Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2020/918 E. 2020/1227 K. 19.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/918
KARAR NO: 2020/1227
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2020
NUMARASI: 2016/327 E.2020/45K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rekabet yasağının ihlalinden kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle feragat nedeniyle davanın reddine ilişkin verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili davasında özetle; davacı şirketin müşterilerinin ürün ve hizmetleri için aldıkları bedellerin tahsilini elektronik ödeme sistemleri ile yapılmasını sağlayan bir şirket olduğunu, davacı şirketin eski saha satış müdürü davalının 08/05/2015 tarihine kadar davacı şirkette sigortalı olarak çalıştığını, davalının istifasının ardından kısa bir süre sonra davacı şirketinde yönetim kurulu üyeliğinde bulunmuş olan …’in yine yönetim kurulu üyesi pozisyonunda yer aldığı … A.Ş. ile organik bağa sahip benzer faaliyet alanına sahip … A.Ş.’ye geçerek davacı şirketin tecrübe, birikim ve müşteri çevresinden haksız olarak yararlandığını ve yeni işverenin de bunlardan haksız ve hukuka aykırı bir şekilde yararlanmasını sağladığını, davalının dava şirketteki pozisyonu gereği kendisinin işletmeye ilişkin ticari sırlar, müşteri bilgileri, rekabet stratejileri hakkında detaylı bilgi sahibi olduğunu, alınan duyumlara göre …’in …’ün de aralarında bulunduğu 5 kişiyi davacı şirketten ayrılmaya ve kendisiyle çalışmaya ikna ettiğini, ticari sicil kayıtları incelendiğinde davalının çalıştığı … ile dava dışı diğer şirket …’in yöneticilerinin neredeyse aynı olduğu ve her iki şirket arasında yönetsel açıdan organik bağ olduğunun görüldüğünü, davacı şirket ve grup şirketlerinin davalı ve çalıştığı şirketin haksız rekabeti sonucunda yaklaşık 8.000.000 TL’nin üzerinde zarara uğradıklarını, davalının davacı şirketle aralarında imzalanan iş sözleşmesinin gizlilik taahhüdü ve rakebet yasağı hükümlerini ihlal ettiğini, sözleşmenin 6. maddesi hükmüne göre işverenin bu ihlalin gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren işgörenin aldığı ücretin 12 aylık tutarı meblağı işverene ödeyeceği ve işveren zarara uğradıysa bunu da ayrıca karşılayacağını, bu nedenle davalının 7.000×12 hesabıyla toplam 84.000 TL ve işverinin davalı şahsın gizlilik hükmüne uymaması sebebiyle ortaya çıkan zararını ödemekle yükümlü olduğunu, anılan sözleşmede rekabet yasağına aykırılığın da yaptırımının öngörüldüğünü, madde 7’ye aykırılık durumunda davalının 100.000 USD tutarında cezai şart ödemeyi peşinen kabul ettiğini, bu durumda davalının gizlilik maddesine aykırılık nedeniyle ödeyeceği cezai şart ve işverinin zararının tazmini yanında Rekabet Yasağına aykırılıktan da cezai şart ödemek durumunda olduğunu, bu nedenlerle davalıya yöneltilecek tüm sair talep, dava ve şikayet hakları saklı kalmak kaydıyla iş sözleşmesinin 6. maddesinin ihlali nedeniyle 84.000 TL cezai şartın, sözleşmenin 7. maddesinin ihlali nedeniyle mahkeme tarafından da yapılabilecek takdiri indirimi gözeterek 50.000 USD tutarındaki cezai şartın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; mobil ödeme hizmetleri ile iştigal etmeyen davacının huzurdaki davanın ikamesinde hukuki yararı dahi bulunmadığını, davacının 01/05/2015 tarihi itibarı ile mobil ödeme hizmetlerine son verdiğini ve mobil ödeme piyasasından çekildiğini, nitekim davacının mobil ödemeye ilişkin faaliyetlerini devam ettirdiği tek markası olan …’yu 01/05/2015 tarihinde dava dışı … A.