dava dilekçesinde, davalı şirketin kuruluşu, ortaklık yapısı, iptal edilen 28.09.2018 tarihli çağrısız genel kurul toplantısı, toplantının iptaline ilişkin İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/961 Esas – 2020/600 Karar sayılı ilamı, şikayet başvurusu üzerine İstanbul Anadolu 25.Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama gerekçe gösterilerek şirket ortakları arasında yapılan adli ve cezai uyuşmazlıklar nedeniyle güven ilişkisinin sarsıldığı, ortakları bir araya gelememesi nedeniyle yönetimin toplanamadığı, şirket amaçlarının gerçekleştirilemediği belirtilerek TMK’nın 426/3 ve 427/4.maddeleri gereğince yönetim kayyımı atanması istenmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu 19.07.2022 tarih ve 2022/242 -573 E.K. Sayılı ilam ile organ boşluğu bulunan davalı şirkete TMK’nın 426/3 ve 427/4.maddeleri gereğince yönetim kayyımı atanmıştır. Anılan karar kesinleşmiş ve ticaret siciline işlenmiştir. İstinaf incelemesi sırasında bu hususun anlaşılması nedeniyle anılan mahkeme dosyası UYAP ortamından talep edilerek incelenmiştir. Bu durumda, davacı tarafından dava dilekçesinde ileri sürülen maddi vakıalar üzerine yapılan yargılamada davanın reddine karar verildikten sonra, eldeki dava dilekçesinde belirtilen genel kurul kararı ile ceza davasına dönüşen soruşturma dosyası gerekçe gösterilerek aynı taleple davalı şirkete yönetim kayyımı atanması talep edilip bu talep kabul edildiğinden, istinaf incelemesi sırasında davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, davacının istinaf nedenleri incelenmeksizin belirtilen gerekçeyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, dava tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına, bu doğrultuda; 1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan 44,40 TL peşin harç gideri ile ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı olan 726,40 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT hükümleri gereğince belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 5-Artan gider avanslarının, karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine, 6-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 54,40 TL peşin istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b-Davacı tarafından istinaf başvurusu sırasında yatırılan 148,60 TL başvuru harcı ve 36,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 184,60 TL kanun yolu giderinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine, 8-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09.03.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU:HMK 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.