Ş.’ye devrettiğini, kaldı ki davacının www…com adlı web sitesinin giriş sayfasında mobil ödeme hizmetlerine son verdiği hususunu bilgilendirme notu ile kamuoyuna duyurduğunu, davalının çalıştığı şirketin mobil ödeme hizmetleri ile iştigal etmediğini, dava dışı …’in yazılım, … ile iştigal eden bir tüzel kişilik olduğunu, davalının mobil ödeme hizmetlerine ilişkin teknik bilgi ve tecrübeye sahip olmadığını, davalı saha satışlarında görev almakla mobil ödeme hizmetlerindeki rekabet açısından rekabet yasağını ihlal edebilecek bir çalışma pozisyonunda dahi olmadığını, kaldı ki davacı şirketten ayrılmasının sebebinin emeklilik için yaş dışında diğer şartlarını tamamlamış olmasından dolayı olduğunu, davacının iddiaların aksine davalının davacı şirkette 15/06/2015 tarihine kadar çalışmasını sürdürdüğünü, davalının işten ayrıldığı tarihte davacı şirketin zaten mobil ödeme hizmetlerine son vermiş bulunduğunu, davacı ile davalının işvereni olan …’in müşterilerinin aynı olmadığını belirterek, öncelikle hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine, aksi halde haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Davacı vekili 20/01/2020 tarihli duruşmada davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir. Davadan feragat 6100 Sayılı HMK’nın 307. ve 311. maddesi hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını doğuran bir taraf işlemidir. HMK 309. maddesi hükmüne uygun olarak davacının davadan feragatinin mahkemece saptanması halinde feragat sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Feragat bildirimi de HMK 309. maddesi hükmüne uygun olarak,…” gerekçesiyle, feragat nedeniyle davanın reddine, davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık konusu dava ile davacı, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin 6. maddesi uyarınca 84.000,00.-TL’lik cezai şart ve sözleşmenin 7. maddesine göre 50.000,00.-USD’lik cezai şart olmak üzere toplam 84.000,00.-TL + 50.000,00.-USD’nin müvekkilden tahsilini talep ve dava etmiş olup davanın son aşamasında, davacının feragati neticesinde sonuçlanmış olduğunu, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararı incelendiğinde, feragat hususunun isabetli bir şekilde tespit ve hüküm altına alındığını, ancak vekalet ücretine dava değeri üzerinden nispi tarifeye göre hükmedilmesi gerekirken, hukuka aykırı ve hatalı olarak 3.400,00 TL maktu ücrete hükmedildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının vekalet ücreti yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle özleşmede belirlenen cezai şartın tahsili davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, bu kararda hüküm altına alınan vekalet ücreti yönünden davalı vekili vekilince, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekili, dava açılış tarihi olan 25.03.2016 tarihi itibariyle dava dilekçesinde harca esas değeri 143.709,00 TL olarak göstermiştir. Davacı, ön inceleme duruşması yapıldıktan sonra davasından feragat etmiştir. Bu durumda, Avukatlık Asgari Ücret tarifesi (AAÜT)’nin 6. maddesi uyarınca davalı lehine müdeabihin harca esas değeri üzerinden hesaplanacak nisbi vekalet ücretinin tamamına hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının, vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenler ve dosya içeriğine göre; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Feragat nedeniyle davanın REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 2.454,20 TL harçtan mahsubu ile artan 2.399,80 TL harcın, kararın kesinleşmesini müteakip, talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-AAÜT uyarınca dava değeri üzerinden hesaplanan 17.602,36 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davalı tarafından sarf edilen ve dosyaya yansıyan 20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansı kalması halinde, HMK’nın 333. ve HMK Yönetmeliğinin 47/1. maddeleri uyarınca, karar kesinleştiğinde iadesine, 7-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a)Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yatırılan 148,60 TL’nin Hazineye gelir kaydına, b)Davalı vekili tarafından yatırılmış olan 54,40 TL peşin istinaf karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine, c)Davalı tarafından sarf edilen 148,60 TL başvuru harcı gideri ile 40 TL posta giderinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, ç)Duruşma açılmadığından, istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 8-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 9-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 3531.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 19.11.2020 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a. maddesi uyarınca, istinafa konu vekalet ücretinin değerine göre karar kesindir.